Ahmet Ağaoğlu: “Daha yapacak çok işimiz var!”
Ahmet Ağaoğlu'ndan önemli açıklamalar.
Trabzonspor başkanı Ahmet Ağaoğlu ve Genel Sekreter Ömer Sağıroğlu ile birlikte Türkiye Spor Yazarları Derneği Trabzon Şubesi’nin düzenlediği Spor Masası Programı’na konuk oldu. TSYD Trabzon Şube Başkanı Selçuk Kılıç ve Yönetim Kurulu üyelerinin yer aldığı programda Başkan Ağaoğlu gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Bugüne kadar 250 Milyon TL’ye yakın ödeme yaptıklarını, kulübün ve camianın pek çok sorununa çare olmaya çalıştıklarını belirten Ağaoğlu, ‘’Daha yapacak çok işimiz var’’ dedi.
‘’İHTİYACIMIZ OLAN TEK ŞEY CAMİANIN SEVGİSİ’’
“Takımımızdan beklenti her zaman başarı. İki haftada şampiyon olunmuyor. İki haftada şampiyon olunmadığına göre bir haftada da umutlar kaybolmuyor. Biraz farklı bir açılardan bakmak lazım. Bu coğrafyanın insanları için her zaman söylemişimdir, bunun içerisinde ben de dâhil hepimiz varız. Bizim yapımız, Türkiye insanın genel yapısından çok farklıdır. Olaylara farklı bakarız, farklı değerlendiririz. Bakış açımız farklı olduğu kadar tepkilerimiz de farklıdır. Bazı fiziksel özelliklerimizi değiştirebiliriz. Burnumuzu değiştirebiliriz ama huyumuzu değiştiremeyiz. Söylemler bir kere çok erkendi. Ligin 8. haftasındayız, arka arkaya iki maç kazanmışız şampiyonluk söylemleri başlıyor, ‘’bu sene o sene’’ vesaire… Bizim amaçladığımız bir şey vardı, büyük önem arz ediyor denilen maçlara seyircinin ilgisini ve desteğini çekebilmek. Siz de farkındasınızdır ben de bunun için yoğun bir çaba harcadım. Eğer ki bu takımdan bir beklentimiz varsa bu başarıdır. Bu takımı destekleyen en büyük unsurun camia ve taraftar olması lazım. Bazı benzetmeler yapıyorum zaman zaman, seyirci önden yolu açar, takım arkadan gelir. Bunun tersi olursa büyük camiayız diyemeyiz. Bizim bir şekilde taraftar olarak, camia olarak bütünleşip takımı bağrımıza basmamız gerekiyor. Bu takımın en fazla ihtiyacı olan şey camianın ve taraftarın sevgisi.”
“TARAFTARIMIZI MAÇA ÇAĞIRDIM, YANLIŞ MI YAPTIM?”
“Mahallemizden düşünelim, mahallenin sevgisine mahzar olduğunuz zaman sizin ruh yapınız da farklılaşıyor, özgüveniniz artıyor. Camiaya karşı da sorumluluk duymaya başlıyorsunuz. Bu sevgiyi veremediğiniz sürece aradaki bağlantıların kopması çok doğal. Maç öncesi bakıyoruz futbolcularımız göklere çıkartılıyor ve maç da berabere bitiyor. Berabere biten maçtan sonra bazı futbolcularımıza yönelik bazı eleştiriler oluyor. Telefonuma mesajlar geliyor mesela, ‘’Bizi bunun için mi çağırdın’’ diye. Düşündüm, ‘’acaba ben yanlış bir şey mi yaptım’’ dedim. Trabzonspor’un taraftarını, Trabzonspor maçına çağırdım. Başka bir camiadan kimseyi de çağırmadım. Bizim taraftarımızı çağırdım. Bir maç ama Trabzonspor takımından başarı bekliyorsak istisnasız her maçta Trabzonspor taraftarının ve camiasının desteğine ihtiyacı var. Ancak bu şekilde iyiye gidebiliriz. Daha da gerilere gidelim. Ben geldiğimde ‘’Bu takımı şampiyon yapacağım’’ demedim. Ama bir şey daha söyledim, ‘’bu takım her zaman zirve mücadelesi verecek’’ dedim. Bu süreçte şampiyonluğa da yaklaşırsak bunu alırız, alabilecek gücümüz var. Üç ayaklı bir masa olarak düşünün, olmazsa olmazı Trabzonspor camiası ve taraftarıdır. Bana kalırsa en fazla çalışmamız gereken konulardan biri bu. Bir şekilde biz, taraftar ve takım birliğini sağlamak zorundayız. Erzurumspor maçı 2 galibiyet 1 beraberlikten bahsediyoruz. Bu kadar umutsuzluğa sevk etmesi, belki geçtiğimiz yıllarda buna benzer maç kaybetmelerden sonra takımdaki düşüşün toplum üzerinde bırakmış olduğu etkinin de tezahürü olabilir. Neticede dönüp baktığımız zaman en iyi kadrolardan birine sahibiz.’’
‘’MİLLİ ARALAR TÜM DÜNYADAKİ TAKIMLARA ETKİ EDİYOR’’
“Bilimsel bir araştırma yapılırsa Milli maç aralarının takımlara olumsuz etki ettiği görülecektir. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray puan kaybetti. Bu takımların geneline baktığımız zaman Milli takım arasından sonra kaybedildi bu puanlar. Bunun içinde Trabzonspor da var. Dokuz oyuncunuzdan 10 gün uzaklaşıyorsunuz ve her biri 6 ayrı milli takıma gidiyor. 6 ayrı grup, 6 ayrı oyun sistemi, 6 ayrı düşünce… Dokuz oyuncu kopuyor sizden, sonra geliyor kısa bir hazırlık süreci. Mental olarak incelensin oyuncular, derinliği ve sebepleri araştırılsın. Milli takım arası denilen bu sürecin Milli takıma fazla oyuncu veren takımların hepsine kötü yansıdığı görülecektir. Sıkıntılı bir maç oynayacağımızı tahmin ettiğim için ‘’seyirci gelsin, bu maçı seyirci alsın’’ dedim. Olabilirdi de… Rodallega’nın direkten dönen topu var. Kalenin direğine vurup içeri de girebilirdi. O zaman her şey değişecek miydi, her şey dört dörtlük mü olacaktı. Oyun aynı oyun, sıkıntılar aynı sıkıntılar, zorluklar aynı zorluklar. Erzurumspor beraberliğiyle bana göre kaybedilmiş hiçbir şey yok. Ama yapılan eleştirilere baktığım zaman onarmamız gereken, üzerinde çalışmamız gereken çok şey var. Yıllarla birlikte kaybettiğimiz bir takım faktörler söz konusu, bunları belki de biraz süreç alacak ama üstünde çok çalışarak tamir etmek zorundayız.”
“İKİ GECE ÜST ÜSTE RAHAT UYUYAMADIM!’’
‘’Anlık beklentiler var. Bir galibiyetten sonra atılan şampiyonluk naraları doğal olarak bir maç kaybedildiğinde her şeyin kaybedildiği gibi algılanabiliyor. Bizim bu düşünce yapısından sıyrılmamız lazım. Camia, takımı sahiplenmediği sürece, takıma o güveni vermediği sürece işimiz çok zor. Dört dörtlük bir kadro da kursanız, her şey yolunda da olsa yaşadığımız sıkıntıların tekrarı halinde başarı, hele hele kalıcı bir başarının gelmesi mümkün değil. Önümüzde bir Antalyaspor maçı var. Önemli bir maç. Yaklaşan bir genel kurul var, aday mısınız değil misiniz, yöneticileriz kim olacak, asbaşkanınız kim olacak gibi sorular doğuyor. Bizim bu gibi tartışmaların içine girecek ne zamanımız var ne de böyle bir enerjimiz var. Çok ciddi anlamda, çok çetin bir lig geçiyor. Her takım, her takımı yenebiliyor. Ligin zirvesinde bakıyorsunuz Galatasaray’la bizim aramızdaki puan farkı 5. Galatasaray’ın maç kaybetmesi, bizim üst üste iki maç kazanmamız halinde üst sıraların nasıl şekilleneceğini siz daha iyi görürsünüz.”
“HER AY 30 MİLYON TL ÖDEYECEĞİZ”
“Sorumlu olduğumuz bir takımımız, futbolcularımız ve geldiğimizden beri uğraştığımız ekonomik sıkıntılarımız var. Bu ay sonuna kadar ödememiz gereken 25 – 30 Milyon TL gibi bir ödememiz var. Her ay 30 milyon TL gibi bir ödeme yapıyor. İçeriye hiçbir şekilde nakit akışı olmayan bir kulüp ödüyor bunu. Kaldı ki 250 Milyon TL’ye yakın ödeme yaptık. Ben yönetime geldiğim günden bugüne kadar iki gece üst üste rahat uyuduğumu hatırlamıyorum. Bir haftalık süreç içerisinde iki gün uyuduğumu hatırlamıyorum. Bütün bunlarla uğraşırken bana göre suni gündem yaratılıyor. Ben buraya hizmet etmeye geldim, ben buraya başkanlık yapmaya gelmedim. Böyle bir mücadelenin içerisindeydim ama 2002 yılında. Ben hizmet etmeye geldim, hizmet etmeye de devam ederim. Geri çekilmem şöyle olabilir; şartları ve verdiğimiz emek, verdiğimiz çabanın amacına ulaşabilmesi için geri adım atarım ama benden daha iyi hizmet edebilecek birini gördüğüm anda geri çekilirim ve onun hizmetine girerim. Hiç kimse benim adıma konuşma yetkisine sahip değil. ‘’Aday olmayacakmış’’ diyorlar. Bir takım farklı beklentileri olan insanlar var. Biz kulübe hizmet ediyoruz. Biz zamanında bu kulübün formasına armayı elimizle dikmiş insanlarız. Biz bu çabayı vermiş, uğraşı vermiş insanlarız. Bizim bir tek beklentimiz var bu kulübün başarısı. Ben ve arkadaşlarım bunun için geldik, bu doğrultuda hizmet ediyoruz. Bizden daha iyi hizmet edeceğine kanaat getirdiğimiz biri olursa ancak o zaman geri adım atarız ve onları hizmetine gireriz. ‘’
‘’DAHA YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VAR!’’
‘’Yönetim olarak yapmamız gereken dünya kadar iş var. Sizlerin bilmediği de birçok iş var. Tesisleri gördünüz mü arkadaşlar? Eski halinde ben yatmazdım. Benim kalmayacağım bir yerde futbolcumu yatırmam. Aslan yattığı yerden belli olur. Büyük kulüp olduğunuzu iddia ediyorsanız o ceketin üzerinize yakışması lazım. Kulüp binamız Mehmet Ali Yılmaz’ın yaptırdığı günden beri neredeyse hiç değişiklik olmadan hizmet veriyordu. Tamamen yenilendi, oda sayısı arttırıldı, lobi ve kafeterya bölümü daha şık bir hale getirildi. Oyuncuların sıkılmadan vakit geçirebilecekleri bir duruma geldi. Biz yan taraftaki binaya geçtik. Her haliyle, her şekliyle Trabzonspor Kulübü’nün büyüklüğüne yakışan bir idari binayı hizmete açtık. Antrenman sahalarımız inanılmaz kötü durumda. O sahada antrenman yapan oyuncularımızın sakatlanmama riski çok az. Benim tahminime göre 15- 20 senedir drenajları tıkalı, kozmetik bakım yapılarak idare edilmeye çalışan 3 antrenman sahamız var. Pazartesi günü iki sahamızı kapatıyoruz ve yeniden inşa etmeye başlıyoruz. Drenajları kurularak, uygun tohumu seçilerek ekimi yapılacak ve önümüzdeki sezon açılışına kadar hizmete girmesini bekliyoruz. Bunların hepsi yapılması gereken şeyler. Büyük takım olmak sadece bonservis ücreti ve maaşı büyük futbolcuları transfer ederek olmuyor.‘’
‘’DOĞRU İŞLER YAPINCA DOĞRU SONUÇLAR OLUŞUR!’’
‘’Taraftar sonuçta sahada oynana futbola ve başarıya bakar. Ama bunlar olmadan da kalıcı bir başarı ve büyük kulüp olarak yapmanız gereken şeylerin tamamını yapmadan, perde önünde ve perde arkasında… Futbolda perde arkasından yaptığınız şeyler toplum önünde prim sağlamayabilir. Ama bu yapmakla mükellef olduğunuz şeydir. İki sene üç sene sabrederseniz, onları sistemin içerisinde oturtursanız zaten başarı denen şey de kendiliğinden gelir. Bizim uğraşımız bunları bir araya getirmek. Ama üzülerek izliyorum farklı düşünce yapıları olan insanlar var, farklı sıkıntıları olan insanlar var. Yönetimdeki bazı arkadaşlarımızla veya benimle sıkıntıları olan arkadaşlarımız var. Bu da doğaldır, herkes herkesi sevmek zorunda değil. Ama bu tür hesapların hep kulüp üzerinden yapıldığını görüyoruz. Benimle bir hesabı varsa, benimle görmesi lazım. Bu hep camiaya zarar veriyor hem de kulübe zarar veriyor. Toplumun da bu tür eleştirileri çok iyi analiz etmesi lazım. Böyle bir süreç bekliyor bizi. Yönetim olarak bizi bekleyen süreç bu.’’
‘’FUTBOL KULÜPLERİ FUTBOLDAN PARA KAZANIR!’’
“Trabzonspor bir futbol kulübü, futbol kulüpleri de futboldan para kazanır. Trabzonspor Kulübü futboldan para kaybediyor, başka bir proje üretip para kazanacak. Bunda bir yanlış yok mu? Benfica’nın geçen yıl futboldan elde ettiği kar 90 Milyon Euro. Trabzonspor, geçtiğimiz yıl futboldan uğramış olduğu zarar 300 Milyon TL’nin üzerinde. Bu kulüp futboldan para kazanacak, futboldan para kaybetmeyecek. Yıllardır gündemde olan bir konu var. Bordo Mavi Enerji’nin üzerine alınmış olan HES projesi. Yıllardır proje diye bu konu gündeme geldi mi? Geldi… Projenin kralı, enerji. Kaç senedir biz bu HES ile büyüyoruz. Sen hangi projeyi üretsen senede 32 Milyon TL para kazanırsın. Biz 32 veya 34 Milyon TL 3 futbolcuya ve 1 teknik direktöre tazminat ödemek zorunda kaldık. Gelir getirici çalışmalarımız var. 100 – 150 Milyon TL gelir beklediğimiz kulübe kaynak sağlayacak çalışmalarımız vardı. Fakat talihsizlik şurada; Ağustos ayı içerisinde ülkemizin içinde kaldığı ekonomik kriz bizi bu uygulamalarımızdan biraz uzaklaştırdı. Daha doğrusu bekleme ihtiyacı doğdu. Ama bir şekilde o kaynakları bir kulübün içerisine aktaracağız. Doğru zamanı bekliyoruz! Eylül ayı içerisinde tamamlanması gerekiyordu ama kurdaki dalgalanmalar, faizlerin yükselmesi bizleri bekleme periyoduna aldı. İsabetli transferler yaparsanız, futbolcu yetiştirirseniz, futbolcu satarsanız, aldığınız futbolcuya 1 Milyon Euro ödersiniz, sattığınızda 12 Milyon Euro kazanırsanız işte projenin ağa babası bu’’
‘’ALTYAPIYA YATIRIMLARIMIZ SÜRECEK!’’
‘’Projelerimizden biri de 1461 Trabzon. Bir yönetici arkadaşımız sabah akşam 1461 Trabzon’la yatıp kalkıyor. Altyapımızı yeniden organize ettik, derslikler oluşturduk. Onların eğitimlerine de özen gösteriyoruz. Sekiz öğretmenle part-time olarak anlaştık. Oyuncumuzun okulda matematik dersi zayıfsa, tesislerde 1-2 saat matematik dersi, Türkçe’si zayıfsa Türkçe dersi görecek. Derslikleri hem eğitim hem de psikolojik eğitim görebilecekleri bir yapıya kavuşturduk. Yine 32 oyuncu transfer ettik. Pek yıldız transferine benzemediği için kimsenin de ilgisini çekmedi. Ama Trabzon ve çevresindeki amatör takımlarda oynayanlardan 32 oyuncuyu altyapı kadromuza kattık. Bu çalışmalar da devam edecek. Asıl en önemli proje, Trabzonspor’un geleceğini kurtaracak olan proje budur.”
“PROFESYONEL TAKIM MALİYETİNİ 6 MİLYON EURO DÜŞÜRDÜK”
Diğer taraftan baktığınız zaman bir takım projeler olmuş. Ama gelir 1 artarken borçlanma 3 artmış. Naklen yayın gelirinin arttığı ölçüde değil arttığının 3 katı Trabzonspor Kulübü borçlanmış. Sıkıntı da aslında burada, o paralar nereye gitti, nereye harcandı da borç 1 Milyar 200 milyona dayandı! Eylül ayı itibariyle kur farkı ve faiz giderimiz 200 Milyon TL oldu. Geldiğimizden beri canımızı dişimize taktık, ödediğimiz para 250 Milyon TL ama ek maliyet 200 Milyon. Kulübümüzün bankalara büyük oranlarda Euro’dan borçlanmış. Bunlar inanılır gibi değil. Bunlarla baş etmemiz lazım. Bunlarla baş etmenin yolu bir kere frene basacaksınız. Yaptığınız işi iyi yapacaksınız. 1 Milyon 850 bin Euro’luk stoperi 450 bin Euro’luk stoperle değiştirdik. 9 Milyon 250 bin Euro’luk oyuncu sattık, 2 Milyon 200 bin Euro’luk oyuncu aldık. Profesyonel takım maliyetini 32 Milyon Euro’dan 26 Milyon Euro’ya çektik. Trabzonspor’un profesyonel takım maliyetinin 17 – 18 Milyon Euro’nun üzerine çıkmaması lazım.”
‘’FUTBOLCULARIMIZI DEĞERSİZLEŞTİRMEYELİM!’’
“Futbolcuların değerinde medyanın da büyük rolü var. Sponsorluk gelirleri, reklam gelirleri, stadyumun isim hakkı bunlar da bir projedir. Ancak bunların da zamanında uzun vadeli yapıldığı ve temlik edildiğini, oradan da herhangi bir para alamadığımızı biliyorsunuz. Göğüs reklamımız seneye biteceği için onla ilgili bir çalışmamız var. Ondan da senede 3 Milyon dolar alırsınız. Senede 15 Milyon TL gibi bir para yılda 200 Milyon TL kur farkı ödediğiniz yerde nasıl bir anlam ifade eder. Ama bir oyuncuyu yetiştirir, üretir ve 15 Milyon Euro’ya satarsanız o zaman olur. Buna da camia, şehir, medya destek verirse başarılı oluruz. Türkiye’nin en pahalı futbolcuları konumundaki futbolculara benim anlayamadığım nedenlerden çeşitli yakıştırmalar yaparak, onlarla alakalı olarak hak etmedikleri gündem oluşturarak kendi elimizdeki malın değerini kendimiz değersizleştirirsek olmaz. Portekiz basınının Porto’nun Benfica’nın futbolcularını Avrupa’ya bir lanse edişleri var, sanki Messi çıkıyor. Bizim de bu konularda biraz hassas davranmamız gerekiyor.”
“PARASINI ÖDEYEMEYECEĞİN FUTBOLCUYU NEDEN ALDIN?”
“Dört büyük takım, 14 Milyar TL’ye ulaşan bir borç yüküyle karşı karşıya. Bu hiç kimseyi memnun etmemesi lazım. Bu sarmaldan çıkmak hepimizin görevi ama yıllarca bu işin kolayı yapılmış. Trabzonspor maddi olarak yükünü karşılayamayacağı futbolcuları transfer ede ede bu borç yüküne ulaştı. Bu sefer transfer ettiğiniz futbolcuların parasını da ödeyemiyoruz. Parasını ödeyemeyeceğin futbolcuyu neden transfer ediyorsun? Bunu sık sık sormalıyız. Yıllarca bu algı beslendi, desteklendi. Bunun cevabını hepimiz biliyoruz. Ama kurbağa demiş ya, ‘’ağzım su dolu, konuşamıyorum’’ diye. Neden böyle bir algı oluşturuldu, neden toplumun beklentileri böyle oluşturuldu. Bu uzun süren bir çalışma, dünden bugüne olan bir süreç değil. Bundan 20 sene önce biz kalkıp Trabzonspor’a Victor’u getirdik Yuri’yi getirdik 20 bin dolar bonservis ücreti 5 bin dolar aylık ödendi bu futbolculara. O gün 5 Milyon Euro’luk transfer yapacağım deseniz, şehir ayağa kalkmaz mıydı? Şimdi neden kalkmıyor peki? Türk futbol tarihinde bir teknik direktöre ödenen en büyük tazminatı ödedik ve 1 hafta bile konuşulmadı. Ama Şenol Güneş 2002’de 400 bin dolar tazminatı istedi diye hala konuşuluyor. Neden? Cevabını hepimiz biliyoruz.‘’
‘’HAKSIZ ELEŞTİRİLERİN ÖNÜNDE DUVAR OLURUM!’’
“Futbolcularımıza gelen haksız eleştirilerin önünde duracağım. Bu sadece Yusuf Yazıcı veya Abdulkadir Ömür için geçerli değil. Kadromuzdaki tüm futbolcular için de geçerli. Onlara yapılan her türlü haksız eleştirinin şiddetle karşısındayım. Gerekirse ben onların önüne duvar da olurum. Onlardaki performans düşüklüğü doğaldır, bu kadar genç yaşta bu kadar baskı sizin üzerinizde olsa sizde de herhalde aynı olumsuz etkiyi yaratırdı. Kalemini eline götüren insanın ara sıra elini vicdanında da götürmesi de gerekiyor. Ben bu şekilde yapılan eleştirilerin iyi niyetli olduğuna inanmıyorum. Değerlere bu şekilde bir eleştiri yöneltildiği zaman çok ciddi şekilde bizim uğraşmamız gereken, halletmemiz gereken bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bunu gündeme sokmamak için çok çaba gösterdim ben. Benim anladığım kadarıyla insanlar bu camia içerisinde uğraşacak birileri ve bir şeyler arıyorlar. Her oyuncum için geçerli. Hiçbir şekilde yapılan eleştirileri hak etmiyorlar. Futbol bir takım oyunudur, bazen bir oyuncunun performansı öne çıkar bazen geri düşer.”
“SEYİRCİ ISLIKLAR AMA RAKİP TAKIMIN OYUNCUSUNU!”
“Kaptanımızın karşılaştığı tepki mesela… Dünya bu değil! Bir maçta seyirci, oyuncuyu ıslıklar bunda hem fikiriz ama rakip takımın oyuncusunu ıslıklar. Kendi takımının oyuncusunu yaptığı hatadan dolayı ıslıklıyorsun ve sonra şampiyonluk bekliyorsun. O hata yaptı, gol yedi de çok mu mutlu? Sen ben ne kaybediyoruz… Maçı kaybettiğimiz zaman sinirleniyoruz, psikolojimiz bozuluyor, keyfimiz kaçıyor. Oyuncu için her şeyin güllük gülistanlık olduğunu mu zannediyorsunuz? Mesleği o olan insandan bahsediyoruz, o insanın mesleği o. Kendine olan güvenini kaybediyor, kendini daha ileriye taşıyabilmesi için ihtiyacı olan güçten ve performanstan uzaklaşıyor. Biz maç kaybedersek bunu takıma yansıtmamak hatta oyuncunun moralini yüksek tutmak için uğraşmalıyız. 200 tane gol kurtardı, yaşasın Onur. Bir tane hatalı gol yedi ıslıklayalım Onur. Ben olabilecek her şekilde oyuncularıma gelecek tepkilerin önünde duvar olurum. Herkesin de bu düşünce doğrultusunda hareket etmesi gerektiğine inanıyorum.‘’
‘’KULÜPLER DE DENETLENMELİ!’’
“Futbol kulüplerinin diğer federasyonlarda olduğu gibi denetlenmesi gerekiyor. Özerklik çerçevesi içerisinde kulüplerin başıboş – sadece dernekler statüsüne göre sadece delegelerin denetimine bırakılmasını doğru bulmuyorum. Bugün nasıl ki 62 bağımsız federasyon her sene Bakanlık Müfettişleri tarafından denetleniyorsa, aynı şekilde Futbol Federasyonu değil ama belki de benzeri şekilde futbol kulüplerinin de denetlenmesine inanıyorum. Bu özerkliğe aykırıdır denebilir ama bir kişi A4 sayfasına ‘’oyuncu izleme bedeli 10 Milyon TL’’ diye yazıp, bu paranın karşılığını alamazsınız. Giden bu ülkenin parasıdır. Kulübün borcu üzerinden oluşan borç bu ülkenin, insanların, devletin, tüyü bitmemiş yetimin hakkıdır. Ondan sonra “bu kulüp özerk, futbol özerk denetlenemez” diyemezsiniz. Denetlenmesi lazım. Borcun bu noktaya çıktığı yerde, herkesin iyice düşünmesi lazım. Bundan daha öteye gidebileceğini zannetmiyorum. Allahtan UEFA sopasını gösteriyor, “ben seni attım 3 sene yoksun, sana transfer yasağı” diyor. İnşallah yarın öbür gün böyle uygulamaları da TFF’den görürüz. Kimse neden şu soruyu sormuyor. “Eyy Trabzonspor senin yıllık gelirin 150 Milyon TL, yıllık gelirinin tamamına yakını sadece faiz gideri. Ve sen devasa harcamalar yapmışsın, neye karşılık yaptın bunu?” Çok basit bir soru… Reel olarak düşündüğüm zaman aklım, mantığım almıyor benim. Hesap ediyorum, içinden çıkamıyorum. Faiz giderim 80 Milyon, kur farkını hesaba katmıyorum, kadro giderim 180 Milyon… Operasyon giderleri, kamp giderleri vesaire hepsini alt alta yazdığımız zaman rakam çıkıyor 300 Milyon TL’ye. Gelir, 160 gider 300. Her sene Trabzonspor Kulübü mevcut borcunun üzerine 200 Milyon koyarak gidecek’’
‘’HOCAMIZIN SÖZÜNÜN ALTINA İMZAMI ATARIM!’’
“Ünal Karaman’la her gün konuşuyorum. Hoca, ancak ve ancak çözemediği zaman, halledemediği zaman veya olay sıkıntılı bir boyut olursa bu tür konuların yönetim marifetiyle çözülmek zorunda olmalı. 7/24 futbolcularla birlikte olan kişi hoca. Hocanın verdiği her beyanattan sonra da ‘’hocam sen ne demek istedin’’ diyemem. Biz hocamızla medya üzerinden konuşan insanlar da değiliz. Biz hocamızla her gün konuşuyoruz. Asbaşkanımız öyle, yöneticilerimiz öyle. Hocanın sorumluluk alanının içerisinde müdahale etme düşüncesinde hiç olmadık. Ama hocadan öyle bir talep gelirse, görüşme talebi gelirse olabilir. Bir oyuncuyla alakalı bir sıkıntı vardır, hoca yönetime getirir onu yönetim çözmeye çalışır. Ama Allah’a şükür öyle bir şey olmadı. Hocanın vermek istediği çok net bir mesaj var. Bu kulüp samimiyetle, dürüstlükle mücadele eden insanların kulübüdür. Ama bu insan kulübün başkanı, teknik direktörü veya malzemecisi olabilir. Bu da çok net bir mesaj ve ben de bunun altına imza atarım. Kimse farklı düşünceler içine girmesin. Hocanın düşüncesi bu, benim de düşüncem bu. Bunu yapmayan insanlarla bizim yürümemiz mümkün değil.’’
Başkanımız Ağaoğlu’na ardından Türkiye Spor Yazarları Derneği Trabzon Şubesi tarafından plaket takdim edildi.