Vural TS'den neden ayrılmış?
Bir dönem Trabzonspor'u da çalıştıran Yılmaz Vural son röportajında çeşitli konuların yanında Trabzonspor'dan ayrılması ile ilgili de konuştu.İşte Seycan Aksu'nun Yılmaz Vural ile yaptığı ropörtajın Trabzonspor ile ilgili bölümü:Seycan Aksu: Hocam ilk ol
Bir dönem Trabzonspor'u da çalıştıran Yılmaz Vural son röportajında çeşitli konuların yanında Trabzonspor'dan ayrılması ile ilgili de konuştu.
İşte Seycan Aksu'nun Yılmaz Vural ile yaptığı ropörtajın Trabzonspor ile ilgili bölümü:
Seycan Aksu: Hocam ilk olarak herkesin de bildiği bir özelliğinizi sormak istiyorum; Yılmaz Vural neden bir takımı iki seneden daha fazla çalıştırmaz?
Yılmaz Vural : Öyle bir şey yapmıyorum tabii ki ama aslında haklısınız.. Ancak bu benim tercihim değil. Kulüpler zor durumdayken beni arıyorlar, idari, maddi, manevi anlamda anlaşıyoruz. Ben takımın başına geçiyorum. Ama sıkıntıdan kurtulduktan sonra beni istemiyorlar.
S.A. : Yani siz takımları dipten alıp düzlüğe çıkarıyor ve ondan sonra gönderiliyorsunuz öyle mi?
Y.V.: İdareciler zor anlarında teknik idari ve ekonomik anlamda isteklerimizi cevaplıyor ama işleri bitince biz onlara fazla geliyoruz diyebiliriz. Daha doğrusu antrenör gibi antrenörlük yapmak pek yöneticilerin benimsediği bir tarz değil.
S.A : Bu konuyu biraz açarsak?
Y.V.: Futbol kulüplerini işadamları yönetiyor ve bu işi hobi olarak yapıyorlar. Dolayısıyla istiyorlar ki takıma müdahil olsunlar, işin içinde olsunlar. Biz söyleyelim hoca uygulasın, sözümüzden dışarı çıkmasın. E bunu kabul edecek hoca var, etmeyecek hoca var. Kabul etmeyecek hoca sayısı Türkiye'de bir elin beş parmağını geçmez. Onlar da antrenörlük ağırlığı olan gerçek antrenörlerdir. Günümüzde yönetimler de zorda kalmadıkça bu hocaları tercih etmiyor. Çünkü bu durumda kendileri hobi olarak gördükleri bu işi istedikleri gibi yapamaz, çok fazla gündemde kalamaz. Beni de bu yüzden tercih etmiyorlar sanırım.
S.A.: Size göre sebep yöneticilerin egoları yani?
Y.V.: Başka bir sebep göremiyorum ben. Hırsız değilim, arsız değilim, alkol kullanmam, sigara içmem. Kötü hiçbir alışkanlığım yok. Saygısız, terbiyesiz bir adam da değilim. Bulunduğum camiayı çok iyi temsil ederim, işimde çok farklıyım. Ben sabah gelir akşama kadar tesiste kalırım, işin sadece teknik değil kurumsal kısmı ile de ilgilenirim. Daha ne olsun?
S.A. : Belki de bu denli baskın olmanızdan hoşlanmıyorlardır.Yani teknik direktörün kulübü sırtlayıp götürmesi kendi etkilerini azaltıyor diye düşünebilirler.
Y.V. : O da doğru. Haklısınız. Bu durum bazı yöneticilerin hoşuna giderken, bazı yöneticiler de Kardeşim bari oldu olacak kulubün anahtarını da verseydiniz adama diyor. Ama amaç kulübün başarılı olmasıysa eğer, böyle bir desteği neden reddederler anlayabilmiş değilim.
S.A.: Zor zamanlarında kurtardığınız, başarılı olduğunuz halde ayrılmak zorunda kaldığınız kulüplerden birkaç örnek verebilirmisiniz?
Y.V. : Mesela Trabzonspor en bilindik örnektir. Zor durumdaydılar, çağırdılar, o sezonu Türkiye 4. sü bitirdik, Türkiye Kupası finalini oynadık, ertesi sene liderdik, 9. haftada bir yenilgimiz oldu, Fenerbahçe liderliğe oturdu, beni gönderdiler.
S.A.: Bu durum sizi küstürmüyor mu o camiaya karşı?
Y.V.: Ben camiaya küsmem. Zaten Trabzonspordan ayrılmam da yönetici Hikmet Onur ile aramızdaki ihtilaftan kaynaklandı. Geçinemiyorduk. O istiyordu ki herşey onun istediği gibi olsun, yönetici olarak herşeye karışsın herşeyi yönetsin. Fakat yönetici de olsanız herkesin görevine saygı duymak gerekir. O bunu yapmadı , kulüp benimle yollarını ayırmak istedi ben de hiçbirşey talep etmeden ayrıldım.
S.A.: Yönetimlerdeki bu anlaşmazlığı neye bağlıyorsunuz?
Y.V. : Eskiden yöneticiler antrenörleri el üstünde tutarlardı, şimdi öyle değil. Artık onlar antrenöre yardımcı olmak yerine kendilerine yardımcı olacak antrenör arıyorlar. Takımı hocaya emanet etmiyorlar. Bu duruma evet diyenler orada, bizim gibi demeyenler ise burada