DKİB Başkan adayı Erdem: Derdimiz bölgemiz
Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği'ne aday olan Erdem yaklaşan seçim öncesinde konuştu
Trabzon'da 26 Nisan 2018 tarihinde yapılacak olan Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği başkanlık seçimi öncesinde başkan adayı olan Mustafa Erdem açıklamalarda bulundu.
Erdem neler yapılması gerektiğini, gördüğü eksiklikleri dile getirdi
Röportajın tamamını izlemek için tıklayın
İşte Erdem’in açıklamaları;
Mustafa Erdem kimdir?
Mustafa Erdem, Trabzon Beşikdüzü’nde 1962’de doğan 5 çocuklu bir ailenin ikinci evladı, sanatkar bir babanın oğlu, sanayiciliğe sanatkarlıktan geçen, ilkleri yapan torna tezgahını bile 60lı yıllarda yapan bir babanın oğludur. Torna atölyemiz vardı, daha sonra da Doğu Karadeniz Silah Projesi kapsamında da ortaklarımızla bir araya gelerek TİSAŞ’ı kurduk. Sanatkarlıktan sanayiciliğe doğru bir geçiş yaptık. TİSAŞ’ın da kurucu üyelerindenim.
BİR PROJE ÜRÜNÜ TİSAŞ
1989 ya da 1990 yılında Turgut Özal’ın bu bölgedeki kayıt dışı silah üreticiliğini kayıt altına alalım sözünden yola çıkılarak bu projede harekete geçildi. KOSGEB’in de kuruluşundan sonraki ilk projesi. KOSGEB ile beraber Türkiye’deki tüm sanayiciler Doğu Karadeniz Silah Projesiyle tanıştı. Bizim oluşumuzda 92’nin başlarında başladı ve 93’te şirket oldu. İlk başta makine kimyaya tabancının bütününü parçalar halinde veren daha sonra da montajlayarak geri veren bir firma konumundaydık. Başka illerde de bunlar vardı ama ilk o projeden ayakta kalan sadece TİSAŞ kaldı. Çok çeşitli ülkelere ihracat yapan ,kritik ve stratejik bir ürün yapan şirketiz.
DÜNYA KÜÇÜK
Çok fazla yurtdışı seyahati yapıyoruz. Afrika’ya, Avrupa’ya Amerika’ya bir çok yere gittik. Doğu Karadenizli olmamız nedeniyle birinci derecede önceliğimiz, Gürcistan, Azerbaycan ve Rusya gibi gözükse de dünyanın küçük olduğunu biliyoruz. Afrika’da özellikle satış mağazalarında çok daha Türkiye’nin kalitesinin çok altındaki ürünlerin buradaki fiyatların çok üzerinde satıldığını görüyoruz. Biz neden buralarda yokuz diye sürekli hayıflanıyoruz. Bu serzeniş devam ederken DKİB Başkanı Ahmet beyin görev süresi doldu, biz de aday olduk.
DERTLERİ BİLİYORUZ
Bölgemiz tarımsal ürünlerinden fındığı çok daha değerli şekilde ihraç etmenin hesaplarını yapmalıyız. Bölgede yoğun çay üretimi var. Kısmen ihracatı da var. Su ürünlerinde konum olarak güzel bir yerdeyiz. Japonya’ya kadar ihracat yapılıyor. Ürünlerin katma değerini yüksek hale getirip başka ülkelere satmaya çalışacağız. Sahada geziyoruz ve dertleri biliyoruz. Yönetimimizi oluştururken de bölgeyi tarayıp sektörlere dağıtacak bir yönetim oluşturmaya çalıştık.
İŞSİZLİK KANAYAN YARA
Dünyada çok büyük global krizler oldu. Bunlardan biri 11 Eylül’de ABD’de yaşanan olay. Ondan sonra ABD’nin tavrıyla ülkelerin muazzam şekilde ihracatları azaldı. Rusya ile yaşadığımız uçak krizinden sonra ihracat düştü ve durma noktasına geldi. Bu ihracatı çeşitlendirmek, bu ülkeleri çeşitlendirmek, sanayi ürünlerinin ihracatını da daha güzel hale getirmek, ihracat yapan firmaları daha bilinçli şekilde müşterileriyle buluşturmak gerek. Bölgemiz adına bu önemli. Türkiye’de yüzde 10 işsizlik yüzde 20’de genç işsizlik oranı var. Bunu çalışır hale getirmek gerekiyor. Bu kanayan bir yara. Bu yaraya ne kadar merhem olabilirsek kendimizi başarılı sayarız. Bu bir bayrak yarışı. Devlet de iki dönem yapabilirsiniz. İki dönem de bitti. Biz de şimdi diyoruz ki geleceğiz, güçlü gelmek istiyoruz, her sektörle beraber gelmek istiyoruz, bu dertlere de derman olmak istiyoruz, bu nedenle de varız.
FİRMALARIN DERDİ BİZİM DERDİMİZ
DKİB üyesi 500 işyeri bulunuyor. Bu firmaların her birinin bizim için değerli olduğunu, Artvin’den Ordu’nun sonuna kadar bu birliğe bağlı olan firmaların derdi bizim için bir dert. Dertlenmek için geliyoruz zaten. Ben savunma sektöründeyim. DKİB olarak, kendi firmama benim olağanüstü faydalı olacağıma ben inanmıyorum. Çünkü, savunma bizim ziyaretlerimizde bir şey kapsamayacak. Bizim zaten sahada gezen ülkeleri dolaşan didik didik eden ekibimiz var. Ama bu benim firmam gibi kaç firmada var. Önemli olan diğer firmaların derdine derman olabilmek. Bizim derdimiz kendimiz değil bölgemiz. En büyük ihracatı yapan da en büyük ihracatı yapan da bizim için değerli. Çünkü bizim ülkemize dışarıdan para getiriyor. Yoksa kendi içimizde yaptığımız zaten kısır döngümüze fayda ediyor. Önemli olan dışarıdan getirebilmek.
Bizim görevimiz duyarlılığı da artırmak. Seminerler verme, firmalara bilgi vermek. “Potansiyeliniz var dışarıya ihracat neden yapmıyorsunuz” diye soracağımız belki de çok firma olacak.
5 ÇEŞİT ÜRÜNLE OLMAZ
Ne kadar dertlenilirse, buradaki oluşum daha da güçlü olacaktır. Bir ülkeye bir defa gitmeyle bir şey olmayacağını biliyoruz. Belki aynı yere tekrar gidip aynı kişilerle yeniden görüşeceğiz. Bunlar olmak zorunda. İnsanlarımız bu tip gezilerde elini cebine atmaktan sıkıntı duymuyorlar. Çünkü gideceği yerde kendine bir kazanım olacağını biliyor. Sizin de onlar için mücadele ettiğini görünce olay çözülüyor. Mesela sahada görüyoruz, adam diyor ki “Gittik geldik bazı firmalar güzel partnerler bulduk, aynı sektörde olmamıza rağmen biz kenarda kaldık” bu ayrımcılık gibi görünen açıtı bir şey . Bu birliğin çatısı altında bulunan her firma birer üyesidir. En küçüğüne faydası vardır, küçük küçük büyüyor, büyüdükçe daha da büyüyor. Tıpkı 30 yıl önce Anadolu’nun Kaplanları dediğimiz firmaların bugün milyonu geçen sayıda istihdam yaratıpo milyonlarcxa dolar bu ülkeye kazandırdığı gibi.. Küçük demeyeceğiz, küçükler büyüyor. Dünün küçükleri bugün çok büyü oldu. Bugünün küçükleri yarın daha da büyüyecek. Yeniler gelecek, örnekler olacak. Cumhurbaşkanımızın söylediği bir hedef var 500 Milyar Dolar ihracat. Bunu düşündüğümüz zaman 5 çeşit ürünle olacak şey değil. Katma değerleri çok yüksek ürünleri yapmamız lazım Ar-Ge’leri güçlendirmemiz lazım. Kaliteli ürünler yapıp dünya pazarına sunmamız lazım.