TFF Başkan Adayı Yangın: En ciddi adaylardan bir tanesiyim
TFF başkan Adayı Hüseyin yangın Haber61’e özel açıklamalarda bulundu.
Haber61 - Özel haber - Tuncay Lakot / Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Nihat Özdemir’in istifası sonrasında Olağanüstü Genel Kurulu kararı alınmıştı.
Olağanüstü Genel Kurul 16 Haziran’da Ankara’da yapılacak. 17 Haziran’da ise seçim gerçekleştirilecek. TFF Başkanlığı için birçok aday başvuru yaparken en dikkat çeken isimlerden biri Pazarspor Başkanı Hüseyin Yangın oldu.
Yangın, Haber61 Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Lakot’a adaylık süreci, yabancı kuralı, rezerv lig ve daha birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Hüseyin Yangın şunları söyledi;
“EN CİDDİ İKİ ADAYDAN BİR TANESİYİM”
“Adaylık sürecimin nasıl geliştiğini söyleyeyim. Ben çok uzun yıllardır Pazarspor başkanlığını yaptım. Sadece Pazarspor kulüp başkanlığı değil o yıllar itibariyle 90 tane ikinci – üçüncü kulübün de başkanlığını yaptım. O süreçte de çok ciddi kazanımlar sağladık. O süreç beni 3. Lig kulüpler birliği kurucu başkanlığına getirdi. Rize’nin Pazar ilçesindesiniz orasını biliyorsunuz yani. Nasıl oluyor da 90 kulübü bir araya getiriyor? Oradan anlayın benim nasıl bir insan olduğumu. Bu coğrafyayı bir araya getirmek kolay değil. Çünkü benim futbol federasyonunda yaptıklarımı, kulüplere kazandırdıklarımı gördüklerinde kulüpler zaten bizi en iyi temsil eden adam bu dediler, peşimden geldiler, derneği kurdular. 2019 da başkanlığı bıraktım. Bırakana kadar da futbol federasyonu kaynaklarından 3. Lig kulübünün yaklaşık %30-35 gibi bir bütçesini sağlayabilmiştim. Ama benden sonraki 3 yılda bu kuşa döndü. Bırak %30-35’i %11 i bile değil.
Benden sonra bunu yönetenler federasyondan talepkar olacaklarına kendi kulüplerinin menfaatlerini korumak için ricada bulundular. Geldiğimiz noktada da neden aday oldun derseniz aslında aday olması beklenen Servet Yardımcı’ydı. Zaten o süreçte ben kendisine destek oldum, birlikte hareket ettik. Eğer aday olsaydı onunla birlikte çalışacaktım ama dün aday olmaktan vazgeçti. Öyle olunca da boşluğu da biz dolduralım. Tek adaylık seçim olmasın. Her zaman karşı çıkmışımdır. Mademki bu süreci başlattık genel kurul karşısına bir alternatif, 2. bir ses olarak çıkalım dedik.
Adaylık dilekçemi de verdim. Çok geç kaldık aslında ama şu anda en ciddi iki adaydan bir tanesiyim.
“ADALET SADECE SAHADA MAÇ YÖNETEN HAKEMİN DÜDÜĞÜNÜN UCUNDA OLMAYACAK”
Çok parametre var hangisine baksan değişim şart ama en önemli değişim Futbol Federasyonu’nun oluşumu ve varlığı. Futbol kulüplerinin varlığıyla orantılı yani futbol kulüpleri var ise federasyon var, futbol kulübü yoksa federasyon yok. Bir de federasyonu yönetenler bu gerçeği kabul etmeli. Ben dedim oldu diye bir şey yok. Kulüplerle birlikte yönetmeli. Kulüplerin menfaatlerini göz ardı etmemeli. İlk olarak bunu yapacağım. Kulüplerin isteğine hemen hayır demeyeceğim. Buyur kardeşim ne istiyorsun? Mesela MHK. Ne istiyorsunuz? Onu yapalım. Dolayısıyla kulüplerle birlikte yöneteceğiz. İkincisi Türkiye’de her konuda insanların kafasında bir adalet kavramı var. Adaletin lafta değil icraatta olacağını söylüyorum. Adalet sadece sahada maç yöneten hakemin düdüğünün ucunda olmayacak. Sadece maçta değil, gelir paylaşımında adalet vardır, eğitimde adalet vardır, millî takıma sporcu seçmede adalet vardır. Yani adaletin her boyutunda federasyonun kurum ve kuruluşlarında tesis edilmesini sağlayacağım. Bu çok zor bir şey değildir. Onun yanında da gelir paylaşımları. Her kulübün kendi bulunduğu lig ve marka değeri karşılığını alması gerekir. Kimse kendine yapmayacak. Paylaşımcı olacağız. Herkes birbirine yardımcı olacak. O kavramı tekrar futbol camiasına yerleştireceğiz. Rekabet sadece sahada olacak. Onun dışında dostluğu paylaşımı ön plana çıkaracağız. Kurulları da kulüplerle paylaşarak oluşturacağız. Kulüplerin şikayet edeceği bir mecra bırakmayacağım çünkü onlarla birlikte kararlar vereceğiz. Bunlar zor şeyler değil. Bunları yapabilecek irade bende var. Çünkü seçimle geldiyseniz bunları yapmamanız için hiçbir sebep yok ama atamayla geldiğiniz zaman bunları yapamazsınız.
YABANCI OYUNCU KURALI KONUSU
Ben yabancı sporcuya külliyen karşı değilim. Rekabetin olduğu ortamda Türk futbolcu da rekabetin içerisinde olması lazım. 8+3, 7+4 bunlar garip kavramlar. Ben artıya da karşıyım. Bir sporcu ile sözleşme yaptıysan o oyuncu oynayabilmeli. Para veriyorsunuz yani. Tribünde oturan topçuya para verdirilir mi? Yani bu + kavramına karşıyım. Sayısal kavramda da kulüpler ile oturup konuşuruz. Onların isteği doğrultusunda Türk futbolunun menfaatine ne yarar ise 7 mi, 8 mi, 10 mu olur böyle bir rakamda uzlaşılır. Bu sayının artması da mümkün ama daha önce bilenler bilir bu 14 tane oyuncuyu transfer ettiği zaman bir kulüp, her bir sporcu için bir fona para yatırılıyor. 14’üncü sporcuyu transfer ettiğinde yaklaşık 2,5 milyon Euro para yatıracaktı bir kulüp. Bu da 18 kulüple çarptığında nasıl bir rakam olduğu görünüyor. Kulüplerin baskısıyla bunun toplamı 2,5 oldu 18 takımda. Bunun değiştirildiğini, ne zaman değiştirildiğini ben çok iyi biliyorum. Fatih Terim döneminde Terim’in karşı çıkmasına rağmen oldu. O gün Federasyondaydım. Kulüp başına 2,5 milyonu 18 kulüp toplamına çevirdiler. Çok ciddi bir konudur. Bunu tekrar tesis edeceğim. Yabancı sınırını çok abartmadan kulüplere soracağız. Ne istiyorsunuz? 10 tane mi? Tamam o zaman bu kadar fona yatıracaksınız. Az yabancı sporcu oynatan alt lig kulüpleri de bu fondan istifade edecek. Hiç yabancı sporcu olmayan kulübü de buradan destekleyeceğiz. Bu zaten vardı ama uygulamaya koyulmadı. Onu tekrardan uygulamaya koyacağım. O zaman yabancı sayısı daha da fazla olabilir. Artıya da karşıyım. Tribüne para verdirmem. Oynasın sporcu. O sayı konusunda kulüplerle anlaşabiliriz diye düşünüyorum.
“REZERV LİGE SICAK BAKIYORUM”
Ona da sıcak bakıyorum. Tek endişem bunlar ciddi rakamlar ve Federasyonun gelirleri artık eskisi gibi değil. Rezerv ligin tüm giderlerini burada oynayan kulüpler karşılarsa, hakem, gözlemci vesaire ona da sıcak bakıyorum. Yani rezerv ligin her şeyini karşılayacak. Onun için federasyondan bir şey istemeyecek kulüpler.