Trabzon'a gelen Bakan Tunç, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi'nde Üniversiteli Ak Gençlik (ÜniAk) tarafından düzenlenen "Gençlik Buluşması"na katıldı.
Tunç, buluşmanın düzenlendiği salonda yer alan 'Daha adil bir dünya mümkün' ve 'Darbe anayasası istemiyoruz' yazılı pankartlara ilişkin şunları söyledi:
"Gençler gerçekten şu sloganların her biri birer konferans konusu, her biri birer söyleşi konusu. Bu duyarlılığınız için ben öncelikle ÜniAk'lı kardeşlerimi ve bu programa katılan genç kardeşlerimi tebrik ediyorum. Türkiye'nin ve Cumhuriyet'imizin ikinci asrının Türkiye Yüzyılı olacağına yürekten inanıyorum. Gençlerimizin omuzlarında yükselecek Türkiye Yüzyılı inşallah. Dünyaya Türkiye'nin damgasını siz gençler vuracaksınız. Özellikle bugünkü bu birlik ve beraberliğiniz, duvarlarda yazan sloganlar çok anlamlı."
"Demokratik hukuk devletinde sıkıyönetim olur mu?"
Türkiye'nin, 12 Eylül darbesi sonrasında darbeciler tarafından yazdırılan bir anayasa ile yönetildiğini belirten Tunç, anayasanın değişmesi konusunda siyasi düşüncesi ne olursa olsun herkesin mutabık olduğunu söyledi.
Tunç, bu konuda uzlaşma zemininin bugüne kadar gerçekleşemediğini, çeşitli komisyonlar kurulmasına rağmen kritik maddelere sıra geldiğinde uzlaşma sağlanamadığını ifade etti.
Buna rağmen son 21 yılda reform sayılacak ve sessiz devrim denilebilecek önemli değişiklikler yapıldığını kaydeden Tunç, vesayetçi ruhu kaldırmak adına çok çalıştıklarını, 2010 ve 2017 yıllarında önemli değişikliklerin anayasaya getirildiğini aktardı.
Bakan Tunç, kadınlara, çocuklara, yaşlılara, engellilere, şehit ve gazi ailelerine pozitif ayrımcılık sağlayan maddelerin getirildiğine dikkati çekerek, "Bunları anayasaya ilave ettik, 'Olması lazım.' dedik. Yine sıkıyönetimin kaldırılması. Anayasamızda bizim sıkıyönetim diye bir madde vardı. Demokratik hukuk devletinde sıkıyönetim olur mu? Olmaz ama anayasamızda vardı. 'Darbeciler yargılanamaz.' diye bir madde vardı, kaldırdık. Yargılanmasının da önünü açtık ve yargılandılar." dedi.
Tüm bu değişiklikler içerisinde en önemlisinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu vurgulan Tunç, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin demokratik bir sistem olmadığını, cumhuriyet rejimine aykırı olduğunu söyleyebilenler bile var. Yani halkın doğrudan doğruya yürütmeyi belirlemesi, direkt ülkeyi yönetecek kişiyi seçmesi nedir? Cumhuriyettir. Cumhuriyetin en basit tanımı halkın kendi kendini yönetebilmesidir. Parlamenter sistemde yürütmenin iki başı vardır, cumhurbaşkanı ve başbakan. Sorumlu olan başbakandır. Millet dolaylı yoldan başbakanı seçiyordu. Parlamentoda milletvekilleri farklı şekilde uzlaşırsa belki birinci olan partinin genel başkanı başbakan olamıyordu ki örnekleri var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile halk doğrudan doğruya yürütmenin başını seçti. Aynı sandığın yanında da milletvekillerini seçti."
"Yeni bir anayasaya ihtiyacı var"
Bakan Tunç, çok sayıda yapılan değişikliklerin anayasada vesayetçi ruhu azalttığı ancak tamamen ortadan kaldırmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Çünkü darbeciler tarafından belli bir sistematik içerisinde yazdırılan bir anayasa. Sonraki değişikler işte Anayasa Mahkememizin yapısı, sonradan ilave edilen bireysel başvuru. Tüm bunlar mevcut yapıyla uyum göstermeyen birtakım maddeler. Maddeler arasındaki yeknesaklığın bozulmuş olması birtakım tartışmalara neden olabildi ve oluyor da. Yargı kurumları, yüksek yargı kurumları arasında birtakım görüş farklılıklarına neden olabiliyor. Türkiye'nin artık ikinci asrında, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında yeni, demokratik, sivil, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Bunu hepimiz istiyoruz. Bunu inşallah 28'inci dönem parlamentosu başarır ve millete olan borcumuzu da yerine getirmiş oluruz. Anayasanın darbeciler tarafından yazdırılmış olması bile başlı başına değişmesi için yeterli sebeptir."
Cumhuriyet'in 100'üncü yılı için 2000'li yıllarda yazılan mektuplar olduğunu anımsatan Tunç, Anadolu'da görev yapan bir hakimin 21 yıl önce Adalet Bakanlığı için kaleme aldığı mektubun detaylarını paylaştı.
Bakan Tunç, mektubun, dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e hitaben yazıldığını belirterek, şöyle konuştu:
"'Bu mektubu açtığınızda ben hayatta ve görevde olur muyum, bilmem.' diyor. Anadolu'nun bir ilçesinde ilk görev yerinde. 'Belediyenin ikinci katında adliye binasından yazıyorum.' diyor. Bilgisayar, telefon olmadığını, sadece seçim hakimlerinin telefon kullandığını yazıyor. Sobalı bir odada olduklarını, ilçede bir fırın olduğunu söylüyor. 'O da sabahtan ekmek çıkarıyor, bir daha da ekmek bulamazsınız.' diyor. Memleket ekonomik kriz içerisinde diyor."
Mektubu yazan hakim ile Antalya'da geçen hafta bir araya geldiklerini ifade eden Tunç, kendisinin halen Antalya Bölge Adliye Mahkemesinde tecrübeli bir hakim olarak göreve devam ettiğini sözlerine ekledi.
Öte yandan Bakan Tunç, KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı'yı makamında ziyaret ederek, üniversitedeki çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Kaynak: