KTÜ'de geliştirilen Wattozz suya ineceği günü bekliyor
Silahlı İnsansız Deniz Aracı ‘Wattozz’ derin sulara ineceği günü bekliyor
Türk karasularının güvenliğini sağlama konusunda Karadeniz Teknik Üniversitesi akademisyenlerinin desteği ile yürütülen Silahlı İnsansız Deniz Aracı (SİDA) ‘Wattozz' derin sulara ineceği günü bekliyor. Elektro manyetik mıknatıslarla, kara sularına giren bir uçak gemisinin altına yapışarak patlatabilecek güce sahip olan ‘Wattozz’ Türk savunma sanayiinin geleceğine ışık tutacak. Görünüm olarak Vatoz balığına benzeyen SİDA su altında balina ve yunus balığı gibi hayvanların çıkardığına benzer nitelikte kriptolu akustik ses dalgaları ile kontrol edilecek. Gözlem aracı olarak tasarlanan ancak askeri alanlarda da kullanabilecek olan milli insansız deniz aracı silikon kaplı dış gövdeleriyle canlı bir vatoz ile aynı görünümde olacak. Kara sularında olası bir saldırı anında hedefteki bir denizaltıyı veya savaş gemisini batırmaya sebep olacak bir bombayı söz konusu hedefe ulaştırma ve patlatma özelliğine sahip olan SİDA, uyku modunda deniz zemininde hareketsiz durabilme özelliği ve sinyal emici boya ile kaplanmış iç kabukları sayesinde radarlar tarafından tespit edilemeyecek özelliği de sahip.
" '10 milyar dolarlık uçak gemisini 10 bin dolarlık bir teknoloji batırabilir mi?' fikri ile yola çıktık"
Silahlı İnsansız Deniz Aracı (SİDA) projesini üreten ekipte bulunan ve projenin de mimarları arasında yer alan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Fazıl Kırkbir, SİDA’nın uzaktan kumandalı yapay zekaya sahip teknolojik bir balık olduğunu belirtti.
Kırkbir “Prof. Dr. Ekrem Cengiz’in bir cümlesi ile SİDA ortaya çıktı. Proje ve çizimleri bana ait ama benim o projeyi yapmamdaki sebep Ekrem hocamın bir cümlesidir. ‘Uçak gemisi olan ülkeler şundan çok korkuyorlar 10 milyar dolarlık uçak gemisini 10 bin dolarlık bir teknoloji batırabilir mi?’ bu cümle benim SİDA’nın fikrini ortaya atmama, geliştirmeme sebep oldu. Albayraklar Savunma ve Teknoloji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Albayrak’a da teşekkür etmek istiyorum. Projeyi tasarladıktan sonra Adnan beyi aradım. 'Böyle bir proje var ne dersiniz yapabilir miyiz?' dedim. Bana 'Hocam yapılabilir mi?' dedi. Ben de kendisini ikna ettim. 'O zaman yapalım' dedi. Eğer bana 'hocam bırak elimizdeki projelerle uğraşalım' deseydi bu proje açıkçası hayata geçmezdi. Dünyada eşi benzeri olmayan bir proje. Kimi ülkeler kendi haber bültenlerinde bunu dünyaya hareketli mayın olarak lanse ettiler. SİDA sizin istediğiniz yerde deniz altına çöküp uyku moduna geçiyor. Günlerce orada bekleyebiliyor. Kıta sahanlığını tehlike arz edecek bir durum olduğu zaman kendisine gelen direktifler sonucu gidip geminin altına yapışıp kendini patlatıyor. Sonuç olarak geminin batmasına sebep oluyor. Saldırıdan ziyade aslında bir savunma aracı ama saldırı olarakta ileride kullanılabilir. Fakat bizim düşüncemiz tamamen savunma amaçlı” dedi.
Bazı projelerin gerçekleşmemesinin nedenlerine değinen Prof. Dr. Fazıl Kırkbir, “Bizim ülkemizde maalesef bir batı hayranlığı var. Osmanlı'nın son zamanlarında başlayan bu batı hayranlığına biraz da eğitim sistemi sebep oluyor. İstiyoruz ki önce başkaları bir şey yapsın biz taklit edelim. Biz de çok şeyler yapabiliyoruz bu noktada düşünenlerimiz var ama onların da maalesef elinde imkan olmuyor. Elindeki imkansızlık böyle projelerin ortaya çıkmamasına neden oluyor. Bizim imkanımız oldu böyle bir proje ortaya çıktı’’ ifadelerini kullandı.