Trabzonsporlu Ahmet konuştu
PLAKA: “A TS 61” -ALMANYA’DA YAŞADIĞI ŞEHİRDE SONU TRABZON’UN PLAKA KODU OLAN “61”İ ALABİLMEK İÇİN 17 YIL UĞRAŞTI --PLAKA BİR ALMANA AİT OTOMOBİLDE KULLANILIYORDU --İKİ YIL ÖNCE PLAKANIN KAYITLI OLDUĞU ADRESİ BULDU --PLAKAYI KADINDAN ALMAK İÇİN NELER YAPM
PLAKA: “A TS 61”
-ALMANYA’DA YAŞADIĞI ŞEHİRDE SONU TRABZON’UN PLAKA KODU OLAN “61”İ ALABİLMEK İÇİN 17 YIL UĞRAŞTI
--PLAKA BİR ALMANA AİT OTOMOBİLDE KULLANILIYORDU
--İKİ YIL ÖNCE PLAKANIN KAYITLI OLDUĞU ADRESİ BULDU
--PLAKAYI KADINDAN ALMAK İÇİN NELER YAPMADIKİ “KAPIDA BEKLEDİ, KADINA ÇİÇEKLER ALDI, ÇİKOLATA YAPTIRDI, OTOMOBİLİ TAKİP ETTİ
--EN SONUNDA PLAKASINI ALDI, ARACINA TAKTI
-- VE O AMASYALI
Ahmet Koçak... Almanya’da yaşayan binlerce gurbetçiden biri. Trabzonspor aşığı. Ama sıra dışı bir aşık...
8 yaşından beri bordo-maviye gönül vermiş. Aslen Amasya, Merzifonlu. 20 yılı aşkın bir süredir Almanya’da Baverya’nın üçüncü büyük şehri olan Augsburg’da ikamet ediyor.
Oturduğu şehrin plaka numarasının başlangıç harfi onun adının ilk harfi. Yani A. Bu zamana kadar aldığı araçların hepsinde A ve TS harflerinin olmasına dikkat etmiş. Fakat hiçbirinde 61 rakamını denk getirememiş. Almanya’ya gittiği günden beri hayali hep “A TS 61” olan bir plakaymış. Bu yüzden her hafta araba satılan galerilere telefon açmış ya da internetten satılan araç plakalarını sürekli kontrol etmiş.
“O” FANATİK Trabzonspor TARAFTARI
Koçak, fanatik bir Trabzonspor taraftarı, evinin her yerini bordo-maviye boyamış, hayata bordo-mavi bakıyor.
1992’DE PLAKANIN PEŞİNE DÜŞTÜ
Koçak, plaka tahsisi yapan kurumun kapısını ilk kez 1992’de çalmış. Plakanın kullanımda olduğunu söylemişler ancak Koçak plakanın kayıtlı olduğu adres istemiş. Görevliler kanunlar gereği vermemişler adresi. Durum bu şekilde yıllarca sürmüş.
Bir gün yıllardır özlemini duyduğu aracı trafikte görür ama yetişemez. O gün sabahtan akşama kadar cadde ve sokaklarda aracı arar ama nafile. Yine plaka tahsisi yapan kuruma gider. Yine aynı soruyu sorar. Yine cevap alamaz. Ancak görevli kadının başka yöne bakmasından istifa ederek bilgisayar ekranına sokulur ve aracın kime ait olduğunu, hatta o şahsın hangi mahallede oturduğunu görür. Görevli kadın bilgisayarına bakıldığını fark edince çok kızar ama Koçak alacağını almıştır.
TEK TEK KAPI ZİLLERİNE BASIP ARACIN SAHİBİNİ ARADI
Kurumdan ayrılan Koçak soluğu otomobilin kayıtlı olduğu sokakta alır. Aklına mahalledeki her evin kapısına Almanca “A TS 61 plakalı aracın sahibi beni bu numaradan arasın” ilanı yapıştırmak gelir. Aradan bir hafta geçer ama ne arayan vardır ne soran. Tekrar aynı mahalleye gider. Her evin ziline basmaya karar verir. Tek tek zillere basacak ve aracın kime ait olduğunu soracaktır. Bu güvenlik açısından sorun oluşturacak bir durum ama Ahmet Koçak bunu göze almıştır.
Bir hafta sonu mahalledeki evlerin zillerine basmaya başlar. Birkaç evden yanıt gelmez. En sonunda bir evin megafonundan “Kimsiniz?” diye bir ses duyar. Heyecanla “A TS 61 numaralı arabanız için geldim, ben bu plakayı istiyorum, ücreti neyse veririm” der. Cevap, “Bizim ehliyetimiz yok ki arabamız olsun” şeklindedir. Sonra kadın devam eder: “O plakalı araba bizde değil, komşumuzda.” Ahmet Koçak çok mutlu olur. Sonra yandaki adrese gider. Zile basar. Karşıdaki ses “Kimsiniz?” diye sorar. Adını söyler. Ama kapı açılmaz. Zira kadın korkmuştur. Ahmet Bey tekrar komşuya gider: “Kapıyı açmıyor, bana yardım eder misiniz?” “Hay hay” der kadın. Birazdan birlikte diğer evin kapısına varırlar. Zile basılır. Kapı da haliyle açılır. Kadın, komşusunu Ahmet Bey ile görünce şaşırır. Komşusu, “Bu bey seninle konuşmak istiyor” der. Ahmet Bey, kendisini tanıtır. Uzun yıllardır bu plakanın peşinde olduğunu söyler. Kadın, “Geçen gün evimizin kapısında bu plakayı soran bir kağıt asılıydı. Öyleyse onu da siz asmış olmalısınız.” der. Cevap, evettir. Oysa kadın, kapısında o kağıdı görünce polisi aramış, polis ise sizin aracınızla ilgili bize bir şikayet yok diye cevap vermiştir. Kadın gerçeği öğrenince hem güler hem de Ahmet Bey’e bu plakayı neden bu kadar çok istediğini sorar. Ahmet Bey, “Benim her şeyim bu plaka. A, ismimin baş harfi. TS, tuttuğum takımın kısaltılmış harfleri. 61 de tuttuğum takımın bulunduğu şehrin plaka numarası. Ev telefonum, kimlik numaram, çocuklarımın telefonu, yani aklınıza ne gelirse 61.”
Kadın şaşırır ve “Hayret, bu acayip bir şey, bir hastalık herhalde. Çünkü bu arabayı bana kardeşim hediye aldı. 1992’den beri bu plaka bende. Benim de adım T ile soyadım S ile başlıyor. 61’e gelince... Kardeşim 61. doğum günüm dolayısıyla aldı. Bu plaka bana çok şans getirdi. Onun için asla değiştirmeyi düşünmüyorum” der.
Ahmet Koçak kadına yalvarır ancak kadın “Kusura bakmayın” diyerek tüm teklifleri geri çevirir.
KADINA ÇİÇEK GÖNMDERMİŞ
Ertesi gün kadına bir çiçek gönderir. Koçak’ın bir sonraki gün telefonu çalar. Arayan polistir: “Kadını rahat bırak. Aksi halde işlem yaparız.” Ahmet Bey şoke olur. Eşi bile bu durum karşısında şaşkındır. “Ne olursun artık şu plakanın peşini bırak. Bak başımıza bir iş gelecek.” diye sitem eder. Ahmet Koçak, birkaç gün sonra polisi arar. Durumu anlatır. Kesinlikle kadını rahatsız etmek gibi bir düşüncesinin olmadığını ve sadece plakanın peşinde olduğunu söyler. Kadın ise yalnızdır ve Ahmet Koçak’ın ısrarları karşısında korkmuştur. Ahmet Koçak’ın elinden daha fazlası gelmiyordur, “Allah’ım bu plakayı bana nasip et” diye dua etmekten başka. İlerleyen günlerde bu derdini tanıdığı bir polise açar. Aldığı cevap, herkesin söylediğidir: “Sen deli misin? Bir plaka için değer mi?” Ancak polis arkadaşı, ona yardımcı olmak için elinden geleni yapacağını da söyler. Ve o polis, bir gün plakanın sahibi kadınla konuşur. Fakat sonuç yine olumsuzdur. Ahmet Koçak’a tekrar bu işin peşini bırak, başın derde girecek diye nasihatte bulunur.
PLAKAYA BAKIP AĞLADI
Aradan yıllar geçer. Ahmet Koçak, belki de fikrini değiştirmiştir diye bir Yılbaşı günü çiçeklerle birlikte çikolatalı güzel bir hediye paketi yaptırır, üzerine de kadının ad ve soyadının baş harfleri olan TS yazdırıp kadının kapısını çalar.
Kadın bu jest karşısında çok sevinir. Ahmet Koçak, “İzin verirseniz arabaya bakabilir miyim?” diye sorar. Kadın “Böyle bir istek ne gördüm ne de duydum. Madem bu kadar istiyorsun, gel benimle.” der ve garaja inerler. Koçak, doya doya plakaya bakar. Bu arada duygulanır ve gözleri dolar. Kadın bu manzaradan etkilenir ve Ahmet Koçak’a sarılarak birlikte ağlarlar ve “Kardeşimle konuşayım. Sonucu sana haber veririm.” der. Aradan 5-6 ay geçmesine rağmen kadından ses seda çıkmaz. Ahmet Koçak, kadını görürüm diye birkaç defa evinin önünden geçer ama nafile. Bir gün alışveriş merkezinde arabaya rastlar. Kadına görünmeden takip eder, cep telefonuyla aracın fotoğrafını çeker. Daha sonra bu kareleri arkadaşlarına gösterir. Arkadaşları ona güler. Arabanın sahibinden hala ses seda yoktur. Ahmet Koçak, ne yapacağını bilememektedir. 5 ay daha geçer. Bu dertten kurtulmak için doktora gitmeyi bile düşündüğü günlerdir. Kayınbiraderinin kızı doktordur. Onunla konuşur. Ne ilginçtir ki kadın da kayınbiraderinin kızının hastasıdır. Bir kez daha ümit ışığı doğar. Bu sefer kadınla doktoru konuşur. Kadın, “Söyleyin lütfen, rahatsız etmesin. Usandım artık. Vermiyorum plakayı. Ancak ben ölünce alır.” diye cevap verir. Doktor, kadından bunu vasiyetine yazmasını ister. “Tamam yazacağım, söz. Yeter ki peşimi bıraksın” cevabını alır.
ALLAH’A SIRALI ÖLÜM VERSİN DİYEREK DUA ETMEYE BAŞLAR
Ahmet Koçak artık Allah’a sıralı ölüm versin diyerek dua etmeye başlar. Aradan aylar geçer. O tanıdık polisten telefon gelir: “Seninki arabayı satıyor, yetiş!” Ahmet Koçak inanamaz. Soluğu kadının evinde alır. Dünyalar onundur artık. Sevinçten yaşlı kadını havaya kaldırır. Yıldırım hızıyla işlemleri yaptırır.
PLAKAYI ARACINA TAKTIĞI ZAMAN UÇTU ZANNETMİŞ
Plakayı taktırdıktan sonra arabasına bindiği anı hiç unutmuyor Ahmet Koçak. Araba sanki gitmiyor, uçuyordur. Tam 17 yıldır bu plakanın peşindedir. Çok geçmeden arabasının arkasına büyük bir Trabzonspor logosu yaptırır. ve ver elini Trabzon... Çünkü arabayı Trabzonspor Mehmet Ali Yılmaz Tesislerinin önüne çekip şöyle artist gibi bir fotoğraf çektirmeden olmaz. Memleket yolunda bir sürü Karadenizliye rast gelir. Ona hep aynı soru sorulur: Hemşerim Trabzon’un neresindensin? Her defasında “Amasyalıyım” diye cevap verir. Önce Amasya’ya uğrar. Sonra da Trabzon’a varır. Ve Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri önünde o fotoğrafı çektirir.
Ahmet Koçak’ın başından geçenler “Bize Her Yer Trabzon 2” adlı kitapta da yer alıyor.