CHP Trabzon Teşkilatı neden 'hayır' dediklerini açıkladı

CHP Trabzon İl Başkanı Turgay Güngör ve Trabzon teşkilatları bir araya gelerek referandumda neden hayır oyu verilmesi gerektiğini maddeler halinde açıkladı.

CHP Trabzon Teşkilatı neden 'hayır' dediklerini açıkladı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Trabzon Teşkilatı ve ilçe teşkilatları düzenlediği basın toplantısında, referandumda neden hayır oyu verilmesi gerektiğini maddeler halinde açıklayarak kamuoyuna seslendi. 

CHP Trabzon İl başkanı Turgay Güngör'ün başkanlığında düzenlenen toplantıya çok sayıda katılım oldu. 

İl Başkanı Turgay Güngör, Türkiye'nin ekonomik kriz, terör, Suriye'deki savaş gibi çok sayıda sorunla boğuştuğu bu dönemde vatandaşın dertleriyle hükümetin derdinin farklı olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi: 


"Anayasa değişikliği, Mecliste geceli-gündüzlü çalışılarak kabul edildi, Sayın Cumhurbaşkanınca onaylanması üzerine referandum süreci başlatılmış oldu. Bu süreçte CHP Parlamento grubu olarak, Anayasa Mahkemesine gitme hakkımız olmasına, bu değişiklikte Anayasaya aykırı olarak nitelendirilecek birçoksebep bulunmasına rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yolu tercih etmedik ve HALKIN MAHKEMESİNE gidilmesi yolunu tercih ettik. 16 Nisan 2017 Pazar günü halkımız EVET mi? HAYIR mı? Diyecek hep birlikte göreceğiz.

Bünyemizde oluşturulan İl ve İlçe referandum koordinasyon kurulları yönetiminde, çalışmalarımıza bugün itibariyle fiilen başlanılacaktır. Tüm mahallelerde kimlerin grup sözcülüğü yapacağı, hangi ekiplerle birlikte çalışacağı tespit edilmiştir.Belirlenen grup sözcülerimiz çalışmalarını nasıl sürdürecekleri, nasıl ortak bir dil kullanacakları konusundagerekli eğitime tabi tutulmuşlardır. Artık,teknik alt yapısı tamamlanmış, her yönü ile çalışmaya hazır gençlerimiz ve kadınlarımızla donanımlı ve deneyimli ekiplerimizle alanlarda olacağız. 

Değerli Basın Mensubu Arkadaşlarım sizlere sormak istiyorum,

Adalet ve Kalkınma Partisi 15 yıldır tek başına iktidardadır. Bugüne kadar istediği hangi kanunu çıkaramadı? Tüm bakanlıklar, TBMM’sindeki parlamenter güç, bürokratik yapı ve hukuk sistemi kısaca her şey ama her şey tümüyle emrinde iken hangikararları almak istedi de alamadı? Buna kim engel oldu? Cumhuriyet Halk Partisi mi?

15 yıllık iktidarlarının son 2 yılında ülkede fiili başkanlık sistemi uygulanıyor. Buna rağmen hem ekonomide, hem de terörle mücadelede çok daha kötü bir tablo ile karşı karşıyayız. Bunun sebebi nedir? Cevabı gayet açık, ülke iyi yönetilemiyor.
Bu Anayasa değişikliği nedir? Ve neleri içermektedir? Parlamenter demokrasiyi ve milletin egemenliğini nasıl güçsüz kılmaktadır? Örnekleme yaparak, maddelerle açıklamalarda bulunacağım.

1-Parlamenter demokratik sistemde Cumhurbaşkanı, devletin sigortasıdır. Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıdır. Anayasanın andiçme ile ilgili 103.maddesinde değişiklik yapılmadığına, görevini de tarafsızca yerine getirmek üzere namusu ve şerefi üzerine yemin edeceğine göre, partili cumhurbaşkanlığı nasıl olacaktır? Taraflı Cumhurbaşkanı partisini mi temsil edecek, milleti mi temsil edecek? Nasıl cumhurun başı olacak? Seçilen Cumhurbaşkanını illerde valiler mi, yoksa partisinin il başkanı mı temsil edecek?

2-Bugün milli iradenin % 100 temsil edildiği tek yer TBMM’dir. Bu anayasa değişikliği gerçekleştiği takdirde, cumhurbaşkanı hiçbir gerekçe göstermeden TBMM’ni feshedebilecektir. Yani % 51’le seçilen cumhurbaşkanı, halkın % 100’ünü temsil eden TBMM’sini feshedebilecektir. Bunun hukuk ve adalet neresinde? Denebilir ki, “Bugün yürürlükte olan Anayasada da fesih yetkisi var.” Evet, bugünkü Anayasada da bu yetki var. Ama bu yetki 45 gün içinde hükümet kurulamazsa gereçlidir.

3-Yeni anayasaya göre,milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkarılıyor. Ancak, genel olarak bakıldığında, değişiklikle parlamento hem etkisiz kılınmış,birçok yetkileri  elinden alınmış hale getirilirken,milletvekili sayısı arttırılıyor. Artış öngörülen 50 milletvekilinin görev yapacakları beş yıllık süredeki bizlere maliyeti, 187 milyon 950 TL.’dir. Bunun gerekçesi nedir?  Konunun sizce anlaşılır yanı var mı?

4-Getirilmek istenen anayasa değişikliği ile Başbakanlık kaldırılıyor. Kurulacak olan hükümet meclisten GÜVENOYU istemeyecek ve cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanlar hakkında da hiçbir şekilde GENSORU verilemeyecek.

5-Bu anayasa değişikliği ile tek adam rejimi yaratılacaktır. Cumhurbaşkanı, hem bir partinin genel başkanı, hem hükümetin başı, hem de tüm yargı organlarını elinde tutan kişi olacaktır. Anayasa değişikliği gerçekleştirilirse, cumhurbaşkanı istediği bakanlığı kurabilecek veya kaldırabilecektir. Ayrıca aynı cumhurbaşkanı tek başına müsteşarlık, genel müdürlük, valilik, büyükelçilik, kaymakamlık, savcılık, rektörlük vs. gibi devletin tüm üst düzey bürokratlarının atama şartlarını tek başına belirleyecek ve bu yetkiyiyine tek başına kullanacaktır. Soruyorum sizlere, böyle sınırsız bir yetki tek başına kimseye kullandırılabilir mi?

Parlamenter demokrasinin temel unsuru olan güçler ayrılığı ilkesi tek kişinin, yani Cumhurbaşkanının elinde toplanmaktadır. Bu durum, Cumhurbaşkanının hem yürütmeyi, hem yasamayı, hem de yargıyı ele geçirdiği bir tek adam rejimidir.

6- Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini bizzat kendisi, geriye kalan 3 üyeyi ise partisi aracılığı ile kontrol ettiği TBMM’ne seçtirecektir.

7- Hakimler ve Savcılar Kurulu 13 üyeden oluşacaktır. 4 üyesini doğrudan Cumhurbaşkanı belirleyecek, iki üye yine cumhurbaşkanınca seçilen adalet bakanı ve müsteşarından oluşacak, geriye kalan 7 üye ise parti genel başkanı sıfatı ile kontrol ettiği, seçtiğive seçtirdiği meclis aracılığı ile belirlenecektir.

8- Anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanı görevinde olmadığı zaman “örneğin yurt dışına çıktığında” yetkiyi bir başkan yardımcısına devredecektir. Bu başkan yardımcısı seçimle gelen bir kişi değil, atama ile gelen bir kişi olacaktır. Böylece ülkede ilk kez seçimle gelmeyen bir kişi tarafından Türkiye yönetilecektir. Oysa şimdi cumhurbaşkanı olmadığında, yerine TBMM Başkanı vekâlet etmektedir.

9- Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar suç işlerse ne olur? Meclisin 301 milletvekilinin (Salt çoğunluk) imzasıyla soruşturma açılması istenebilir, 360 milletvekili imzasıyla (3/5) soruşturma açılmasına karar verilebilir, 400 milletvekilinin (2/3) karar vermesi ile de o kişi yüce divana gönderilebilir. Tüm zorluklarına rağmen bir yetkililerin Yüce Divana sevk edildiğini varsaysak bile, bu Yüce Divanın nasıl oluşturulacağı ve kimin emrinde olacağı ortadadır. Başka söze gerek var mı? 

10- Anayasanın 101.maddesinde, Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır ve en fazla iki dönem seçilebilir denilmektedir.Ancak, cumhurbaşkanının bazı operasyonlarla ve kendisinin de istemesi durumunda iki dönemden fazla seçilmesi ve görev yapması da mümkündür.

Biz diyoruz ki; camiye, kışlaya, adliyeye, okula siyaseti sokmayalım. Günümüz yasalarında konu ile ilgili düzenlemeler mevcuttur. Ancak, camilerde-cami avlularında din adamları, okullarda öğretmenler- okul müdürleri, hatta il –ilçe milli eğitim müdürleri, bazı valiler ve kaymakamlar kısaca yönetim kademesinde bulunan kim aklınıza gelirse “EVET” kampanyasını sosyal medya dahil açık açık ve çekinmeden her alanda yapabilmektedir. Bu yasaların çiğnendiği yapıya kim dur diyecek. Soruyorum size ülkenin cumhuriyet savcıları yok mu?

Değerli arkadaşlarım, bu anayasa değişikliği 16 Nisan 2017 tarihinde yapılacak referandumda kabul edilir ise ülke yönetimi bir tek adama teslim edilmiş olacaktır. Her şeye dokunan ama kendisine asla dokunulamayan bir yapı ortaya çıkacaktır. Demokratik parlamenter sistemden tamamen ayrılıp otoriter bir rejim kurulacaktır. Yasama, yürütme ve yargı tek bir elde toplanacaktır. Etkisiz, yetkisiz, sembolik ve aciz bir meclis oluşacaktır. 

Bizler CHP olarak bu anayasa değişikliğinin oylanacağı referandumda, hiçbir kişi veya siyasi partiyi hedef almıyoruz. Referandum sonucu ne olursa olsun; cumhurbaşkanı, başbakan, hükümet, belediye başkanları kısaca seçilmiş kim varsa hepsi görevlerine devam edeceklerdir. Referandum bir siyasi parti seçimi değildir. Daha sonra yapılacak seçimlerde tabii ki herkes yine kendi siyasi partisini gönül rahatlığı ile oyunu verecektir. Bu nedenlerle diyoruz ki; 16 Nisan 2017 pazar günü, 94 yıllık geçmişimizin sorgulandığı, geleceğimizin yasama, yürütme ve yargısıyla tek bir kişiye neredeyse sınırsız yetkilerle teslim edilip edilmeyeceği konusundayapılacak bir oylamadır. Bu nedenle “HAYIR”diyoruz.

Bu anayasa değişikliğine “HAYIR” demek; cumhuriyetten, demokrasi ve hukuk devletinden, vatanın birliği ve bütünlüğünden, inanç ve düşünce hürriyetinden, laiklikten, sosyal devletten, gerçek anlamda kadın-erkek eşitliğinden, barış ve kardeşlikten, her türlü farklılıklarla bir arada yaşamaktan yana olmak demektir.

Halkımızdan aldığımız mesajlar, yaptığımız tespitler bizlere çok önemli sinyaller vermektedir. Siyasi partiler, dernekler, sendikalar,  odalar ve tüm sivil toplum kuruluşları bu konuya sıradan seçim gibi bakmamaktadır. Bu işin sağı-solu-ortası-milliyetçisi-muhafazakârı- sosyalisti- sosyal demokratı yoktur. Ülkemizin geleceği söz konusudur. Yine yaptığımız araştırma ve değerlendirmelerde, Anayasa değişikliğine AK Parti seçmenleri içinde de parlamentodaki yapının aksine çok ciddi bir karşı duruş görüyoruz. Bu durum bizi daha da ümitlendirmektedir.

Parlamento bu anayasa değişikliğini görüşürken, özetle ülkenin sevk ve idaresinin tek kişiye teslim edilmesi kararını verirken büyük bir hata yapmıştır. Halkımız bu kez yanlışı bizzat kendi düzeltecektir. Bunda en küçük bir tereddüdümüz yoktur.

Tek adamla yönetilen ülkelerin sonları da bellidir. Örnek mi istiyorsunuz? Libya, Irak, Mısır ve en son Suriye’ye bakmamız yeterlidir. Onun için “HAYIR”diyoruz.

Bu kez her zamankinden çok daha haklı, çok daha güçlü ve kararlıyız. Halkımız  “HAYIR” diyecek, ülke rahat bir nefes alacak, taşlar yeniden yerlerine oturacaktır.








                                  
 

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler