Yusuf Yazıcı her şeyi anlattı! "Trabzon'da konu futbolsa..."
Yusuf Yazıcı'dan önemli açıklamalar.
Trabzonspor'dan Fransa'nın Lille takımına transfer olan Yusuf Yazıcı, verdiği bir röportajda Trabzonspor'a seçilme ve Altyapı süreci, A takıma alınması, Fransa'ya transferi, sakatlığı ve Milli Takım ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Yusuf yazıcı'nın o röportajı;
Tedavin nasıl gidiyor? EURO 2020'ye yetişmek adına sahalara erken dönmek gibi bir risk alman gerekecek mi?
Tedavim gayet iyi gidiyor. Operasyonu Roma'da geçirdim ve ilk etap çalışmalarını burada geçiriyorum. Duygusal olarak bakarsak bu konuya her futbolcu böyle büyük turnuvalarda yer almak ister. Benim de amacım EURO 2020'de olabilmek. Tabii bunun bir de bilimsel bir yönü var. Doktorların ve fizyoterapistlerin benim hazır olduğuma inanmaları gerekiyor. Hazır hissettiğimde risk almayı severim ama bazen hazır olmadan alınan riskler daha büyük sonuçlar yaratabiliyor.
Monaco maçında Aguilar ile girdiğin mücadele sonrası sakatlandın. "Keşke o hamleyi yapmasaydım" dediğin oluyor mu?
Keşke çok ilginç bir kelime. Geriye dönüp baktığınızda birçok şey için keşke yapmasaydım diyorsunuz ama tekrar geriye döndüğünüzde tekrar yapmak istiyorsunuz. O maç tekrar oynansa, o hamleyi yapmam gerekse tekrar yapardım herhalde. Tekrar kopardı büyük ihtimalle! (Gülüyor)
Sadi Tekelioğlu alt yaş kategorilerinde kadro dışı kaldığın dönem sonrası çok çalışarak takıma geri döndüğünü söylemişti. O dönem futbolcu olmaktan vazgeçmemeni sağlayan şey neydi?
Beni en iyi anlatan kelime adanmışlık. O zamanlar Sadi Hoca'nın haklı sebepleri vardı, böyle bir karar almıştı. Ben de bu kötü durumu daha güçlü dönebilmek için bir sebep olarak gördüm. Altı ay kadro dışı kaldım ve bunu aileme hiç söylemedim. Onların üzülmesini istemedim. 16-17 yaşlarındaydım ve ailenizle paylaşsanız alacağınız karşılık çok kötü olurdu, çok üzülürlerdi. O nedenle söylemedim. Kendime bir yol haritası çizdim. Bir strateji çizdim. O zamanlar biriktirdiğim harçlıklarımla kendime fitness aletleri aldım. Evdekiler uyuyunca ben kulaklıkları takıp müzik eşliğinde ekstra antrenmanlar yapıyordum. Sonrasında arkadaşlarım antrenmana gidiyordu, ben kadro dışı kaldığım için gidemiyordum. Bunu ailemle paylaşamıyordum. Ailem bana 'Nereye gidiyorsun?' deyince 'Antrenmana gidiyorum' diyordum, halbuki gitmiyordum. Dışarıda bir fitness salonuna yazılmıştım. Sahilde koşuyordum. Ailem bunları hiç bilmiyordu. Bir amacınız varsa, kendinizi o amaca adamışsanız önünüze hangi engel gelirse gelsin sizi amacınızdan saptıramıyor. Ben de kendimi o amaca adamıştım. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Sadi Hoca beni affetti, A takıma da o çıkardı. Böyle bir durum yaşamıştık.
Sekiz yaşında Trabzonspor seçmeleri senin için ilginç geçmişti. O günlerdeki hayallerini gerçekleştirebildin mi?
Hayal kurmak bence çok önemli bir şey ama daha da önemlisi o hayalleri gerçekleştirmek için gösterdiğin çaba. Ben küçük yaşlarda kişisel gelişim kitapları okuyordum. Kitap ne söylüyorsa aynısını yapıyordum. Kitap 'elinize kalemi alın, önünüze kâğıdı getirin, hayallerinizi yazmaya başlayın' diyordu. Ben de hayallerimi yazmaya başlamıştım. O zamanki yaşımda beş sene sonrası için belirlediğim hedefler kâğıtta duruyordu. Onların birçoğunu gerçekleştirdim. Şimdi de hâlâ yazıyorum. Beş sene sonraki hayallerimi yazıyorum ve onlar için çalışıyorum. Sekiz yaşında Trabzonspor'a seçilme durumum çok değişik bir durumdu. Hocalar iki takım yapmıştı. Topu santradan aldım, başlar başlamaz kaleye gidip gol attım. Hoca "Oğlum sen çık kenara' dedi. Ben de tabii seçilmediğimi sanıp üzülüp ağlamaya başladım. Sonrasında 'Oğlum neden ağlıyorsun, sen seçildin, artık Trabzonspor'dasın bizimlesin' dedi. Sonra tabii o gözyaşları mutluluk gözyaşları olarak değişti.
Trabzonspor'da son dönemde altyapıdan çıkıp forma giyen önemli isimler var. Bu anlamda bir ilham kaynağı olduğunu düşünüyor musun?
Benim için o formayı giymek başlı başına büyük bir onur. Trabzon'da konu futbolsa ilham kaynağı olacak birçok isim var ve bunların arasında kendi ismimi telaffuz etmem biraz haksızlık olur. Ama tüm dünyaya kendimi gösterebilmiş olmanın mutluluğu ve gururunu yaşıyorum. Onların geleceğine biraz da olsa katkıda olabilmek, hayallerine kendimi koyabilmek beni çok mutlu eder. Umarım biraz da böyle onlara yardım ederim.
Geçtiğimiz senelerde İngilizceni geliştirmek için çabalıyordun. Fransızca ile aran nasıl, ders alıyor musun?
Bir futbolcu için saha içi yaşamı kadar saha dışı yaşamı da önemli. Bir ülkeye alışmak, o kültürü öğrenmek için önce dilini bilmeniz gerekiyor. Ben de bu konuda Fransızca dersleri alıyorum. Ekstra İngilizce dersleri de alıyorum. Derslerime devam ediyorum.
Hazard, Pepe gibi yıldızlar için Lille, Premier Lig kapısını aralayan bir takımdı. Tercihinde bunun etkisi oldu mu?
Lille'e gitmemde Luis Campos'un büyük etkisi oldu. Başkanımızın, hocamızın beni ısrarla istemesi oraya gitmemde çok büyük faktör oldu. Lille'in genç yetenekleri keşfedip futbol endüstrisinde parlatmak gibi önemli bir yeri var. Lille'in Şampiyonlar Ligi'nde oynaması da oraya gitmemde büyük bir faktördü.
Lille kentindeki yaşam, tesislerdeki ortam nasıl? Zorlandığın bir şey oldu mu?
Ben gittiğim yere kolay adapte olan biriyim. Lille'de şöyle bir zorluk yaşadım: Orası biraz değil bir hayli soğuk! Oradan belki bocalamış olabilirim ama alıştım. Oradaki insanlar çok sıcakkanlı çok sevimli insanlar. Tesislerdeki insanlar da, hocalar da? Futbolcu arkadaşlarım da çok yardımcı oldular bana. Bu konuda onlara da çok teşekkür ediyorum. Tesislere ilk girdiğimde herkes istisnasız birbirine 'Ça va, bonjour' diyordu. Tesislerden içeri girdiğinizde, örneğin restoranına girdiniz, malzemecisine masörüne teknik direktörüne herkese 'Ça va, bonjour, merhaba, nasılsın' demek zorundasınız. Böyle algıladım ilk başta. Sonra dedim "Allah Allah, niye böyle?" Sonra zaman geçtikten sonra bu şekilde insan ilişkilerinin arttığını fark ettim. Bunun takıma da yansıdığını düşünüyorum. Her futbolcuyla her sabah merhaba, nasılsın, iyi misin diyerek konuşmak insan ilişkilerini geliştiriyor. Beraber sevilmek ve beraber üzülmek gibi, takımlaşma konusunda da bir rol oynuyor. Farklı hissetmiştim ve çok güzel bir durum demiştim.
EURO 2020 açılış maçında grubun kâğıt üzerindeki favorisi İtalya ile karşılaşacağız. Sence bu bir avantaj mı, dezavantaj mı?
Bu tip turnuvalarda ilerlemek istiyorsanız güçlü takımları yenmek zorundasınız. Şöyle bakmamız lazım: Böyle maçları kazandıktan sonra daha yukarılara çıkıyorsunuz. Her zaman daha iyi tarafından bakmamız gerekiyor. O nedenle bence bir avantaj.
Gruplardaki ve devamındaki şansımızı nasıl görüyorsun? 2002 ve 2008'deki gibi tarihi başarılar gelebilir mi?
İyi bir takımız, iyi bir enerjimiz var. Her şeyden önce 'mutlu' bir takımız. Şu an yakaladığımız jenerasyon bence çok iyi. Milli takımın bulunduğu her turnuvadaki hedefi her zaman en yukarısıdır. Umarım elemelerde gösterdiğimiz performansı turnuvaya taşırız, daha da iyi bir performans gösteririz ve milli takımımızın tarihinde güzel bir başarıya imza atarız.
Şenol Güneş, verdiği bir röportajda bu turnuvadan daha çok 2022 Dünya Kupası'na katılmanın önemine değinmişti. Sence şu anki jenerasyon bunu başarabilir mi?
Bence çok iyi bir jenerasyon yakaladık. Kadrodaki oyuncuların hepsi Avrupa'nın en üst düzey takımlarında oynuyorlar ve çok başarılılar. Hepsi çok formda. Bu jenerasyonla hem Avrupa Şampiyonası'nda hem de sonraki turnuvalarda başarılı olacağımıza inanıyorum.
Trabzonspor sana ait olan 97 numaralı formayı emekli ettiğini açıkladı. Bunu öğrendiğinde ne hissettin?
Bunu tek kelimeyle anlatabilirim: Gurur. Başka anlatabileceğim bir kelime yok. Başta Başkan Ahmet Ağaoğlu'na, Mehmet Yiğit Alp'e, Ertuğrul Doğan'a ve diğer tüm yöneticilere teşekkür etmek istiyorum. Bana bu jesti gösterdikleri için, onlara layık olabildiğim için çok teşekkür ediyorum.
Kendinde en sevdiğin ve sevmediğin özelliklerin neler?
En sevdiğim özelliğim adanmışlığım. Düzeltmeye çalıştığım özelliğim ise kaybetmeye olan tahammülsüzlüğüm ve beğenme konusunda standartlarımın biraz yüksek olması. Her konuda böyle. Bazen yorucu oluyor.
Bir zaman makinesi olsa geçmişe gidip bir şeyleri değiştirmeyi mi yoksa geleceğe gidip neler başardığını görmeyi mi isterdin?
Ben hep hayal kurarak yaşadım ve o hayalleri gerçekleştirmek için çaba gösterdim. O nedenle geleceğe gidip hayallerimin hangisini gerçekleştirdiğimi görmek isterdim.
Spor dünyasında kendine örnek aldığın figürler var mı?
Birçok isim var. [Roger] Federer'i söyleyebilirim. Onun sahadaki o klası çok hoşuma gider. [Carles] Puyol var. Sahadaki takımdaşlığı ve liderlik özelliklerini severim. Muhammed Ali'nin haksızlığa karşı duruşu, dik tavrı çok hoşuma gider. Aslında birçok isim var ama şu an aklıma gelenler bunlar.
Kendine nasıl bir gelecek hedefi çiziyor ve ne gibi hazırlıklar yapıyorsun?
Kısa, orta ve uzun vadeli planlarım var. Yürüdüğüm bu yolda profesyonel bir ekibim var. Ben saha içini yapıyorum, onlar saha dışıyla ilgileniyorlar. İçinde spor psikoloğu, iletişim yöneticisi, kariyer yöneticisi olan insanlar var. Çok iyi bir ekibim var. Hep hayal kuruyorum ve onları gerçekleştirmek için çaba sarf ediyorum. Hayal kurmak insanı canlı tutar. Ben de hayal kurdukça motive oluyorum. (Goal Türkiye)