Trabzon'da mahalle halkı kendi organik pazarını kurdu
Trabzon'da tarımın önemine dikkati çekmek isteyen grup, mahalle sakinlerinin bahçelerinde yetiştirdikleri ve evlerinde hazırladıkları çeşitli yiyecek ve içeceklerin satışa sunulduğu "yöresel ürünler pazarı" oluşturdu.
Trabzon'da tarım ve hayvancılığın önemine dikkati çekmek isteyen bir grup, mahalle sakinlerinin bahçelerinde yetiştirdikleri ve evlerinde hazırladıkları çeşitli yiyecek ve içeceklerin satışa sunulduğu "yöresel ürünler pazarı" kurdu.
Ortahisar ilçe merkezine yaklaşık 5 kilometre mesafedeki Kireçhane Mahallesi sakinlerinden bazıları, mahalle ve civarında geçmiş yıllara oranla düşen sebze ve meyve yetiştiriciliği ile hayvancılığı geliştirmek için neler yapılabileceğini görüşmek üzere bir araya geldi.
Trabzon kentinin, büyükşehir statüsüne alınmadan önce 2014 yılına kadar köy olan ve tarıma elverişli çok sayıda bahçenin bulunduğu mahallede üretimin arttırılması gerektiği fikrinden hareket eden grup, bölgede yetiştirilen ürünlerin satışa sunulacağı pazar kurmaya karar verdi.
Mahalledeki hemen herkes grubun fikrini destekleyerek, özellikle çocuk ve gençlere tarımın, hayvancılığın dolayısıyla da üretimin önemini göstermek amacıyla kolları sıvadı.
Kireçhane Merkez Camisi önündeki alanda pazar günleri bir araya gelen çoğunluğunu kadınların oluşturduğu mahalle sakinleri, evlerinden getirdikleri masa ve sehpalardan yaptıkları tezgahlarda, bahçelerinde yetiştirdikleri sebze ve meyvelerin yanı sıra süt, yoğurt, yumurta, tarhana ve ev yapımı ekmek gibi çeşitli gıda maddelerini satışa sunuyor.
"Vatandaşa en taze ürünler satılıyor"
Mahalle sakinlerinden Murat Yazıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mahallede geçmiş yıllarda önemli miktarda meyve ve sebze yetiştirildiğini ancak gelinen noktada bu oranın düştüğünü söyledi.
İnsanları üretime daha fazla teşvik etmek için harekete geçtiklerini belirten Yazıcı, "Hem bölgede doğal ortamda yetişen ürünleri vatandaşlarımıza ulaştırmak hem de gençlere, çocuklara üretmenin önemini göstermek için yola çıktık. 3-4 haftadır kurduğumuz pazara gösterilen ilgiden çok memnunuz." dedi.
Yazıcı, ürününü satan kişinin, eğer bahçesinde varsa tekrar toplayıp tezgaha getirdiğini anlatarak, böylece vatandaşlara en taze ürünlerin satıldığını dile getirdi.
Hazırladığı tarhana ve incir reçeli ile bahçesindeki asmada yetişen kokulu üzümü pazarda satışa sunan Ayşe Kurban, kadınların ürettiklerini birinci elden satabilmelerinin önemli olduğunu ifade etti.
Kurban, pazarda hazır hiçbir ürün satılmadığını vurgulayarak, "Kendi üretimimiz olacak. Çocuklara iyi örnek oluyor. Çocuklar üretmeyi ve para kazanmayı öğreniyorlar. Arkadaşımın çocuğu sabah uyanınca bahçelerine gidip maydanoz, lahana toplamış. Getirdi bana, 'Ayşe teyze ben topladım, satacağım' dedi. Bu, çok hoşuma gitti." diye konuştu.
Üç çocuk annesi Saime Çoban ise pazarda mantı, gözleme, tulumba tatlısı gibi çeşitli hamur işi gıdaları satıyor.
Pasta, börek gibi hamur işi yiyecekler hazırlamayı her zaman sevdiğini anlatan Çoban, "Burası da hazırladığım yiyecekleri satmak için vesile oldu. Her zaman çok kazancımız olacak diye bir şey yok ama buraya gelmeyi seviyorum." dedi.
Çoban, pazar sayesinde boş zamanını değerlendirdiğini kazancıyla da aile ekonomisine katkıda bulunduğunu sözlerine ekledi.
Babaannesinden öğrendiği ekmeği pazarda satıyor
Keziban Yazıcı (67), oğlunun da aralarında bulunduğu grubun hayata geçirdiği pazar fikrini desteklemek için külde 24 saatte pişirdiği ekmeği pazarda satıyor.
Yazıcı, pazara yaklaşık 50 metre mesafedeki evinin bahçesinde oluşturduğu bölümde pişirdiği yaklaşık 20 kiloluk ekmeği örtüye sararak oğlunun yardımıyla pazara getiriyor.
Mahallenin gençlerinin bir araya gelerek insanların daha çok üretmesi ve ürettiklerinin boşa gitmemesi için pazar kurduklarını vurgulayan Yazıcı, "Ben de pazarımız daha güzel faaliyete geçsin diye yaptığım ekmeği getirdim." diye konuştu.
Yazıcı, bahçesinde yerli tohumdan yetiştirdiği mısır ve Gümüşhane'den getirttiği kara buğdayı değirmende çektirerek elde ettiği unları karıştırıp yoğurduğunu söyledi.
Yaklaşık 20 kilogramlık hamuru karalahana yapraklarıyla sardıktan sonra, yanan ateşte 5-6 saat ısınan Trabzon taşının üzerine yerleştirdiğini dile getiren Yazıcı, şöyle devam etti:
"Ekmeğin üzerine bakır tepsiyi tersinden çevirip kapak gibi kapatıyorum. Tepsinin üzerini de altındaki taşı ısıtmak için yaktığım ateşin külüyle örtüyorum ve biraz da fındık zurufu dökerek yakıyorum. Ekmek burada 24 saat kadar pişiyor. Yapmasını babaannemden ve annemden öğrendiğim köy ekmeğine pazarda millet ilgi gösteriyor, hemen satılıyor."
Ekonomik durumlarının iyi olduğuna işaret eden Yazıcı, torunlarının da aralarında bulunduğu mahallenin çocuklarının anne babalarının yanında bahçeden topladıkları ürünleri satmaya çabalamasının kendisini sevindirdiğini sözlerine ekledi.