Sürmene'yi yeni tohumlarla diriltecekler
Trabzon'un Sürmene ilçesindeki orman yangınının ardından alanda incelemede bulunan akademisyenler, bölgedeki mevcut sarıçamlardan tohum alınarak üretilecek fidanlarla alanın ağaçlandırılabileceğini ve bölgedeki genetik yapının korunabileceğini bildirdi.
Trabzon'un Sürmene ilçesi Çamburnu mevkisindeki orman yangınının ardından hasar tespitine yönelik incelemede bulunan akademisyenler, alanın yeniden ağaçlandırılıp bölgedeki genetik yapıyı da korumak amacıyla bölgedeki mevcut sarıçamlardan tohum alınarak fidan üretilmesini önerdi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği bölümü başkanı Prof. Dr. Ali Ömer Üçler yaptığı açıklamada, Sürmene ilçesinde, önceki günlerde meydana gelen orman yangını alanında, akademisyen arkadaşlarıyla incelemelerde bulunduklarını söyledi.
Yangının örtü yangını şeklinde olduğunu dile getiren Üçler, "Önceki yıllara baktığımız zaman 7-8 kez aynı bölgede orman yangını gerçekleşmişti. Bu orman yangınlarının da içinde bulunduğumuz dönemde, yani ekim ve nisan döneminde olduğunu gördük. Bu bölgede yangın mevsimi Akdeniz ve Ege Bölgesi'nde olduğu gibi değil, sonbahar ve ilkbahar döneminde gerçekleşiyor." diye konuştu.
Üçler, bugünkü hasardan daha fazlasının önceki yıllarda meydana geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Orada görünen şimdiki manzara ise tabiat parkının olduğu bölgede bir tahribat yok. Daha yukarı bölgede var. 20 hektar civarındaki bir alanda diri örtü dediğimiz, örtü yangını şeklinde gerçekleşmiş. Yangının ağaçların ne kadarının ölümüne neden olacak kadar zarar verdiği konusunda biz, yaklaşık yüzde 20 civarında olabileceğini tahmin ediyoruz. Bunu anlamak için nisan-mayıs hatta temmuz-ağustos ayını beklemek gerekir. Çünkü ondan sonraki süreçte kurumalar ne kadar, onu görebiliriz."
"Bölgedeki sarıçamların genetik farklılığı var"
Orman İdaresinin özellikle bu alanda yapması gereken bir şey olduğunu vurgulayan Üçler, şunları kaydetti:
"Onu da biz şu an hazırladığımız raporumuzda tavsiye olarak ifade edeceğiz. Bu bölge özel bir bölge. O bölgede sarıçam ağaçları denize, sıfır rakıma kadar iniyor. Onun bu bölgeye kadar inmesini sağlayan bir durum var. Biz onu şöyle açıklıyoruz. Sarıçam ağaçlarının genetik yapı bakımından bir farklılığı olmalı ki sıfır metre rakıma kadar inebilmişler. O inebilmeyi sağlayan mutlaka ekolojik koşullar da var ama oradaki lokal sarıçam popülasyonunu ya da ormanlık alanının orada olmasını sağlayan bir genetik farklılığı var. Şimdi sizin oraya başka bir bölgede yetiştirilmiş bir tohumun fidanını getirmeniz durumunda, kirlenmeye neden olma durumu çok fazla."
Üçler, bölgenin önümüzdeki ilkbahar ayında ağaçlandırılabileceğine işaret ederek, "Yaptığımız incelemelerde ağaçların tepe çatılarında tohum tutmuş yeteri miktarda kozalağın olduğunu gördük. Yapmamız gereken ise bu ağaçlardan tohum almaktır. Zaten sarıçamda da kozalağın toplanması, içinden tohum çıkartılması zamanı, içinde bulunduğumuz dönemlerdir. Orman İdaresinin, Orman Bölge Müdürlüğünün ve yerel idarenin yapması gereken şey, bölgedeki belli ağaçlardan kozalak toplamak, onlardan tohum elde etmek, bu tohumlardan bir bölümünü rezerve etmek." değerlendirmesinde bulundu.
Tohumlama yöntemiyle alana genç jenerasyonun gelmesinin sağlanacağını vurgulayan Üçler, "Orman İdaresinin Of ilçesinde büyük bir fidanlığı var. Orada sarıçam da yetiştiriliyor. Burada elde ettiğimiz tohumlarla, fidan yetiştirebilir, bölgeden yetiştirdiğimiz fidanları da ağaçların yüzde 10 ila 15'lik kurumasının ne kadar olduğunu gördükten sonra sonbahar ayında yine aynı bölgeye dikebiliriz. Bu sayede dolayısıyla da o bölgenin tohumunu tekrar fidan olarak yetiştirip, orada olması gereken genetik kaynak olarak aynı bölgeye yerleştiririz. Bu çok önemlidir. Biz zaten hazırladığımız raporda da bunu ifade edeceğiz." dedi.
"Bir ateş söz konusu, bunu da diğer doğal koşullar desteklemiş gibi gözüküyor"
Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cantürk Gümüş de yangınla alakalı hasar tespit çalışmalarının yapıldığını söyledi.
Yangının daha çok alt tabakada meydana geldiğini dile getiren Gümüş, yangının daha çok bu bitkiler üzerinde zararlı olduğunu ifade etti. Gümüş, yangının ağaçlara da zarar verdiğini ancak ağaçların önemli bir bölümünün yaşamını sürdüreceğini değerlendirdiklerini vurguladı.
Yaşanan olayın üzücü olduğunu dile getiren Gümüş, ''Ülkemizde sarıçamın deniz kıyısına yaklaşabildiği birkaç noktadan birisi. O bakımdan bilim adamları ve botanikçilerin ilgisinin yoğunlaştığı bir alan.'' diye konuştu.
Alanın kuzey bölümün tabiat parkı statüsünde olduğuna dikkati çeken Gümüş, şöyle devam etti:
''Yangının meydana geldiği alan ise tabiat parkının hemen güneyinde yer almaktadır. Bir piknik ateşinden kaynaklanmış olabileceğini düşünüyoruz. O günün hava koşulları da gerçekten ateşin genişlemesine uygun bir ortam hazırladı diye değerlendiriyoruz. Çünkü Sürmene civarında 7 Ocak tarihinde 21,7 civarında bir sıcaklık söz konusuydu. Ayrıca yine aynı gece saat 24.00'de, Trabzon'da 17 derece sıcaklık söz konusu oldu. Bu sıcaklık miktarı, gece yarısı itibarıyla belki de meteoroloji istatistiklerinde hiç görülmeyen bir orandır. Yani bir ateş söz konusu bunu da diğer doğal koşullar desteklemiş gibi gözüküyor.''
"Sevindirici olan yangının tarım ve yerleşim alanlarına yönelmemesi"
Gümüş, sabah saatlerinde rüzgarın hızının ve sıcaklığının düştüğünü kaydederek, ''Bunun sonucunda da yangın sönmüş oldu. Sevindirici olan yangının tarım ve yerleşim alanlarına yönelmemesi. Sabaha doğru mevcut sıcaklık ve rüzgar koşulları devam etmiş olsaydı, yangın daha zararlı olabilirdi. Ona şükretmek lazım.'' dedi.
Yangınla alakalı birtakım spekülasyonlar yapıldığını da belirten Gümüş, ''Bu alan başka amaçla kullanılmak isteniyorsa yangın çıkarmak en son düşünülmesi gereken şey. Çünkü yangın olan bir alan orman kanunları çerçevesinde daha sıkı tedbirlerle koruma altına alınır ve başka amaçla kullanılmasına izin verilmez. O bakımdan spekülasyonların doğru olmadığını değerlendiriyoruz.'' ifadesini kullandı.
Gümüş, büyük oranda bir zararın meydana gelmemesinin sevindirici olduğunu dile getirerek, "Tabii bu alan genetik olarak korunması gereken bir alan ve daha titiz şekilde korumamız gerekiyor. Belki de bu tür kriz anlarında, yani sıcaklık değişimlerinin yaşandığı anlarda tedbirlerimizi artırmalıyız." diye konuştu.