Trabzon eğitim sendikaları TBMM'de yeniden görüşülecek olan Öğretmen Meslek Kanunu ile ilgili Trabzon İl Milli Eğitimin Müdürlüğü önünde ortak açıklama gerçekleştirdi.
'Haklarımızı ve taleplerimizi içermeyen Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu kabul etmiyoruz' sloganı ile yapılan açıklamada ilk olarak konuşan Eğitim-Sen Trabzon Şube Başkanı Muhammet İkinci şu ifadelere yer verildi: “MEB, eğitim bileşenlerinin görüşünü almadan masa başında hazırladığı, kanun tasarısının 22 maddesini tüm itirazlara kulağını tıkayarak Temmuz ayında TBMM'den geçirmişti.
Meclisin açılmasıyla birlikte siyasi iktidar ÖMK tasarının yeniden Meclisin gündemine getirmiş bulunmaktadır. Öncelikle belirtelim ki öğretmene rağmen bu meslek kanunu tasarısını inatla yasalaştırmanın bizim açımızdan kabul edilebilir bir tarafı bulunmaktadır.
Biliyoruz ki bu tasarı, eğitimi devletin yurttaşlara kadrolu ve güvenceli bir biçimde istihdam edilen eğitim emekçileri eliyle sunduğu kamusal bir hak olarak değil; parası olanın yararlandığı bir ticari meta olarak gören anlayışın ürünüdür. Bu yasa tasarısında kamu yararı, öğrenci faydası yok, sermayenin çıkarı vardır. Öğrenciyi müşteri olarak gören, eğitim emekçilerinin emeğini sömürüye açık hale getiren bir anlayış vardır.
Yasalaştırılmak istenen bu tasarı ile bilimsellikten uzak, siyasi Saiklerle hazırlanarak yürürlüğe sokulan Türkiye Yüzyılı Maarif modeline uygun öğretmen profili yaratılmak istenmektedir. Bir kez daha altını çizelim; Bu tasarı ile öğretmenlerin ekonomik, özlük ve mesleki sorunlarına çözüm getirilmiyor Özel sektör öğretmenlerinin hakları güvence altına alınmıyor.
Eğitim fakülteleri tali plana itilerek Milli Eğitim akademileri esas alınıyor Eşit işe eşit ücret ilkesi görmezlikten geliniyor. Öğretmenler; başöğretmen, uzman öğretmen, Öğretmen, sözleşmeli öğretmen gibi kategorilere ayrılıyor Meslek itibari yok sayılıp öğretmen emeği değersizleştiriliyor Bilinsin ki bu kanun tasarısı inat edilip meclisten geçirildiği takdirde ölü doğmuş bir yasal metin olarak adlandırılacaktır.
Öğretmenin sesine kulak vermeyen ÖMK’yı kabul etmeyeceğiz! MEB gerçek bir meslek kanunu hazırlamak istiyorsa ILO ve UNESCO ortak belgesi olan; 'Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi metni esas alınmalıdır. Sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik, özlük haklarını iyileştirmek amaçlanmalı, mevcut haklanın koruyan eşit ise eşit ücret ilkesine dayanan, adil ve kapsayıcı bir meslek kanunu hazırlanmalıdır. Siyasi iktidar ve Mili Eğitim Bakanlığı sesimizi duymalı, taleplerimize kulak vermelidir."
BU KANUN DEĞERSİZLEŞTİRİYOR
Eğitim-İş Trabzon Şube Başkanı Tamer Özlü: "Bir ülkenin gerçek gücü, öğretmenine verdiği değerle ölçülür. Yıllarca Anayasa ve yasaların yetkilendirdiği eğitim kurumlarında, bin bir zorlukla mücadele ederek öğretmenlik mesleğine adım atan öğretmenlere, bu kanunla ne deniyor?
Sen, öğretmen olamazsın! 12 yıl eğitim görecek, ardından üniversite okuyacaksın, birçok sınavı ve uygulamayı geçeceksin diplomanı alacaksın ama yetmez! Öğretmen olabilmek için bir de KPSS’yi kazanacaksın, yetmeyecek akademiye alınacaksın çünkü ben iktidar olarak öyle istiyorum.
Eğitim fakültesi mezunuysan 10 ay, değilsen 14 ay hazırlık eğitimine tabi tutulacaksın.
Sana asgari ücret kadar harçlık vereceğim, sağlık sigortanı ödeyeceğim ama sen sigortalı bir çalışan olamayacaksın!
Bu kanunla öğretmenin diploması yok sayılmaktadır! Öğretmenlik, diploması yok sayılan bir meslek haline getirilmek istenmektedir.
Bu kanun, öğretmenleri bir "kursiyer" seviyesine indirgemekte, fakat onlara memurlardan daha ağır disiplin cezaları uygulanacağını öngörmektedir.
Bu bir meslek kanunu değil! Öğretmenin haklarını savunmayan, görev ve sorumlulukları detaylandırırken, sosyal haklarını görmezden gelen bir teklif var karşımızda. Öğretmene "gerektiğinde seni akademiden atarım" diyen bu kanun, iktidarın mülakatla yapamadığını kanun yoluyla gerçekleştirme planıdır.
Eğitim fakülteleri, öğretmeni yetiştiren kurumlardır. Nasıl ki kısa bir kursla doktor ya da avukat yetiştirilemez, öğretmen de yetiştirilemez! Buradan tüm eğitim fakültesi dekanlarına, öğrencilerine ve velilerine sesleniyoruz: Bu kanun, eğitim fakültelerini değersizleştiriyor.
"Öğretmen olacağım" diyerek fakülteleri tercih eden gençlerin geleceği çalınıyor. Veliler, bu kanun, "Benim adamım değilsen öğretmen olamazsın" demektedir. Bu kanun, siyasi iktidarın kendi memurunu yaratma projesidir!
Bu kanunun gerekçesi yalanlarla doludur! Eğitim fakültelerinde nitelikli öğretmen yetişmiyor deniyor. Peki, o zaman bu fakültelerin sorunlarını çözmek iktidarın görevi değil mi?
Programları değiştirmek, eğitimin süresini uzatmak, sorun varsa kaynağında çözmek gerekmiyor mu?
Görevdeki sevgili öğretmenim, yıllardır özveriyle çalışıyorsun, şimdi bu kanunla seni mesleğinden göndermek için raporlar hazırlamanın önünü açıyorlar. Sesini çıkaran, iktidara karşı duran öğretmeni meslekten atmaya zemin hazırlayan bir düzenleme ile karşı karşıyayız. İki müfettiş ve uydurma bir soruşturma ile keyfi şekilde hizmet sınıfını değiştirmenin önü açılıyor. Disiplin hükümleriyle baskılanmayı kabul etmiyoruz. Zaten hakkımız olan maddi haklar üzerinden oynanan bu oyuna kanmamalıyız. Biz, eğitim fakültelerinden öğretmen olarak mezun olduk, okullar bizim iş yerimizdir, memurluk da bizim istihdam biçimimizdir. Bugün mesleğimizi tehdit eden bu kanuna karşı çıkmazsak, hem kendimize hem gelecekteki meslektaşlarımıza ihanet etmiş oluruz.
Unvan ayrımı kabul edilemez! Uzman öğretmen ve başöğretmen unvanları, görev ve yetki farklılaşması olmadan korunmuştur. Meslek kıdemi esas alınarak yapılan ücret düzenlemesi, tüm öğretmenlere unvan şartı aranmaksızın verilmeli, bu ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır. Özel sektör öğretmenlerinin ücretleri güvence altına alınmalı, taban maaş yasasıyla, kamu-özel farkı ortadan kaldırılmalıdır. Bu, mesleki adaletin temel şartıdır. Şube müdürleri, uzman, araştırmacı ve müfettiş kadrosunda görev yapanların, görev ve sorumluluk alanlarına göre ücret hakkı bir an önce tanınmalıdır.
Güvencesiz istihdamı reddediyoruz! Eğitim emekçilerinin ücretli, sözleşmeli değil; kadrolu ve güvenceli olarak istihdam edilmesi zorunluluktur. Öğretmenlik mesleği, geçici ve güvencesiz çalışmanın değil, daimi istihdamın sağlandığı bir meslek olmalıdır. Eğitim sisteminin geleceği, güvencesiz çalışan öğretmenlerle inşa edilemez.
Bu kanun, öğretmenlerin tatil haklarını ortadan kaldırıyor; nöbet, merkezi sınavlarda görev alma gibi dayatmalar asli görevlerimiz haline getiriyor. ÇEDES ve TÜRGEV gibi protokollerle dayatılan görevler, öğretmenliğin gerçek misyonunu zedelemektedir.
Unutmayın, itiraz etmeyen, sessiz kalan, tebliğci öğretmenler istiyorlar. Ama biz Cumhuriyet in öğretmenleriyiz! Cumhuriyet dersini vermeye, Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk`ün işaret ettigi gibi fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmeye devam edeceğiz. Eğitim-iş olarak biz, bu kanun tamamen yürürlükten kalkana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Öğretmene yapılan saldırı tüim topluma yapılan saldırıdır. Mesleğimizin onuruna, geleceğimize sahip çıkacağız! Bu kanunu hazırlayanlar, alkışlayanlar ve kanunlaşması için mücadele edenler ise tarihin çöplüğündeki yerini alacaktır."
Kaynak: