Trabzon'dan Bal çağrısı! Koronavirüs fırsatı

Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, dünyanın en önemli bal üreticilerinden olan Çin'in durumunu göz önüne alarak bal üretiminin artırılması gerektiğini söyledi.

Trabzon'dan Bal çağrısı! Koronavirüs fırsatı

Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, tüm dünyayı etkisi altına alan Korona virüs ile mücadele kapsamında devletin her organı maksimum düzeyde mücadele ettiğini belirterek dünyanın en önemli bal üreticisi konumunda olan Çin'in durumu ortadayken ülkemiz arıcılığına olması muhtemel etkilerini en aza indirilmesinin çok büyük önem arz ettiğini söyledi.

Tarım ve Orman Bakanlığının öncülüğünde bölge illerindeki tarım sektörünün bütün paydaşlarının bulunduğu “Arı Tarım Komisyonu" kurulması önerisinde bulunan Pehlevan, Çin’de yaşanan salgın nedeniyle bal üretimde aksamalar yaşandığını dolayısıyla ülke olarak bu dönemi iyi değerlendirerek bal üretimini artırmamız gerektiğini kaydetti.

"Bu kara günleri mümkün olan en az hasarla atlatmanın yolu planlı ve bütüncül hareket etmekten geçer." diyen Pehlevan "Bu bağlamda Tarım ve Orman Bakanlığı'nın öncülüğünde bölge illerindeki tarım sektörünün bütün paydaşlarının bulunduğu 'Arı Tarım Komisyonu' kurulmalıdır. Bu komisyon eşgüdüm halinde, stratejik sektör olan arı yetiştiriciliği için üreticiden tüketiciye kadar sektörün bütün paydaşlarıyla planlanmalıdır. Bölgedeki kamu kurum ve kuruluşları, Üniversiteler, Araştırma kuruluşları, ilgili Özel Sektör ve özellikle sahada tarımsal faaliyetin içinde bulunan ilgili STK'ların katılımı sağlanmalıdır. Tüm dünyayı etkisi altına alan Korona virüs ile mücadele kapsamında Devletimizin her organı maksimum düzeyde mücadele etmektedir” dedi.

"Türkiye'de bir kovandan 14-15 kilogram bal üretilirken Çin’de bu rakam 50 kg civarında"

Türkiye'de bir kovandan sezonluk alınan ortalama bal miktarının 14-15 kilogram iken Çin’de bu rakamın 50 kg civarında olduğuna dikkat çeken Pehlevan "Bilinçli arıcılık ve ıslah edilen ırklarla bu rakamlara ulaşmak mümkün olabilecektir. Ülkemizde 2010 yılında 20 bin 845 olan arıcılık işletmesi 5 milyon 595 bin olan kovan sayımız ile 81 bin ton bal üretimi gerçekleştirdik. 2019 yılında ise 80 bin 675 arıcılık işletmesi ve 8 milyon 130 bin kovan ile 110 bin ton bal üretebildik. Görünen o ki, işletme sayısı ve kovan sayısındaki artışı, kovandan alınan bal miktarına yansıtamadık. Hindistan, Çin'den sonra en çok arılı kovan sayısına sahip üçüncü ülkeyiz ve dünyanın en çok bal üreten ikinci ülkesiyiz. Aynı dönemde Çin 9 milyon 200 bin kovan ile 500 bin ton bal üretimi ile dünyada birinci sırada. Çin ile kovan sayılarımızda çok fak olmamasına rağmen üretimleri neredeyse beş katımız. Türkiye'de bir kovandan sezonluk alınan ortalama bal miktarı 14-15 kilogram iken Çin’de 50 kg civarında. Bu rakam Avrupa'da ülkelerinde ise 60 kg’dan 90 kg arasında değişmektedir. Bilinçli arıcılık ve ıslah edilen ırklarla bu rakamlara ulaşmak mümkün olabiliyor” diye konuştu.

"Bu dönemi iyi değerlendirmemiz gerekir"

Çin’de yaşanan salgın nedeniyle üretimde aksamalar yaşandığından bu dönemi daha iyi değerlendirerek bal üretimimizi artırmamız gerektiğini kaydeden Pehlevan, “Arıcılığın Anadolu’daki geçmişi çok eski tarihlere dayanmasına karşı, kovan başına alınan bal miktarında 14-15 kg olması kabul edilebilir bir miktar değildir. Ülkemiz arıcılık için bitki florası bakımından çok zengin, çiçeklenme döneminin hemen hemen bütün bir yıla yayıldığı, deniz seviyesinden yaylalara kadar üretimin yapılabildiği ve aynı zamanda ülkemize münhasır arı türleri ve çeşitlerimiz mevcut. Arıcılık için bu kadar uygun şartların olmasına rağmen kovan başına verimin düşük olmasının nedeni mevcut olan fırsatları avantaja çeviremediğimizi göstermektedir. Buda bize arıcılığımızın önemli birtakım sorunlarla karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Aslında ülkemizde üretimi artırmamız için bütün şartlarımız mevcut. Geriye kalan örgütlü ve bilinçli arıcılık mutlaka yaygınlaştırılıp Ülke dinamiklerimizi harekete geçirmek.Çin’de yaşanan salgın nedeniyle üretimde aksamalar yaşanmaktadır. Bu dönemi daha iyi değerlendirerek, üretim alanlarımızı ve dolayısı ile üretimimizi artırmalıyız. Önemli olan bu kriz dönemde bunu nasıl artırabiliriz. Ülke olarak iyi bir planlama ile bal üretiminde dünyanın bir numarası olmamızın çarelerini bulmalıyız. Salgın nedeniyle sorunlarımıza üretim odaklı, direk hedef odaklı çözümler aramalıyız. Hindistan Çin'den sonra en çok arılı kovan sayısına sahip üçüncü Ülke olmamıza rağmen kayda değer bal ihracatı gerçekleştiremedik” şeklinde konuştu.

"65 yaş üstü arıcılarımız sayısı 10 bini geçti"

Ülkemizdeki arıcı sayısının 8’de birini 65 yaş üstü arıcılar oluşturduğunu ifade eden Pehlevan, “Ülkemizde kayıt altına alınmış 80 bin 675 arıcılarımızın 10 bin 702'si 65 yaş üstüdür. Planlamalarımızı yaparken arıcılarımızın büyük çoğunluğunun 55 yaş üzeri üreticilerden oluştuğunu ve arıcılarımızın ise yüzde 70-75’i gezginci arıcılık yapmakta olduğu göz önüne alınmalıdır. Arıcılık bilgi ve beceri gerektiren ve aile işgücüne ihtiyaç duyulan bir üretim modelidir. Bundan dolayı arıcılar için de iller arasındaki konaklama seyahatleri ve gerekse kırsal alandaki mevcut arıların bakımları için aileden bir kişi ile birlikte müsaade edilmesi önem arz etmektedir. Arıcılık 9-10 ay sürekli uğraşılması gereken bir üretim faaliyetidir. İçinde olduğumuz aylar, mevsim itibariyle arı bakımının yapıldığı ve ürün hasat etme öncesinde güçlü koloniler oluşturma açısından son derece önemli dönemdir. Bu mevsimde bakımı ve yeterli beslenemeyen arı kovanlarının sönmeleri kaçınılmazdır. Zaten son yıllarda arıcıların bilinmeyen arı ölümleri ile zor günler geçirmektedir. Kışı zor şartlarda atlatmış olan arılara bu aylarda iyi bakım ve besleme yapılaması gerekir. Aksi bir durumda Ülkemiz arı popülasyonu, bal üretimi ve arıcılarımızın zarar görmesi kaçınılmaz olacaktır. Arıcılıkta meydana gelebilecek olumsuzluklar etkisini yıllarca gösterecektir” ifadelerini kullandı.

“Arıcılıkta üretimin devamlılığı esastır”

“Halka açık olmayan alanlarda üretim yapıldığından virüsün yayılmasına sebebiyet verecek bir eylem söz konusu değildir” diyen Pehlevan, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Arıcılarımız faaliyetlerini meskûn mahal dışında, dağlık ve ovalık arazilerde yapılmaktadır. Halka açık olmayan alanlarda üretim yapıldığından virüsün yayılmasına sebebiyet verecek bir eylem söz konusu değildir. Aynı zamanda arıcılıkta üretimin devamlılığı esastır. Ülke ekonomisine katma değer sağlayan ve doğal sağlık kaynağı olan bal ve polenin yanında arı zehiri, perga, propolis, apilarnil gibi sağlık açısından son derece faydalı olan ürünlerden de insanlığı mahrum etmiş oluruz. Ülke olarak bu zorlu süreç içerisinde üretime daha çok sarılmaları hususunda gerekli desteklerin sağlanması Ülkemiz arıcılığının geleceğini şekillendirecektir.Tüm sektörlerde olduğu gibi arıcılık faaliyeti içinde örgütlenme, sektöre büyük yararlar sağlayacak bir yapıdır. Yaşanan sorunların önüne geçilmesi için Arı Yetiştirici Birlikleri ve Bal Üretici Birliklerinin sorumluluk alanlarının genişletilmesi gerekir. Arıcılara, birliklere üyelik şartı getirilmelidir. Böylece balın kontrolü, kalitenin devamlılığı ve balın tüketiciye güvenli bir şekilde ulaşması sağlanmış olur, kayıt dışının da önüne geçmiş oluruz. Aksi durumda fırsatçılar arı ve insan sağlığını olumsuz etkileyen, her hangi bir denetimden geçmeden bal ve diğer arı ürünlerini tüketici ile buluşturmaktadır. Özellikle üreticilerin arı yetiştiriciliği konusunda bilgi ve becerisinin artırılması için gerekli kapasite artırıcı projeler hayata geçirilmelidir. Böylece teknik yetersizliğe bağlı olarak yaşanan verim düşüklüklerinin en aza indirilmesi için çalışmalara bir an önce başlanmalıdır. Sonuç olarak doğru yönetim, doğru eğitim, doğru destekleme modeli ve bütüncül hareket ederek bal üretim potansiyelimizi en kısa zamanda katlamalıyız, katlayabiliriz.”

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler