Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, CHP'ye katılmasının ardından ilk kez Haber61 canlı yayınında değerlendirmelerde bulundu.
"Bakış" programında Gazeteci Ahmet Çağlar Yıldırım'ın sorularını yanıtlayan Başkan Bıyık; yürüttükleri çalışmalar, CHP'ye katılma süreci ve projelere dair konuştu.
Başkan Bıyık'ın açıklamaları şu şekilde:
"Gümbür gümbür projelerle vatandaşlarımızın karşısında olacağız"
6-7 aylık süreçte rutin hizmetleri yaparken bir taraftan da belediyenin ekonomik sürecini toparlamak için mesai harcadık. Projeler için hazırlık yaptık. Yomra Belediyesi, bugün SGK'ya borcu olmayan Karadeniz'deki birkaç belediyeden biri. 8-10 milyonluk vergi borcu vardı, seçim sonrası hızlıca ödeyip kapattık. İller Bankası'na da kredi borcumuz yok. 7-8 ayda ciddi düzenlemeler yaptık. 2025 yılında gümbür gümbür projelerle vatandaşlarımızın karşısında olacağız. Bundan önceki 5 yılda Yomra Belediyesi, projelerle gündemdeydi. 2025 yılından itibaren de yine böyle olacak.
"Bağımsızlığın bana, ilçemiz ve milletimize faydası olmayacağını düşündük"
Bağımsız belediye başkanı olarak, işlerimizin kurumlarda daha iyi ilerleyeceğini düşündük ama öyle olmadı. AK Parti belediyelerinin telefonla halletmiş olduğu işleri biz 6 aydır yazışıyoruz. Bizim yazılarla hallettiğimiz işleri telefonla halledebiliyorlar. Bizim işlerimiz yürümedi.
Milli Eğitim'den randevu alamadık. Belki yoğunluktan dolayı Bakan Bey randevu vermedi ama Yomra'daki okul sorunun çözülmesi için 3 yıldır uğraşıyoruz. Kendi tapulu mülkiyemizi Milli Eğitim'e vermek için 2 yıldır çaba sarf ediyoruz. 2019'da Milli Eğitim Bakanlığı'na ücretsiz şekilde okul yapılsın diye 6900 metrekare yer verdik. Etüt yaptılar ve 'okul yapılamaz' dediler. Başka bir yeşil alanı imara açtık, '5000 metrekare yeri verelim, siz 6900 metrekare alanı bize geri verin' dedik. Dediler ki, 1900 metrekarenin farkını nereden vereceksiniz? Orayı zaten biz bedava verdik size.
Sağ olsun, valimizin takdiri ile bir protokol yaptık. Şu anda devam eden bir süreç var. Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarından birisi bizim tapulu mülkiyetimiz. Orası 7000 metrekare. 'Bu okulun tapusunu alın, başka mahalledeki 1500 metrekare kullanmadığınız okul alanını bize verin' diyoruz. 'Veremeyiz' diyorlar. İktidar partisi olsak, telefonla halledeceklerdi. Bunları biz vatandaşlara yansıtmadık. Ağlamadık, iş yapmaya çalıştık. Bağımsızlığın bana, ilçemiz ve milletimize faydası olmayacağını düşündük. Bağımsız devam etmek de sürdürülebilir değildi.
"Biz olmasak doğal gaz 5 bin aboneden gidiyor olurdu belki de"
İktidar partisinden arkadaşlar bazen kızıyor: Evet, doğal gazı biz getirmedik ama gelmesi için çok mücadele ettik. Kamyonları ve araçları verdik. AKSA getiriyor ama biz de mücadelesini verip sorunları çözdük. Bugün Yomra'da 15 bin doğal gaz abonesi var. Ulaşamadığı noktalar var ama asıl sorun çözüldü. Ana caddeler bitmek üzere. Şu anda Trabzon Caddesi'nde yapılıyor. Doğal gaz 2013'te Of'a, 2012'de Rize'ye geldi. Biz 2024'teyiz, Yomra'da hala doğal gaz çalışması var. Çıkıp birisi aksini iddia etsin: Biz olmasak 5 bin aboneden gidiyor olurdu belki de. Kendi işimiz dışındaki işleri yaptık ama helali hoş olsun. 'Ben getirdim demiyorum', el birliği ile doğal gaz gelmiştir.
Yomra merkezde şu an doğal gaz çalışmaları sürüyor. Yomra için kaldırım projelerini yaptık. Yıl başından sonra çalışmalar başlayacak.
"Dünya Ticaret Merkezi için iki çözüm var"
Dünya Ticaret Merkezi'nde Yönetim Kurulu Üyesi olarak belediyemizin yüzde 1 hissesi var. Dünya Ticaret Merkezi, üzerindeki kiracıya imtiyazlar tanıdı. Taahhütleri yerine getirmediler. 2021'de bitecekti, 2022'de bitecekti. İnşaatın yüzde 50'si duruyor. Bir karar alındı. Müteahhitin sözleşmesi fesh edildi. Hukuki süreç başladı. Biz mahkemeye verdik, karşı taraf da verdi.
İki çözüm var: Ya binanın altındaki altındaki 17 bin metrekarelik alandaki toprağı satın alacaklar ve arazi kendilerinin olacak. Hastane, otel, iş merkezi yapabilir. Ya da üstündeki binayı Dünya Ticaret Merkezi'ne bırakırlar ve harcadıkları parayı Dünya Ticaret Merkezi öder. Ancak bunların kiracı olarak durması etik değil. Sorunlu olmasa inşaatı bitirirdiler. 5 yıldır sözleşmenin fesh edilmesini istiyorduk. Orası biterse 300 çalışanı olur ve şehre de katkısı olur. Başka birileri olsa bu adamlara peşkeş de çekilebilirdi. Yönetim Kurulu ciddi bir duruş gösterdi.
"Gerekirse kira sözleşmesini fesh ederiz"
Avrasya Üniversitesi ile sürecimiz şuydu: Önündeki arazinin ücretsiz ve süresiz şekilde tahsis edilmesi dolayısıyla hukuki süreç yaşanmıştı. Mahkeme de bir ücret ve süre konulmasını söyledi. Biz Hürriyet Parkı ve yanlarını oluşturunca, Avrasya Üniversitesi'nin önündeki 14 bin 250 metrekare alanı kullanmaları için ayırdık. İhaleye çıktık ve onlara kiraladık. Ödemeyi yaptılar. Ekim ayı içerisindeki eğitim öğretim döneminde açacaklarına dair sözleri vardı. Hala açmadılar. Hazırlıklar bitmemiş. Açıp açmama takdiri onların. Biz üzerimize düşen sözleri yerine getirdik. 10 yıllığına onlara kiraladık. Ömer Bey'den burayı eğitim öğretime açmasını bekliyoruz. 'Yomra Belediyesi şunu yapmadı, ben de açmadım' deme şansı kalmamıştır. Hukuki şartlar yerine getirildi. Kendisi inşallah burayı açacaktır. 14 bin 250 metrekare alanı kiralayıp da böyle tutmanın anlamı yok. Eğer eğitime açmazsa gerekirse kira sözleşmesini fesh ederiz. Her mal sahibinin kira sözleşmesini fesh etme hakkı kadar bizim de hakkımız var. Biz meselenin bu noktalara gitmesini istemiyoruz. İnşallah bir iyi niyet gösterip üniversiteyi açar ve devam ederler diye düşünüyoruz.
"En önemli etken, Ekrem İmamoğlu'dur"
Bağımsız durmaktan vazgeçip bir siyasi partiye dahil olma nedenimizden biri de tartışmalar. Her sabah kalkıyorduk, 'Yomra Belediye Başkanı hangi partiye geçecek' diye manşetler görüyorduk. Bu süreç bizi yordu. Bir karar vermek zorunda kaldık. 2-3 yıl bağımsız olarak devam ederiz diye düşünüyorduk ama karar vermemdeki en önemli etken, Ekrem İmamoğlu'dur. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak bize gösterdiği ilgi, yanında siyaset yapmamız için bir etken ve nedendir. Hayatım boyunca vefalı insan olarak yaşadım. Hiçbir zaman vefasızlık yapmadım. 19 yaşında bir işe başlayıp 39 yaşında aynı işten ayrıldım. 'Bir gün orada, bir gün burada olayım' demedim. İYİ Parti'de siyaset yaptım. Aynı şeyler orası için de geçerli.
Sayın Ekrem İmamoğlu, 2019-2024 sürecinde bize maddi ve manevi destek sağladı. Maddi destek derken, araç ve malzeme destekleri oldu. 3 sefer bizi ziyaret etti. Türkiye'de, Ekrem İmamoğlu'nun belediyesini ziyaret etmesini isteyen çok fazla belediye vardır. Bu kadar destek vermişken, manevi olarak da destek vermişken, biz bu vefasızlığı kendisine yapamazdık. 31 Mart'ta Yomra'da CHP aday çıkarmadı ve bize destek oldu. Karşımıza aday çıkarıp iftira atanlar varken, diğer tarafta da aday çıkarmayan ve bizim devam etmemizi isteyen bir parti dururken, kim hangisini tercih ederdi? Ekrem Başkan'ın desteklerini de göz önüne alınca, bunları harmanlayınca kim başka bir tercih yapardı?
"Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı olmasını istiyoruz"
Bundan 2 ay önce İstanbul'da bizzat Sayın Ekrem İmamoğlu ile görüştüm. Birlikte siyaset yapabilme konusunda görüşmemizi yaptık. Hiçbir beklentim, hiçbir siyasal hedefim, maddi ve manevi gelecek uğruna konuştuğum tek kelime yoktur. 2028 seçimlerinde sayın Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı olmasını istiyoruz. Eğer Cumhurbaşkanı olursa; ben kendimi bakan, milletvekili, müdür ya da belediye başkanı olmuş sayarım. Öyle bir talebim yok, sayarım zaten. Olmazsa da yapacak bir şey yok.
Siyaseten bir iddia ortaya atılıyor ve cephe oluşturuluyor. Makamında olan adamın makamına talip olunmaz. Ortahisarmış, Büyükşehirmiş, Yomra'ymış. 2028 seçimleri yapılır, iktidar değişimi olursa, oturup değerlendirmek gerekir. Bana bugün partiye gel diyen insanlar, şuradaki koltuğu uygun gördük derseler, otururum. Demezlerse evime gider kendi hayatıma devam ederim. Pazarlıkla siyasi parti değiştirecek kişiliğe sahip değilim. Biri 'şunu istedi' derse yarın sabah belediye başkanlığından da istifa ederim. Şu noktada taleplerimiz var: İstanbul'da Büyükşehir Belediyesi ekipleriyle konuştuk. Yomra'da 60 bin metrekare sosyal yaşam alanı yaptık. 30 bin metrekare daha yapmak istiyoruz. İBB ile ortak bir proje ile yapmak istiyoruz. Kütüphane düşüncemiz de var. Yomra için bunları istedik.
"Bir kararın yüzde yüz takdir edilme ihtimali yok"
CHP'ye katılmadan önce Yomra'da vatandaşlarımızla fikir alışverişi de oldu. Yüzde 48-49 oy aldık. Bu kolay olacak bir şey değil. Üç aydır arkadaşlarımızla istişare yaptık. 500 kişiyle görüştük. Yüzde 80'ini CHP'ye katılma konusunda destek oldu. Diğer kısmı da 'belki CHP'ye oy vermeyiz ama kararına diyecek bir şeyimiz yok' dedi. Bir kararın yüzde yüz takdir edilme ihtimali yok. CHP'ye geçmeme karşı çıkan arkadaşların çoğu da bize oy vermeyen kişiler. Kendi partinin kazanması mücadele etmişsin, belediye başkanına 'başka partiye geçemezsin' diyor. Beni eleştiren arkadaşların tamamı, AK Parti'ye geçsem eleştirmeyecekti.
CHP Yomra teşkilatı ile hiçbir sorun yaşamadan bir 5 yıl geçirmiştik. Genel merkezde de, 10 yıldır oradaymışım gibi sıcak davranıldı. Bir yabancılık ve nasıl alışacağım diye bir kaygı ile his oluşmadı.
AK Parti'yi neden tercih etmedi?
AK Parti ile bir pazarlığımız olmadı. Neden tercih etmedik? Biz muhalif duygularla hareket etmişiz. Yanımızda duran insanlar da hep muhalif duygudaki insanlardı. Ayrı siyasi partide olmamıza rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız 10 tır malzeme gönderdi. Kendisi de bizzat geldi. Hürriyet Parkı'nı da birlikte yaptık. Siyasi gelecek için bunları bir kenarda bırakıp başka bir yere geçemezdim. AK Parti'nin kurumsal kimliğine ve oradaki arkadaşlara dair bir cümle söylemem. Hiçbiri ile ilgili kötü cümle kullanmam.
"Talihsizlik, bilgisizlik, cahillik..."
Muhammet Erkan Bey'in sözleri talihsizlik. Haddime değil ama bir il başkanı böyle olmaz. Bir kişi üzerinden günlerdir konuşuyor. Kullandığı cümleler yakışıyor mu? İYİ Parti'de 5 yıl siyaset yaptım. Genel Başkan adaylığı sürecinde fikir ayrılığı olmuştur ve ayrılmışımdır. İYİ Parti ile ilgili bir tek sözüm yoktur. İstifa etmediğim konusu; talihsizlik, bilgisizlik, cahillik, hepsini diyebiliriz. 28 Nisan'da E-Devlet'ten siyasi parti üyeliğimi sonlandırdım. İstifa etmediysem, İl Başkanı kendisi. İhraç etselerdi.
Kaynak: