"Ülke futbolu iyiye gitmiyor"
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, 23. Uluslararası Antrenör Gelişim Semineri'nde açıklamalarda bulundu. Terim, 'Futbolumuz ve Geleceği' başlığı altında yaptığı konuşmada, Türkiye'de futbolun iyiye gitmediğini vurgulayıp şu ifadeleri kullandı: "Ülke fu
Yayınlanma:
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, 23. Uluslararası Antrenör Gelişim Semineri'nde açıklamalarda bulundu. Terim, 'Futbolumuz ve Geleceği' başlığı altında yaptığı konuşmada, Türkiye'de futbolun iyiye gitmediğini vurgulayıp şu ifadeleri kullandı: "Ülke futbolu malesef iyiye gitmiyor, her platformda da bunu görüyoruz. Futbolun içerisindeki aktörler olarak hepimiz kendimize gelelim, gelmek zorundayız. Beni, hayatını futbola vermiş bir insan olarak görün. Bir ülke insanı olarak dinleyin, hatta söyleyeceklerime ülkesinin kaynakları ve evlatları için yüreği yanan birisinin sözleri olarak kulak verin. Bu konuşmamın kişiler ile kulüpler ile kurumlar ile bir ilişkisi yok. Bizde az-buz para harcanmıyor ama demek ki yanlış yere harcıyoruz. Profesyonel 127 kulübümüz var. Nafile çabalar içerisindeyiz. Ben ne yaptım? Kulüplerimizin durumu nedir diye arkadaşlarımız ile çalışmalara başladık. Manzara kelimelerle tarif edilemeyecek kadar vahim. Eğer kulüplerimiz birer ticari şirket olsaydı birkaçının dışında tamamı iflasını açıklardı. Yanlış harcamaların hesabı sorulmuyor.
MESSİ'YE CÜCE DERDİK
"Rakiplerimizin bazı amatör kulüplerinin bile tesisleri yeterlilik açısından 2., 3. Lig'deki birçok kulübümüzden iyi. Hadi tesisin eksik olur, zihniyetin, felsefen elit futbolcu yetiştirmeye uygun mu? Bu vizyonda mısın? O da yok. Rakiplerimiz oyuncu gelişimine odaklanmış durumda ve her yaşın durumuna uygun stratejiler geliştiriyor. Biz her yaş kategorisinde kazanmaya endekslediğimiz bir başarı adayları ile yıldız adaylarımızın yitip gitmesine sebep oluyoruz. Lionel Messi'nin çocukluğu eğer bizim ülkemizde geçmiş olsaydı; önce 'Bu çok çelimsiz' derdik. Yaş kategorisinde yaşı küçültülmüş ve fizikli rakiplerince bir hayli hırpalanırdı. Yapamadığı uygulamalar nedeniyle belki de 'cüce' der, dalga geçerdik. Yok olmasına
sebep olurduk."
BİR TEK ARDA
İkinci ve 3. Lig'de kahvehanede kurulmuş ve hala oradan yönetilen kulüpler mevcut. Faksları ve mail adresleri olmadığı için ulaşamıyoruz. Soyunma odası olmadığı için kahvede soyunan, hamamda yıkanan takımlar var. Dünyadaki milli takımları inceleyince, çok sayıda oyuncunun Avrupa'daki en iyi 5 ligden geldiğini görüyoruz (İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya). Rakiplerin oyuncularının bu liglerde olduğunu görüyoruz. Benim, Abdullah'ın, Şenol'un, Mustafa'nın karşısına çıktılar. Biz bunlarla uluslararası platformda yarışmaya çalışırken, bizim milli takımımızda bu liglerde oynayan sadece 1 kişi var; Arda Turan. İkinci biri yok. Onu da yakında getiririz. Tutmayız orada, özlemiştir deyip getiririz.
KOŞU MESAFESİ AZ
Kaliteli rakipleri yenmek için, onlardan daha fazla mesafe kat etmelisiniz. Mesafemizi onların üzerine çıkarmalıyız. Bunun temini nedir? Milli Takıma gelen oyuncuların kulüplerinde yaptığı fiziksel idman ve form grafiği ile doğrudan ilgilidir. Benden önceki milli takımlar da başarısız olmuşsa, ben de takımımı iyi hazırlayamamışım. Oyuncunun sahip olduğu performans altyapısının ne kadarını sahaya yansıttığı gerçeğini de göz ardı edilmemeli. Koşu mesafemiz az.
KAYIPLA BAŞLIYORLAR
Yarıştığımız tüm ülke kulüplerinde futbola başlama yaşı 5'tir. Artık oraya indi. Hollanda, İngiltere, İsviçre, Fransa, Almanya'da 5, bizde 10... Eğitim bilimleri açısından da en uygun yaş olarak 5 uygun görülmüştür. Birinin elit futbolcu olabilmesi için 10 bin saat futbol oynaması lazım. Okuldaki beden eğitimi, sokakta oynadığı futbol ve kulüp dışı oyun formatındaki durumlar (+) kulüpte yaptığı idmanlar da var bunun içinde. Çocuğun en çok öğrenme becerisi olduğu yaşlar önemlidir ve son derece verimli değerlendirilmeli.
BİZİM ÇOCUKLARIMIZ
Çocuklarımız maalesef okulda da çok az spor yapma imkanı buluyor. Ne acıdır ki bir futbol adamı olarak sıklıkla spor yapmak için bile bazı dersler kullanılmıyor. Beden Eğitimi derslerimizin sayısı içler acısı. Şehirdeki çocukların boş alan da bulamadığını düşünecek olursak, sokakta da futbol oynayamıyorlar. Aradaki makas her geçen gün daha da açılıyor.
GÖZÜNÜZ AYDIN!
2014-15 sezonunda UEFA lisansı almaya hak kazanan takımların sayısında ciddi bir düşüş var. PTT 1. Lig'deki hiçbir kulübün UEFA lisansı bulunmuyor. Hiçbirinin başvurusu da yok. Türkiye Kupasını kazanırlarsa kupaya gidemeyecekler. Bu ligden sadece 9 kulübün ulusal kulüp lisansı mevcut. FIFA'daki uyuşmazlık dosyalarının sayısı 600'ü aşmış. Makedonya ve Bulgaristan'ı geçmişiz. Gözümüz aydın.
HEP KOMPLO TEORİSİ
Biz ne yapıyoruz; o penaltı mıydı, bu ofsayt mıydı, kim kimin arkasından dolandı mevzuları ile ilgilenip, tüm kamuoyunun ilgilenmesini de sağlayacak süreçler yaratıyoruz. Maalesef biz buralardayız. İki tane güzel olay oldu; biri Veli Kavlak diğeri Semih Kaya. Çocuklar hakeme yardımcı olup kararın düzelmesine vesile olmuş. TV izliyorum. Bunları destekleyeceğimize, takımı mağlup olsa bunu yapar mıymış? 89. dakikada olsa yine yapar mıymış? Bunu tartışıyoruz. Ya arkadaş, yazık kaybettiğimiz zamana, değerlere yazık. Teşvik edin biraz fazlalaşsın. Niye kafamız hep bunlara işliyor? Niye hep komplo teorilerine, yalanlara harcıyoruz emeğimizi.
SAYGIN BİR ORTAM
Kulüplerimizin altyapı programları bu durumdayken biz önemli bir karar aldık; Çocuk Koruma Programından bahsetmek istiyorum. TFF olarak Çocuk Koruma Programı'nı çok önemsiyoruz. Altyapılarda çocuklarımızın hem zihnen hem fiziksel olarak istismar edildiğini gördük. Lokal müdehalelerde bulunmuş birisi olarak, önemli bilgiler vereceğim. Ne pahasına olursa olsun kazanmak üzerine kurulmuş altyapı eğitim düzeni nedeniyle çocuklar aile ve hocaları nedeniyle travmalara maruz bırakılmışlardır. Çocukları bu olumsuz etkilerden koruyacağız ve iyi, başarılı bir erişkin olmalarını sağlayacak önemli bir programdır. Hedefimiz, cinsel istismarın, fiziksel, duygusal istismarın yaşanmadığı, insanlık haysiyetinin korunduğu saygın futbol ortamı yaratmak."
KRAL ÇIPLAK!..
TFF ile ilk görüşmem, kulübümün izni ile oldu, 4 maç için konuştuk. Türk futbolunun geleceği için de danışmanlık yapmam üzerine bir ilk görüşme yaptık. Uzun süreli teklifi kabul etmemenin nedeni, G.Saray ile olan sözleşmemdi. Takımla idmandayken görevime son verilmedi. 3 gün önce de düzenlediğim basın toplantısında 'Kovsalar da gitmeyeceğim' demiştim. Arkasından görevime son verdiler. Daha sonra TFF'den bir teklif daha aldım. Yani ben bu görevi 2 maç kaybetmek, 3 maç kazanmak ya da 1 turnuvaya gitmek için kabul etmedim. Ben, bu görevi Türk futboluna katkı sağlamak için kabul ettim. 'Kral çıplak' demek için buradayım. Teknik adamlık için bir teklif gelseydi, kabul etmezdim. 1 yıl her şeyi araştırdık, Avrupa ile kıyasladık."
ADIMI DEĞİŞTİRİRİM
'Gençlik Geliştirme Programı', profesyonel takımlarda %54 çok kötü. %17 kötü. %19 orta. %10 da iyi. Bu tabloda zaten rötar yapmışız. Zaten o çocuklara borcumuz var. Zaten gençliğimize bunu vermek zorundayız. Altyapı ile ilgili konuşurken şunu da ifade etmek istedim; Diyelim ki biz bu altyapıları kaldıralım desek, eğer bundan birçok kulüp memnuniyet duymazsa adımı değiştiririm. Bazı aymaz yöneticiler altyapıları kulübe yük olarak görüyor. Kulübe bunu yük olarak görüyor.
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.