TS Sivas Maçı Gerekçeli Kararı
Türkiye'de futbol gündemini uzun süredir işgal eden Trabzonspor-Sivasspor maçının 3-0 konuk ekip lehine tescil edilmesini isteyen Tahkim Kurulu'nun gerekçeli kararı Ligtv.com ele geçirdi.Kurul Başkanı Türker Aslan gerekçeli kararın tüm ayrıntılarını Ligtv
Türkiye'de futbol gündemini uzun süredir işgal eden Trabzonspor-Sivasspor maçının 3-0 konuk ekip lehine tescil edilmesini isteyen Tahkim Kurulu'nun gerekçeli kararı Ligtv.com ele geçirdi.
Kurul Başkanı Türker Aslan gerekçeli kararın tüm ayrıntılarını Ligtv.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Cem Kurel ve Haber Müdürü Erdem Erol'a açıkladı. İşte gerekçeli karar:
KONU : Sivasspor ve Trabzonspor Kulüplerinin; Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu'nun 28.8.2007 tarih ve 49 sayılı toplantısında alınan ve Trabzonspor-Sivaspor müsabakasının baştan tarafsız bir sahada yeniden oynanmasına dair kararına karşı başvuruları
USUL BAKIMINDAN İNCELEME :
Başvuruların süresinde yapıldığı ve gerekli depozitoların yatırıldığı görüldü.
ESAS BAKIMINDAN İNCELEME :
12.08.2007 tarihinde Trabzon Avni Aker stadında oynanan müsabaka, çıkan saha olayları sebebiyle 1-0 Trabzonspor lehine devam ederken 90.dakikada müsabaka hakemi tarafından tatil edilmiştir.
Müsabaka ile ilgili olarak temsilci Tufan Öktüren tarafından (T2) hazırlanan raporda özetle, müsabaka 1-0 Trabzonspor lehine devam ederken 89.dakikada hakemin 2 dakika uzatma verdiği, 90+2.dakika oynanırken Trabzonspor yarı alanı içerisinde adı geçen takımın oyuncusu Ayman Abdelaziz'in Sivassporlu oyuncu Pini Balili'ye yapmış olduğu sert faul sebebiyle hakem tarafından Sivasspor lehine serbest atış verildiği, o anda faule tepki gösteren Sivasspor oyuncusu Musa Aydın'ın Ayman'a el kol hareketleri yaparak ve iterek tepki gösterdiği, serbest atışın yapılacağı sırada ceza sahası içinde karşılıklı itişmeler yaşandığı, hakemin ikaz için ceza sahasına girdiği sırada skorboard tarafı kale arkası açık tribünden kendilerine çılgınlar diyen yaklaşık 300 kişilik Trabzonspor taraftar gurubunun bulunduğu bölümden bir Trabzonspor seyircisinin aniden tribünden sahaya atlayarak Sivasspor futbolcusu Mehmet yıldız'a tokat vurduğu, bunun üzerine Sivassporlu oyuncu Sedat Bayrak'ın bu taraftarı tutarak saha dışına götürürken Sivassporlu oyuncular Mehmet Yıldız, Muhammet Ali Kurtuluş, Musa Aydın ve Murat Sözgelmez'in bu taraftara tekme tokat atarak saldırdıkları, bu esnada maraton, kapalı, kale arkası açık skorboard kale arkası tribünlerinden yaklaşık 35 adet Trabzonspor seyircisinin sahaya atlayarak Sivassporlu futbolculara doğru koşmaya çalıştıkları, ancak çoğunluğunun sahaya indikleri anda güvenlik kuvvetleri tarafından etkisiz hale getirilerek tribüne yollandıkları, bunlardan 7 seyircinin futbolculara yaklaşarak vurmaya çalıştıkları, ancak araya giren resmi ve özel güvenlik güçlerinin bunu önlediği ve müdahale ederek bu taraftarları da tribüne yolladıkları, bu esnada Sivasspor oyuncusu Yasir Elmacı'nın sahaya atlayan bir taraftarı kovalayarak arkadan bu taraftara tekme attığı, saha içine yedek kulübelerde bulunanların da girmesiyle sahada büyük bir kargaşa yaşandığı, bu esnada orta alanda bir araya gelen müsabaka hakemlerinin 10 dakika kadar bekledikten sonra soyunma odasına geçtikleri, bu sırada hakemlere herhangi bir darp ya da fiziki müdahalede bulunulmadığı, kendisinin diğer temsilci ile birlikte olayları takip etmek için sahada ve tribünde kaldıkları, emniyetin tribünlerdeki polisleri de saha içine indirmesi sonucunda güvenlikte bir sorun yaşanmadığı, tüm olayların bitmesini takiben diğer temsilci ile birlikte yaklaşık 15 dakika sonra soyunma odasına indikleri, gözlemci ve 4.hakem ile birlikte durum değerlendirmesi yapıldığı, müsabaka hakemi Bülent Demirlek'in müsabakaya çıkmayacağını ve tatil ettiğini kulüp yetkililerine bildirmelerini talep ettiğini, bu süreçte soyunma odasına kimsenin girmediğini, temsilciler olarak maçın tatil kararını valiye ve kulüp başkanlarına bildirdiklerini, olayların gerçekleştiği sırada Trabzonspor kulübünün seyircilere sahayı terk etmeleri, sakin olmaları, sahaya cisim atmamaları ve sağduyulu davranmaları için 2 defa anons yaptırdığı ifade edilmiştir. Bu denli ayrıntılı olmamakla birlikte Temsilci Metin Demir de raporunda benzer hususları belirtmiştir. 4.Hakemin raporu da bu ifadeleri teyid eder nitelikte olmuştur.
Müsabaka hakemi Bülent Demirlek 12.8.2007 tarihli raporunda aynı hususları belirtmiş, ayrıca olaylar sırasında Sivassporlu oyuncu Murat Sözgelmez'in de üzerinde tişört bulunmayan çıplak bir seyirciye yumruk attığını ifade ederek olaylar çıkmaya başladığı andan itibaren sahada kaldıkları süre içerisinde özel güvenlik biriminin yetersiz kaldığını tespit ettiğini ve soyunma odasına gitmeye karar verdiğini, soyunma odasına giderken bazı basın mensuplarının üzerlerine saldırmaya çalıştıklarını ancak güvenlik güçlerince engellendiklerini, kendilerine küfredildiğini, seyirciler tarafından Sivasspolu futbolculara yapılan bu fiili ve çirkin saldırıların devam etmesi, Sivassporlu futbolcular tarafından karşılık verilmesi, özel güvenlik güçlerinin de yetersiz kalması sebebiyle müsabakanın tatil edildiğinin temsilciler aracılığı ile kulüp başkanlarına bildirildiğini ifade etmiştir.
Hukuk Kurulu'nun 26.8.2007 tarihli talebi üzerine 27.8.2007 tarihinde Temsilci Tufan Öktüren (T2) tarafından hazırlanan ve sunulan Ek Raporda da özetle; soyunma odasına gittiklerinde içeride gözlemci ve 4.hakemin çıkan olayları konuşmakta olduklarını, durum değerlendirmesi yapılırken müsabaka hakemi Bülent Demirlek'in gözlemci İbrahim Aksoy'un telefonundan bir görüşme yaptıktan sonra ne çıkması, çıkarsam 3-5 tane Sivaslı futbolcuyu oyundan atmam gerekiyor dediğini bizzat duyduğunu, hakem Bülent Demirlek'in T1 Metin Demir'in stada güvenliğin sağlandığını söylemesine rağmen maçı saha olayları nedeniyle tatil ettiğini bildirmelerini istediğini, müsabakayı yeniden başlatmak adına kendilerinden hiçbir girişimde bulunmadığını, saha ve koridor güvenliğinin tekrar kontrol edilmesini kendilerinden talep etmediğini belirtmiştir. Aynı şekilde Hukuk kurulu'nun talebi üzerine tanzim ettiği ek raporda temsilci Metin Demir (T1) özetle; olaylar sırasında protokol tribününde bulunduğunu, hakemlerin soyunma odasına gitmeleri üzerine olayları izlemek için diğer temsilci gibi kendisinin de sahada kaldığını, hakemlerin soyunma odasına gitmelerinden yaklaşık 15 dakika sonra saha içi ve oyun alanında alınan güvenlik önlemlerinin artırılarak olayların yatıştığını, ortamın normale dönmeye başladığını, sahanın seyircilerden arındırıldığını ve hakemin kararının beklenmeye başladığını, diğer temsilci ile birlikte soyunma odasına gittiklerini, kendisinin hakeme Hocam ortam normale dönmeye başladı, Sivasspor takımı kendi soyunma odasına gitti, Trabzonspor takımı oyuncuları saha içinde bekliyor, seyirciler tribünde bekliyor dediğini, hakemin de kendisine bekleyeceğiz dediğini, odada bulundukları süre zarfında hakem ve gözlemcinin çok sayıda cep telefonu görüşmesi yaptıklarını, bir telefon görüşmesi sonrasında hakemin çalışma masası önünde T2, gözlemci, yardımcı hakemler ve 4.hakemin duyacağı şekilde maçı oynatırsam 3-4 Sivaslı oyuncuyu atmam lazım, bu maç oynanmaz diye söylendiğini, gene bir telefon görüşmesi sonrasında seyircilerin sahaya girmesi, oyunculara fiili saldırıları sebebi ile maçı tatil ettiğini söylediğini ve bu kararı kulüp başkanlarına iletmelerini söylediğini, müsabaka hakemi ve diğer hakemlerin müsabakanın oynanabilmesi için yeterli güvenlik önlemlerinin alınıp alınmadığını, güvenli ortamın sağlanıp sağlanmadığı konusunda kendileri ile görüş alışverişinde bulunmadığını, bu konuda görüş sorulmadığını ve talepte bulunulmadığını, stadyumda 176 özel güvenlik görevlisi, 508 emniyet personelinin bulunduğunu, olayın hiç beklenmedik bir anda tüm tribünlerden seyircilerin aynı anda sahaya atlamaları nedeni ile kısa bir bocalama ve boş bulunmaktan meydana geldiğini, kısa sayılabilecek bir sürede güvenlik görevlilerinin duruma hakim olduklarını, meydana gelen kargaşa ve arbede ortamında sağlık görevlilerinin müdahalesini ve tedaviyi gerektirir bir vakıaya rastlanmadığını belirtmiştir.
TFF Yönetim Kurulu, iki temsilci ve gözlemciyi de bizzat dinledikten ve raporları inceledikten sonra 28.8.2007 tarih ve 49 sayılı toplantısında; müsabaka hakeminin raporunda maçın tatil gerekçesi olarak sahada çıkan olayları ve yeterli güvenliğin sağlanamamış olmasını göstermesine karşın maçın tatili ile ilgili olmayan bir konuda görüş beyan ettiği ve tatil kararını bu saik etkisinde aldığının anlaşıldığı, bunun müsabaka ile ilgili adil ve sağlıklı bir tatil kararı veremediği kanaatinin oluşmasına yol açtığı, ayrıca Futbol Müsabaka Talimatının (FMT) 29/b maddesinin hakemin müsabakanın devam ettirilmesine olanak kalmaması halinde tatil kararı verebileceğini düzenlediği, bu çerçevede asıl olanın hakemin tatil kararını verirken güvenliğin müsabakanın devamına engel olacak şekilde zafiyete uğradığını ve bu zafiyetin devam ettiğini tespit ederek sağlıklı bir karar vermesi olduğu, hakemin temsilcilerin odaya girmesinden sonra konu ile ilgili bir değerlendirme yapmadığı, güvenlik ile ilgili tedbirler hakkında temsilcilerle bilgi alış verişinde bulunmadığı, bu sebeple maddedeki tüm şartların oluşmadığı, verilen tatil kararının hukuki temellerden yoksun ve adil olmadığı gerekçesi ile tatil kararını yerinde görmemiş, tatil edilen müsabakanın bitiş düdüğüne çok az bir süre kalmasına karşın , az da olsa kalan sürede her iki takımın skoru değiştirebileceği gerçeğini de dikkate alarak müsabakanın yarıda kalan skoru ile tescilini adil görmemiş ve FMT'nın 29/b ve 18/b maddeleri uyarınca müsabakanın tarafsız bir sahada ve seyircisiz olarak yeniden oynanmasına karar vermiştir.
Sivasspor kulübü, bu karara karşı kaldırılması ve maçın 3-0 kendi lehlerine tescili talebi ile Kurulumuza başvurmuş, başvuru 2007/288 E. sayılı dosyaya kaydedilmiştir. Anılan başvuruda özetle; hakemin tatil kararı vermesi ile neticelenen olayların Trabzonspor seyircilerinin oyun alanına girerek Sivassporlu oyunculara saldırması ile başladığı, bu olaylar neticesinde her iki kulübün de disiplin cezalarına çarptırıldığı, futbolun ulusal ve uluslar arası kurallarına göre Trabzonspor Kulübünün hükmen mağlup ilan edilmesi zorunlu iken ve bu konuda ulusal ve uluslar arası emsallerin varlığına rağmen tekrar kararının kabul edilemez olduğu, FMT'nin 29.maddesinin FİFA ve UEFA düzenlemelerine aykırı olduğu, olayda 29.maddenin son paragrafının uygulanamayacağı, kararın temsilcilerin beyanlarına dayandırıldığı halde müsabaka hakeminin dinlenmediği, müsabakadan 15 gün sonra ek rapor istenmesinin anlaşılmaz olduğu, saha olayını doğuran eylemin Trabzonspor taraftarlarının sahaya inerek futbolculara saldırması olduğu, futbolda taraftarların sahaya girmesinin düşünülemeyeceği, seyircilerin sahaya inerek futbolculara fiili müdahalede bulunduğu bir olayda kusurlu tarafın sadece taraftarın kulübü olduğu, TFF Yönetim kurulu kararındaki tespitlerin hatalı olduğu, bu kararla kulüplerin taraftarların eylemlerinden dolayı objektif sorumluluğunun inkar edildiği ve güvenliği sağlama yükümlülüğünün yok sayıldığı ifade edilmiş ve Vestel Manisaspor-Sakaryaspor, Kardemir Karabükspor-Tokatspor, Danimarka-İsveç Müsabakaları örnek gösterilmiş, neticeten şiddete sıfır tolerans ilkesi uyarınca da kararın kaldırılması ve Trabzonspor kulübünün 3-0 hükmen mağlubiyetine karar verilmesi talep olunmuştur.
TFF Yönetim Kurulu'nun anılan kararına karşı Trabzonspor Kulübü de itiraz etmiş ve kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Bu başvuru da Kurulumuzun 2007/292 E. sayılı dosyasına kaydedilerek incelemeye alınmıştır. Başvuruda özetle; TFF Yönetim kurulu'nun maçın tatil kararını sakat bularak FMT'nın 29/b maddesinin verdiği seçimlik hakkı kullandığı, hakemin tatil kararının nedeninin yeterli güvenliğin sağlanamaması değil maça devam ettiği takdirde Sivasspor'un 3-5 oyuncusunu ihraç etmek zorunda olması olduğu, bu durumda hakemin Sivassporlu futbolculardan beşine kırmızı kart gösterdiği takdirde FMT 27/a maddesi uyarınca Sivassporu hükmen yenilgiden koruma saiki ile hareket ettiği, maçın tatil kararının yerinde görülmemesi doğru olmakla birlikte buna bağlı seçimlik haklardan müsabakanın tekrarı kararının da adalet ilkesine uygun olmadığı, kararda yer alan az da olsa kalan sürede her iki takımın skoru değiştirebileceği hususunun doğru bir tespit olmadığı, bu gerekçenin sanki müsabaka berabere devam ediyormuşçasına kaleme alındığı, oysa uzatma dakikalarında Trabzonspor'un 1-0 önde olduğu, uzatma dakikasında Sivasspor'un maçı artık kendi lehine çevirmesinin söz konusu olmadığı, üstelik hakemin maçı devam ettirmesi halinde 3-5 Sivaslı oyuncuyu atması gerekliliğine bağlı olarak Sivasspor'un hükmen mağlup olacağı, oysa tekrar kararı ile uzatma dakikalarında 1-0 mağlup durumda bulunan ve hükmen yenik konuma gelmiş Sivasspor'a maçı kazanma şansı tanındığı, üstelik maça devam edilseydi Sivasspor'un en fazla beraberlik şansı yakalayabileceği, kararın hakkaniyete, adalet duygusuna ve olayın gerçeklerine uygun olmadığı, bu kararla Trabzonspor'un haksız yere ve ikinci kez cezalandırıldığı, kulübün zaten 5 maç seyircisiz oynama ile cezalandırılmışken bu kararla mükerrer olarak cezalandırıldığı, Sivasspor'un ise hem yenilgiden kurtarıldığı hem de tekrarlanacak maçta haksız yere 3 puan elde etme hakkının verildiği, müsabakanın kaldığı skor ile tescilinin hakkaniyete en yakın sonuç olacağı belirtilerek kararın değiştirilerek müsabakanın yarım kaldığı skoru ile tescil edilmesi şeklinde karara bağlanması talep olunmuştur.
Her iki dosya arasında fiili ve hukuki irtibat bulunması, aynı olaya (müsabakaya) ilişkin olması ve taraflarının aynı olması sebebiyle dosyalar birleştirilmiş ve incelemeye küçük numaralı dosya olan 2007/288 E. sayılı dosya üzerinde devam olunmuştur.
Olayın özelliği itibariyle Sivasspor'un başvurusu Trabzonspor kulübü ile TFF Genel sekreterliği'ne; Trabzonspor kulübü'nün başvurusu da aynı şekilde Sivasspor kulübü ile TFF Genel sekreterliği'ne tebliğ edilerek cevaplarını bildirmeleri istenmiştir.
Sivasspor Kulübü Kurulumuza gönderdiği cevapta başvurudaki hususları tekrarlamış ve ayrıca ev sahibi Kulübün gerekli emniyet tedbirlerini almakla yükümlü olduğunu, oysa Trabzonsporlu taraftarların en ağır ihlali gerçekleştirerek sahaya girdiklerini ve futbolculara darp ettiklerini, Trabzonspor Kulübünün bu olayları engelleyemediğini ve gereği gibi müdahale edemediğini, bu eylemin başlı başına müsabakanın tatili sebebi olduğunu, müsabakada Trabzonspor'un 1-0 önde olmasına karşın son düdüğe kadar ne olacağının belli olamayacağını, Sivassporun 3-5 oyuncusunun kırmızı kart görecek biçimde hareket ettiği iddiasına PFDK'nun yanıt verdiğini, üç oyuncunun 1 maç ceza aldığı, oyuncularının sahaya girenlerden korunmak, saldırıya uğrayan arkadaşlarını korumak güdüsü ile hareket ettiklerini, müsabakanın tekrarına karar verilmesi Sivasspor'un ödüllendirilmesi amacını taşımaktan ziyade, hükmen mağlup olması gereken bir maçta Trabzonspor kulübüne puan veya puanlar alma şansını tanıdığını, müsabakanın tatil kararının hakemin tasarrufu olduğunu, oyunculara saldırılmasının tatil nedeni olmayacak olması halinde bu tür saha olaylarının önünün almanın mümkün olmayacağını, hakemin kararlarının tartışılmaya açılmasının ve değiştirilmesinin hakemin verdiği kararların kesin olduğu ilkesine ters düşeceği, benzer saha olaylarının yaşandığı müsabakalara ilişkin ülkemizde ve yurtdışında verilerek kesinleşen kararlar bulunduğunu ve bu kararlarda ev sahibi takımların hükmen yenik sayıldıklarını belirtmiş ve başvurudaki taleplerini tekrarlamıştır.
TFF tarafından gönderilen her iki Kulübün başvurusu ile ilgili cevabi yazıda ise Yönetim kurulu Kararının mevzuata, hakkaniyete ve teamüllere, UEFA ve FİFA kurallarına uygun olduğu, buna göre tatil kararı sonrasında yarıda kalan müsabaka hakkındaki kararı ilgili kurulların verdiği, bitiş düdüğüne kadar skorun değişebileceği gerçeği karşısında müsabakanın kaldığı skorla tescilinin adil görülmediği, tatil kararının da haklı ve hukuki dayanağa sahip olmadığı ifade edilerek itirazların reddi ile Yönetim kurulu Kararının onanması talep olunmuştur.
Trabzonspor Kulübü cevap vermemiştir.
Olayın bütün yönleriyle aydınlatılması ve sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi açısından müsabakanın temsilcileri, gözlemcisi, hakemi ve 4.hakeminin dinlenilmelerine karar verilmiştir.
Bu çerçevede 13.9.2007 tarihinde yemin verdirilerek ifadesine başvurulan ve kendisine çeşitli sorular yöneltilen müsabakanın Temsilcilerinde Tufan Öktüren (T2) kendisinden 26 ağustos tarihinde ek rapor talep edildiğini, kendilerinin asıl raporda klasik bilgileri zaten doldurduklarını, kendisinden ek rapor istenildiğinde olsa olsa soyunma odasındaki konuşmaları belirtmek gerektiğini düşünerek ek raporu tanzim ettiğini, soyunma odasında bazı telefon görüşmeleri yaptıktan sonra maçın hakemini kendi kendisine ve ortaya ne çıkayım, çıkarsam 3-5 Sivassporlu oyuncuyu atmam gerekir dediğini duyduğunu, , hakemin kendileri ile güvenlik konusunda bir istişarede bulunmadığını ve bu hususta kendisinden bir talebinin bulunmadığını, düşüncesine göre müsabakanın devamı bakımından yeterli güvenlik koşullarının sağlanmış olduğunu, daha önce de bir kez ek rapor düzenlediğini ifade etmiştir.
Yeminli ifadesine başvurulan Temsilci Metin Demir (T1)raporundaki hususları tekrar ettikten sonra özetle; soyunma odasına gittiklerinde odada müsabaka hakemleri ile gözlemcinin bulunduğunu, hakem ve gözlemcinin odada çeşitli telefon görüşmeleri yaptıklarını, görüşmelerden sonra hakemin yanlarına geldiğini ve bu maçı oynatırsam 3-4 oyuncuyu atmam gerekir, bu maç oynanmaz dediğini, bununla Sivaslı oyuncuları kastettiğini çünkü Trabzonlu oyuncuların olaylara karışmadığını, sonra kendilerine dönerek maçı tatil ettiğini ve bu kararı kulüp başkanlarına bildirmelerini istediğini, kendilerine sahada güvenli ortamın sağlanıp sağlanmadığı hususunu hiç sormadığını, kendilerinde bu konuda bir görüş talep etmediğini ve herhangi bir talepte bulunmadığını, ek rapor istendiğinde yazılacak hususların soyunma odasındaki diyaloglar olduğunu, 14 gün sonra neden ek rapor istendiğini bilemeyeceğini, kendilerinin sahada kaldıkları 15 dakikalık sürede sahanın saldırıyı gerçekleştiren seyircilerden tamamen arındırılmış olduğunu, Sivaslıların soyunma odasına gittiklerini, Trabzonlu oyuncuların ise sahada beklediklerini, ayrıca sahada bir çok güvenlik görevlisi ve foto muhabirinin bulunduğunu, müsabakanın oynanabilmesi için bunların da sahanın dışına çıkarılması gerektiğini, bunun 10 dakikalık bir süre alacağını, seyircinin boşaltılmasının ise 45 dakikayı bulabileceğini, ancak bu konuda kendilerinden bir talepte bulunulmadığını, kanaatine göre foto muhabirleri ve emniyet kuvvetlerinin de çıkarılması sonucunda müsabakanın devamına engel bir hususun bulunmadığını, ancak kendilerinden görüş sorulmadığını, hakemin maçı tatilde kararlı olduğunu, hakemin bu yönde talebi olması halinde görevlerinin gerekli güvenlik tedbirlerini almak ve maçı oynanabilir hale getirdikten sonra durumu hakeme bildirmek olduğunu, nihai kararı ise alınan tedbirlerin yeterli olup olmadığını bizzat gördükten sonra hakemin vereceğini, ancak olayda böyle bir talep ve gözlemlemenin gerçekleşmediğini ifade etmiştir. Yeminli ifadesine başvurulan gözlemci İbrahim Aksoy hakemlerin soyunma odasına gitmelerinden kısa bir süre sonra kendisinin de yanlarına gittiğini, odaya girdiğinde hakeme kararını şimdi mi sorayım yoksa sonra mı sorayım? dediğini, cevaben hakemin maçı tatil ettim, seyirciler girdi ve oyunculara vurdu dediğini, kendisinin durumu telefonla hakem işlerinden sorumlu kişiye, Kurul Başkanına ve koordinatör Muhittin Boşat'a ilettiğini, hakemi kendi telefonundan Hilmi Ok ile görüştürdüğünü, odada bulunduğu süre zarfında hakemin maça çıkarsam 3-5 Sivaslı oyuncuyu atmam gerekir dediğini duymadığını, böyle bir söz sarfedilse bunu duyacağını, temsilci Metin Demir'in staddaki güvenliğin sağlandığı hususundaki bir beyanını hatırlamadığını ancak söylemiş olabileceğini belirtmiştir.
Müsabakanın 4.hakemi Koray Gencerler yeminli ifadesinde olayların başlamasından hemen sonra hakemin yanına gittiğini, bir süre sonra soyunma odasına gittiklerini, orada hakemin hemen kendilerine oyuna fiili müdahale olduğunu ve maçı tatil edeceğini belirttiğini, 5 dakika sonra gözlemcinin odaya geldiğini ve hakemin tatil kararını kendisine de söylediğini, daha sonra temsilcilerin de odaya geldiklerini,temsilcilere de hiçbir görüşme ve konuşma yapmaksızın maçı tatil ettiğini bildirdiğini, hakemin sahaya çıkarsam 3-5 Sivaslı oyuncuyu atmam gerekir şeklinde bir söz sarfetmediğini, sarfetseydi kendisinin mutlaka duyacağını, müsabaka hakeminin olaylardan hemen sonra sahaya fiili müdahale olduğu gerekçesiyle müsabakayı tatil iradesini ve beyanın ortaya koyduğunu, bundan önce güvenliğin sağlanıp sağlanmaması ile ilgili olarak temsilcilerle veya başkası ile istişarelerde bulunmadığını, soyunma odasında güvenliği hiç konuşmadıklarını, oyuna müdahale nedeniyle tatil husususun konuşulduğunu, güvenlik sağlansa idi dahi maçın hakeminin oyuna devam edeceğini tahmin etmediğini, güvenlik tedbirlerini temsilcilerin sağladığını, kendilerinin bunun yeterliliğini kontrole ihtiyaç duymadıklarını, maça devam edilmek istendiği takdirde temsilcilerin güvenlikle ilgili tedbirlerin yeterli şekilde alındığını söylemelerinin kendileri için geçerli olacağını, ancak olayda bu konunun hiç konuşulmadığını beyan etmiştir.
13.9.2007 tarihinde yurtdışındaki müsabaka yönetme görevi sebebiyle ve bu mazeretine binaen gelemeyen müsabaka hakemi Bülent Demirlek 20.9.2007 tarihinde huzurda yeminli olarak dinlenmiştir. Kendisine yöneltilen sorular ışığında verdiği ifadesinde Bülent Demirlek özetle; soyunma odasına girer girmez arkadaşları ile durum değerlendirmesi yaparak tatil kararını verdiğini, bu karara Koray Gençerler ve yardımcı hakemlerin de katıldığını, maçı tatil nedeninin oyun alanına müdahale olması, bunun sonucunda Sivaslı oyunculara fiili müdahalede bulunulması ve seyircilerin indiği kale arkası tribün önünde yeterli güvenliğin sağlanamamış olması olduğunu, sonradan odaya gelen gözlemciye de kararını bildirdiğini, bilahare kısa aralıklarla odaya gelen temsilcilere de durumu bildirdiğini, kendisinin hiçbir şekilde soyunma odasında ve temsilcilerin yanında sahaya çıkarsam Sivassporlu 3-5 oyuncuyu atmam gerekir demediğini, sahaya çıkmayı hiçbir şekilde düşünmediğini, zaten odada hangi futbolcuların olaya karıştığını tartışmadıklarını, bu değerlendirme ve tespiti Samsun'da yaptıklarını, dolayısıyla maça çıksa idi 5 futbolcuyu atardım diye bir düşüncesinin olmadığını, her türlü saha olayının hemen ve doğrudan tatili gerektirmediğini, bunun belli bir yoğunluğa ulaşması gerektiğini, bu maçta da sahaya bir çok kişinin girmesi, fiili saldırının olması ve ortamın son derece karışık olması sebebiyle müsabakanın tatil edilmesi gerektiğini düşündüğünü ve bu şekilde uygulama yaptığını, müsabakanın devamı bakımından güvenliğin sağlanması ile ilgili istişarede bulunma ve bekleme gereği hissetmediğini, çünkü zaten olayların müsabakanın tatilini gerektirecek kadar vahim olduğunu, soyunma odasına gitmeden önce olayları tüm vehameti ile algılayıp tespit ettiğini, tatil kararını kimsenin önerisi olmadan tamamen kendisinin verdiğini, bu kararını da öncelikle 4.hakem ve yardımcılara tebliğ ettiğini, maçın süresinin 90 dakika olup bitime 30 saniye kala ile maçın ilk dakikası arasında bir hakem yönünden verilecek kararın etkisinin olmayacağını, bu şartlarda maçın asla oynanamayacağını, maçı asıl tatil sebebinin seyircilerin sahaya ve futbolculara fiili müdahalesi olduğunu, oluşan ortamda kalan süreyi oynatma imkanı olmadığını belirtmiştir.
Konu ile ilgili değerlendirmenin yapılabilmesi için öncelikle müsabakanın tatili ile ilgili olarak 29.maddenin getirdiği sistemin kısaca irdelenmesi gerekmektedir. Anılan madde iki ayrı hale bağlı olarak müsabakanın tatil edilebileceği hususunu düzenlemektedir. Buna göre maddenin (a) bendinde hakeme yönelik fiili saldırı halinde, (b) bendinde ise saha olayları sebebiyle müsabakanın tatil edilebileceği hükme bağlanmıştır. Müsabakanın tatilini gerektirebilecek bu iki hal birbirinden bağımsız olduğu gibi şartları ve özellikleri de farklıdır. Konumuzu bakımından önemli olan hal maddenin (b) bendinde düzenlenen durumdur. Buna göre Seyircilerin taşkın ve edebe aykırı hareketleri ile birlikte müsabakaya fiili eylemleri sonucu, müsabakanın devam ettirilmesine olanak kalmaması halinde, hakem müsabakayı tatil ettiğini ilan eder. Şu halde hükmün uygulanabilmesi için ilk şart seyircilerin müsabakaya fiili eylemleri nin söz konusu olması, ikinci şart ise bu eylemlere bağlı olarak müsabakanın devam ettirilmesine olanak kalmaması dır. Burada müsabakanın devam ettirilmesine olanak kalmaması şartı önem kazanmaktadır. Bu açıdan öncelikle belirtmek gerekir ki bu hususun, şartın tespit, tayin ve takdirinde öncelikle müsabakayı yöneten, birincil derecede sorumluluk alan, maçı ve ortamı en kuvvetli bir şekilde yaşayan hakemin öncelikli bir takdir hakkı bulunmaktadır. Nitekim düzenlemede müsabakanın devamına olanak kalmamasından değil, devam ettirilmesine olanak kalmamasından bahsedilmektedir ki bu da, müsabakayı devam ettirecek olan hakemin takdirinin önemli ve belirleyici olduğunu göstermektedir. Bu belirleme elbette ki hakemin takdirinin denetime tabi olmadığı, nihai ve mutlak olduğu anlamına gelmemekte, ancak öncelikli kararın, değerlendirmenin, yorumun hakeme ait olduğunu göstermektedir. Nitekim FIFA Futbol Oyun Kurallarının 5. Kuralında da hakemin, herhangi bir harici müdahale olması halinde oyunu durdurabileceği, geçici olarak erteleyebileceği veya tatil edebileceği öngörülmektedir. Görüldüğü gibi FİFA, herhangi bir harici müdahale halinde hakeme geniş bir takdir hakkı vermektedir. Bu gibi durumlarda hakemin öncelikli bir takdir hakkının bulunması doğal ve eşyanın tabiatı gereğidir, çünkü olaylarla ilk etapta karşı karşıya kalan, psikolojisini yaşayan, ortamı olayların sıcaklığı içinde gözlemleyen ve algılayan hakemdir. Bu durumda belirtilen müsabakanın devam ettirilmesi kriterinin irdelenmesinde karma kıstastan yararlanmak gerekir. Buna göre öncelikle hakemin sübjektif takdirine önem verilmelidir. Ancak yukarıda belirtildiği gibi bu takdir elbette ki tamamen sınırsız ve keyfi olamaz. Hal ve şartların tatil kararını hiçbir şekilde haklı ve mazur göstermeyeceği bir halde bu karar tartışılacak ve gerektiğinde yerinde görülmeyebilecektir. Futbol müsabakasında bilindiği üzere hakemin fiziksel saldırılara, fiili müdahalelere karşı mutlak bir dokunulmazlığı vardır ve olmalıdır. Ancak bunun yanı sıra müsabakanın oynandığı sahanın, futbolcuların da aynı şekilde mutlak bir dokunulmazlığı söz konusudur. Gerçekten futbol sahası, futbol oyun kuralları içinde müsabakanın merkezi, deyim yerindeyse mabedi, kalbidir. Futbolcular ise müsabakanın temel süjeleri, aktörleridir. Bu denli önemli bir yer tutan, tutması gereken futbol sahasının ve burada yer alan futbolcuların da mutlak bir dokunulmazlığının bulunması, fiziki saldırılara, fiili müdahalelere karşı tavizsiz bir şekilde korunması gereklidir. Burada önemli olan sadece bireysel anlamda futbolcuların vücut bütünlüğünün zarar görmesi değildir. Bunun yanı sıra oyun sahasına ve futbolculara belirli bir yoğunluğa ulaşan fiili müdahaleler psikolojik ve sembolik olarak da futbolun ruhu olan fair play ilkesini, barış ve kardeşlik duygularını zedeleyici bir etkiye de sahiptir ve bu gibi hallerin gerçekleşmesi, artması futbol sahasını bir kavga, korku ve kaygı zemini haline getirebilecek, sonraki müsabakaların güvenliğini, toplumsal barışı tehdit edecektir. Şu halde sahaya her türlü fiziki müdahale, örneğin bir veya birkaç taraftarın girmesi hemen ve mutlaka müsabakanın devam ettirilmesine olanak kalmadığı bir hal olarak değerlendirilemeyecek ise de, hal ve şartları özelliğine göre, bu fiziki müdahaleler, futbolcuların fiziksel bütünlüğüne zarar verebilecek boyutlara, belirli bir yoğunluğa ulaştığı taktirde bu unsuru gerçekleşmiş saymak gerekecektir. Başka bir ifadeyle, müsabakanın devam ettirilmesine olanak kalmadığı değerlendirmesini yapmak ve buna göre tatil kararı verebilmek için sahaya, oyunculara fiziki ve fiili müdahale ve saldırıların mutlaka çok ağır sonuçlar doğurmasına (örneğin bazı futbolcuların ölmesi, ağır yaralanması gibi) gerek yoktur ve bu unsur bu denli dar yorumlanmamalıdır. Sahaya ve oyunculara yönelik fiili saldırı ve müdahaleler, müsabakanın emniyetini ağır şekilde zedeleyecek, oyuncuların darp edilmelerine veya buna teşebbüse yol açacak boyut ve yoğunluğa ulaştığında, sahaya çok sayıda kişinin girmesi ve saldırıya teşebbüs etmesi şeklinde bir yaygınlığa ve kollektif bir saldırıya dönüştüğünde de müsabakanın devam ettirmesine olanak kalmadığı şeklindeki bir takdire ulaşılabilecektir. Bu değerlendirmede belirtilen özellikteki ve yoğunluktaki fiili ve fiziksel müdahalenin, özellikle darp söz konusu olduğunda futbolcular üzerinde yarattığı psikolojik hal, korku ve kaygı da dikkate alınacaktır. Gerçekten futbol oyunu futbolcular tarafından icra edilmektedir. Bu bağlamda mutlak saha dokunulmazlığından yararlanması gereken futbolcuların, belirtilen ölçüde kollektif ya da bireysel saldırıya uğrayan futbolcuların buna bağlı ruh hallerini hiç dikkate alamamak, bu insani özellikleri bir yana bırakarak müsabakanın devam ettirilmesi olanağını daha şekli ve soyut olarak ele almak, ne olursa olsun müsabakanın devamı yönünde bir tutum almak futbol oyununun ruhu ile bağdaşmayacaktır. Şu halde bu unsurun tespit ve tayininde saldırının, müdahalenin ulaştığı boyut (bir veya birden fazla futbolcunun darp edilmesi veya buna yaygın olarak teşebbüs edilmesi), yaygınlık (belirli bir sayıda müdahale ile birlikte müdahale ve saldırının kollektif bir özellik arzetmesi), gene müdahale veya saldırının yarattığı psikolojik ortam, korku ve kaygı, müsabakanın devam ettirilmesi halinde bu tür bir saldırının tekrar edebileceği hususundaki haklı görülebilir kaygı ve beklenti dikkate alınacaktır.Gerçekten, tekrarı kuvvetle olası bir müdahalenin varlığı halinde yahut gerçekleşmiş müdahalenin vehameti ve boyutuna bağlı olarak rakip takım oyuncularının ruh hali, hele ki ortaya çıkan darp ve/veya darp teşebbüslerine bağlı olarak içine düşmeleri kaçınılmaz korku ve kaygıya bağlı psikolojik durumlar karşısında müsabakanın devamına olanak kalmadığı kabul edilebilecektir. Futbol oyunu sadece şekilsel bir anlam taşımayıp, oyuncular da birer robot değildir. Bu oyunun oynandığı ortamın özellikleri, futbolcuların psikolojileri, tüm bunların toplamından kaynaklanan saha atmosferi, sükunet ortamı son derece önemlidir. Bu nedenledir ki, futbol oyun sahasının kaygı ve korkulardan uzak bir şekilde, oynayanların ve seyredenlerin keyif alabileceği sükunetli bir ortamda oynanması bakımından saha dokunulmazlığı olmazsa olmaz bir koşuldur. Bu dokunulmazlığın belirli bir yoğunluğa bağlı olarak ihlali halinde bu dokunulmazlık, sükunet ortamı ihlal edilecek ve buna bağlı psikolojik ortamda oyuna devam olanağı kalmayabilecektir. Belirtildiği üzere bu konudaki öncelikli takdir, yukarıdaki unsurun belirtilen özellikleri taşıması şartıyla öncelikle müsabaka hakemine aittir. Müsabaka hakemi, sahaya ve oyunculara yönelik fiili/fiziksel müdahalenin yoğunluğunu, şiddetini ve bunun gerek fiziksel gerekse psikolojik atmosfer açısından müsabakanın devamına olanak bırakıp bırakmadığını takdir ve tayin edecektir. Bu karar belirtildiği üzere daha sonra yukarıda belirtilen özellikler çerçevesinde gerekli organlar tarafından denetlenecektir.
Bu çerçevede öncelikle hakemin tatil kararının maddedeki unsurların mevcudiyeti bakımından yerinde olup olmadığını belirlemek gerekecektir. Bu tatil kararı yerinde görüldüğü takdirde TFF Yönetim Kurulu, 29.maddenin b bendinin 2.fıkrasına göre, olayın özellikleri ve adalet ilkesi bakımından takımların birisinin veya her ikisinin hükmen yenik sayılmasına karar verecektir. Bu seçimlik bir hak olup, tatil kararının yerinde görülmesi halinde bunlar dışında bir karar verilebilmesi mümkün değildir. Burada kısaca şu hususu da vurgulamak gerekir ki, tatil kararına yol açan fiili müdahale eğer belirli bir kulübün taraftarlarınca gerçekleştirilmiş ise ilgili kulüp hükmen yenik sayılacak; buna karşılık bu fiili saldırılar her iki kulüp taraftarlarınca gerçekleştirilmiş ise bu durumda her iki kulübün de hükmen mağlubiyetine karar verilecektir. Burada önemli olan tatil kararına yol açan fiili müdahalelerin kaynaklandığı taraftar kitlesi ve bu açıdan belirli bir taraftar topluluğu ile müsabakanın devamına olanak kalmaması arasındaki doğrudan illiyet bağıdır. Buna karşılık tatil kararı yerinde görülmediğinde TFF Yönetim Kurulu 29.maddenin (b) bendinin son fıkrasına göre ya maçın yeniden oynanmasına ya da yarıda kaldığı zamanki sonucu ile tesciline karar verecektir. Bu seçimlik hak, olayın özelliklerine, adalet ilkesine göre bir değerlendirmeye bağlı olarak kullanılacaktır. Yönetim Kurulu'nun her durumda alacağı bu kararlar da Tahkim kurulu'nun denetimine tabidir.
Tüm bu belirlemeler ışığında olaya gelindiğinde; Gerek izlenen görüntüler gerekse raporlardan anlaşıldığı üzere, müsabakanın 90.dakikasında oyun alanına giren bir Trabzonspor taraftarı Sivassporlu bir futbolcuya tokat atmak suretiyle fiziki saldırıda bulunmuş, daha sonra ise maraton, kapalı, kale arkası açık, skorboard kale arkası tribünlerinden yaklaşık 35 adet Trabzonspor seyircisinin sahaya atlayarak Sivassporlu futbolculara doğru koşmaya çalıştıkları, bu sırada bazı Sivassporlu oyuncuların da karşılık verdiği, kulübelerin olduğu yerlerden de sahaya girenler olduğu, sahada tam bir karmaşa ve kargaşanın yaşandığı anlaşılmaktadır. Bu açıdan bir Sivassporlu oyuncunun darp edilmesi, diğerlerine de darp edilmesine teşebbüs edilmesi, bir kaç farklı tribünden çok sayıda kişinin sahaya girerek belirli bir yaygınlık içinde sahaya müdahalede bulunması ve oyunculara saldırıya teşebbüs etmesine bağlı olarak saha ve oyuncu dokunulmazlığının vahim bir biçimde ihlal edildiği, bu şartlar altında müsabakanın ve oyuncuların güvenliğinin ciddi ölçüde tehlike altına girdiği, gene müsabakanın oynanması bakımından gereken psikolojik ortamın, sükunetin ağır şekilde ihlal edildiği ve zedelendiği dolayısıyla müsabakanın devamına olanak kalmadığı anlaşılmaktadır. Tel örgülerin bulunmamasının da etkisiyle sahaya çok sayıda kişinin ani olarak girmesi, bunun karşısında bir oyuncunun darp edilmesi, bazılarının da darp tehlikesiyle somut olarak karşı karşıya kalması güvenliğin yeterli düzeyde olmadığını gösterdiği gibi, maçın yeniden başlaması halinde, bu gergin ortama bağlı olarak bu tür bir müdahalenin yeniden gerçekleşebileceği hususunda gerek oyuncularda gerekse hakemde haklı bir endişe, beklenti yaratacak bir hali ortaya koymaktadır.Kaldı ki, darp edilmiş, böyle bir teşebbüse somut ve yakın bir biçimde maruz kalmış oyuncuların ruh hali ve psikolojisi düşünüldüğünde müsabakanın devamına olanak bulunmadığını kabul etmek gerekir. Burada müsabakanın bitimine ne kadar bir süre kaldığının bir önemi yoktur, çünkü kalan süre nicelikle ilgili bir konu olup ilkesel ve hukuki bakımdan niteliği, olayların etkisi, sonucu ve vehametini değiştirmemektedir. Bu şartlar dikkate alındığında, müsabaka hakeminin her ne kadar gerekçesi gerektiği ölçüde yeterli olmasa da maçı tatil kararını objektif açıdan haklı kılmaktadır. Bu hukuki durum karşısında TFF Yönetim Kurulu'nun tatil kararını yerinde görmemesi ve buna bağlı olarak anılan kararı vermiş olması hukuka, yasa ve talimata uygun değildir. Kaldı ki, huzurda dinlenen ve sürekli olarak müsabaka hakeminin yanında olan gözlemci ve 4.hakemin beyanları ve bizzat hakemin de ifadesi karşısında, müsabaka hakeminin çıkarsam 3-5 Sivaslı oyuncuyu atmam gerekir şeklinde bir söz sarfetttiği de şüpheden uzak bir biçimde anlaşılmamıştır.
Müsabakanın tatil kararı yerinde olmakla bu konuda, 29.maddenin (b) bendinin 2.fıkrası uyarınca takımlardan (Sivasspor ve Trabzonspor ) birinin veya her ikisinin hükmen yenik sayılması şeklindeki seçimlik kararlardan birini vermek TFF Yönetim Kurulu'nun görev ve yetkisi dahilindedir. Ancak olayın özelliğine bakıldığında, tatil kararının verilmesine yol açan sahaya ve futbolculara fiili müdahaleyi gerçekleştiren taraftarların mensup olduğu kulüp Trabzonspor olmakla (Nitekim adı geçen Kulüp Kurulumuzun E.2007/277, K.2007/255 sayılı Kararı ile onandığı şekilde bu olaylar sebebiyle PFDK tarafından saha olayları nedeniyle FDT'nın 30.maddesi kapsamında cezalandırılmıştır), gene FDT'nın gerek 20, gerekse 30.maddesinde öngörülen objektif sorumluluk çerçevesinde bu Kulübün hükmen mağlubiyetine karar verilmesi gerekmektedir.
Tüm bu nedenlerle, Trabzonspor Kulübünün başvurusunun reddi ve Sivasspor kulübünün başvurusunun kabulü ile, TFF Yönetim kurulu'nun anılan kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR :
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Trabzonspor Kulübü'nün başvurusunun REDDİNE,
2- Sivasspor Kulübünün başvurusunun KABULÜNE,
2- TFF Yönetim Kurulu'nun 28.8.2007 tarih ve 49 sayılı toplantısında alınan ve Trabzonspor- Sivaspor müsabakasının baştan tarafsız bir sahada yeniden oynanmasına dair kararının KALDIRILMASINA,
3- Trabzonspor Kulübünce yatırılan depozitonun irad kaydedilmesine, Sivasspor Kulübü tarafından yatırılan depozitonun ise talep halinde iadesine,
4- Kararın başvuran kulüpler ve gereği için TFF Genel Sekreterliğine tebliğine,
üye Doç.Dr. Ümit KOCASAKAL'ın karşı oyu ve OYÇOKLUĞU ile karar verildi.
Av.Türker ARSLAN Noter Erkan VARDAR Doç.Dr. Ümit KOCASAKAL
Başkan Başkan vekili Üye
Tanju GÜVENDİREN Av. Yılmaz SAVAŞER
Üye Üye
KARŞI OY (MUHALEFET ŞERHİ)
FMT'nın 29.maddesinin (b) bendinde, seyircilerin müsabakaya fiili eylemleri sonucu, müsabakanın devam ettirilmesine olanak kalmaması halinde müsabaka hakeminin müsabakayı tatil edeceği hükme bağlanmıştır. Kurulumuzun 2007/128 E., 2007/165 K. Sayılı Kararında belirtildiği üzere, 29.maddenin (a) bendinde hakeme fiili saldırı sebebiyle, (b) bendinde ise sahaya fiili müdahale (saha olayları) sebebiyle müsabakanın tatili hususu düzenlenmiştir. Birbirinden bağımsız, ayrı özellik ve şartlar taşıyan bu iki tatil sebebindeki ortak unsur, gerek hakeme gerekse sahaya fiili müdahale sebebiyle müsabakaya devam imkanının kalmamasıdır. 29.maddenin (a) bendinde öngörülen hakeme vaki fiili müdahale sebebiyle müsabakanın tatilinde, müsabakaya devam olanağının kalıp kalmadığının takdir ve tayininde saldırıya muhatap olan ve müsabakayı bu ruh hali içinde yönetecek hakemin daha geniş bir takdir hakkı bulunmaktadır. Gerçekten kendisine yapılan fiili saldırı sonucunda hakemin gerek otoritesinin sarsılmış olması, gerekse psikolojik bir çöküntü içine girmesi, yahut fiziksel bir zarar görmesine bağlı olarak müsabakayı devam ettirip ettiremeyeceğinin tespit ve tayininin öncelikle ve özellikle hakemin yapacağı, bu açıdan denetime tabi olmakla birlikte oldukça geniş bir takdir hakkının bulunduğu durumun özelliği sebebiyle aşikardır. Buna karşılık 29.madenin (b) bendinde düzenlenen sahaya yönelik fiili müdahale sebebiyle müsabakanın devam olanağı kalıp kalmadığının tespit, tayin ve takdirinde müsabaka hakeminin gene öncelikli bir takdir yetkisi olmakla birlikte bu takdir yetkisi (a) bendinde olduğu kadar geniş olmayıp daha dar, daha objektif kriterlere bağlı ve denetime daha açıktır. 29.maddenin (b) bendindeki müsabakanın devam ettirilmesine olanak kalmaması unsurunun gerçekleşmiş sayılabilmesi için sadece sahaya vaki bir fiili müdahalenin, bir saha olayının varlığı yeterli olmayıp, bu fiili müdahaleye bağlı olarak objektif bir takdirle devam imkanının kalmadığının belirlenmiş olması ve bu belirlemenin de haklı ve makul olması gereklidir. Nitekim TFF Merkez Hakem Kurulu 2006-2007 Futbol sezonu Hakem, Dördüncü Hakem ve Yardımcı Hakem El Kitabının Hakem -4.Hakem ve yardımcı Hakemlerin Dikkat Etmesi Gereken Hususlar başlıklı bölümünün Oyuna müdahaleler başlıklı 8.maddesinin 5.bendinin (e), (f), (g) ve (h) alt bentlerinde bu konuda önemli kurallar ve usuller öngörülmüştür. Anılan (e) altbendine göre
oyunculara yapılacak münferit fiili saldırı sonucu oyuncu önemli bir darbe almamış ise, hakem gerekli emniyet tedbirini aldıktan sonra müsabakayı başlatır. Ancak, bu fiili saldırı sonucu oyuncuların yaralanmaları, tartaklanmaları ve oyuna devam edemeyecek duruma gelmeleri halinde hakem müsabakayı tatil etmelidir.
(f) altbendine göre ise
Oyunculara birden fazla kişi tarafından yapılacak fiili saldırılar sonucu, oyuncu veya oyuncuların yaralanmaları, tartaklanmaları ve oyuna devam edemeyecek duruma gelmeleri halinde, hakem müsabakayı tatil etmelidir .
(g) altbendinde ise şöyle denilmektedir.
Seyircilerin güvenlik önlemlerini, tel örgü ve kapıları aşmaları sonucu oyuncuların, hakemlerin ve diğer görevlilerin can güvenliklerinin tehlikeye düşmesi halinde, oyun durdurulacak, soyunma odasına gidilerek gerekli emniyet tedbirlerinin eksiksiz alındığından emin olunduktan sonra (TFF temsilcisi, müsabaka gözlemcisi bu konuda hemfikir olmalıdırlar) müsabakaya devam edilebilecektir. Bu gibi durumlarda müsabakaya devam edip etmemek, hakemin takdirindedir.
Nihayet (h) altbendindeki düzenleme de şöyledir:
Tribün olaylarının, kavga ve kargaşanın önlenemeyecek hale gelmesi veya ciddi yaralanma ve ölümlere yol açan kazaların meydana gelmesi halinde, hakem müsabakayı tatil eder. Yukarıdaki prosedürü uygularken hakemin sakin, olayları yatıştırıcı tavır sergilemesi, gerekli emniyet tedbirlerinin tam olarak alındığından emin olmadıkça müsabakayı başlatmaması gerekir
Yukarıda aktarılan kurallar, sadece sahaya vaki bir fiili müdahalenin tek başına, doğrudan, hemen ve otomatik olarak müsabakanın tatil edilmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Buna göre tatil kararının verilmesinden önce duruma göre saldırıya uğrayan oyuncuların sağlık durumunu kontrol etmesi, müsabakaya devam edip edemeyeceklerini belirlemesi, en azından bu hususta bir değerlendirmede bulunması; diğer hallerde ise soyunma odasına gittikten sonra gerekli emniyet tedbirlerinin alınıp alınmadığını incelemesi, bu hususta temsilciler ve gözlemci ile istişarede bulunması gerekmektedir. Aksi halde, sahaya bir fiili müdahale halinde hakemin otomatik bir tatil kararı her zaman geçerli olacak, tartışılamayacak ve denetlenemeyecek, bunun yanı sıra farklı farklı uygulamalar gündeme gelebilecek ve uygulamada bir yeknesaklık sağlanamayacaktır. Elbetteki nihai değerlendirmeyi gene denetime tabi olarak hakem yapacaktır, ancak bu değerlendirmeye bağlı tatil kararını vermeden önce müsabakaya devam olanağının kalıp kalmadığını belirleyebilmek ve bu konuda sağlıklı ve olabildiğince objektif bir değerlendirme yapabilmek için olayların sona ermesinden sonra gerekli güvenlik önleminin mevcut olup olmadığını öncelikle irdelemesi, bu hususta temsilcilerden ve gözlemciden gerektiğinde talepte bulunması, onların da görüşünü alması ve bu şekilde bir inceleme ve değerlendirme sürecinden sonra tatil hususunda bir karar alması gerekir. Olayımızda bu kurallara ve usule uyulmadığı görülmektedir. Gerçekten öncelikle belirtmek gerekir ki ortada bir saha olayının, sahaya fiili müdahalenin olması, bunun FDT kapsamında disiplin yaptırımını gerektirmesi başka bir şey (ki olayda bu yaptırım Trabzonspor Kulübüne uygulanmıştır), bu fiili müdahalenin müsabakanın devamına olanak bırakmamasına bağlı olarak müsabakanın tatili gerekliliği başka bir şeydir. Fiili müdahale bazen belirli bir yoğunlukta olmasına, çok ağır disiplin yaptırımını gerektirmesine karşı müsabakanın devam olanağını ortadan kaldırmayabilir. Bu hususun, hukuk güvenliği gereği, kamuoyunun beklentilerine bağlı hissi bir ortamda ve saiklerle değil, belirtilen hukuki durum karşısında tamamen teknik hukuk prensipleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Olayda gerek bizzat müsabaka hakeminin beyanları gerekse 4.hakem, temsilciler ve gözlemcilerin beyanları karşısında müsabaka hakeminin, daha soyunma odasına giderken kafasında tatil kararını vermiş olduğu, bu kararı vermeden önce sahanın arındırılıp arındırılmadığı, müsabakanın devamı bakımından gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı hususunda herhangi bir inceleme ve değerlendirmede bulunmadığı, bu hususta bir süre daha sahada kalarak durumu gözlemleme imkanı olan temsilcilerden de bir görüş almadığı, herhangi bir talepte bulunmadığı, kısaca müsabakanın devamına olanak kalıp kalmadığı hususunda somut bir inceleme yapmaksızın sadece olayın oluşuna bağlı olarak soyut ve otomatik bir değerlendirme ile tatil kararı verdiği anlaşılmaktadır. Bu şekilde bir uygulama, 29.maddenin (b) bendi düzenlemesinin lafzına ve ruhuna aykırı olduğu gibi, Hakem, Dördüncü Hakem ve Yardımcı Hakem El Kitabında belirtilen ve yukarıda aktarılan usul ve şartlara da uygun değildir. Kaldı ki, temsilcilerin oyun alanının seyirciden tamamen arındırıldığı, basın mensupları ve güvenlik kuvvetlerinin de sahadan çıkarılmaları halinde (ki bu kolaylıkla ve kısa bir sürede gerçekleştirilebilecek bir durumdur) müsabakanın devamına olanak bulunduğu beyanları, bu husustaki kanaatleri de önemlidir. Bu nedenlerle kanaatimizce müsabaka hakeminin bu tür bir inceleme yapmaksızın, olayın oluşuna bağlı olarak soyut bir biçimde hemen tatil kararı vermiş olması, usuli açıdan yerinde olmadığı gibi, objektif bir takdirle müsabakanın devamına olanak kalmadığı hususunu da haklı, makul ve hukuki olmaktan çıkarmaktadır. Bu nedenle müsabaka hakeminin tatil kararı yerinde değildir ve bu açıdan TFF Yönetim kurulu'nun kararı sonuç itibariyle doğru ve yerindedir. Bununla birlikte TFF Yönetim Kurulu Kararının önemli ölçüde gerekçesini oluşturan müsabaka hakeminin sahaya çıkarsam 3-5 Sivaslı oyuncuyu atmam gerekir şeklinde beyanda bulunduğu hususu, dinlenen gözlemci ve 4.hakem ifadeleri karşısında doğrulanmamıştır. Bu açıdan kararın gerekçesi yerinde olmamıştır. Bununla birlikte, olayın özelliklerine bakıldığında, tatil kararının yerinde görülmemesi halinde seçimlik hakka konu kararlardan müsabakanın tekrarı kararı olayın özelliğine ve adalet ilkesine uygundur. Gerçekten, müsabakanın yarıda kaldığı zamanki sonucu ile tescili halinde, her ne kadar yerinde olmasa da müsabakanın tatil kararı verilmesine yol açan fiili müdahale özendirileceği gibi disiplin cezası gerektiren bu tarz bir müdahalenin bir daha olmaması açısından varolması gereken caydırıcılık da zedelenmiş olacak, objektif sorumluluğu bulunan Kulübün müsabakanın yarıda kaldığı skora bağlı olarak 3 puan alması adalete ve olayın şartlarına uygun olmayacaktır. Bu durumda olayın özelliğine ve hakkaniyete en uygun karar, müsabakanın yeniden tekrarı, böylelikle her iki takıma da olması gereken bir ortamda yeniden kazanma imkanı verilmesidir. Aynı şekilde müsabakanın FMT'nın 18.maddesi uyarınca tarafsız bir sahada ve seyircisiz oynanması da olayın özelliğine uygun bir karardır. Gerçekten böyle bir gergin atmosferden sonra müsabakanın yeniden fiili müdahaleyi gerçekleştiren taraftarın mensubu olduğu Kulübün sahasında ve seyircili oynanması, benzer bir gerginliğin yaşanmasına yol açabileceği gibi, başka bir sahada seyircili oynandığında da maça gelecek seyircilerin mensubiyetini tayin son derece güç olmakla benzer bir gerginlik ve güvenlik zafiyeti doğurabilecektir.
Tüm bu nedenlerle, TFF Yönetim Kurulu Kararının yukarıda belirtildiği şekilde değişik gerekçe ile onanması gerektiği düşüncesi ile çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.
Üye
Doç.Dr. Ümit KOCASAKAL