Trabzon'da taş ocağı tepkisi dinmedi!
Trabzon'un Maçka ilçesinde taş ocağı kurulmaması için vatandaşlar tepki gösterdi.
Yayınlanma:
Trabzon’un Maçka İlçesi Mataracı Mahallesi’nde taş ocağı kurulması için başlatılan çalışmalar sürerken yöre sakinlerinin tepkisi dinmedi. 1 hektar alanın uzun süreli kiralanmasıyla başlayan ancak, ileride yaklaşık 10 hektarlık alanı kaplayacağı belirtilen Bazalt Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi Projesi'nin uygulanması halinde bölgede yaşamın sona ereceğini öne süren mahalle sakinleri karardan dönülmesini istedi.
Dik arazi yapısıyla bölgenin heyelana açık olduğunu, patlatmaların evlerde, yuvarlanacak kayaların da Trabzon-Erzurum karayolunda hasara yol açacağını iddia eden mahalle sakinleri yayılacak tozun da vadideki bitki örtüsüne zarar vereceğini dile getirdi. Taş ocağı kurulması yolundaki kararın kesinleştiğini hatırlatan Muhtar Mustafa Sarıçiçek, konunun tekrar gözden geçirilmesini ve karardan dönülmesini isterken şöyle dedi: "Firmanın yaklaşık 1 hektarlık alanı 49 yıllığına kiraladığını biliyoruz. Taş ocağı alanın büyüyerek devam edeceği bilgisini aldık. Bu bölgede halen 10 ev var. Ancak taş ocağı kurulduğu gibi kalmayacak, 10 hektarlık alana yayılacak. Komşu köyleri ve mahalleri de etkileyecek, herkesi mağdur edecek. Ekilen, biçilen sebze, meyve heba olacak, yaşam kaybolacak. İlgili kurumlara verdiğimiz dilekçeler sonrasında bu bölgede taş ocağı olamayacağı cevabını aldık. Ancak nasıl başardılar bilmiyorum, işletme iznini aldılar."
"YAŞAM ALANIMIZI YOK EDECEK"
Bölgede 1959 yılında yaşanan heyelana tanıklık eden emekli öğretmen Rahmi Yılmaz da, taş ocağı ruhsatının iptali için yasal yoldan mücadele ettiklerini belirterek, "Taş ocağı, dinamit patlatmalar evlerimizi sarsacak. Arazi yapısı nedeniyle şimdiden evlerinde çatlaklar oluşanlar var. Taş ocağı bu örnekleri arttıracak. Yaşam alanımızı yok edecek. Oluşacak toz vadiye yayılacak, sulak alanlarımız, içme sularımız kirlenecek. 10 yıl önce buralara karaca ve geyik yavruları bırakıldı. Şimdi bu doğal yaşam alanları yok edilecek. Ancak yasal süreç devam ediyor. Mahkeme yoluyla hakkımızı arayacağız" diye konuştu.
"DİNAMİT ATILIRSA BİZİM EVLER DE GİDER"
Taş ocağı yapılacak alana en yakın evlerden birinde oturan kanser hastası Turan Arslan da, bölgede zaten heyelan tehdidi bulunduğunu hatırlatırken, "Günde 20 kilo dinamit atılacağı söyleniyor. Heyelan izleri çevrede mevcut. Dinamit atılması sonrasında bizim evler de kayıp gider" diyerek tepkisini dile getirdi.
"KÖYÜ İSTİMLAK ETSİNLER"
Taş ocağının kurulacağı alanın tapusunun daha önce kendilerine ait olduğunu ifade eden Zeynep Tufanoğlu da, "Taş ocağı kurulursa hayatımız biter. Eğer o alanı taş ocağı yapacaklarsa köyün tümünü istimlak etsinler, bizlere barınacak yeni bir yer versinler. Yeşil alanların bozulmasını istemiyoruz. Suyumuz oradan gelir, ineğimiz, tavuğumuz orada beslenir. Kısaca geçimimiz bu alana bağlı" dedi ve karardan dönülmesini istedi.
"ATALARIMIZDAN KALAN MİRAS"
Mataracı’nın tarihi bir öneme sahip olduğunu anlatan Osmanlı’ya katılan ilk köylerden biri olduğunu dile getiren Gönay Kolbaş da, şöyle konuştu: "Köyün içinde taş ocağı istemiyoruz. İnsan sağlığına vermediğimiz önemi doğaya verelim bari. Burası heyelan bölgesi. Ocak açıldıktan sonra kaymalar başlayacak, yaşam imkansız hale gelecek. Hayvancılık ölecek. Geçim kaynağı yok olacak. Böyle bir güzelliği yok etmenin bir anlamı yok. Kalan yeşillikleri bozmayalım. Ben bunu daha önce Artvin’de yaşadım. Dinamitlerin verdiği zararı bu kez kendi köyümde yaşamak istemiyorum. Büyüklerimize sesleniyoruz; bunun önüne geçsinler. Atalarımızdan kalan mirası çocuklarımıza bırakmamıza izin versinler."
Dik arazi yapısıyla bölgenin heyelana açık olduğunu, patlatmaların evlerde, yuvarlanacak kayaların da Trabzon-Erzurum karayolunda hasara yol açacağını iddia eden mahalle sakinleri yayılacak tozun da vadideki bitki örtüsüne zarar vereceğini dile getirdi. Taş ocağı kurulması yolundaki kararın kesinleştiğini hatırlatan Muhtar Mustafa Sarıçiçek, konunun tekrar gözden geçirilmesini ve karardan dönülmesini isterken şöyle dedi: "Firmanın yaklaşık 1 hektarlık alanı 49 yıllığına kiraladığını biliyoruz. Taş ocağı alanın büyüyerek devam edeceği bilgisini aldık. Bu bölgede halen 10 ev var. Ancak taş ocağı kurulduğu gibi kalmayacak, 10 hektarlık alana yayılacak. Komşu köyleri ve mahalleri de etkileyecek, herkesi mağdur edecek. Ekilen, biçilen sebze, meyve heba olacak, yaşam kaybolacak. İlgili kurumlara verdiğimiz dilekçeler sonrasında bu bölgede taş ocağı olamayacağı cevabını aldık. Ancak nasıl başardılar bilmiyorum, işletme iznini aldılar."
"YAŞAM ALANIMIZI YOK EDECEK"
Bölgede 1959 yılında yaşanan heyelana tanıklık eden emekli öğretmen Rahmi Yılmaz da, taş ocağı ruhsatının iptali için yasal yoldan mücadele ettiklerini belirterek, "Taş ocağı, dinamit patlatmalar evlerimizi sarsacak. Arazi yapısı nedeniyle şimdiden evlerinde çatlaklar oluşanlar var. Taş ocağı bu örnekleri arttıracak. Yaşam alanımızı yok edecek. Oluşacak toz vadiye yayılacak, sulak alanlarımız, içme sularımız kirlenecek. 10 yıl önce buralara karaca ve geyik yavruları bırakıldı. Şimdi bu doğal yaşam alanları yok edilecek. Ancak yasal süreç devam ediyor. Mahkeme yoluyla hakkımızı arayacağız" diye konuştu.
"DİNAMİT ATILIRSA BİZİM EVLER DE GİDER"
Taş ocağı yapılacak alana en yakın evlerden birinde oturan kanser hastası Turan Arslan da, bölgede zaten heyelan tehdidi bulunduğunu hatırlatırken, "Günde 20 kilo dinamit atılacağı söyleniyor. Heyelan izleri çevrede mevcut. Dinamit atılması sonrasında bizim evler de kayıp gider" diyerek tepkisini dile getirdi.
"KÖYÜ İSTİMLAK ETSİNLER"
Taş ocağının kurulacağı alanın tapusunun daha önce kendilerine ait olduğunu ifade eden Zeynep Tufanoğlu da, "Taş ocağı kurulursa hayatımız biter. Eğer o alanı taş ocağı yapacaklarsa köyün tümünü istimlak etsinler, bizlere barınacak yeni bir yer versinler. Yeşil alanların bozulmasını istemiyoruz. Suyumuz oradan gelir, ineğimiz, tavuğumuz orada beslenir. Kısaca geçimimiz bu alana bağlı" dedi ve karardan dönülmesini istedi.
"ATALARIMIZDAN KALAN MİRAS"
Mataracı’nın tarihi bir öneme sahip olduğunu anlatan Osmanlı’ya katılan ilk köylerden biri olduğunu dile getiren Gönay Kolbaş da, şöyle konuştu: "Köyün içinde taş ocağı istemiyoruz. İnsan sağlığına vermediğimiz önemi doğaya verelim bari. Burası heyelan bölgesi. Ocak açıldıktan sonra kaymalar başlayacak, yaşam imkansız hale gelecek. Hayvancılık ölecek. Geçim kaynağı yok olacak. Böyle bir güzelliği yok etmenin bir anlamı yok. Kalan yeşillikleri bozmayalım. Ben bunu daha önce Artvin’de yaşadım. Dinamitlerin verdiği zararı bu kez kendi köyümde yaşamak istemiyorum. Büyüklerimize sesleniyoruz; bunun önüne geçsinler. Atalarımızdan kalan mirası çocuklarımıza bırakmamıza izin versinler."
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.