O sadece Trabzonspor'un kaptanı değil çocukların da Sugarman'ı
Alper Saruhan Haber61'e özel açıklamalarda bulundu
Haber61 Özel Haber / Okan Çıtlak
Her yıl 14 Kasım, Dünya Diyabet Günü olarak kabul ediliyor. Ülkemizde sayısı pek de az olmayan diyabet hastalarını bilinçlendirmek ve destek olmak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
Bu etkinliklere Trabzonspor Basketbol Takımının kaptanı Alper Saruhan da katılıyor. Saruhan 9 yıl önce diyabet olduğunu öğrenip, bu hastalıkla yaşamayı bırakın, spor yapmayı ve Trabzonspor kaptanı olarak diyabet ile yaşamak zorunda kalanların en büyük destekçisi olmak için kolları sıvamış.
Sosyal medyadan kendisine ulaşanların Sugarman (Şeker adam) ı olan Saruhan'ın en büyük hedefi çocuklara ümit aşılamak ve spora teşvik etmek.
Biz de 14 Kasım Dünya Diyabet gününde çocukların kahramanı olmayı başarmış ve bu yolda ilerlemeye devam eden Sugarman yani Trabzonspor kaptanı Alper Saruhan ile hem diyabet hem de Trabonspor üzerine keyifli bir sohbet yaptık.
işte o röportaj :
Diyabet ile alakalı sosyal medya mesajlarını okuyoruz. Bu hastalığa olan hassaslığınızın sebebi nedir?
Ben Tip 1 diyabetim, 9 senedir diyabet hastasıyım. Hem diyabet olan hem de spor yapan çok az sporcu var. Ben de hem kulübüm içerisinde, hem Türkiye'de hem de dünyada bunun bir örneği az olan ve bunun bu şekilde devam ettirebilen çok az sporcudan biriyim ve Tip1 diyabet rahatsızlığı özellikle küçük kardeşlerimde görüldüğü için, onlara hem örnek olup hem de onlarla beraber bir arada olmaya çalışıyorum her zaman. Özellikle Trabzon içinde projeler yapmaya çalışıyorum, olmadığı zaman da Türkiye içinde yapabildiğim ne var ise onları yapıyorum.
Projeleri biraz açar mısınız bize, ne tip projeler?
Diyaçev'in üstlendiği, Türkiye'de uzun yıllardır İznik Gölü'nün kenarında yapılan bir kamp var ve ben bu kampa sürekli katılıyorum. Oraya Türkiye'nin 4 bir yanından kardeşlerim geliyor diyabet hastası, diyabeti tanıma ve öğrenmek için. Oraya gittiğim zaman, oradaki çocuklara sporu sevdirip, basketbolu anlatıp, aynı zamanda hem spor hem diyabet nasıl yürüyor onu anlatıp,onlarla beraber olmak için uzun zamandır bu kampa katılıyorum. İstanbul'da olan kamplara katılıyorum. Kuşadası'nda bir kamp vardı geçen sene ona katıldım. Çünkü diyabetli gençlere hem diyabeti öğretmemiz hem de spora teşvik etmemiz gerekiyor. Ben de elimden geldiği kadar bu sorumluluğun altına elimi sokmaya çalışıyorum.
Diyabet (Şeker hastalığı) olduğunuzu ilk öğrendiğinizde neler hissettiniz?
Ben şanslıydım benden önce kardeşime teşhis konulmuştu. Yıllardır da bunu söylüyorum şanslı bir bireyim o konuda. Diyabet'e aşinaydım. Tabi ilk öğrendiğinde insanlar şok oluyorlar, zorlanıyorlar çünkü nasıl yaşamaları gerektiğini öğrenmeleri ve bu hayata adapteleri gerekiyor. Ben şanslıydım dediğim gibi, çabuk adapte oldum. Özellikle spor yaptığım için yemek ve insülin yapma oranlarımda değişiyor. İstediğim zaman insülinlerimi (Tabi sporla beraber) değiştirebiliyorum. Ama takip ettiğim kadarıyla diyabet olan insanların, özellikle çocukların aileleri teşhis konulduktan sonra çok telaşlı ve tedirgin oluyorlar.
Bana ulaşmalarını istiyorum, doğru hekimlerle bunu yönetmelerini onlardan rica ediyorum,. Benim gibi çok diyabetli abi ve ablalar var ve bu abi-ablaların en büyük amacı da diyabetli ailelere sakin olmaları, bunu çözebilecekleri, "biz bir aileyiz sakin olun, her türlü sorunda bize ulaşabilirsiniz" deyip durumu hafif geçmelerini sağlamaya çalışmak.
Hastalığınızı spor yaparken sizi zorluyor mu?
Tip 1 Diyabet rahatsızlığında pankreasınız hiç bir şekilde insülin salgılamadığı için, biz pankreasın görevini dışarıdan insülin alarak yapıyoruz. Tabiî ki aldığımız insülini doğru kullanmamız lazım ki hipoglisemi atakları yaşamayalım. Az kullanırsak ve çok yersek Hiperglisemi yüksek şeker, tam tersi durumunda da hipoglisemi düşük şeker yaşıyoruz. O düşük şekerliler tabi riskli, hiperglisemik durumlarda da uzun süre devam ederse riskli. Hem adaptasyonu zor, hem yönetimi zor ama bunu başardıktan sonra hiç bir şey için endişe etmemek gerekiyor. Hayatta istediğin her şeyi yapabilirsin.
Röportajın tamamını izlemek için resime tıklayın...
Sosyal Medyada #Sugarman hastagı ile paylaşım yapıyorsun geri dönüşümü nasıl oluyor?
Küçük kardeşlerimin aklında kalması için #sugarman güzel bir hastag oldu. O yakıştırmayı da onlar bana yaptılar. Türkiye'nin her yerinden ilk hastalanan yada ihtiyacı olan bütün şeker hastası olmuş kişilere ulaşmaya çalışıyorum. Bu benim için hem bir amaç hem de sosyal sorumluluk. Tabiî ki güzel yanları da var zor yanları da var. Ulaşabildiklerime ulaşıyorum, ulaşamadıklarıma sosyal medya aracılığı ile bana ulaşıyorlar. Bu sayede yumuşak bir geçiş yapıyoruz. Hastalığı tanımalarına, gelecek kaygısı olmamasına, spora teşvik ederek spor yapmalarına aracı olmaya çalışıyorum.
Kaptanı olduğun Trabzonspor Basketbol takımı Lige iyi bir başlangıç yapamadı. Takımın şu anki durumu nedir?
Bu soruyu sorarak şekerimi düşürdün (Gülerek) Biz yeni kurulmuş bir takımız. 4. senem benim burada. Ben Trabzon'u çok seviyorum. Trabzon insanını çok seviyorum, onların spora bakış açılarını biliyorum, istediklerini de çok iyi anlıyorum. Başarı istiyorlar, haklılar. Bizim öncelikli hedefimiz takımın bu sahada, bu parkede mücadele vermesi. Biz bu mücadeleyi veriyor muyuz ona bakmak lazım. Bence veriyoruz. Zamanla her şey daha iyi olacaktır. Tabiî ki futboldan dolayı baskette de bir baskı var. "50. yılımız hadi artık" gibi şeyler duyuyorum. Sizin de temenniniz bu yönde. Ama görüyoruz ki ligde bir çok takım inişli çıkışlı periyotlar yaşıyor ve bunlar da çok isimli takımlar. Bence biz iyi yoldayız, doğru yoldayız, iyi çalışıyoruz. ümit ediyorum taraftarımızın da desteğiyle güzel başarılar elde edeceğiz.
Bir ara Trabzonspor'dan ayrıldın ve geri döndün o süreçte neler yaşandı?
Biraz sağlık sebebiyle gerçekleşen durumlardı. Ailemin içerisinde annemin bize ihtiyacı olduğunu düşündük. Ben Ankara'ya yola çıktım aslında. Telekom ile anlaşmıştım fakat yarı yolda olmadı. Trabzonspor'dan da o şekilde izin almıştım ama bu şekilde bir şey yaşandığı için açıkta kaldım. Bir sezonu oynamadan geçirmekte olmazdı. Sakarya bana güzel bir teklifte bulundu. Maddi anlamda güzel bir teklif anlamında değil de lige çıkma anlamında güzel bir teklifte bulundu. Ben de sevdiğim inandığım arkadaşların, antrenörün arkasından gitmeye karar verdim. Oraya gittiğimde gördüm ki Adapazarı'nın yarısı Karadenizli. Beni orada yalnız bırakmadılar sağ olsunlar. Trabzon'dan geldiğim için Trabzon'un kaptanı olduğum için, maçta bir bakıyordum arkama bir sürü Karadenizli arkadaşım, bir sürü Trabzon sever, Trabzonspor formasıyla geliyordular maça. Güzel bir ortam yaşadık. Orada şampiyon olup takımı süper lige taşıdık. Şimdi tekrar geri döndüm gemiye. Ben burayı çok sahiplendim, çok seviyorum. Çünkü çok şehir dolaştım ama buradaki insan dokusundaki insanları az gördüm. Buradaki sevgiyi az yaşadım. Ben de onları çok seviyorum. Şehri çok seviyorum. Buranın olumsuzluklarını hiç görmüyorum, olumlu yanlarını görüyorum. Doğasını , insanını çok seviyorum. Dolmuşla idmana gidip geliyorum mesela. Burası bana çok şey öğretti. Kızım burada doğdu. Mümkün mertebe bu şehir için elimden gelen ne varsa uğraşacağım.
İlçeleri dolaşıp gençlerle basketbol oynamıştın. Bu proje devam edecek mi?
Ben inanıyorum ki Trabzon insanında imkanlar doğrultusunda basketbol sevgisi, hem büyür hem de buradan bir sürü sporcu çıkar. Geçen senelerde o projeyi yaparken tek düşündüğüm şey basketbol sevgisini ne kadar yayabilirimdi. Dediğim gibi çıktım sokaklara, bilmediğim görmediğim yerlere gittim, ilçe ilçe gezdim ve bir kemikleşmiş kadro benimle geldi. Çok değişik çok farklı insanlarla tanıştım. Anladım ki onlar bu çubuklu formanın sevgisiyle geliyorlar. Basketbolu bilip bilmemeleri önemli değil, sonuçta bir kaptan geliyor oraya.Misafir ettiler beni. Filesi olmayan potalara file taktık. Güzeldi. İnşallah onun devamı gelir. Kulübümüzle, başkanımızla, genel menajerimizle konuşup daha organize olabilirsek belki Trabzon'un dışına da taşırabiliriz. Çünkü bir çok Trabzonlu var Trabzon'un dışında yaşayan.
Önümüzde bir Galatasaray karşılaşması var. Traftarlara ne söylemek istersin?
Trabzon'u seven insanın maça gelmesi lazım. Burada rakip fark etmeden taraftarların gelip bu sahayı doldurması lazım. Evet eleştiren bir taraftarımız var. Her konuda eleştirmekte de haklılar. Eleştirsinler de. Çünkü eleştirerek bazı şeyler büyür. Ama bu küskünlük yaratmasın, her maça gelmeye çalışsınlar. Özellikle büyük maçlarda taraftar kitlesinin daha fazla olduğunu görüyorum. Grupların geldiğini görüyorum. Bizim en büyük destekçilerimizden biri Vira Grubu. Onların yeri hazır. Onların sayesinde de bir çok taraftar ve grubu geldi. Gelmeye devam etsinler çünkü biz onlarsız bir hiçiz. Ben bu salona girdiğimde ve taraftarı az gördüğümde tabi ki birazcık üzülüyorum. İstiyorum ki onlarla ve onların hırsıyla bu parkede mücadele edelim, Kazanalım, kaybedelim. Kazandığımız zaman burada hop-tek oynuyorduk ama kaybedince başımız eğik gidiyoruz. İnşallah Galatasaray maçını kazanırız burada da hop-tek oynarız.
Futbol maçlarını izlemeye gittiğini biliyoruz. Futbol takımı hakkındaki görüşlerini alabilir miyiz?
Ben en son Galatasaray maçına gittim. Orada bu zamana kadar görmediğim mücadeleyi gördüm. Bence Trabzonspor'un ruhunu gösteren bir mücadeleydi o. İstikrarlı olur mu olmaz mı bilmiyorum mücadele konusunda ama inşallah olur. Ben oraya gittiğim zaman taraftarın arasında olmak istiyorum çünkü orada kendimi doğru yerde gibi hissediyorum. Onlarla bağırıp çağırıyorum. Onların da durumu zor tabi. Bu kadar baskı altında bir şeyler yapmaya çalışmak . Futbol biraz daha zor bir spor ama onlar da her şeyin farkında. Onlara inanıyorum. Desteğimi de elimden geldiği kadar vermeye çalışıyorum. İnşallah bu haftaki maçta dağıtırız.