Trabzonlu usta yorgancılığı yaşatıyor
Trabzonlu usta yaptığı tasarımlarla yorgancılığı yaşatmaya çalışıyor.
Yayınlanma:
Trabzonlu usta öğretici Fatma Tomar, yaptığı özel tasarımlarla unutulmaya yüz tutan yorgancılık sanatını yeniden gün yüzüne çıkartıyor.
Tarihi Alacahan'da yorgancılık sanatına yeniden dikkati çekmek isteyen Tomar, açtığı kurslarla hem gelin adaylarının çeyizlerinin vazgeçilmezi "el işlemeli yorganlar"ı farklı konseptlerde üretiyor, hem de yorgan sanatını kullanarak yaptığı bebek takımları, kına gecesi kıyafetleri, ceket, yelek, mutfak ve salon takımlarından oluşan özel tasarımlar yaratıyor.
Tomar, geçmişte çok önemli bir meslek olan yorgancılığın, günümüzde unutulmaya başladığını söyledi.
Yorgancılık sanatını 30 yıl önce öğrendiğini dile getiren Tomar, "Yorgancılık aslında Trabzon'un Maçka ilçesine ait bir sanattır. Ben de bu sanatı geçmişte her gün Maçka'ya giderek öğrendim. Yaklaşık 3 yıldır da öğrendiğim bu sanatı, tarihi Alacahan'da açtığım kurslarla yaşatmaya çalışıyorum." ifadelerini kullandı.
Tomar, geçmişte yorgancılığa ilginin yoğun olduğunu da hatırlatarak, "Geçmişte el işlemeli yorganlar, genç kızların çeyizlerinin vazgeçilmeziydi. Günümüzde ise yün ve pamuktan üretilen el işlemeli yorganların yerine daha pratik olan yorganlar tercih edilmeye başlandı. Bu durum da yorgancılığa olan ilgiyi azalttı." dedi.
"YORGAN SANATI ÖLSÜN İSTEMİYORUM"
Yorgan sanatını yeniden canlandırmak istediğini vurgulayan Tomar, şöyle dedi:
"Bu kapsamda farklı neler yapabilirim diye düşündüm ve yeni değişik tasarımlara yöneldim. Yorgancılık sanatı çok güzel ve görsel bir sanat. O nedenle bu sanatı sadece yorganlarda kullanmak yerine, bunun dışına çıkmak istedim ve insanların kullandığı eşyaların üzerine sanat ölmesin diye yeni tasarılar yaptım. Yorgan sanatının kullanıldığı bebek takımları, giysiler, ceketler, yelekler, mutfak ve salon takımları ürettim. Bunun dışında Karadeniz yöresinde yetişen vargit çiçeğinin desenini de yorgancılık sanatı ile birleştirerek, kına geçesi kıyafetinin üzerine tasarladık. Bu sayede çok daha farklı bir tasarım oluşturdum."
Tomar, yeni tasarımlarına ilginin yoğun olduğunu da işaret etti.
Yorgancılık sanatının zor, zahmetli bir uğraş olduğunu ama severek yaptığını ifade eden Tomar, ürettiklerine kendisinden bir şeyler kattığını vurguladı.
İnsanların da yavaş yavaş bu sanatı yenidenç tanımaya ve ilgi göstermeye başladığını aktaran Tomar, "Bu durum da beni mutlu ediyor. Yaptığım iş güzel, ilgi de güzel olunca çok mutlu oluyorum." diye konuştu.
Trabzon insanı için kültürün önemli olduğunu da ifade eden Tomar, şu değerlendirmede bulundu:
"Yorgancılık sanatını ilk öğrenmeye gittiğimde İstanbul Yorgancılar Cemiyeti Başkanı rahmetli Celalettin Akyüz, kadınların yorgan sanatına eğilmeleri için Maçka'da bir kurs açmıştı ve onun hedefi yorgan sanatının ilerlemesiydi. Ben de hocamın bana öğrettiklerini yapmak istiyorum. Yorgan sanatı ölsün istemiyorum. Bütün mücadelem bunun için. Hem yorganı canlı tutmak, hem de yeni tasarımlarımla yorgancılık sanatını geliştirmek istiyorum. "
Tomar, günümüz teknolojisine uygun, el işlemeli yorganlarda da farklı tasarımlara gittiğini sözlerine ekledi.
Tarihi Alacahan'da yorgancılık sanatına yeniden dikkati çekmek isteyen Tomar, açtığı kurslarla hem gelin adaylarının çeyizlerinin vazgeçilmezi "el işlemeli yorganlar"ı farklı konseptlerde üretiyor, hem de yorgan sanatını kullanarak yaptığı bebek takımları, kına gecesi kıyafetleri, ceket, yelek, mutfak ve salon takımlarından oluşan özel tasarımlar yaratıyor.
Tomar, geçmişte çok önemli bir meslek olan yorgancılığın, günümüzde unutulmaya başladığını söyledi.
Yorgancılık sanatını 30 yıl önce öğrendiğini dile getiren Tomar, "Yorgancılık aslında Trabzon'un Maçka ilçesine ait bir sanattır. Ben de bu sanatı geçmişte her gün Maçka'ya giderek öğrendim. Yaklaşık 3 yıldır da öğrendiğim bu sanatı, tarihi Alacahan'da açtığım kurslarla yaşatmaya çalışıyorum." ifadelerini kullandı.
Tomar, geçmişte yorgancılığa ilginin yoğun olduğunu da hatırlatarak, "Geçmişte el işlemeli yorganlar, genç kızların çeyizlerinin vazgeçilmeziydi. Günümüzde ise yün ve pamuktan üretilen el işlemeli yorganların yerine daha pratik olan yorganlar tercih edilmeye başlandı. Bu durum da yorgancılığa olan ilgiyi azalttı." dedi.
"YORGAN SANATI ÖLSÜN İSTEMİYORUM"
Yorgan sanatını yeniden canlandırmak istediğini vurgulayan Tomar, şöyle dedi:
"Bu kapsamda farklı neler yapabilirim diye düşündüm ve yeni değişik tasarımlara yöneldim. Yorgancılık sanatı çok güzel ve görsel bir sanat. O nedenle bu sanatı sadece yorganlarda kullanmak yerine, bunun dışına çıkmak istedim ve insanların kullandığı eşyaların üzerine sanat ölmesin diye yeni tasarılar yaptım. Yorgan sanatının kullanıldığı bebek takımları, giysiler, ceketler, yelekler, mutfak ve salon takımları ürettim. Bunun dışında Karadeniz yöresinde yetişen vargit çiçeğinin desenini de yorgancılık sanatı ile birleştirerek, kına geçesi kıyafetinin üzerine tasarladık. Bu sayede çok daha farklı bir tasarım oluşturdum."
Tomar, yeni tasarımlarına ilginin yoğun olduğunu da işaret etti.
Yorgancılık sanatının zor, zahmetli bir uğraş olduğunu ama severek yaptığını ifade eden Tomar, ürettiklerine kendisinden bir şeyler kattığını vurguladı.
İnsanların da yavaş yavaş bu sanatı yenidenç tanımaya ve ilgi göstermeye başladığını aktaran Tomar, "Bu durum da beni mutlu ediyor. Yaptığım iş güzel, ilgi de güzel olunca çok mutlu oluyorum." diye konuştu.
Trabzon insanı için kültürün önemli olduğunu da ifade eden Tomar, şu değerlendirmede bulundu:
"Yorgancılık sanatını ilk öğrenmeye gittiğimde İstanbul Yorgancılar Cemiyeti Başkanı rahmetli Celalettin Akyüz, kadınların yorgan sanatına eğilmeleri için Maçka'da bir kurs açmıştı ve onun hedefi yorgan sanatının ilerlemesiydi. Ben de hocamın bana öğrettiklerini yapmak istiyorum. Yorgan sanatı ölsün istemiyorum. Bütün mücadelem bunun için. Hem yorganı canlı tutmak, hem de yeni tasarımlarımla yorgancılık sanatını geliştirmek istiyorum. "
Tomar, günümüz teknolojisine uygun, el işlemeli yorganlarda da farklı tasarımlara gittiğini sözlerine ekledi.
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.