"Karadeniz mutfağı sizi uçurur…"

"Bırakın yabancı turisti yerli turiste yönelin"

"Karadeniz mutfağı sizi uçurur…"

Türkiye’nin lezzet bloggerları Haber61’e konuştu...

Haber61/Haber Servisi
Levent Ustabaşı


Sanırım geçtiğimiz haftaydı.
Bir ajans haber geçmişti.
Şöyle diyordu;
“Yeme-İçme bloggerları esnafların daveti üzerine bir araya geldi.”
Aynen böyle bir haberdi.
Herhalde Kayseri idi.
Vay! diye geçirdim içimden ve şöyle sayıkladım; “Esnafımız dijital arenayı takip edip bir de fenomenleri tespit edip bir araya getirmişler. Helal olsun. Markalaşma yolunda önemli adım..”
Bu anı bir süre önce yaşamışken Ahmet Faik Karanis sanki benim bunu yaşadığımı anlamış gibi telefon açtı..
Ses tonu heyecanlı ve neşeliydi.
Önce şöyle dedi; “Abi nasılsın.. Kurtardın mı Trabzon’u?”
Şakalaştık.
Çok sevdiğim, inanılmaz aktif ve girişimci ruhu olan biri..
Sonra şöyle seslendi; “Seni Türkiye’nin en iyi yeme-içme bloggerları ile tanıştırıcağım, hazır ol”
Tam da o anı yaşamışım zaten.
Offf dedim.
Ne güzel bir sürpriz.
Şimdi Karadeniz mutfağını konuşuruz ne güzel olur.. diye içimden geçirdim.
Hafta sonu geldiler.
Zümrüd-ü Anka’da bir araya geldik.
Muhabbet kuymak ve mıhlamanın farkından başladı.
“Birinde mısır unu öne çıkar diğerinde peynir..” diyerek anlaştık. 
Hemen ellerindeki telefonlara sarıldılar.
Güzel bir sohbetti.
Dönerdi, tereyağdı, kavurmaydı..
İştahlı sohbetimizde bir kaç not aldım.
Sizle de paylaşmak istiyorum.
İnternetinizin midenize nakşeden kahramanlarının sözlerini..
Bakın neler dediler?


LOJİSTİK GELİŞME VAR

Lokantalarim.net sahibi Alp Artam;

Buraya ilk gelişiniz mi?
Hayır. Daha önce geldim.

Kaç yıl oldu? 
10 seneyi geçti. Yeni gibi düşünebiliriz. O zamandan bugüne çok değişti.

Neler değişti?
Karadeniz’in lojistik tarafı değişti. Ulaşım, yollar gelişmiş.. Heryere çok daha rahat ulaşılıyor. Ama bu yandan da görsel olarak bir çarpıklık getirmiş. Eskiden daha doğaldı. Eskiden daha zor ulaşılıyordu ama daha doğaldı. 

Bu kadar güzel yerler var yukarlarda buna da gidememek kötüydü ama. Bunu da gözardı edemeyiz. Benim itirazım yukardaki yerlere giden yollar değil. 


HERHANGİ BİR YERDE OTUR ÇAY İÇ AYNI LEZZETTE 

Buraya gelmek isteyenlere ne önerirsiniz?
Biraz klasik olacak ama sabah bir kuymak yedik ama onu unutamıyorum. Gerçekten olağan üstüydü. Bir de defa bunu öneririz. Gerçekten buranın tereyağı müthiş. 

Şunu özellikle söylemek istiyorum. Burda şöyle bir şey keşfettim. Burda herhangi bir yerden durup herhangi bir yerden içtiğim çay olağanüstü.. Beni çok etkiledi. Tadı lezzeti aynı ve çok güzel. Böyle birşeyi İstanbul’da yada yurt dışında içmiyorum. Çok etkilendim. 

Bence turizm adına burada yerli turist hedeflenmelidir. Çünkü burda müthiş etkileyici bir manzara, doğa ve yemekler hakim… Gastronomik olarak baktığımda da iyi durumda buldum. İç turizm önemli…


BEN BU ZAMANA KADAR KAVURMA YEMEMİŞİM!

Damaktandimağa’nın yöneticisi Özge Candanoğlu;

Karadeniz mutfağında en çok neyi sevdiniz?

Tereyağ, kavurması ve kuymağı..

Aslında ben Egeliyim. Bizim orda et de yapılıyor. Ben mesela Trabzonlu birinin yaptığı kavurmayı yedikten sonra dedimki ‘ben bu zamana kadar kavurma yememişim’
Gerçekten Trabzon tereyağını yedikten sonra ben bu zamana kadar tereyağ yememişim dedim.

Bizim oralarda kavurma yapıldığında daha bir kuru kalıyor. Pilav bazen zeytin yağıyla yapılıyor olmuyor ama.. Burda çok farklı. Bizim tarafa gittiğimde diyorum yani.. “Bırakalım bu işleri Karadenizliler yapsın” diyorum.


BURASI BİR HARİKA DOSTUM

Türkiye’nin en çok okunan bloglarından birine sahip olan Cem Karakuş;

Burada yerleşim bölgesi çok kısıtlı. Sahile yayılmışlar. Karadeniz mutfağı çok zengin ve çok lezzetli. Her taraftan ilgi alaka görür. Yeme içme anlamında doğal olması zaten bir adım öne çıkarıyor bölgeyi.. Turizimci burada karamsar olmamalı. Doğası menüsü bir harika dostum. Aslında bunun sırrı doğal olmasında… 

gezenayaklar‘ın sahibi Ebru Sezer;

Çay tarlaların arasında üçgen çatılı evler çok güzel. 

Avrupa turistini kaybettik falan demiştiniz. Aslında bu tabi İstanbul, Antalya, ya da diğer iller için geçerli ama çok umutsuz değilim. Avrupa Türkiye’nin turizm destinasyonu olduğunu tekrar hatırlayacağını düşünüyorum. Türkiye’nin sadece İstanbul’dan oluşmadığını bilecektir. 

Turizme yönelik iş yapanlar burada birleşip turisti çekecek aktiviteler yapmalılar. Kayseri’de bunun örneğini yaşadık. 7-8 mekan birleşip bloggerları davet ettiler. Bu önemli bir hareketti. Esnafın birbirini rakip görmesi yerine birleşerek güçlenmeliler. 


ŞİKAYETÇİYİM HAKİM BEY!

Ve son olarak ‘yiyelimgüzelleşelim’ hesabının sahibi Trabzonlu Ahmet Faik Karanis. Kendi hesabı dışında buseterim’de ve Travel and Gourmets dergisinde yazılar yazıyor. Instagram’da yaklaşık 90 bin takipçisi var.

10 senedir İstanbul’da yaşıyorum ve yıllardır en sık duyduğum cümle şu: “Trabzon’a çok gitmek istiyorum, çok merak ediyorum oraları.” E neden bunca zamandır gitmedin diyorum, hiç fırsat olmadı diyorlar. Sizce de bu işte bir yanlışlık yok mu?

Bir Trabzonlu olarak elimden geldiğince memleketimin gastronomik ve kültürel dünyasını hem yerli, hem yabancı turiste tanıtmaya çalışıyorum. Trabzon  yıllardır neden sadece futbolu ile ön planda olan bir şehir? Sahip olduğu tüm değerler ve doğal güzelliklerinin varlığı neden görmezden geliniyor, pazarlaması yapılamıyor?  

Ülkemizde birçok şehirde uluslararası festivaller organize ediliyor. Alaçatı’da Ot Festivali, Adana’da Portakal Çiçeği Karnavalı, Ege’de üzüm ve zeytin hasatları. Gaziantep, Kayseri ve daha nicesi, memleketlerinin değerlerini ortaya çıkarmak için ciddi pr çalışmaları yapıyor. Bu sene Türkiye’de en çok ziyaret edilen yerlerden birinin Kars olduğunu biliyor musunuz? Çıldır Gölü’nde çılgınlar gibi atlı kızak keyfi yaptı insanlar. Dünya artık bambaşka bir yere gidiyor. Bunu takip etmek gerek. Ben Çay Festivali’ne İstanbul Haydarpaşa Tren Garı’nda değil, Rize’de, Trabzon’da gitmek istiyorum. Tereyağı Festivali, Hamsi Festivali, Sütlaç Festivali yapılsın istiyorum. 

Ben buraya gelmeden önce yapacaklarımızla ilgili Trabzon Belediyesi’nden sponsorluk desteği istedim, Konuyla ilgilenir gibi yapmaları dışında hiçbir geri dönüş alamadım. Yapmayı planladığım şeyde üzerine para kazanmayı hedefleyen bir durumum yoktu. Aksine biz bu gezilerimizde ciddi paralar harcıyoruz cebimizden. Çünkü seviyoruz bu işi. Yurtiçi, yurtdışı; hiç durmuyoruz. Öncelikle tabiki kendimize değer katıyoruz, sonrasında da insanlara hizmet vermiş oluyoruz. Türkiye’nin en çok okunan gazeteleriyle aynı tirajda erişimlerimiz oluyor. Dünya bu durumun farkında, Trabzon gerisinde kalmamalı.

Devlet, kırsal bölgelerde yatırım yapsın diye 50 milyon dolarlık hibeler dağıtıyor iş adamlarına. Keşke bu bütçelerin yüzde biri, şehrin değerlerini pazarlamaya ayrılsa; bakın o zaman nasıl marka şehir oluyor Trabzon’da diğerleri gibi. Yazık ediyoruz güzelim memleketimize. Mücadelemi sürdüreceğim.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler