Hayrettin Hacısalihoğlu: “Trabzonspor’a en büyük ihanet…”
Trabzonspor eski asbaşkanlarından Hayrettin Hacısalihoğlu’ndan Haber61’e önemli açıklamalar…
Haber61 – Spor Servisi
Trabzonspor eski Asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu Haber61’e yaptığı açıklamada Trabzonspor’un yaptığı genç oyuncu transferlerini doğru bulmadığını söyledi.
Haber61 Genel Koordinatörü Tuncay Lakot’un sorularını yanıtlayan Hayrettin Hacısalihoğlu, kulüpler için yapılan yapılandırmanın fayda getireceğine inanmadığını belirtti.
Yapılan transferler, 1461 Trabzon’un durumu, Kulübün borcu, yapılandırma süreci, Yusuf Yazıcı konusu, Şenol Güneş yorumu, UEFA Avrupa Ligi kurası ve daha birçok konuda açıklamalarda bulunan Hacısalihoğlu şunları söyledi;
2011 SONRASI TRABZONSPOR ÇOK YANLIŞ BİR TRANSFER POLİTİKASINA GİRDİ
Trabzonspor’un en büyük gideri transfer harcamasıdır. Oysa bizim camiamız hep diğer sair işlerdeki harcamalarla ilgili tenkitler, yorumlar yapar. Büyük yankı uyandıran bağış kampanyalarının yada sair harcamaların toplamı bir transfer bedelinin yarısı etmiyor. Yani bir transferi doğru yaparsak harcamalara ve bütçe açığına katkı yapmış oluruz. Tabi ki transfer yapmazsak ekonomimiz düzelecek manası çıkmaması lazım ama kulüp personellerinin aldığı ücretin toplamı Sosa’nın aldığı ücretin günlük faizi olmaz. Olaylara yanlış bakmamak lazım. Tabi ki personel tasarrufu da yapılacak, diğer konularda da tasarruf yapılacak ama asıl büyük giderimizin ve bugünkü bütçe açığının yanlış transfer olduğunu adımız gibi bileceğiz. 2011 sonrası Trabzonspor çok yanlış bir transfer politikasına girdi. Değerlerinin çok üzerindeki bedellerle alınan oyuncular, sonradan ücretsiz hatta gelecek dönemlerdeki alacakları paralarla birlikte gönderildi. Yerine yeni oyuncular yüksek bedellerle alındı. Transfer yanlışlığı 2011’den beri 3 dönem geldi. Şimdi geldik bugüne. Şuanda “geçmiş dönemlerdeki başkanların yanlışlarının bedeli ödüyoruz” gibi bir ifade kullanılıyor. Acaba bugün bu konuya gereken önemi hassasiyeti gösteriyor muyuz? Gelecekte yeni bir başkan geldiği zaman “bir önceki başkanın yanlışlarının bedelini ödüyoruz” mu diyecek. Trabzonspor camiası hep bu şikayetleri serzenişlerini mi dinleyecek? Yoksa, belki biraz acı pansuman olacak ama borcun azaltılması için transfer hovardalığında sayısal olarak da ekonomik olarak da umut olarak da bulunmayacağız. Her alınan oyuncu umut yaratıyor. Sonunda taraftarın, basının da baskısıyla yeni transferlere kucak açıyoruz. Transfer doğru yapılırsa çok faydalı bir şey kulübe güç katar ama yanlış yapılırsa kulübe en fazla zarar veren faaliyet olur. Hiçbir kulüp bugüne kadar hatasız transfer yapmamıştır. “Transferde yüzde 60 isabet varsa çok doğru bir transferdir” sözü vardır. Ama yanlış oranını artırmamak lazım geçmişte yaptığımız gibi.
GENÇ OYUNCU TRANSFERİ BANA GÖRE DOĞRU DEĞİL
“Bütün sportif toplantılarda karşılaştığım kulüp başkanları ve teknik adamları tebrik ediyor, altyapıdan gelen gençleri oynatmanız, örnek oluyor, Türk futboluna katkı sağlıyor. Sizle gurur duyuyoruz.” Şimdi bu sözü bir tarafa koyalım. Doğru, hakikaten çok planlayarak olmasa da böyle bir sonuç çıktı ortaya. Bir yıl önce milli takım düzeyindeki oyuncular neden alınmadı diye isyan ettik. Şimdi bu oyuncular varken, gençleri Trabzonspor’a, Türk futboluna kazandırmak, borç batağına bir çözüm yolu bulduk diye övünürken şimdi yeni gençler alıyoruz. Bunları çok ucuz paralara alıyoruz. Bu oyuncular oynarsa eldeki oyuncuların bir kısmını kaybedeceğiz, ne kadar isabetli transfer yaparsanız yapın 11 kişi oynayacaksınız. Gelenler oynarsa eldekiler oynayamayacak, eldekiler oynarsa gelenler oynayamayacak. Yaptığımız bir doğru var, çok iyi bir sonuç aldık ama bu yaptığımızla yaptığımız doğruyu bozuyoruz. Bana göre doğru değil. Aldıklarımızdan biri iyi çıkarsa Milli takıma alınmadı diye isyan ettiklerimizden biri oynamadığında ne diyeceğiz. Takım bu sene klasmanı bir yere koyarsak çok büyük birliktelik, destek sağlandı, camiaya ilgi verdi, stat doldu. Neden? Bizim çocuklar, herkesin tanıdığı kendinden gördüğü çocuklar olduğu için. Peştamal desenli forma neden çok ilgi gördü. Bizden bir şey. Parçalı forma Barcelona’da var diğer takımlarda var ama peştamal desenli forma sadece bizde olabilir, başka takımda olmaz. İnşallah bunun birkaç versiyonu daha yapılır. Transferi yaparken hedefe bakmak lazım. Hedefimiz ne olacak? Var mı böyle bir şey. İnşallah vardır. Sırf popülizm için transfer olmaz. Trabzonspor’un sadece sportif başarı olarak değil, sosyal bir davranış olarak da şehre katkı olarak da kendi çocuklarını yetiştirip hem Türk futboluna hem Trabzonspor’a hem de yöresine katma zorunluluğu vardır. Bunu bu dönem çok daha fazla yapması lazım. Hiç transfer yapmamak da olmaz. Yapılacaktı ama eksik bölgelere direk oynayacak oyuncu alınabilirdi. Belki başka zaman böyle bir transfer politikası uygun olabilir. Biz sıkıntılardan ancak kendi yıldızımızı kendimiz üretirsek kurtuluruz.
YUSUF YAZICI SATILMALI MI?
Yusuf Yazıcı, kulübün borçlarına derman olacaksa satılmalı. Yusuf yazıcı satılıp parası çarçur edilecekse, sıradan oyuncular alınacaksa satılmamalı. Trabzonspor ve Türkiye’deki bütün kulüplerin bu seneki bütün politikası borçlarını azaltmak olmalıyken herkes başka şeyler peşinde. Bankalar birliği hükumetinde desteğiyle kulüplerle ilgili bir yapılandırmaya gitti. Nasıl bir yapılandırma yapıldıysa herkes transfer avcılığına başladı. Borçlar silinmedi, iki sene ertelendi. İki sene faizler ödenecek sonra anapara ve faizleri ödenecek. Peki bunu karşılayacak bir gelir yaratıldı mı? Hayır. Yaratılır mı? Bu akılla bu mantıkla bence yaratılmaz. Trabzonspor’un tek kurtuluşu geri dönüşümsüz kaynak bulmak. Kaynak bulunmadığı sürece bizim yıllık gelirimiz borcumuzun yıllık faizini ödemiyor. Kaldı ki daha personel giderleri, tesis giderleri, futbolcu ödemeleri var. Bizim kulübün borçlarını makul rakamlara çekmemiz gerekir. Satılan formalar Ekuban’ın bonservisinin yarısı değil, kaldı ki 25 tane futbolcu var. Bizim her konuda önceliğimiz borcu kapatmak üzerine olmalı. O arada yarışacaksınız da. Belki o arada Yusuf değil Yusuflar yetiştireceksiniz. Ama böyle dışarıdan oyuncu alırsanız olmaz. “Herkes bizi altyapıdan oyuncu yetiştiriyoruz diye takdir ediyor” deniliyor. 1461’in düştüğü yerde, bu kadar oyuncu alındığı yerde nasıl olacak. Peki altyapıyla gurur duyuyoruz da altyapıyla ilgili ne yaptık? Hocaları yurt dışına eğitime mi gönderdik, Bir hoca mı getirdik eğitim için yada yeni eğitim tesisleri mi yaptık? Trabzonspor’un en büyük ihtiyacı ve olması gereken en büyük politikası borçlarını azaltacak yeni projeler üretmek olmalı.
AKYAZI STADI'NIN YANI TRABZONSPOR’A VERİLMELİ
Trabzon küçük bir şehir. Borcumuz o kadar yüksek ki bütün Trabzon’u tarasan o parayı çıkaramazsın. O zaman bir değil yüzlerce proje yapmamız lazım. Benzin istasyonu 1 değil 5 tane olması lazım. Başkan projelerde olması lazım. Devlet ve Belediyeden katkı alması lazım Trabzonspor’un kurtarması için. Trabzon halkının bir sosyal yapısı var. Bu insanların göçünü önlemek, huzurunu sağlamak için sorunlarını çözmek lazım. Trabzon halkının Trabzonspor’dan daha önemli bir sorunu var mı? Akyazı stadı yapıldı. Stadın yanında bir arsa var. Burayla ilgili bir iki proje var. Oranın şehir hastanesi olmasını düşünmek bile Trabzonspor’a zarardır. O alan Trabzonspor’a verilmeli. O alanın doldurulmasını Trabzon halkının birçoğu Trabzonspor’a bir katkı olacak diye ses çıkarmadı. Burada Trabzonspor’a gelir getirici birçok proje yapılması lazım. Bunlardan biri Disneyland olabilirdi. Görüşüldü. İktidarın desteğiyle bunları çözmek gerekir. Yönetimlerin asli görevleri bu projeleri takip etmek olmalı.
O SENE BU SENE Mİ?
O sene bu sene olabilir. Geçen sene de olabilirdi. Biz sadece kendi maçımıza bakıyoruz. Galatasaray ile İstanbul’da oynadığımız maçı kazansak şampiyon oluyorduk diye bakılıyor. Diğer takımlarında çok rahat kazanacağı ancak kaybettiği maçlar var. Başakşehir o kadar puan öndeyken şampiyon olamadı. Buna rağmen şans bize gülse biz olurduk. Ama böyle bir kesin ihtimal yok ki. Busene olabilir miyiz? Gayet tabi olabiliriz. Böyle ihtimaller üzerine zaten gırtlağına kadar borçta olan bir kulübü daha çok borca sokup sonra “ne yapalım” demek doğru değil. Biz daha temkinli olmak mecburiyetindeyiz. Sonra ah var fayda etmez. Ekonominiz iyi küme düşseniz çıkabilirsiniz ama ekonominiz kötüyken düşerseniz yok olup gidersiniz. Bu kulübün nerelerden buraya geldiğini nasıl zorluklarla mücadele ettiğini iyi bilmek lazım. Giden eyvallah deyip gidiyor. Yapanın yaptığı yanına kar kalıyor. Şimdi yeni tüzükle daha yaptığımı profesyonel kulüpler yasası çıkar, bu uygulanır da bu insanların harcamaları yaptığı icraatlar daha ölçerek biçerek olur ve kulüpler daha sağlıklı bir yapıya kavuşur.
1461 ÇOK BÜYÜK KAYIPTIR
Geçen yıl devre arasında o durumdan kurtaracak o durumdaki kulüp için bedeli ne olursa olsun birkaç direk oyuncu almak lazımdı. Onlara ödeyeceğimiz paranın çok daha fazlasını kazanıyorsunuz. Kaldı ki böyle bir para kazanmasanız bile yetiştirdiği oyuncuları kadroya katarak kazanıyorsunuz. Oradan katacağınız bonservissiz her oyuncu kulübe katkı olur ve bunlar sizin çocuklarınız. Trabzon şehrine de katkınız olur, Trabzonluluk ruhuna da katkınız olur. Yusuf ve Abdülkadir bir piyango olarak geldi ama işin gerçeği gelecek oyuncuların ara takımda değerlendirilip gelmesiydi. 1461 Trabzon’dan gelen oyuncular hemen hemen oynayabilecek durumdaydı. Onlar daha yetişmiş, hazır oyuncular oluyordu. 1461 Çok büyük kayıptır. Son senelerde genç oyuncuların katılımı ile ne kadar ihtiyaç olacağını göreceğiz.
TRABZONSPOR İNŞALLAH SPARTA PRAG KARŞISINDA BAŞARILI OLUR
Çok daha zayıf takımlar vardı. Kura çekmenin bir meziyeti yok, tamamen şans ama keşke Sparta Prag’ı çekmeseydik. İyi bir futbol ülkesi. Bize de bu tip takımlar ters gelir. İskandinav ülkesi Norveç, Danimarka ülkesi takımları ve Çekoslavakya’nın sert futbol anlayışı bize sert geliyor. Trabzonspor’da bu tip maçları çok oynamış, başarılı olmuş, inşallah bunda da başarılı olur. Ekonomik anlamda da asıl kazanım gruplarda olacak.
BÜTÜN MAÇLARI FİNAL GÖRÜRÜM
Ben önemli önemsiz demeden bütün maçları final gibi görürüm. En basit maçta dahi berabere kalsak yenilsek çok üzülürüm. Galip gelince de çok mutlu olurum. Hangi takım olduğuna bakmam.
ŞENOL GÜNEŞ GİBİSİNİ GÖRMEDİM
Şenol Hoca’nın futbolculuk döneminde de aynı yaşlarda olmamıza rağmen ben yöneticiydim. O zamandan beri hep beraberdik. “Sen Şenol Hoca’nın hiç yanlışını görmezsin derler.” Şenol Hoca’da insan, zaman zaman onun da benimde yanlışlarımız olmuştur. Ama bilerek hiç yanlış yaptığını görmedim. Mesleğini onun kadar seven ilgi gösteren bir adam da görmedim. Kulüpte birçok yerli yabancı teknik adamla çalıştım. Şenol Güneş kadar 24 saat işini düşünen, taviz vermeyen, eğlenceyi işine tercih etmeyen bir adamdır. Milli takımda da diğer takımlarda da öyleydi. Çok özel bir teknik adam. Milli takımdan haksız ayrılmasından sonra Çünkü böyle bir başarının ardından bir teknik adam ayrılmazdı. Basit hadiseler sonucu görevinden ayrılmak mecburiyetinde bırakıldı. Sonradan insanlar takdir edince ismi milli takımla birkaç defa daha anıldı. Şimdi de geldi. Bana göre kendisi için Türk futbolcu için ok doğru bir görevlendirme oldu. İnşallah çok başarılı olur. Trabzonlu olarak futbolsever olarak bizleri de sevindirir.
YAPILANDIRMANIN FAYDA GETİRECEĞİNE İNANIYORUM
Transferde alacağımız oyuncuları almayıp bunu borçtan düşersek en büyük transfer kazanımını yapabiliriz. Kaldı ki biz olan bir paradan harcama yapmıyoruz. Biz olmayan bir para ile hovardalık yapıyoruz. Bütün kulüpler bu vaziyette. Bu yapılandırma Türk futbolu için belki de bugün ki şekliyle çok sağlıklı netice vermeyecek. Belki 2-3 sene sonra bu yapılandırma Türki Futbolunu mahvetti diyeceğiz. Çok faydalı olacağını düşünmüştüm. Kulüplere yeniden harcama rahatlığı vermenin fayda getireceğine inanmıyorum. Gereği gibi yapılsa çok ihtiyaç vardı. Bir hatalar zinciri ile bu durma gelmişti, bunu çözmek toplumun sosyal yapısına katkıda bulunmak, Türk futboluna destek olmak adına çok önemliydi ama 2 sene ödemesiz dedik yeni baştan başladık.
BU KULÜBE EN BÜYÜK İHANET ODUR
Bizim yaptığımız asla muhalefet değil. Tek arzum kulübün iyi olması. Kulübü seven, bilgisi olan, önerisi olan insanların bunları söylemesinin külüne ve yönetime katkısı olur. Zaten değdiğinin bir karşılığı yoksa dikkate alınmaz. Bu önerilerin sık sık yapılması lazım. Onlara yapacağımız destek, ilgi uyarmak, işin doğrusuyla yoğurmak, harmanlamak, daha sağlıklı kulübe faydalı olmak. Belki toplum bu kadar baskı yapmasa onlarda ekonomiyi düzeltmeye uğraşırlar. “Gelin bunları kongrelerde söyleyin” bu kulübe en büyük ihanet odur. Kongre divan başkanı konuşmaları sınırlandırıyor. Ayrıca yönetim ve başkan aleyhinde bir şey söyleyemiyoruz. Hemen “Cevap hakkı doğuyor” deniyor. O söylüyor ne isterse başkası söyleyemiyor. Bunun geçerliliği yoktur. Belki ben futbolcularla ilgili bir şey söylemek istiyorum, 6 ay sonra kongrede söyleyeceğim. Şimdi söylemem lazım ki yönetim belki bir daha düşünecek, belki vaz geçecek. 6 ay önceki şeyi şuanda desen olmuş bitmiş işler olacak. Mesela takdir edeceğiz onu da kongrede mi diyeceğiz. 6 ay sonra formalar iyi oldu desek çok şey değişmiş olur.