Hayrettin Hacısalihoğlu: “Trabzonspor’un geleceğinden endişeli olmamak için aklından eksik olmalısın”

Hayrettin Hacısalihoğlu Haber61 TV'de ekranlara gelen Aleni Sorular programında önemli açıklamalarda bulundu.

Trabzonspor Eski Asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu, Haber61 TV’de yayınlanan Aleni Sorular programında Atakan Kadıoğlu’nun sorularını yanıtladı.

Hacısalihoğlu Trabzonspor’un geçmişinden bugüne birçok konuya değinirken bilinmeyen anıları da anlattı.

Hayrettin Hacısalihoğlu: “Trabzonspor’un geleceğinden endişeli olmamak için aklından eksik olmalısın”

İşte Hacısalihoğlu’nun sözlerinden öne çıkanlar

ATAL’IN ETKİSİ

Trabzonspor’a iyi bir yönetici profili ile, önce amatör kulüplerde yöneticilik yaparak, sporcu yönetim ilişkisini öğrenerek geldim. Benim gibi birçok kişi vardı. Yönetime girerken en önemli etken çocukluk arkadaşım Süleyman Atal’dı. Kendisi girerken illa beni de istedi. Ben de istiyordum, kendisi asıl ben yedek yönetici oldum. Kader , bir yıl sonra o istifa etti, ben onun yerine asıl oldum. Halbuki biz beraber çalışmak istiyorduk.

Şartların getirdiği bir tesadüftür, ben futbol şubesiyle girdim, sonra genel kaptan sonra da asbaşkan oldum. Hiç görevsiz yönetici olmadım. Futbol kulüplerinde yönetici olmak isteyen herkesin hevesi futbol takımıdır. Ben hep öyle oldum. Belki iyi futbolcu olamadım ama genç yaşta yönetici oldum.
Birçok dönem arkadaşımla onlar futbolcuyken ben yöneticileri oldum. Turgay, Şenol vs onlar daha bırakmamıştı ben onların yöneticisiydim. Kendi açımdan değerlendirdiğimde arkadaşlıklardan dolayı ne onlara ne kulübe zarar verecek tarzda olmadım. Hep kulübü koruyan bir yönetici profili çizdim diye düşünüyorum Yönetici olduğumda 26 yaşlarındaydım.

ZİYABEY’İN BAHÇESİNDE BÜYÜDÜM

Ziyabey sahası da adım olarak evimize 100 adım yoktu. Hep okuldan sonra Ziyabey’in bahçesine giderdik. Özkan Sümer, Faruk Özak, Atay Aktuğ onlar İdmanocağı genç takımındaydı onları seyrederek onlardan bir şey alarak hayranlıkla izleyen bir çocukluk geçirdik.

Trabzonspor kırmızı beyaz kurulduğundan itibaren babamla tüm maçlara giderdim. Babam İdmangücü’nün önemli yöneticisiydi. Ben maça gitmeye İdmangücü, İdmanocağı vs ile başladım. O yaşta şeref tribününde oturarak maç izlemeye başladım sonuna kadar da hep orada oturdum.
İdmangücü, İdmanocağı maçları olduğu zaman oraya giderdik dışarıda da bir alan vardı potalar vardı basketbol maçları oynanırdı. Önce o maçı seyrederdik.

Çocukluğumuz o bahçede geçti. Süha Akçay o zaman gelirdi, o da çok genç yaşta İdmanocağı’nda genel kaptan olmuş. Trabzonspor’da da hep aynıydı. Belki de yönetici olmam da onu hayranlıkla izlemekti.

Bizim yazlık evimizde havalimanının tam karşısında tesislerin olduğu yer bizim evimizdi. Ben orada doğdum. Zaman geçince yöneticiliğe girince genç yaştayken bazen işlere karışıyorum. O zaman Sebahattin Karadeniz de yönetimdeydi dedi ki “Ne karışıyorsun nereden geldin sen” dedim ki “Ağabey ben burada doğdum asıl siz nereden geldiniz” böyle de bir espri vardı. Herkes güldü o zaman. Kader ağlarını Trabzonspor ile örmüş.

TRABZONSPOR TESİSLERİ

Trabzonspor tesislerini kim yaptıysa, sebep olduysa Allah razı olsun. Trabzonspor ekonomisi çoğu zaman müsait olmayan bir kulüptü. Türkiye’de ilk tesisi yapan Mehmet Ali Yılmaz’ın uğraşlarıyla Trabzonspor olmuştur. Avrupa’da bile çoğu takımın yoktu. Ancak bizde millet olarak bir alışkanlık var. Bu tesisleri yaptığınızda bitmez. İki, 3 yılda bir yenilemeniz gerekir. 5 sene de bir köklü restore edeceksiniz. Belki 30 senede bir yıkıp yapacaksınız. Hele de çok kullanılan alanlar tuvalet, banyo vs gibi bölümleri mutlaka yenilemek lazım. Hijyenik olması gerekiyor.

SOYUNMA ODASININ AÇILIŞINI YAPTIK

Önceden zaman da çok olurdu, Almanya’da kampa ben giderdim mesela takımla. Gittiğimde oranın önemli kulübü hangisiyle bir şekilde, menajerler vasıtasıyla gider onların tesislerini gezerdim. Mesela bir tanesi şuydu; Bremen’de kalıyorduk Werder Bremen de Avrupa şampiyonu olmuştu. Tesislerini gezerken dolaplarda numaralar isimler yazıyor. Yerler de yapılı. Antrenman malzemesi, forması hepsi aynı numara. Neden böyle diye sordum onlar da sizde nasıl dedi. Ben de “Malzemeci masanın üzerine koyar herkes alır giyer” dedim. O sorumlu bana çok mahsurlu olduğunu söyledi. Niye diye sorunca “ Sporcularda mantar haslığı çok olur. Bir başkasının çorabını şortunu başkası giyerse bulaşır. Atletini giyerse koltuk altından bakteri alır.” dedi. Trabzon’a dönünce Türkiye’de ilktir gittim numaralar yaptırdım. Örneğin 5 numaradan 50 tane yaptırdım. Sonra bunlar elle dikilecek. Soyunma odasını da alt kattan üste aldık. İçine mobilyalarını dolaplarını yaptık. O yere yaptıkları mondo malzemenin örneğini aldım, İtalya’dan getirdik soyunma odasına serdik. O soyunma odasının açılışı yapıldı. Türkiye’de milli takımın bile öyle odası yoktu. Aslında benim işim de değildi ama kulübe fayda sağlayacak işlerle uğraşmaya çalıştım.

ÇİFTLİK MESELESİ

Bir gün yine tesislere gidiyorum. Sahalar bakımda, çocukların çalıştığı sahanın orada pis bir koku var. Tesislerin yapımında çıkan hafriyat da orada çöpler de oraya dökülmüş. Bunları boşaltın dedim, denize döktüler. Denize dökünce 50 kamyonsa 100 kamyonla o denizi temizletip boşalttık. Yerine toprak aldırdım. O dönem de GDO’lu ürünler çok fazla vs. Trabzonspor’un mutlaka sosyal sorumluluk projesi içerisinde olması lazım. Hatırlayın Barcelona’nın yıllarca göğsünde Unicef reklamı vardı. Başkanları verdiği röportajda ücretsiz yaptıklarını söylemiş ama reklamdan daha fazla kazandıklarını söylemişti. Çin’deki Brezilya’daki İngiltere’deki insanlar sempati duyarak Barcelona taraftarı oluyor, malzeme alıyor. Sadece maç günü İngiltere’den 1500 taraftar geliyor.

Ben de sosyal sorumluluk anlamında bir şeyler yapmalıyız dedim. GDO’suz ürünleri tanıtalım dedik. Basın bölümümüze dedim ki buna Trabzonspor çiftliği deyin. Ancak bazı fesatlar önce Hayri babanın çiftliği sonra Sadri babanın çiftliği diyerek konuyu anlamadan öğrenmeden yazdı. 500 metrekare bir yer ben oraya köyden tavuklar, yerli inekler aldırdım. Bir aileyi asgari ücretle oraya yerleştirdim. Futbolcular da buraya geliyor sabah foldan yumurta alıyor dalından domates koparıyor, kahvaltı yapıyor. Bunu başka bir kulüpte yapmak futbolculara sunmak mümkün değil. Bizim diğer kulüplere göre sosyal alanda eksikliklerimiz var ama biz üstünlüklerimizi öne çıkarırsak o eksiklikleri gideririz dedik. Öyle de oldu futbolcular oradaki ineklerin sütünden yapılan sütlacı, yoğurdu yiyor. Özellikle Avrupalı futbolcular gelen ailelerine anlata anlata burayı bitiremiyordu. Ama bunun toplumdan destek alması gerekirken tenkit oldu. Domates mi satacağız dediler. Orada konu domates değildi. Böyle bir şeyi bile insanlar tenkit ediyorsa böyle bir topluma değmez dedim.

BÖYLESİNİ REAL MADRİD BİLE SUNAMAZ

Şuanda bile futbolculara verilebilecek bir moral mesela. O dönem bir tane kayık aldım. Bir oyuncuya bir maçta prim olarak 100 bin TL verildiğini düşünürseniz, 15 bin TL’ye bir kayık aldım. Faroz’da boşta olan bir balıkçıyı da asgari ücretle oraya aldım. Oltayı, misinayı vs hazırlıyor. Sonra futbolcular Alanzinho, Colman, Egemen diğerleri gidiyorlar balık tutuyorlar. Onun kendi tuttuğu balıkları getiriyor aşçıya getiriyor hazırlayıp ailesiyle çocuğuyla oturup yiyior. Bunu Real Madrid bile oyuncusuna sunamaz. İnsanın en sevdiği balık kendi tuttuğu balıktır.

2011’DEKİ BAŞARININ SIRRI

Yat limanının ön tarafını da harabe vaziyetteydi ağaçlar diktim vs. Orada masalar yaptırıyordum, Avrupa’da olduğu gibi. Oyuncu antrenmana geliyorken hanımı çocuğu orada çay içip yemek yerken futbolcu da antrenmanını yapıyordu. Futbolculardan duyuyordum hep antrenmana giderken çocukları ağlıyordu. Bunu yapınca çocukları da hadi gidelim diyerek antrenmana aile olarak şevkle gidiyordu. Bunu nereden biliyorum, 2011’den biliyorum. O sonuç kadronun çok iyi olmasından değil, ekip olmasından huzurlu olmasından 3 kupa aldı. 3 kupa vardı 3’ünü aldık birini çaldılar. Ya da biz yönetim olarak biz kollayamadık. O kadro Trabzonspor’un en iyi kadrosu değildi ama hocasından malzemecisine kadar huzurlu aile olmuş bir ekipti. Eğer kadro iyi bir ekip olmazsa başarılı olmasının imkanı yoktur. Şenol Güneş’in başarısının en büyük sırrı da budur. Milli takımda da Bursaspor’da da Beşiktaş’ta da Trabzonspor’da da aynısını yapmıştır.

Ben de görevdeyken hep amacım onların amacına yardım etmek oldu. Bir oyuncu alınırken sadece sahadaki performansı değil antrenmandaki sosyal hayatındaki yaşamı da çok önemli hususlar.

TESİSTEKİ RESTORAN

Tesisler yapıldığı zaman restoran bölümünün kapısı kilitlenerek bırakılmış. Camları takılmış gerisi kargas şekilde yıllardır duruyor. Hiç kimse de burası neden böyle diye sorgulamamış. Tam o sırada da milli takım Trabzon’da maç yapsın diye bir gayret var. Dediler ki Trabzon’da futbolcuların kamp yapacağı bir tesis yok. Burada kamp yapacağı yemek yiyeceği bir yer yok. Onlar da öyle bir yer arıyor. Fatİh hocayı aradım siz gelin ben orayı 5 yıldızlı restoran yapacağım dedim. İnanın 15 günde orayı yaptım gece saat 12’ye kadar son geceye kadar oradaydım. Oturma grupları aldık koyduk, arasına koyulacak halıları ben gidip Rus pazarından sırtıma vurup teker teker aldım. Bunun futbol şubesiyle bir ilgisi yok bunun orayı sevmekle alakası var. ,

DÜNYANIN HİÇ BİR YERİNDE YOK

Trabzonspor tesisleri konumu açısından çok özel bir yer. 3 dakikada havalimanına gidiyorsunuz. Antrenmana çıkıyorsunuz yarım saat sonra uçakta gazete okuyorsunuz. Önü de deniz.
Biz bir ara Hollanda’da Maastrich takımıyla anlaşmıştık. Futbolcu yetiştirmek için vs. Önce dediler ki Trabzon’u da bir gelip görelim. Geldiler tesisleri gördüler dediler ki “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir tesis yok. Havalimanından çekin, burada tesis arkada deniz, yatlar. Transferde 1. Öncelikli kulüp olursunuz. “ Sonra biz de o fotoğrafı sıkça kullandık.

YANLIŞ YÖNETİM MODELİ

Kulüpler yanlış modelinde. Kulübün sahibi olacak ya da sorumlusu olacak. Şimdi yönetim sorumlu değil. Bir başkan geliyor, Trabzonspor 3. Olmuş. O kadrodan 3-4 isim gelecek yılda da olur. 18 kişi bir kadroyu düşünürsek toplamda 26 kişi olması lazım. Matematik olursa geçen seneden en az 4 futbolcu kaldığını düşünürsek en fazla 21 oyuncu alabilirsin. Hiç 60 tane oyuncu alınır mı? Niye alınır, bir kulübün sahibi değilsin verdiğin paranın sana bir zararı yok, hovardalık yaparsın. İki; sorumlu değilsin. İstifa eder gidersin kimse hesap sormaz. Bunu yaşadı bu kulüp. Sonra başka bir başkan geliyor, o da 38 tane alıyor. 60 oyuncu alan kulübe, 38 oyuncu daha alınır mı? Hedef ne, sonuç ne. Bunun sorumlusu var mı, hesabı soruluyor mu yok. Biz yanlışlardan doğru çıkmasını bekliyoruz.

BÖYLE TARAFTARIN ÜYELİĞİNİ İPTAL EDECEKSİN

Trabzonspor devre arasında bir çok oyuncu aldı. Hala herkes bir tane sağbek alsaydık, bir tane forvet alsaydık dedi. Bir kişi de çıkıp demedi bu kulüp bunları nasıl alacak. Şampiyon olursan harcadığın paranın 10’da biri de çıkmaz. Manevi tarafı da var vs diyelim yaptık diyelim. Sezon sonu şampiyon olamadın ne olacak. Hiç hesabı kitabı yok. Gelecek sezona bakalım, hocayı kovarız vs. Bizim taraftarımız kandırılmaya hevesli. Bir tane alınan oyuncu tenkit edilmiyor. Bir utanç kaynağı; 60.oyuncu alındı havalimanında marşla karşılandı omuzlara alınıp kaşkol takıldı. Bunu yapan taraftarın üyeliğini iptal edeceksin. Hiç böyle bir şey olur mu. 60. Oyuncu çok doğru çok katkısı var diyelim. Zamanında 59 tane yanlış aldın demektir. Niye zamanında böyle bir adam alamadın.

CHELSEA’DEN ALIYORSAN ÖNCE TRABZON ŞARTLARINA BAKACAKSIN

Transfer yapıyoruz, Chelsea’den. Orada oynayan bir adam alıyorsun. Chelsea neresi? İngiltere dünyanın en klas ülkesidir. İngiltere’nin en popüler yeri Londra’dır. Londra’nın en popüler semti Chelsea’dir. Oradaki mağaza da kafe de daha pahalıdır. Şimdi oradan oyuncuyu alıp Trabzon’a getiriyorsun. Bir Trabzon’un şartlarına bakacaksın, verdiğin sözlere bakacaksın sonra oynamadı diye kızacaksın. Takımın iç dengesini de bozacaksın. Sonra bunun hesabı kitabı da yok. Gel kongreye bir nutuk çek alkış al. Böyle bir düzen olabilir mi? Bunu medeni ülkelerin herhangi birinde yaparsa herhalde futboldan men edilir.

DÜZEN BOZULDU

Biz de bir tane yanlış yok. Çok yanlış var. Bir kere düzen bozulmuş. Önceden güzel bir üye profili bulmuş geçmişte. Kimseyi almıyorlar, kuyumcu grubu var, İdmangücü grubu var, İdmanocağı grubu var. Bu çok sempatik gelmemesine rağmen doğru sonuçları var. Oralardan temsilciler gelmiş yönetimler oluşmuş ve başarılar yakalanmış. Her sene iki üç kişi gidiyor geliyor. O gelen kişiler oturmuş kadro içinde örfü adeti biliyor. Olmazsa kongrede gidiyor. Sürekli bir tecrübeli kadro yol gösteriyor, ilerliyor. Trabzonspor’un en iyi yöneticisi Nizamettin Algan’dır. Onun gibisi hiç gelmedi gelmez. Her işi yapar ancak öne çıkmaz, tartışmalara girmez. Başarılı yılların mimarı odur. Bunları yaparken doğruyu anlatarak yaptı. O dönemler de personeller de çok az. Yöneticiler hep iş yapan kişiler. Böyle bir düzen var. Sonra bu düzen bozuldu. O tarz devam etse belki de daha başarılı olunacaktı.
Mesela bir Hikmet abi vardı, sorunu on dakikada en pratik şekilde çözerdi. Orhan Çobanoğlu vardı onun gibi kulübü temsil eden kimse olmadı.

BEN BU YÖNETİMDEN İSTİFA ETMEDİM

Mesela bazı şeyler yanlış biliniyor. Bu yönetimden niye ayrıldın diyorlar. Ben girerken dedim ki ilk kongreye kadar olacağım sonra yokum. Ben istifa ederek ayrılmadım. Ama fikir olarak ayrıldığım şeyler var. Bu hesaplaşmaya döndüğünde ben orada olmuyorum. Ben kendi egolarım için kulübe zarar verecek işlerin içinde olmam. Şunu da düşünüyorum, benim kadar kendinden önce Trabzonspor’u düşünen bir çok şeyi feda eden bir adam oturup bir de seni memnun etmem, sen beni memnun edeceksin. Buna ego veya kompleks ne derseniz deyin. Ama ben kendimi 67 yaşından sonra değiştiremem. Senin istediğin gibi biri olamam. Hiç fedakarlık yapmayan insanlar ben de yöneticiyim diyor. Tesadüf de oluyor, bizim olduğumuz dönemlerde takım açısından başarılı dönemler oluyor.

1461 PERİŞAN EDİLDİ

Benim yaptığım en önemli şey 1461’dir. Orayı perişan ettiler. 1461’i şunun için kurduk, 1 futbolcu yetiştirmek, 2 antrenör ve teknik adam yetiştirmek, 3 yönetici yetiştirmek 4 personel yetiştirmek. Orada bakacağım adam çok iyi bunu A takıma alacağım. Eğer 1461’de bir dönem yöneticilik yapıp gelirse daha başarılı olur. Bunun örneği de var. Mustafa Akçay, Serkan Ünver ve futbolcular geldi o takım 4. Oldu. Çok iyi bir takım mıydı, hayır. Ama yanına 3-4 iyi oyuncu daha katılabilirdi.

GEÇEN YIL KAÇAN ŞAMPİYONLUK VE KARAMAN’IN GİDİŞİ

Şampiyonluğun neden kaçtığını Başkan asbaşkan çıkıp açıklayacak. Hiçbir şey olmadı diyebilirler. Bizim yüzümüzden de oldu diyebilirler. Bizden şampiyonluk alındı kumpas vardı değil daha realist olunmalı.
Ünal Karaman’ı çok severim. Şenol Hocayı da çok severim. Ama sevgim dostluğumuz ayrı, kim diyebilir ki Trabzonspor’a ondan daha çok yararı olacak biri var. Arkadaşlığımız var diye seni teknik direktör mü yapacağım. O özelliği olacak. Ünal da öyle. O zaman ekip yaratacak biri lazım. Futbolun taktiğini vs çok bilecek biri değil o sinerjiyi yaratacak biri lazım. Kaldı k Ünal’ın teknik direktörlüğü de iyidir. Trabzonspor da çok zor şartları olan bir kulüp. Burada sevilmeyen, diyalog kurmayan bir adam olmaz. Trabzonspor teknik direktörü şehirle ilçelerle Trabzonspor’u bir birine bağlayacak. Senden bir parça olacak. Ünal bunun için iyi. Ünal’ın gönderilmesi korkunç yanlış. Bir takım liderken rakipleriyken arada puan farkı varken devre arasında hocasının görevine son vermez. Aranızda bir sorun varsa sezon sonunu beklersiniz. Ünal’la da şampiyon olamayabilirdik. Ama o zaman ben elimden geleni yaptım da olmadı dersin. Ama şimdi herhalde biz de sebep olduk şampiyonluğun gitmesinde dersiniz.

Olağanüstü bir şart olmadıktan sonra bir takım 1’den fazla teknik direktör değişmemesi lazım. Hiçbir hoca da hiçbir futbolcu da kabahat yoktur. Niye, çünkü onları sen alıyorsun. Trabzonspor’un alacağı klasta hocayı bilirsin ne olduğunu. Futbol camiasında bunlar hemen duyulur. Alıyorsun sonra bundan hoca olmaz diyorsun.

AĞAOĞLU’NUN GEÇEN YIL YAPTIĞI HAREKET

Alanyaspor maçında başkanın hareketi abesle iştigal, utanç. Liderler ne söyleyeceğini değil ne söylemeyeceğini bilendir. Başkan bir kulübün lideridir. Lider ne yapacağını değil ne yapmayacağını bilecek. Ne olursa olsun kendini tutacak. Dayanamıyorsan dayanabileceğin işlere gideceksin.

TRABZONSPOR’UN GELECEĞİNDEN ENDİŞELİ OLMAMAK İÇİN AKLINDAN EKSİK OLMALISIN

Trabzonspor’un altyapıya dönmesi gerekir mi gerekir. Bir kulübün birinci kriteri ekonomidir. Ekonomisine göre yatırım yapacak, kadrosunu yapacak, faaliyet gösterecek. Biz de hiç dikkat edilmeyen husus ekonomi. Ekonomisine baktığınız zaman bugünkü şartlarda altyapıya yönlenmek zorundadır. Dünyada üç tane model var. Kendi oyuncu yetiştiren kulüpler. İkincisi Liepzig gibi proje takımlar var. Mesela bizden Sörloth’u 20 Milyon’a alıp 60 Milyon’a satmayı hedefliyor. Redbull’un takımı sanırım Liepzig böyle bir iki takımı daha var. Bir de Real Madrid gibi en iyi oyuncuları alan takımlar var. Ama bunların hepsinin bir planı projesi var. Bizim gibi 1461’deki oyuncuyu kadroya katıp Malouda’yı Chelsea’den alırsan olur Lahana çorbası. Böyle belirsiz plansız programsız iş olmaz. Trabzonspor’un geleceğinden endişeli olmamak için bir akıldan eksik olacaksın ya da iki Trabzonspor’un ekonomisini hiç bilmeyecek. Trabzonspor taksitlendirilen borcun faizlerini ödemeyedi. Sonradan çıktı bir yapılandırma modeli.

HAMSİ DESENLİ FORMA

Ben her yönetici olmadan önce notlar alırım. Mesela peştamal desenli forma yıllardır söylüyordum. Trabzonspor’un forması kendine özgü olmalı ki satsın. Bu fena olmadı ama benim istediğim farklı. Benim istediğim bir seri, eteği, kravatı yüzlerce çeşidi yapılması.
İkinci forma da hamsi pulu desenli formaydı. Bir dönem Trabzonspor turuncu alternatif forma kullandı Onu ilk gördüğümde aklıma geldi bunu neden metalik gri yapmadılar. Düşünün, bir maç forma şort ve koçlar hamsi pulu deseni, gece maçı spotlar vuruyor, kumaş da parlıyor hamsi gibi hakikaten parlayarak oynuyor. Bunu Fenerbahçeli bile beğenir. Kendine özgü olacak. Tıpkı kolbastı gibi, 61. Dakika gibi. Bunları çoğaltacaksın. Bize her yer Trabzon sloganı mesela süper. Şimdi bu iş daha kolay. Sosyal medya ve internet var. Amerika’daki bir taraftar orada Los Angels Lakers forması görüyor onun formasındaki şimşekleri çeviriyor sana atıyor. Sende çevir onu hamsiye…

Trabzon’un ekonomisi çok kötü. Trabzonspor’dan başka ekonomik katkı sağlayacak bir şey yok. Trabzonspor’un sadece forması vs değil her alanda bir şey çıkarması lazım.

Serkan Asan’ın aldığı para yabancı futbolcunun sözleşmesindeki pul parası değil. Serkan aldığı parayla yine Trabzon’dan ev alacak yatırım yapacak burada harcayacak. Yabancıya yemeği bile sen vereceksin.

VE ÖZKAN SÜMER…

Özkan Sümer çok özel önemli bir adam. Özkan Sümer hayatı 3-4 dönem. Birincisi bıçkın bir delikanlı, ikincisinde hırçın bir futbolcu, üçüncüsünde agresif bir teknik direktör, dördüncüsünde bir futbol adamı beşincisi bir filozof. Filozof olarak öldü Özkan Sümer.

Onun kadar bu mesleğe katkısı olan bırakın Trabzon’u Türkiye’yi Dünya’da yoktur. Futbolcu, yardımcı hoca, hoca, menajer, başkan, TFF 2. Başkanı, milli takım teknik direktörü, Galatasaray vs teknik direktörü, Türkiye antrenörler derneği kurucu başkanı, UEFA’nın konuşmacı olarak çağırdığı saygın bir adam.

Konuları onun kadar iyi toparlayıp şemalaştıran bir insan yoktu. Değeri inanın her geçen gün artarak anlaşılacak. Herkes için aynı şey geçerlidir ama keşke ölmeseydi. Türk futbolu ve Trabzonspor’a çok büyük katkılar sağlayacağı bir dönemdi.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
16 Yorum
Önceki ve Sonraki Haberler