Hüseyin Çimşir her şeyi anlattı - "Benim Bu kulübe aidiyetim var"
Hüseyin Çimşir Trabzonspor dergisine açıklamalarda bulundu.
Trabzonspor Teknik Direktörü Hüseyin Çimşir, Trabzonspor dergisine verdiği röportajda önemli açıklamalarda buluncu.
İşte Çimşir'in o röportajı;
Daha 12 yaşındayken Trabzonspor’un kapısından giren biri olarak şu an takımın teknik direktörü olmak nasıl bir duygu?
Gerçekten çok güzel bir duygu. 12 yaşında futbola başladığımda hayalim Trabzonspor’un futbolcusu olmaktı. Allah bunu bana nasip etti ve oynamaya başladım, sonrasında kaptanlık yaptım. Futbolculuk kariyerimin ardından yaklaşık beş yıl dışarıda görev aldıktan sonra geçen yıl tekrar kulübüme geri döndüm. Yani dokuz yıl önce oyuncu olarak ayrıldığım takımıma teknik adam olarak geri döndüm. Şimdi ise teknik direktör oldum. Özetlersek insan önce hayal ediyor ve bu hayali gerçekleştiği zaman mutlu oluyor.
Antrenörlük kariyeriniz başladığı zaman kendinize nasıl bir planlama yapmıştınız?
Antrenörlük kariyerim başladığında en üst lisansı almadan tek başıma çalışmamayı kararlaştırdım. Bu işi en alttan başlayarak, her kademesini görerek ve öğrenerek ilerlemeyi planladım. Hem teorik hem de pratikte bu çok önemliydi. Bunun sonucunda dört takımda görev aldım. Her kademeyi hazmederek yürüdüm. Trabzonspor’da lisans kısımlarını tamamladım ama sürecin bu kadar erken gerçekleşmesini ben de beklemiyordum açıkçası. Hayalim buydu ama bu kadar kısa sürede beklemiyordum. Şimdi görev verildi ve ben hazır bir şekilde görevimin başındayım. Kararlılıkla devam ediyorum.
Devre arası kampı nasıl geçti?
Kısa bir hazırlık kampı oldu. Genç oyuncuları da aramıza katarak geniş bir kadroyla verimli bir kamp süreci geçirdik. 1.5 yıldır burada görev yaptığım için oyuncuları ve potansiyellerini iyi biliyorum. O nedenle grubu değiştirmeyi çok düşünmüyorum. Sadece birkaç dokunuş yapmayı planlıyorum.
Osmanlıspor’da görev yaptığınız dönemde bizzat izleyerek transfer edilmesini sağladığınız Badou Ndiaye takıma transfer edildi. Bu oyuncunun son durumu ve takıma yapmasını beklediğiniz katkılar için neler söylersiniz?
Badou Ndiaye benden önce de transferi planlaması dahilinde olan bir oyuncuydu. Ndiaye bildiğim, tanıdığım, Türkiye’ye gelmesinde ve gelişmesinde rolümüz olan bir oyuncudur. Bu sezon takımında çok süre alamamıştı. Kendisini aramıza kattık. Önümüzdeki maçlarda takımımıza önemli katkılar yapacağını düşünüyoruz.
Devre arası kampında özellikle genç oyuncularla yakından ilgilendiğinizi gördük. Bu oyuncuların son durumu hakkında neler söylersiniz?
Bu oyuncular sezon başı kampından beri dönem dönem bizimleydiler. Çeşitli maçlarda da görev verdik. Devre arası kampında oyuncularımızın son durumlarını bir kez daha takip etmiş olduk.
U19 takımı ile aranızdaki koordinasyon da çok önemli. Bu koordinasyon nasıl sağlanıyor?
U19 takımımızın teknik direktörü Turgut Kural ile iletişim halindeyiz. Ayrıca antrenmanlarını ve maçlarını takip ediyoruz. Bu oyuncularımızdan beklentilerimiz büyük. Amacımız potansiyeli olan oyuncuları bir an önce hazırlayıp A takımımıza dahil etmek.
Takımın şu anki durumunu ele aldığınızda istediğiniz noktanın neresinde olduğunu söyleyebilirsiniz?
Bu takım geçen sezon oluşan ve bu yıl parçaları tamamlanan bir ekip. Takım olma yolunda geçen sezondan beri üstüne koyarak ilerliyoruz. Bizler de bu konuda çalışıp takımımızı daha da iyi noktalara taşımak istiyoruz. Takımımızdan beklentimiz büyük. Bu beklentilerimizi karşılayabilecek bir takımın var olduğunu düşünüyorum. İnşallah sezon sonunda beklenilen oyunu oynayarak, beklentileri karşılarız.
Takımın hedefleri hakkında neler söylersiniz?
Önümüzde lig ve kupa var. Bu iki kulvarda da hedefimiz belli. Sonuna kadar mücadelemizi vereceğiz. Sonunda başarılı olur muyuz olamaz mıyız hep birlikte göreceğiz. Potansiyeli oldukça yüksek bir takımımız var. Her iki hedefi de sonuna kadar kovalayacağız. İnşallah hep beraber buna ulaşırız.
Takım içi rekabet ve oyuncuların karakterleri hakkında yorumunuz nedir?
Takım içinde farklı karakterlerde oyuncular bulunuyor. Çeşitlendirmek gerekirse lider, kariyerli, kariyer yapmak veya daha kariyerinin başında olan oyuncular var. Bizim en büyük artımız saha içinde problem çözebilecek çok sayıda oyuncuya sahip olmamız. Potansiyeli yüksek bir takım olmamız büyük avantaj. İnşallah bunun karşılığını sezon sonunda alırız.
Sakatlar geri dönmeye başladı. Bu durum rotasyonunuzu olumlu etkileyecek gibi görünüyor.
Sakatlık problemini her takım yaşıyor. Saha zeminlerinden veya çok maç oynamaktan kaynaklı sakatlıklar olabiliyor. Bizim avantajımız bu süreci atlatıp oyuncu grubumuzla sağlıklı bir şekilde çalışabilmek oldu. Çünkü kadro derinliğiniz olduğu zaman saha içindeki işiniz kolaylaşıyor. Forma rekabeti artıyor ve bu rekabet size başarıyı getiriyor.
Motivasyonunuzu nasıl sağlıyorsunuz?
Başarılı olmak zorundayız. Mesleğimiz gereği iş az, talep çok fazla. İyi konsantre olup, kendinizi hazırlamanız çok önemli. Ben çok çalışıp, oyuncularıma bildiklerimi yansıtabilmek için uğraş veriyorum her zaman. Kendimi sürekli yenileyip, geliştirmeye çalışıyorum. Bir anlamda çok ve düzenli çalışmak benim en büyük motivasyon kaynağım.
Takımların teknik direktörlerin karakterini yansıttığı söylenir. Sizin takımınız için nasıl bir oyun karakteri tanımlaması yapılabilir?
Kısa sürede çok büyük bir değişiklik yapma şansım yok. Küçük dokunuşlar yapmayı planlıyorum. Öncelikle topu kolay kaybetmeyen, topa sahip olan, kaybedince de çok kısa sürede kazanan bir takım ortaya çıkarmak istiyorum. Maç sonuna kadar motivasyonunu asla yitirmemeliler. Çalıştığım oyuncu grubu istenileni yapabilecek potansiyele sahip.
Yabancı teknik adamlar ve uyguladıkları sistemler baz alındığında size ilham verenler hangileri?
İlham aldığım ve takip ettiğim teknik direktörler var. Ancak bu konuda önemli bir ayrıntı var. Yabancı kulüpler ile Türkiye’deki kulüplerin anlayışları farklı. Oradaki oyunu buraya getirme şansımız yok. Ülkemizdeki kulüpler farklı, oyun farklı, oyuncu farklı. Geçmişte Avrupa’da başarılı olmuş teknik adamların ülkemizde başarısız olduğuna tanık olduk. Türk teknik adamların zeki, yaratıcı ve gelişime açık olduğunu düşünüyorum ancak ülkemizde daha çok işin skor tarafına bakılıyor. Bu nedenle antrenör daha çok günü kurmakla ilgileniyor. Uzan vadeli plan yapamıyor. Futbolda bu çok önemlidir. Ülkemizde antrenöre inanırsak çok şey başaracağımızı düşünüyorum.
Kendinizi nasıl bir teknik adam olarak tanımlarsınız?
Dünya futbolunu izleyen, araştıran, inceleyen bir antrenörüm. Dünyada iki türlü antrenör çeşidinin var olduğuna inanıyorum. Bunlardan birincisi oyuncu grubunun taşıdığı antrenörlerdir. Futbolcu başarır onlar ilerler. İkincisi ise oyunculara katkı sağlayan, geliştiren antrenörlerdir. Ben ikinci seçenekte yer alan antrenörlerden olduğumu düşünüyorum. Elimden geldiğince hem futbol içi hem de futbol dışı bir çok katkıda bulunduğuma inanıyorum.
Oyuncular, sevdikleri teknik direktör için ellerinden gelenin fazlasını yaptığını söyler. Dolayısıyla oyuncuyla iyi diyaloglar kurmak önemlidir. Siz oyuncularınızla ilişkilerinizi nasıl yönetiyorsunuz?
Oyuncularla aramdaki ilişki gayet iyi ama ben bu düşünceye çok katılmıyorum. Çünkü oyuncuların kişilere bağlı kalmadan, kulüpleri için ellerinden geleni yapmaları gerektiğine inanıyorum. Bunun yanı sıra kendileri için de iyi oynamaları gerekiyor. Kendileri başarılı olursa, takım başarılı olacak. Takım başarılı olduğunda ise herkes başarılı olmuş demektir.
Takım planlamasını yaparken önceliği nelere veriyorsunuz?
Bu konuda kulübün şartları ve hedefleri çok belirleyici oluyor.
Teknik ekibinizde görev ve sorumluluklar nasıl paylaşılıyor?
Mevcut teknik kadromuza Muzaffer Bilazer ve altyapımızda görev yapan, kulübümüzün eski oyuncularından Okan Özke’yi kattık. Teknik heyet anlamında çok fazla bir değişiklik olmadı. Biz paylaşımcı bir anlayışa sahibiz. Oturup konuşuyor, fikir anlamında tartışıyoruz.
Size göre iyi bir teknik direktör olmanın ilk şartı nedir?
İyi bir teknik direktör olmanın ilk şartı bana göre anlamak ve anlaşılmaktır. Grubu anlayıp anlaşılabilirseniz bence doğru yoldasınız demektir.
Trabzonspor’daki hedefleriniz neler?
Trabzonspor’da kısa ve uzun vadeli hedeflerim var. Kısa vadedeki hedefimiz bu sezonu hedeflenen noktada tamamlamak. Uzun vadede ise oyuncu üreten, yarışan ve kulübe maddi anlamda katkı sağlayan sistem oturtmak.
Elinizde sihirli bir değnek olsaydı takımda hızlıca neyi değiştirirdiniz?
Elimde sihirli bir değnek olsaydı Yusuf Sarı’ya Türkçe öğretirdim. Anlaşmakta sıkıntı yaşıyoruz. Çok karakterli, kalbi güzel bir arkadaşımızdır.
Türkiye’de ve dünyada futbolun geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz?
Biraz önce bahsettiğimiz gibi ülkemizde skor üzerine kurulu bir anlayış var. Dışarıda ise daha taktiksel bir anlayış benimsenmiş. Oyunu geliştirmeye, hızı arttırmaya ve topu oyunda daha çok tutmaya yönelik çalışmalar yapılıyor. Bilgi anlamında bizim onlardan bir eksiğimiz yok. Bu farklılık tamamen ülkede sistemle alakalı bir durum.
Kulübü scouting sistemi size göre nasıl işliyor? Bu birimle ilişkiniz nasıl?
Bu konuda da dünyadaki sistemle bizdeki arasındaki sistem arasında farklılık var. Dünyada potansiyele para harcanıyor. Ülkemizde ise mümkün olduğunca riski az olan, deneyimli oyuncular tercih ediliyor. Bence bu sistemin ana gayesi genç yetenekleri bulup takıma kazandırmaktır. Ekonomik yapılar ele alındığında ya oyuncu yetiştirmeniz lazım ya da genç potansiyelleri bulup, geliştirip, ileride satışından gelir elde etmeniz gerekiyor. Kulübümüzdeki scouting sistemi iyi işliyor. Geçtiğimiz yıldan beri birimimizle iletişim halindeyiz.
Süper Lig’in ilk yarısında takımların puan farkı çok azdı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her takımın birbirini yenebildiği, sürpriz sonuçların olduğu zor bir lig oluyor. Beklentileri yüksek olan takımların sıkıntı yaşadığı bir ilk yarı oldu. Yarışın içerisinde çok fazla takımın olması bence avantaj… Bu rekabette öne geçebilmek çok önemli.
İzin günlerinde dahi vaktinizi kulüpte geçirdiğinizi görüyoruz. Bu konuda ne söylersiniz?
İşimi çok seviyorum ve saygı duyuyorum. Bu nedenle de zamanımın büyük bölümünü kulüpte geçiriyorum. Çalışmayı seviyorum. Hatta çalışmadığım zamanlarda kendimle ilgili sorunlar yaşıyorum. Bu ortamın içinde olmak çok güzel. Bu kulübe karşı aidiyet hissediyorum. Kulübüme neler katabilirimin hesaplarını yapıyorum.
Trabzonspor söz konusu olduğunda çok hassaslaştığınızı biliyoruz. Özellikle kazanılan veya kaybedilen maçlardan sonra nasıl bir ruh haline bürünüyorsunuz?
Tipik bir Trabzonlu gibi hem sevincimi hem de üzüntümü uçlarda yaşıyorum.
Geçmişte kulübümüzün haklarıyla ilgili yapılan eylemlere de katılıyordunuz.
Benim bu kulübe aidiyetim var. Ben sadece Trabzonspor’un içinde olduğum zaman değil dışarıda olsam da aynı aidiyeti hissediyorum. Burası her yerden daha farklı. O zaman da kulübümün haksızlığa uğradığını düşündüğüm için bir taraftar olarak görevimi yaptım. Çünkü ister futbolcu, isterse de teknik direktör olayım fark etmez. Ben her şeyden önce bu kulübün taraftarıyım. Bu kulübün iyi gününde de, kötü gününde de yanında olmamız lazım. Yine olsa yine giderim. İnandığım doğrular neticesinde hiç çekinmeden orada yer alırım. 12 yaşında kapısından içeri girdiğim Trabzonspor Kulübü bize bunu öğretti. Ben burada mutluyum ve kendimi bu kulübe ait hissediyorum. Her zaman elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışacağım.
Trabzonspor sevginizi birkaç sözcükle tarif eder misiniz?
Trabzonspor sevgisini birkaç cümleyle tarif etmek biraz zor. Bence insan çoluğunu çocuğunu, annesini babasını tarif ederken buna zaman yetmez, belki günler, haftalar, aylar sürebilir. Bu da bunun gibi bir şey. Trabzonspor çok şey, Trabzonspor her şey... Kısa bir şey söylemek gerekirse tabi Trabzonspor sevgisi anlatılmaz, sadece yaşanır.
Denize karşı bir tutkunuz olduğunu da biliyoruz. Bu konuda neler söylersiniz?
Denizde olmayı, denize bakmayı, balık tutmayı çok seviyorum. Deniz beni dinlendiriyor, huzur buluyorum. Kokusu, sesi... Sıkıntılı olsam denizle rahatlayabiliyorum. Bu çocukluk aşkı gibi bir şey. Çocukluğumdan beri denizdeyim. Evimiz denizin kenarında. Babam da balıkçı. Ailemi de sık sık götürüyorum. Özellikle oğlum denizde olmayı, balık tutmayı çok seviyor. Dededen kalma bir alışkanlık bizim için. Devam ettiriyorum.
Çocuklarınız da futbola çok düşkün. Onlarla futbol üzerinden nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?
Biraz da benim mesleğimden kaynaklı olarak çocuklar da futbola karşı ilgi duyuyor. Bu her ailede böyledir. Baba ne iş yaparsa çocuklar onu sever. Ona ilgi duyarlar. Oğlum futbol konusunda çok istekli, yetenekli. Hatta birçok şeyin üstünde tutuyor. Çok doğru bulmasam da tutkusunun önüne geçme şansım yok. Bakalım hayat ileride ne gösterecek bizim için.
Aile içinde de futbol konuşulur mu?
Hem futbolculuğumda hem de teknik adamlığımda işi eve getiren biri olmadım. İkisini birbirinden ayırmaya çalıştım. Düzgün ve programlı olarak ilerledim. Aile içinde genelde farklı konular konuşuyoruz.
Hüseyin Çimşir nasıl bir mizaca sahip?
Sessiz sakin, bazen böyle dışarıdan sert bir mizacım varmış gibi görünüyor ama aslında öyle bir adam değilim. Güvenli bir adamımdır. Önce bir ortamı tartarım, bir görürüm. Genelde çok fazla konuşmayı sevmem. Biraz dinlerim. Ortamı güvenli gördükten sonra biraz daha işin içine girip kendi fikirlerimi, düşüncelerimi ortaya koyarım. İkizler burcuyum. Onun ruh haliyle gitgellerim olabiliyor. Bunu farkında olmadan yapıyorum. Bu durumdan eşim bazen rahatsız oluyor. Gülerken bir anda yüzüm düşüyor. Bu insan yapısıyla alakalı bir şey tabiki de. Ama ailesini seven, sessiz, sakin, olumlu bir adamım. İnsanları üzmekten çekinirim. Hayatta her zaman böyleydim. Böyle de devam edeceğim inşallah.
Hayatınızda futbol olmasaydı neler yapardınız?
Hiç düşünmedim. 40 yaşındayım. Bu yaşıma gelene kadar olumlu ya da olumsuz her şeye şükrettim. Tercihlerim var, değiştirebildiklerim var. Tercihlerim zaten istediklerimdi. Futbol da bunlardan bir tanesiydi. Onda da elimden geldiği kadar başarılı olmaya çalıştım. Futbol olmasaydı ne olurdu bilmiyorum. Memur da olabilirdim, işçi de olabilirdim, doktor da olabilirdim ama mutlaka mesleğimi en iyi şekilde yerine getirmek için uğraşırdım.
Futbolculuk yıllarında sizi en fazla etkileyen hoca kimdi?
Futbolculuk döneminde beni en çok etkileyen teknik adam Özkan Sümer oldu. Özkan hoca hem eğitim tarafında hem de yarışma tarafında yanımızda olan öğretici, eğitmen ve bilge biridir. Benim için farklı bir yerde ve farklı bir konumdadır. Çalıştığım çok hoca var var ama Özkan Sümer çok farklı.
Futbolcu olmanızı en fazla isteyen kişi kimdi?
Futbolcu olmamı en çok isteyen kişi babamdı. Kendisi benim için çok fedakârlık yaptı. Balıkçı bir ailenin çocuğuyum. Balık işi risklidir. Bazen olur, bazen de olmaz. Bunun sonucunda geliriniz olur veya olmaz. Geçim şartları kolay değildir. Buna rağmen babam ihtiyaçlarımızı bir şekilde karşıladı. Borç alıp, ödüyordu. Sabaha karşı kalkar içmemiz için ballı süt yapardı. Futbolcu olabilmem için de sürekli fedakârlık yaptı. Maddi açıdan haklı gerekçelerle beni belki antrenmanlara yollamayabilirdi. Sonuçta buraya da bir bütçe ayırması gerekiyordu. Yol parası, yemek parası vardı ve bunlar hep gider. Olmayan bir şeyi de vermek kolay değil. Ama sağ olsun bu konuda hakkı ödenmez.
Peki ya Trabzonspor’da teknik direktör olmanıza en fazla kim sevindi?
Teknik direktör olmama en fazla sevinen oğlum oldu. Herkes sevindi ama oğlum biraz daha fazla sevindi. Sarıldı, tebrik etti.
Şehirde insanlarla karşılaştığınızda ne tür sohbetler oluyor?
Futbol konusunda herkesin bir tutkusu ve görüşü var. Karşılaştığımızda fikirlerini dile getiriyorlar. Onları dinlemek gayet keyifli, yapıcı eleştirileri de alıyorum.
Trabzonspor’da uzun süre futbol oynayıp şampiyonluk yaşayamamak içinizde uhde olarak kaldı mı?
Futbolculuk dönemimde en büyük hayallerimden bir tanesi şampiyonluk yaşamaktı ama bazen çok yaklaşmamıza rağmen çeşitli sebeplerden dolayı olmadı. Bu içimde uhde olarak kaldı. Şimdi teknik adam olarak bu sevinci yaşamayı çok istiyorum. Umarım bunu Allah bize nasip eder.
Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Taraftarlarımızın kafasında bizimle alakalı soru işaretleri olabilir ama bize inansın, güvensin ve destek versinler. İnşallah onların bu desteklerini boşa çıkarmayacağız. Yolumuzda sonuna kadar devam edeceğiz. Ortada bir hedef var ve bu hedefe ulaşabilmek için taraftar desteğine ihtiyacımız var. İnşallah taraftarlarımızla birlikte bu yolda sonuna kadar yürüyerek sonunda istediğimizi alırız.