Davut Çakıroğlu: Kirlenen siyasette temiz kalmak

Trabzon Büyükşehir Belediyesi Bağımsız meclis üyesi Davut Çakıroğlu açıklamalarda bulundu.

Davut Çakıroğlu: Kirlenen siyasette temiz kalmak

Trabzon Büyükşehir Belediyesi bağımsız meclis üyesi Davut çakıroğlu açıklamalarda bulundu.

Çakıroğlu sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

Bugüne kadar, belli bir seviyeyi koruyarak, korumaya çalışarak herkese hakettikleri gibi değil, düsturuma yakışan şekilde cevap verdim.

Öyle ki, en baştan beri olayları kişiselleştirmeden, kişilikli bir duruş ortaya koyacağımı vurguladım.

Milletten aldığımız sorumluluğu yerine getirirken kendimizi daima milletin huzurunda gördük ve hakemliğine teslim ettik.

Millet bizden;

sorunlarını dile getirmemizi, devletin ve milletin imkanlarının soyulmasına engel olmamızı, çözüm adına fikir üretmemizi istiyor.

Biz de kendi gayretlerimiz ve bize iletilenler çerçevesinde, milletin meclisinde, milleti temsil eden ve temsil etme yetkisi alan bir bireyiz.

Meclis üyeliği, genel siyasette olduğu gibi yerelde de irade ipoteği gerektiren bir alan değildir.

Burada görev ve sorumluluk alan her kimse, konuşma, tepki ortaya koyma, yanlışa karşı durma hakkına sahiptir.

Siyaset; ne zaman asılları temsil eden vekillerin, gerçek güç sahipleri olan, modern demokrasilerin saikleri çerçevesinde güçlü temsil yetkisini kullanabilecek iradede bireylerin hakim olduğu bir alan olursa o zaman verimli bir alan olacaktır.

Sorunları örtmek için bağıran, kraldan çok kralcı olan, ikbali ve istikbali için bukalemunlaşan, mevki makam aşkıyla adımlamadık yol, öpmedik el bırakmayan kimseler "millet-memleket" merkezli duruşumuzu anlayamayabilirler.

Yirmidört saat ulaşılabilen ve yirmidört saat elinden geleni yapmaya çalıştığına dair seçmeni ikna edebilen bir siyasi figür olma huzurunu yaşıyor olmayı en büyük ödül sayıyorum.

Bırakın siyasi kulisleri, Ankara'nın arka sokaklarını yaşadığımız şehrin hiçbir noktasında; siyaseti işimizin bir parçası yaptığımız, siyasi bir isme sırt dayadığımız, siyaseti aracı kullanarak şahsi imkan elde ettiğimiz konuşulmaz.

Bir de ne konuşulmaz, biliyor musunuz?

Halihazırda temsil ettiğimiz veya temsile layık olduğumuz düşünülen herhangi bir makamı haketmediğimiz, doldurmadığımız, dolduramayacağımız konuşulmaz.

Adam olduğumuzdan dem vuran çok olur ancak birinin, birilerinin adamı olduğumuzdan kimse dem vurmaz.

Biz siyasete girerken giyeceğimiz elbiseyi Aristoteles'e diktirdik.

Siyaset felsefesinin temel değerlerini, ortak çıkar, adalet, erdem ve liyakat olarak görmemiz ondandır. Buna göre politik toplumun amacı onu meydana getiren insanların ortak çıkarını sağlamaktır.

Yani, “doğrucu Davut” değilim ama Doğru Davut olmak için gayretim.

Bu noktada da milletimiz bizi ziyadesiyle takdir ediyor ve hiçbir partili bizi kendisine uzak görmüyor.

Sıklıkla, rahatlıkla bize ulaşıp her türlü bilgi, belge, istek, sorun, çözüm adına bizi vekil kılabiliyorlar.

Siyaset yapan herkes şayet kimi temsil ettiklerini unutmazlarsa, hem biz bu kadar yorulmayız, uğraşmayız, hedef olmayız hem de onlar bir yaraya merhem olmak adına şans elde edebilirler.

Biz, Makyavelist bir zihniyetle yola çıkan, her yolu mübah gören, siyaset sayesinde yol vuran, yol bulan bir felsefeyi kabul etmeyi bırakın, akıl ile, insan onuru ile örtüştüremeyiz.

Biz milletin sesiyiz, gür, özgür sesiyiz ve bu böyle devam edecektir.

Şunuda vurgulamakta fayda görüyorum.

Biz bu şekilde bir duruş ortaya koyarken kendimizi farklı görmüyoruz, üstün görmüyoruz.

Bu işin doğası, doğalı, olması gerekeni bu.

Makamlardan güç alan değil, makamlara güç katan seçilenleri, siyaset bir şekilde uhdesine dahil etmelidir, edebilmelidir.

Partiler insanlara bir takım artılar katar, daha güçlü bir temsil katar, daha gür ses katar.

Ancak, bir partiye ait olmak , düşünebilmesi sayesinde bütün canlılardan üstün tutulan canlı olan insanın düşünme yetisini elinden almaz, almamalı.

Şayet, siyaseti veya bir parti bünyesinde olmayı bu şekilde değerlendirirsek, yani düşünmeyi terkedersek geri ne kalır?

Biz de beşeriz, dolayısıyla biz de şaşabiliriz diyerek istişare kültürünü hakim hüküm görüyoruz.

Öyleki, birine haksızlık yaparak HAKK'A dokunuruz endişesi taşırız.

Yanımızda, yakınımızda bu yüzden istişare yapacak, bizi yanılgıdan, yanlıştan alıkoyacak insanlar bulundururuz.

Her türlü hesabı sorarız ve her türlü hesabı veririz.

Siyaset, hesap sorulan, hesap verilen bir alan olmalı diye düşünüyorum.

Yetki varsa, sorumluluk da olmalıdır.

Birileri gibi;

Nefsimize, hevesimize, hırsımıza, haksızlığımıza, hukuksuzluğumuza ortak bulmak için, Allah korusun hırsızlığımızı, yolsuzluğumuzu örtsünler diye yanımızda, yakınımızda insan bulundurmayız.

Kirlenen siyasette temiz kalmak, yorulan siyasette diri kalmak, güçe biat eden siyasette güçsüzden yana olmak...

Bütün mesele bu.

Anlayana

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler