Biyokaçakçılık'ta cezalar karşılıksız kalıyor!

Orman ve Su İşleri Bakanlığı 12. Bölge Müdürü Mustafa Bulut, "Biyokaçakçılık yapan yabancılar Kabahatler Kanunu gereğince yakalanıyor ve ceza yazılıyor. Maalesef tahsil etmeden, ülkelerinde tebliğ etmek üzere ellerini kollarını sallaya sallaya yurt dışına

Biyokaçakçılık'ta cezalar karşılıksız kalıyor!
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 12. Bölge Müdürü Mustafa Bulut, "Biyokaçakçılık yapan yabancılar Kabahatler Kanunu gereğince yakalanıyor ve ceza yazılıyor. Maalesef tahsil etmeden, ülkelerinde tebliğ etmek üzere ellerini kollarını sallaya sallaya yurt dışına çıkıyorlar" dedi.
 
Bulut, Orman ve Su İşleri Bakanlığı 12. Bölge Müdürlüğünce Rize Öğretmenevi Brifing Salonu'nda düzenlenen "Doğu Karadeniz'de Biyoçeşitlilik ve Biyokaçakçılık Çalıştayı"nda yaptığı konuşmada, Artvin başta olmak üzere bölgenin biyolojik çeşitlilik bakımından zengin olduğunu belirtti.
 
Bölgede biyokaçakçılığın çok fazla olduğuna dikkati çeken Bulut, 2015 yılı içerisinde Gümüşhane ve Artvin'de, geçmişte Giresun, Trabzon ve Rize'de sıkça yaşandığını ifade etti.
 
Bulut, biyokaçakçılığın Kabahatler Kanunu'na göre işlem gören bir suç olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Biyokaçakçılık yapan yabancılar, Kabahatler Kanunu gereğince yakalanıyorlar ve ceza yazılıyor. Maalesef tahsil etmeden, ülkelerinde tebliğ etmek üzere ellerini kollarını sallaya sallaya yurt dışına çıkıyorlar. İnşallah bu konuda yasal bir düzenleme yapılıp biyokaçakçılık artık kabahat değil suç sayılacak. Suç sayıldığı zaman cezalar tahsil edilmeden kişi yurt dışına çıkamayacak. Bu bizim bir eksiliğimizdi. İnşallah Tabiatı ve Biyoçeşitlliği Koruma Kanunu kapsamında bunun çözüleceğini ümit ediyoruz."
 
Bulut, 2003 yılından bu yana yaklaşık 17 vaka gerçekleştiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
 
"Özelikle Artvin ve Gümüşhane'de vakalar yoğunlaşıyor. Geçmişte özellikle İsrail ve güney ülkelerden gelirken bugün Almanlar, Fransızlar, Bulgar ve Japon vatandaşların bilinçli ve bilinçsiz olarak bu vakaların içine karıştığını tespit ettik. Bilinçli gelenler daha çok üniversiteler vasıtasıyla geliyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nden izin alınması gerektiğini biliyorlar ama bu prosedürleri gerçekleştirmek istemedikleri için Türkiye'nin bir fotoğrafını çekip gitmek istiyorlar. İlerde yapacakları bilimsel çalışamalar veya başka niyetli çalışmalar için bir altyapı oluşturmayı planladıklarını düşünüyoruz. Özellikle kelebekler, koleksiyoncular tarafından toplanıyor. Gümüşhane'de gergedan böceği toplayanlara rastladık. Japon turistlerin bir botanik turu kapsamında Rize'den bitkileri topladığını gördük."
 
Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğiyle ilgili altyapı çalışması olduğuna işaret eden Bulut, "Artvin, Giresun ve Gümüşhane'de biyolojik çeşitlilik envanter çalışmaları devam ediyor. Biz zenginliklerimizi yeni tespit ediyoruz ama üzülerek görüyoruz ki kötü niyetli insanlar zenginliklerimizin farkındalar. Maalesef geçmişte bu tür çalışmalar yapılmış. Hedefimiz toplumumuzu bilinçlendirmek. Memleketimizin biyogenetik kaynaklarını koruyacağız" diye konuştu.
 
MASUM BİRER TURİST GİBİ GELİYORLAR!
 
Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Mühendisliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Salih Terzioğlu ise biyokaçakçılığın ekonomik ve ekolojik boyutu olduğunu söyledi.
 
Özellikle bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen birtakım enzimlerin, sanayi dallarında kullanıldığını vurgulayan Terzioğlu, bu sektörlerin başında parfüm sanayisi, tıbbi anlamda eczacılık, deri sanayinde kullanılan doğal maddeler geldiğini belirtti.
 
Terzioğlu, dünyanın suni ürünlerden kaçmaya başladığını ifade ederek, "Özellikle hastalık sebepleri olması nedeniyle doğala olan talep her geçen gün artıyor. Bitkiler açısından soğanlı ve tıbbi aromatik bitkilerin genlerini elde etme noktasında çok ciddi bir uğraş var. Bu değerler bizim ülkemizin değerleri bizim insanımızın öncelikle faydalanması gereken değerler. Biyokaçakçılığa konu olan bu değerlerden yeterince faydalanmamız mümkün değil" dedi.
 
Dünyada canlıların koleksiyonlarını yapan özel meraklı insanların olduğunu, doğada uçan bir kelebeğin güzel bir canlı olarak görülebildiğini aktaran Terzioğlu, şöyle devam etti:
 
"Bizim için parasal olarak değer ifade etmiyor olabilir. Öyle koleksiyoncular var ki o kelebek için binlerce doları harcayabilir. Bunun için biyokaçakçılığa giren konulara girmekten bile çekinmiyorlar. Bunun uluslararası düzenlemesi olmasına rağmen bu riskleri alarak çeşitli insanlar göndererek ve yerel insanların maddi zafiyetlerinden faydalanarak, parasal cazibe nedeniyle kandırılarak insanların canlıları toplamaları için riskleri göze alabiliyorlar."
 
Kaçakçıların bölgeye masum birer turist görüntüsü ile geldiklerini kaydeden Terzioğlu, "Niyetlerini çok iyi tespit etmemiz lazım. Yerel halkın uyanık, rehberlik yapan kişilerin bilinçli olması gerekiyor. Bu konuda tespit ve şüphe halinde görevlilerin bilgilendirilmesi son derece önemli" ifadesini kullandı.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler