Trabzon’da Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği’nden basın açıklaması! "Trabzon jeopolitik olarak çok önemli"

Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği Başkanı Dr. Hasan Akyüz, yönetim kurulu ve dernek üyeleri Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nde değerlendirmelerde bulundu.
Trabzon’da Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği’nden basın açıklaması! "Trabzon jeopolitik olarak çok önemli"

Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği Başkanı Dr. Hasan Akyüz, yönetim kurulu ve dernek üyeleri Gazze’de yapılan soykırım ve sığınmacı sorununu, Trabzon’un jeopolitiği ve karşılaşacağı muhtemel riskler açısından değerlendirerek basın açıklamasında bulundu.

Akyüz ifadelerinde şu cümlelere yer verdi;

"Bilindiği gibi son günlerde içinde bulunduğumuz coğrafyada büyük bir insanlık suçu işlenmektedir. İsrail devleti orantısız güç kullanarak Gazze bölgesindeki sivil insanlara karşı kadın, yaşlı, çocuk ayrımı yapmadan tam anlamıyla bir soykırım uygulamaktadır. Maalesef bu insanlık suçuna medeni dünya dediğimiz batı dünyası seyirci kalmakla kalmıyor, bilfiil destek veriyor. İnsan olan ve insanlık onuru taşıyan herkesin bu katliama dur demesi insan olmanın asgari gereğidir.

Batı dünyasının hegemonyasını devam ettirebilmek adına özellikle Ortadoğu coğrafyasında yaptığı yıkım Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adı altında tüm hızıyla ve vahşetiyle devam etmektedir. Bu vahşet altında ezilen insanlar ya ölüyor, ya sefalete ve açlığa mahkum oluyor ya da göç etmek zorunda kalıyor. Bu olumsuz durumdan etkilenen ülkelerin başında maalesef kontrolsüz göçe maruz kalan Türkiye Cumhuriyeti Devleti gelmektedir. Baskı ve zulüm gördükleri coğrafyadan göç eden insanların ilk adresi Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmaktadır. Yaşanan kontrolsüz göç olayının geldiği seviye ve yol açtığı demografik değişim ülkemizin güvenliğini ileri derecede tehdit etmektedir. Ülkemizin özellikle büyük kentlerinin ve özellikle Güneydoğu Anadolu’nun sosyal yapısı, demografisi etkilenmiş ve kalıcı olumsuz etkiler bırakacak şekilde değişimler başlamıştır. Bu göç dalgasından şimdilik Güneydoğu Anadolu bölgesi kadar olmasa da Karadeniz bölgesi ve özellikle Trabzon ilimiz ileri derecede etkilenmeye başlamıştır.


Diğer etnik grupları ve toplulukları bir tarafa bırakıp sadece resmi rakamlara yansıyan Suriyeli sığınmacı sayısına baktığımızda başlamış olan demografik değişikliğin bölgemiz açısından uyarı sinyallerini görebiliriz. 2023 yılı TÜİK verilerine baktığımızda Doğu Karadeniz bölgesine toplam 5971 Suriyeli sığınmacının yerleştirildiğini görüyoruz. İlginç ve dikkat edilmesi gereken noktanın ise 3434 sığınmacı ile yarısından fazlasının Trabzon’a yerleştirilmiş olduğudur.

Buna karşılık Ordu’da 849, Giresun’da 283, Rize’de 1215, Gümüşhane’de 90, Bayburt’ta 33, Artvin’de 67 Suriyeli sığınmacı olduğunu görüyoruz. Bu sayıların analizini yaptığımızda Doğu Karadeniz bölgesinin toplam nüfusunun %29’unun Trabzon’da yaşadığını fakat sığınmacıların %58’inin Trabzon’da olduğunu görmekteyiz. Bu çok anlamlı bir fark ve diğer kentlere oranla yüksek bir yoğunluktur. Bu sayıların sadece Suriye uyruklu ve kayıtlı sığınmacı sayısı olduğuna dikkatinizi çekerim.

Trabzon’da Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği’nden basın açıklaması! "Trabzon jeopolitik olarak çok önemli"

Trabzon jeopolitik olarak çok önemli bir konumda bulunmaktadır. Yakın geçmişte ve özellikle Osmanlının son yüzyılında Doğu Karadeniz ve Trabzon emperyalist güçlerin her zaman hedefinde olmuştur. Devletlerinin sınırları içine katamadıkları Karadeniz bölgesinin demografik yapısını kendi amaçları için dizayn etmeye ve kullanmaya çalışmışlardır. Özellikle Türk olmayan azınlık unsurlar her zaman için batılı devletler ve Rusya için çok kullanışlı aparatlar olmuşlardır. Bu güçler bölgemizdeki Türk olmayan unsurlara ekonomik, sosyal, eğitim, sağlık alanlarında ayrıcalıklı olacakları seviyede imkanlar yaratmışlar ve bölgenin karar alma mekanizmaları içinde çok önemli konumlarda olmalarını sağlamışlardır. Bu şekilde Türkler fakirleşip sosyal ve ekonomik alandan ve elbette karar alma mekanizmalarından çekilirken Türk olmayan unsurlar oluşturulan bu boşlukları rahatlıkla doldurmuşlardır.

Batılı devletler ve Rusya tarafından demografik yapı kullanılarak oluşturulan bu fiili durumun acısını kurtuluş savaşı ve öncesinde çok acı şekillerde yaşadık. Her alanda olduğu gibi reelpolitik alanında da öngörü sahibi olan büyük önder Atatürk’ün mübadele yoluyla demografik yapımızı bozan ve emperyalist güçlerin yurdumuzdaki maşaları görevini gören unsurları göndermesi bölgemizin geleceğini teminat altına almıştır. Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği olarak yakın gelecekte gördüğümüz tehlike konusunda dikkat çekmek istiyoruz. Geçmişte gönderilenler Hıristiyan unsurlardı. Batı ve emperyalist devletler artık demografik yapımızı Hıristiyan unsurlarla bozamayacaklarını biliyor. Bu nedenle yüce dinimizin hoşgörü ve din kardeşliği mevhumlarını kullanarak demografik yapımızı aynı dine mensup olduğumuz Arap, Afgan gibi diğer etnik yapıları içimize yerleştirerek bozmaya çalışıyor.

Türkiye’nin içinde bulunduğu sığınmacı çıkmazı yüce dinimizin bu insancıl yanı kullanılmaya çalışılarak kalıcı hale getirilmek isteniyor. Batı ve emperyalizm biliyor ki demografi her şeydir ve demografisi sağlam Türk milletinden oluşan hiçbir bölgede başarılı olma şansları yoktur. Özellikle belirtmek isteriz ki Türk Milleti odaklı düşüncemiz ve tespitlerimiz bazılarının yaftaladığı gibi faşizan bir tutumun değil, reelpolitik odaklı akılcı düşüncenin tarih ve mantık süzgecinden geçirilmiş bir sonucudur.

Batıdaki düşünce kuruluşları gelecek 50 yılın tarihinde Karadeniz havzasının çok önemli bir yer tutacağını raporlarında belirtmektedirler. Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nin Karpatlardan Orta Asya’ya kadar olan bölgenin geleceğinde etkili olacağı söylenmektedir. Bu jeopolitik önemle bağlantılı olarak Karadeniz bölgesi komşuluğunda Kafkasya ve Hazar bölgesi 2002 yılında ABD’nin öncelikli çıkar alanı olarak ilan edilmiştir. Avrasya’nın en önemli iç denizi olarak kabul edilen Karadeniz tarih boyunca stratejik önemini korumuştur. Fakat açıkçası dünyadaki güçlerin ve mücadele alanlarının değişmesi nedeniyle tarih boyunca hiç bu denli önemli stratejik konumda olmamıştır.

Türk boğazları yoluyla Akdeniz’e, Volga-Don kanalıyla Hazar Denizine, Kerç Boğazıyla Azak Denizine, Ren-Tuna kanalıyla Kuzey Denizine, Main-Tuna kanalıyla Baltık Denizine bağlantısı bulunan Karadeniz bu özellikleriyle günümüzde kendisine kıyısı bulunmayan küresel güçlerin de odağı haline gelmiştir. Yeni jeopolitik kuramların önemli isimlerinden olan Halford J. Mackınder teorisini revize etmiş ve ünlü Heartland (Kalpgah) terimine Karadeniz Bölgesini dahil etmiştir.

Jeopolitiğin diğer önemli bir ismi olan ABD’li Amiral Alfred Thayer Mahan’ın “Deniz Hakimiyet Teorisi”nde ve hava jeopolitiği’nin önemli isimlerinden biri olan Alexandr Seversky’nin eserlerinde de dünya hakimiyeti için kontrol altında bulundurulması gereken en önemli bölgelerden biri olarak Karadeniz Bölgesi gösterilmiştir. Elbette bu hakimiyetin kurulması için en önemli ve öncelikli hedef Doğu Karadeniz’in merkezi Trabzon olacaktır. Bu güçlerin çok iyi bildikleri başka bir gerçekte demografik olarak bozulmadığı sürece Trabzon’da başarılı olma şanslarının olmadığıdır. Unutmamak gerekir ki Batı emperyalizmi hakimiyet kurmak istediği yerde öncelikle ulus devletlerin dinamiklerine saldırmakta ve o bölgeyi kozmopolit, gerektiğinde kullanabileceği etnik veya sosyal grupların olduğu bir yapıya evirmeye çalışmaktadır. Dünyanın çeşitli yerlerinde örneklerini gördüğümüz bu durumun bölgemizde de deneneceğini düşünmek yanlış olmayacaktır.

Bu bağlamda değerlendirildiğinde son zamanlarda gündeme getirilip değiştirilmesi için çaba harcanan Montrö anlaşmasının Türkiye ve Dünya güçleri için öneminin ne kadar büyük olduğunu anlamak ve büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bu anlaşmayı barış içinde yaşamamız için bizlere hediye eden dahi derecesinde öngörülü bir devlet adamı olduğunu görmek gerekir.
Bu bilgiler ışığında düşünüldüğünde Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ve merkez konumdaki Trabzon’un yapılan jeopolitik hesaplarda odak noktası olacağı muhtemel, hatta muhakkaktır. Günümüzde jeopolitik realitenin en önemli belirleyicisinin demografik yapı olduğu bilimsel bir tespittir. Dünyanın değişik yerlerinde yaşanan çatışmalarda demografik yapıdan kaynaklanan farklılıkların kullanıldığı görünen bir gerçektir.

Emperyalist batı kullanabileceği demografik yapı varsa kullanmakta, demografik yapı amacına hizmet edecek şekilde değilse o yapıyı amacına uygun hale getirmek için uğraşmaktadır. Kendi amacına uygun olarak dizayn ettiği demografik yapı içindeki grupları da kendi amaçları için kullanmakta o gruplara kendi askerlerinin burnu bile kanamadan vekalet savaşları yaptırmaktadır. Bu gün Ortadoğu’da gördüğümüz çatışmaların büyük kısmının özeti bu durumdur.

Bu olumsuz planlara maruz kalmamak için en önemli faktör sağlam, bölünmemiş ve aynı amaçlar etrafında birleşen insanlardan oluşan milli bir demografiye sahip olmaktır. Bu anlamda Türkiye’nin genelinde milyonlarla ifade edilen sığınmacı sayısının büyük riskler taşıdığını belirtmek gerekir. Bu savaş kurbanı mağdur insanların emperyalist güçlerin çıkarları uğruna feda edildiklerini ve kullanıldıklarını ifade etmek gerekir.

Konuyu ana hatlarıyla belirttikten sonra, Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği olarak cevaplarını beklediğimiz sorularımız aşağıda sıralanmıştır:
1-Basında Türkiye’nin sığınmacıların yoğun olduğu bölgelerinden daha az yoğun olan bölgelere transfer edileceği haberler çıkmaktadır. Bu transferde Doğu Karadeniz’in ve özellikle Trabzon’un önemli bir yer tuttuğu iddiası doğru mu?
2-Bazı basın yayın organlarında dillendirilen bir iddiaya göre soykırıma uğrayan Gazze’den yaklaşık 10 bin insanın göçmen olarak başta Trabzon olmak üzere Doğu Karadeniz’e yerleştirileceği söylentisi doğru mu?
3- Olası bir İsrail-İran savaşında oluşması muhtemel mülteci akımının ilk hedeflerinden birinin Doğu Karadeniz olacağı şüphesine karşı ne gibi önlemler alınmıştır?
4-Trabzon’da sığınmacı yoğunluğunun yaşayan nüfusa oranlandığında diğer Doğu Karadeniz illerine göre yaklaşık 2 katı fazla olmasının mantıklı bir açıklaması var mı?
5- Kontrolsüz göçün bozacağı demografik yapının gelecekte Trabzon ve Doğu Karadeniz bölgesinde çeşitli etnik grupların oluşturabileceği güvenlik zafiyetine karşı yapılan bir plan ve çalışma var mı?

Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği olarak bu soruların cevaplarını beklediğimizi ve gelişmelerin takipçisi olacağımızı belirtmek isterim."

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir