Trabzon'dan kalktı tanımadığı bir hayata umut oldu! Örnek olacak bir yaşam öyküsü!
Trabzonlu Asena Öztürk, kök hücre ve ilik nakli konusunda bağışçı oldu ve yaşadıklarını Haber61'e anlattı.
Haber61 - Özel Haber
Kök hücre konusunu hepimiz duyduk ama kök hücre konusunda neler yapılabileceğini kimse bilmiyor. Biz de bu farkındalığı yaratabilmek adına bir cana yeniden hayat verebilmenin ne demek olduğunu bu programda ekrana getireceğiz. Bir cana yeniden hayat verebilmenin ne demek olduğunu biraz işleyeceğiz. Bu hastalıkla mücadele eden, ilik nakline – kök hücreye ihtiyacı olan hastanın ve ona donörlük yapan bir kardeşimizi tanıtacağız bugün. Bu yaşam öyküsünde neler yaşanmış, hangi evrelerden geçilmiş, bu yaşam öyküsünü sizinle paylaşacağız.
Adı Asena Öztürk… ”Benim için öncelik bir insanın hayatı” diye söz başlıyor. Ve başlıyor anlatmaya “Benim bir arkadaşımın kuzeni uygun donör bulunamadığından Lösemi hastalığından vefat etti. Ben de hani neden bir bağış yapmayayım, belki biriyle eşleşirim düşüncesiyle gerekli araştırmamı yaptım, gerekli yerlere başvurdum ve bu şekilde gerçekleşti” dedi. Bağış yapmak isteyenlerin hangi yolu izlemeleri gerektiği ile anlatmaya devam eden Asena Öztürk “ Hem Kızılay’ın internet sayfasından hem de TÜRKÖK’ün sayfasından bütün evreleri araştırdım ve bilinçli olarak Kızılay’a kan verdim. “ dedi.
Bağış yaptığı hastayı tanımadığını belirten Öztürk “Hastanın sadece 7 yaşında, erkek ve 7 yaşında olduğunu belirtip. İlk başta bana Kızılay’dan bir hasta ile eşleştiğim haberi geldi. Daha sonra doğrulama testleri yaptılar. Yaklaşık bir ay sonra doğrulama test sonuçları çıktı ve %90 uygunluk olduğunu söylediler. Bundan sonra ortak bir gün belirlendi ve Ankara’ya gittim ve çok detaylı bir sağlık taramasından geçtim ve o sağlık taramasının sonucuna göre süreç devam etti. Sonrasında bizim çalışma takvimimize uygun bir gün belirlendi ve bir refakatçi ile beraber tüm masrafların Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanarak, bunun içinde uçak, otel, yemek ne aklınıza gelirse var. Yani diyorlar ki siz yeter ki gelin gerisini bize bırakın. Biz Ankara’ya gittik. Havaalanında karşılandık ve hastaneye götürüldük. İki türlü yöntem var kök hücre bağışında. Biri belden diğeri de damar yolundan alınan ilik. Ben damar yoluyla verdim ve bunun içinde 5 gün öncesinde aşılama yapıyorlar. 5 gün boyunca her gün aşılama yapıyorlar ve bunun da amacı vücuttaki kök hücre sayılarını artırmaktı. 5 gün boyunca bizi otelden alıp hastaneye götürmeleri, yemek, otel ve hatta boş vakitlerde nereye gitmek istiyorsak bizi götürüp bırakarak, elimizi cebimize attırmadan her şeyi karşıladılar. “ dedi.
Hastane evresini de anlatan Öztürk “ 17 Ekim’de Trabzon’dan gittik. İlik toplama günümüz 21 Ekim olarak belirlendi. 5 gün boyunca hastaneye gidip geldik. 21 Ekim’de hastaneye gittik önce aşımızı yapıldık. Sonrasında kahvaltımızı yapıp sonrasında da ilik toplama işlemi başladı. Benim bağışta bulunduğum hasta çocuk hasta olduğu için benim toplama işlemim 3 saat sürdü ama kilosu fazla olan biri için bu süre uzayabiliyor.”
Hastayı hiç görmediğini belirten Asena Öztürk “Bunun maddi kazanç amaçlı kullanan insanlar var. O yüzden hasta hakkında bilgiler bağışçıya verilmiyor. 100 gün sonunda hastanın sağlık durumu hakkında bilgi alabiliyoruz ve ancak 2 yıl sonunda hasta ile tanışabiliyoruz.” Dedi.
Verilen iliğin kendi vücudunda yenilenmesiyle alakalı da deneyimlerini aktaran Öztürk “Benim vücudum 2 gün içerisinde kendini toparlıyor. Zaten Sağlık Bakanlığı sizi yine yalnız bırakmıyor. 10. Gün bir sağlık taramam vardı. Bütün değerlerim normal çıktı. Sürekli arıyorlar ve yapmamız gerekenleri yaptık mı kontrol ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Kök hücre bağışı yapmak isteyenlere de çağrıda bulunan Asena Öztürk “Kızılay’a gidip, kök hücre bağışçısı olmak istediğinizi söylüyorsunuz ve sizden sadece 3 tüp kan alıyorlar. Bu alınan kanı ilik bankasına işliyorlar ve herhangi bir uyuşma olduğu zaman hemen sizinle irtibata geçiyorlar. Her zaman söylediğim gibi bir insanın yaşamından daha önemli bir şey yok benim için. Evet tanımıyorum, hiç görmedim, karşılaşmadım ama bir insana umut olmak düşüncesi beni harekete geçirdi. Belki olabilirim dedim ve oldum da. Kendi başımıza gelince anlamaya gerek yok ama onların bizden gidecek bağışa ihtiyaçları var. İnsanın hayatı söz konusu ve bundan daha önemli hiçbir şey yok” ifadelerini kullandı.