TS'de başarının anahtarı sabır

Dün Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde Can Bartu Trabzonspor'a yer vermişti. Bugün de Milliyet Gazetesi'nde Rıdman Dilmen Trabzonspor ile ilgili şunları yazdı. Dilmen, Trabzonspor'da başarının anahtarının sabır olduğunu vurgulayarak köşesinde şunları dile

TS'de başarının anahtarı sabır

Dün Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde Can Bartu Trabzonspor'a yer vermişti. Bugün de Milliyet Gazetesi'nde Rıdman Dilmen Trabzonspor ile ilgili şunları yazdı.

Dilmen, Trabzonspor'da başarının anahtarının sabır olduğunu vurgulayarak köşesinde şunları dile getirdi:

Başarının anahtarı sabır!

Kesinlikle heyecan verici bir takım yarattılar. Burada Trabzon camiasına düşen çok önemli bir görev var. Şu kelimeyi çok ciddiye alsınlar: Sabır. Ersun Yanal'ın çok doğru olan kısa demecine de katılıyorum: “Şampiyonluk süreci başladı.”

Televizyon yorumlarında ben de dahil birçok yorumcu takımları değerlendirirken üç büyükler diye gireriz, sonra aklımıza hemen Trabzonspor gelir ve dört büyükler diye değiştiririz. Çünkü Trabzonspor tarihine baktığımızda hemen saygı duyarız ve dört büyüklerin arasına ekleriz.
Trabzon efsanesinin son bölümünde futbola başlamıştım. 81-82 sezonunda Boluspor'a geldim, profesyonel olarak. Futbolcu arkadaşlarla fikstürü önümüze alıp kendi kendimize puanlar belirlerdik. Samimi olarak söylüyorum; Trabzon deplasmanlarına hep sıfır yazıyorduk. Hatta espri de yapıyorduk; “Avni Aker'de korner bile atamayız.” Gerçekten de Boluspor ile gittiğimizde takımda bir tedirginlik olurdu. Hatta bir maç öncesi uzun süre gol yememiştik. Takım rekora gidiyordu. Maç başladı daha 2. dakikada golü yedik. Öylesine yoğun baskı oluşturuyorlardı ki, gerçekten puan almak zordu. Kızılderili gibiydiler. Bir çok şampiyonluklar yakaladılar. Ancak birkaç sezon dışında uzun yıllardır zirveye ortak olamadılar.

'Trabzon'a yakışmıyordu'
Samet Aybaba döneminde Fatih Tekke bir Adanaspor maçı öncesi Gaziantep'ten transfer edildiğinde tekrar çıkış yakaladılar. Ve birkaç sezon şampiyonluğa oynadılar. Arada kupa şampiyonlukları (Ziya Doğan zamanında) da var tabii. Ama son birkaç yıldır sıradanlaşmaları Trabzon'a yakışmıyordu.

Kötü sezon geçirmelerine rağmen arada kazanılan üst üste bir iki maç bile taraftarın stadı doldurmasına yetiyordu. Kongre oldu, Sadri Şener ve ekibi geldi. Biz de merakla bekliyorduk, ne olacak diye. Merakımızı fazlasıyla giderdiler. Kabuk filan değişmedi, komple takım değişti. Ciddi harcamalar yapıldı. Niye böyle oldu diyemiyoruz çünkü böyle bir devrime ihtiyaçları vardı. Gözüken o ki sanki bu yönetimi daha önce yakalasalar, ne Fatih, ne de Gökdeniz giderdi. Ekonomik sıkıntılardan Gökdeniz ve Fatih'i satarak kurtulmaya çalışan bir kulüpten, ekonomik olarak risk alan bir kulüp hüviyetine büründüler. Kesinlikle heyecan verici bir takım yarattılar. Ersun Yanal'ın çok doğru olan kısa bir demeci var; “Şampiyonluk süreci başladı.”
Takımın ihtiyacı olan iyi oyuncular alındı. Ciddi harcamalar yapıldı. Bol alternatifli bir kadro kuruldu. Trabzonspor gerçek bir deplasmandır. Ancak zor deplasman özelliğini kadro zaafı yüzünden son dönemlerde kaybetmişti. Artık oradan puan almak yine zorlaştı. Onları bundan böyle yukarılarda görebileceğiz gibi geliyor.
Burada Trabzon camiasına düşen çok önemli bir görev var. Şu kelimeyi çok ciddiye alsınlar: Sabır. Çok yeni bir kadroları var. Bu yüzden zamana ihtiyaç duyacaklar. Ama öyle iyi bir kadro yaptılar ki, çok fire vermezler. Özellikle de sezon başında. Ama uzun vadede düşünürsek beklemek lazım.

'Ben takımdan ümitliyim'
Gökhan Ünal, Umut, Yattara gibi önemli hücumculara sahipler. Yıllardır yaşadıkları savunmanın göbeğindeki sıkıntıları çözdüler. Öyle çözdüler ki, yokluktan sıkıntı yaşanırken, çokluktan sıkıntı olacak. Giray, Egemen, Song ve Ceyhun ile oynamak bir şans. Çok tecrübeli Song savunma orgazinasyonunda saha içinde antrenörlük yapacaktır. Önlerinde Selçuk çıkış yapan yerlilerden birisi. Hüseyin ile birlikte orta sahadaki paniği kaldıracaklardır. Şimdi daha organize olacaklar. Ben açıkcası Trabzonspor'un geleceğinden ilk kez ümitliyim. İnşallah başkan ve yönetim bu harcamaların karşılığını alırlar.
Ersun Yanal ilk gittiğinde Ziya Doğan'ın performansının altında kaldı. Ama eleştirirken yutkunuyorduk. Çünkü uzun süreli projeler için gitmişti. Projenin temeli atıldı. Ersun Yanal bence kulüp takımlarındaki performansıyla değil milli takımdaki daha kontrollü, daha dengeli performansıyla çalışmalı. Çünkü kulüp takımlarındaki Ersun'u hatırladığımızda maçların sürekli gidip geldiğini, girdikleri pozisyon kadar verdiklerini gördük. Şimdi savunma kurgusu oturmuş, orta saha oyuncuları daha iyi pas yapabilen, hücumda bitirici isimleri olan bir ekip var. Bunun için de sabır lazım. Yabancıları bilmediğim için yorum yapamayacağım. Onu zaman gösterecek.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler