Yanal'dan Terim'e Veryansın
Milli Takımlar eski teknik patronu Ersun Yanal, gerginlikle motivasyonun çağdışı kalmış bir metot olduğunu söyledi.Yanal "Şu an Milli Takım'da benim bıraktığım pozisyondan ileriye gitmişlik, üzerine konmuşluk, yükselmişlik filan yok." dedi.Basının Hakan Ş
Milli Takımlar eski teknik patronu Ersun Yanal, gerginlikle motivasyonun çağdışı kalmış bir metot olduğunu söyledi.
Yanal "Şu an Milli Takım'da benim bıraktığım pozisyondan ileriye gitmişlik, üzerine konmuşluk, yükselmişlik filan yok." dedi.
Basının Hakan Şükür'ü kullandığını, Haluk Ulusoy'un görevde kalması halinde euro2004'e gideceklerini ama olmadığını belirten Yanal, transferiyle ilgili olarak ise Galatasaray'la görüştüğünü ve ama olmadığını söyledi.
Futbol Extra dergisine verdiği olay röportajda ilginç açıklamalar yapan Ersun Yanal'ın röportajının detayları şöyle;
''Fatih Hocanın o basın toplantısında o sözleri söyleyerek ortalığı germemesi gerekiyordu. Söyleyecekse de o sözleri iki gün daha bekleyip maçtan sonra söylemeliydi. Belki de Emre o maçta bu sözlerden beslenerek o davranışı yaptı. Germeye gerek yoktu.
Bu tarzlar bizi bir yere götürmeyecek. Bu Fatih Hocanın tarzı ve saygı duyuyorum ama çok geriliyoruz. Benim üslubum belli. Ben gerginlikten hoşlanmam. Gerginlikle başarının gelmeyeceğine inanan bir teknik adamım ben.
Maç kazanmak için çok büyük bir konsantrasyon oluşturmak... Bunun bir taktik olduğunu bile düşünmek imkânsız. Böyle gerginlik meydana getirerek motive etme metodunun çağdışı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Gerginlik benim tarzımda yok, ben gerginlikle takım yönetmiyorum. Ya da benim yönettiğim takımlarda böyle gerginlik olmuyor. Gerginlikle beslenmek veya gerginlikle motive etmek uygulaması pek hoş değil.
Medya bu gerginlik politikasını herkese karşı uyguluyor. Şenol Güneş Türk Milli Takımı'na en parlak günlerini yaşatmış bir futbol adamıdır. En acımasız eleştiriler ona yapıldı ama o kalkıp da bir laf söylemedi.
Şimdi de Terim'e karşı bunlardan bir tanesi yaşandı. Kin ve nefret gibi duyguları ortaya çıkarak buradan verim bekleyemezsiniz. Biz teknik adamlarız ve takımı hazırlamakla yükümlüyüz.
Medya çok çirkin davrandı, Fatih Hoca da aynı üslupla onlara karşılık verdi. Fatih Hoca'nın konuşmaları açısından çirkinlik derken, mezar konusundan söz ediyorum. Mezarı hiçbir zaman kullanmamak lâzım. Bu kadar germenin âlemi yok.
İsviçre maçlarında hakemlerin aleyhimize bir şeyi yoktu. Ne alakası var hakemlerle. Ben şunu anlamıyorum; mağlup olabilirsin, illa hakeme veya başka bir yere bağlamaya gerek yok ki.
Bıraktığım günden bu yana Milli Takım aynı noktada. İleriye gitmişlik, üzerine konmuşluk, yükselmişlik filan yok. Geriye de gitmedi ama onca zaman geçti. Konum olarak aynı noktadayız, bu net.
Medya bunu ilk defa yapmıyor. Bunu herkese her zaman yaptı. Hatta ve hatta bana belden aşağı yaptı. Şenol Güneş'e de belden aşağı yaptı. Şenol Güneş ki ismini Milli Takım tarihine altın harflerle yazdırmıştır.
Şenol Güneş'in kişiliğine yapıldı tüm bunlar. Kılığına kıyafetine kadar acımasızca eleştirdiler. Ama o medyaya kalkıp da bir laf söylemedi, karşılık vermedi.
Milli Takıma bakıyorum ve bugün gelinen noktaya bana göre aynı noktadayız diye düşünüyorum. Şu an Milli Takım'da benim bıraktığım pozisyondan ileriye gitmişlik, üzerine konmuşluk, yükselmişlik filan yok. Geriye de gitmedi ama onca zaman geçti. Konum olarak aynı noktadayız, bu net.
- MEDYA HAKAN'I KULLANDI -
Hakan konusundaki kararımı herkes saygıyla karşılamalıydı. O dönemde o kadar gol atıyorduk, ona niye saygı göstermediler? Tümer'i kadroya almayı çok istemiştim. Onu oynatamamak içimde ukde kalmıştır.
Sadece Ukrayna maçını kaybettik. Onun dışındaki diğer maçlarda çok iyi futbol oynadık. Dönüp bakıyorum hangi karşılaşmada kötüydük diye. Yok, hatırlamıyorum. İki Yunanistan maçında da iyi oynadık.
Medya için bazı futbolcu ve teknik adamlar iyi malzemedir. Adam başarılı olduğu zamanda da olmadığı zaman da inanılmaz prim yapar. Mesela başarı ve başarısızlıkta en çok yıpratılan Hakan Şükür'dür.
Bugün olsam Hakan'ı yine Milli Takım'a almazdım. Sevgili Hakan'ın Milli Takım'a alınmayışını yetenekleri ve performansıyla değerlendirmemek lazım. Ben yeni bir Milli Takım ortaya çıkarmak istiyordum.
Bülent Korkmaz'ı antrenör yapmayı düşünüyordum. Bu yüzden onu kadroya çağırıyordum. Bunu kendisine de söylemişimdir, sorun ona. Başka da değişmesi gereken yaşlı oyuncu yoktu.
Çok çirkin yazılar yazdılar bana. Bunlardan bir tanesi "Fenerbahçe Başkanı istemedi diye Hakan'ı 100. maçında kadroya almadı" diye saçma sapan bir yazıydı.
Medyada bir kesim beni Galatasaray düşmanı ilân etti. Sayın Bıçakcı'ya "Ali Sami Yen'e giderim. Ama bana orada bir şey yapılırsa ceza verebilecek misiniz?" dedim. Bir cevap veremedi. Ortalığı germemek için gitmedim.
Herkes devrini kapatıyor. Bir kere Avrupa'ya bakın, birçok yıldız kulübünde devam etse de Milli Takım'ı bırakıyor, arkadan gelenlerin önünü açıyor. Bizde de böyle olmalı. Bunu bir tek Tugay yaptı.
Ayhan ofansif ve defansif yönü çok iyi olan bir futbolcu. Çok isteyebilir Milli Takım'ı ama bir seçici var. Ona karşı haddini aşmayacaksın. İnsan hak ettiğini güzel bir dille söyleyebilmeli bence. Ama güzellikle.
- ULUSOY KALSAYDI FİNALLERE GİDERDİK -
Federasyon değişikliğinden kaynaklanan bir boşluk yaşadık. Haluk Ulusoy'un Milli Takım'ın arkasındaki duruşu farklıydı. Milli Takım'dan bir gönderiliş şeklimiz var ki, dünyada örneği yok.
Bıçakcı ile aramızda büyük bir uzaklık vardı. O dönem federasyonun tüm kurumlarında vardı bu uzaklık ve soğukluk. Yani Haluk Ulusoy'da yaşanan sıcaklık ve bağlılık yoktu.
Haluk Ulusoy'un Milli Takım'a bakış açısı mutlaka bizim motivasyonumuzu artırırdı. Ulusoy'un olmaması büyük bir dezavantaj oldu. Eğer kalsaydı mutlaka finallere giderdik.
Çok densiz ve mesnetsiz eleştirilere maruz kaldım. Uğradığım eleştiriler içindeki densizce yapılanların oranı ne derseniz, yüzde ellisini filan kapsar. Çok rahat ve kolay eleştirildik.
- GALATASARAY'LA GÖRÜŞTÜM AMA OLMADI -
Şansal ağabeyle baştan konuştuk; yurt dışından bir teklif alırsam bana engel olmayacak. G.Saray, F.Bahçe ya da Beşiktaş'tan teklif gelirse, bu konuda bir yorum yapamam.
Artık bundan sonra hedefleri yüksek olan takımlarla çalışmak istiyorum. Anadolu'daki çalışma periyodumu tamamladığımı düşünüyorum. Anadolu'ya tekrar gitmek geriye dönmek olur.
Galatasaray'dan teklif aldım. Benden kaynaklanan bir problem yoktu. Son olarak Galatasaray'ın konjonktürüne uymadığım için o proje olumlu sonuçlanmadı. Adnan Sezgin böyle söyledi.
İki kez F.Bahçe'den, iki kez Trabzonspor'dan, bir defa da G.Saray'dan resmi teklif aldım. Ama hepsinde de başka kulüplerle kontratım sürüyordu.
En büyük ödülüm Milli Takım'ın bana emanet edilmesidir. Amatör kulüpten başlayıp büyük takımlarda çalışmadan Milli Takım'ın başına gelen başka bir teknik adam yok.''