KESK Trabzon'dan 2024 bütçesine protesto! "Sefaleti kabul etmiyoruz"
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Trabzon Şubeler Platformu, 2024 bütçesini protesto etti.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Trabzon Şubeler Platformu, 2024 yılı bütçesini protesto etti.
Yoksulluk sınırı ile asgari ücret ve en düşük emekli maaşının kıyaslandığı açıklamada KESK Trabzon Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Muhammet İkinci değerlendirmelerde bulundu.
Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı;
Siyasi iktidar geçmiş bütçe dönemlerinde olduğu gibi 2024 bütçesinde de tercihini emeği ile geçinen geniş halk kesimlerinden yana değil; sermayeden, bir avuç mutlu azınlıktan yana kullanmayı tercih etti.
Bu ülkenin emekçisinden, emeklisinden, dar gelirlisinden, asgari ücretlisinden esirgenen kaynaklar geçiş garantisi verilen yol ve köprü müteahhitlerine, tek bir uçağın dahi inmediği hava limanlarına, kur korumalı mevduat sahiplerine aktarılıyor.
Yatırıma, üretim ekonomisine, kamu hizmetlerine kaynak ayırmayanlar çeşitli vergi, teşvik ve istisnalar yolu ile devasa kaynakları sermayeye aktarmaya devam ediyor.
Değerli Basın Emekçileri
2024 yılı bütçesiyle iktidar sebebi oldukları ekonomik krizin faturasını bir kez daha bu ülkenin açlıkla imtihan ettikleri yoksullarına kesmiş bulunmaktadır.
2024 bütçesi vergilerin halktan toplandığı, halkın ihtiyaçlarının görmezlikten gelindiği, sermaye sahiplerinin öncelenip korunduğu antidemokratik ve halk düşmanı bir bütçedir.
Bu bütçede açlık var, yoksulluk var, sefalet var, yoksulluk var, işsizlik var, geleceksizlik var, güvencesizlik var.
YOKSULLUK GÜVENCESİZLİK KADERİMİZ DEĞİL!
KESK olarak, her platformda söyledik, yine söylüyoruz; bizlere dayatılan ekonomik model sermayenin istediği, sarayın uyguladığı modeldir.
Uygulanan ekonomik politikalar ile yaratılan ekonomik kriz her geçen gün daha da derinleşiyor. Krizin faturası biz emekçilere kesiliyor. Bir somun ekmeğin 20 lira olduğu, annelerin çocuklarına harçlık veremediği, çocuklarda beslenme yetersizliğinden kaynaklı öğrenme geriliklerinin ortaya çıktığı, mutsuzluğun, umutsuzluğun kol gezdiği zamanlardan geçiyoruz.
Siyasi iktidar bir kamu kurumu olan TÜİK’i hayat pahalılığını gizlemek, çarşı pazardaki yangını görünmez kılmak için kullanıyor. TÜİK tarafından açıklanan rakamların çarşı ve pazar ile uzaktan yakından ilgisi yok. Yapılan ölçümler gerçeklikle bağdaşmıyor. TÜİK emekçilerine sesleniyoruz. Sizler kamu görevlilerisiniz. Talimatla hayat pahalılığını gizlemeyin, yokluğu, sefaleti rakamlarla oynayarak ortadan kaldıramazsınız. Unutmayın her şeyden önce halka karşı sorumlusunuz. Halka gerçekleri ifade etmemek suçtur! Bu suça ortak olmayın.
İktidar temsilcilerine çağrımızdır.
TÜİK’e açıklattığınız rakamları gelin, çarşı pazarda, marketlerde, AVM’lerde birlikte test edelim. Gerçekler ile yüzleşin. Gerçekler size de iyi gelecektir.
Değerli Basın Emekçileri
Yoksulluk sınırının 50.000 TL olduğu ülkemizde, asgari ücret 17 bin 2 lira, en düşük emekli maaşı 7.500 lira. Asgari ücret istisnai ücret olmaktan çıkmış normal ücret haline gelmiş bulunuyor. Milyonlarca çalışan yoksulluk sınırının altında ücretlerle yaşamını idame ettirmeye çalıyor.
Soruyoruz;
Bu rakamlarla insan onuruna yaraşır bir hayat sürmek mümkün mü?
Burada sosyal adaletten bahsedilebilir mi?
Hangi emeklimiz torununa gönül rahatlığıyla harçlık verebilir?
Anne-babalar bin bir hesap yapmadan nasıl filesini doldurabilir?
Değerli Basın emekçileri
Bu sorulara verilecek cevaplar ile yüzleşmek zorundayız. Bu yoksulluk ve sefalet düzeni kader değildir. Ülkemizin kaynaklarını eşit ve adil bir şekilde paylaştırdığımız taktirde tüm yurttaşlarımızın insanca yaşamasına yeter.
2024 bütçesinde halktan toplanan vergilerin içinde dolaylı vergilerin oranı %68 çıkmış bulunuyor. Elmas, pırlanta, yakut vb. Değerli taşlarda vergiyi sıfırlayanlar sıra bebek bezine gelince vergi oranını %8 den %10 a çıkarmaktan çekinmiyor. Vergide adaletin olmadığı bir ülkede toplumsal adaletten bahsedilemez.
Değerli Basın Emekçileri
İktidarın bilerek ve isteyerek uyguladığı ve ağır bir krizin sürüklediği bu ekonomik çöküntünün sebebi biz değiliz. Bu ekonomik politikalar sonucunda kimler zengin edildiyse, bu krizin bedelini de onlar ödemelidir. Başta biz kamu emekçileri olmak üzere, kamu emeklileri ve toplumun dar gelirlileri daha fazla mağdur edilemez.
Bunun için;
Bütün kamu emekçilerine hayat pahalılığı tazminatı verilmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır,
Ücret gelirlerine uygulanan vergi oranı %10 olarak sabitlenmeli ve temel tüketim maddelerine uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
Emekçilerinin çalışma maliyeti olan yol ücretleri karşılanmalı ve öğlen yemekleri ücretsiz verilmelidir.
Ekonomik büyümeden hakkımıza düşen refah payının verilmesi için düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir.
Buradan bir kez daha bütün kamu emekçilerini birlikte mücadele etmeye ve KESK’te örgütlenmeye davet ediyoruz.
Yaşasın Onurlu Mücadelemiz!
Yaşasın KESK!
Kaynak: