Ahmet Külekçi
Çimento bela mı ekmek kapısı mı?
Değirmendere otogarda vatandaşın biri omuza dokundu ve seslendi..
“Çimento belasından ne zaman kurtulacağız,yazıp-çizmiyorsunuz” diye!
Doğrusu şaşırdım nereden çıktı şimdi bu bela lafı diye kendi-kendime sordum
Tam cevap verecektim ki başladı devamını getirmeye:
“1960’lı yılların başında Çimento Fabrikasını Trabzon’un başına bela edenlere hakkımı helal etmiyorum .Toz-duman içinde kaldık Değirmedere çimentonun kahrını çekiyor”
Belli ki vatandaşın isyanı ve tepkisi bugüne dair değil.
Geçmişten bu yana bir nefreti var çimento fabrikasına..
Çimento Fabrikası şehrin gündeminden hiç düşmedi düşürülmek istenmedi..
Önüne gelen aklına eseni konuştu açıklama yaptı..
2005 yılında Rumeli Holding’e ait olan Fabrika TMSF tarafından 50 milyon dolar muhammen bedel ile satışa çıkarılmış yanlış hatırlamıyorsam ihaleyi 81 milyon dolarla Aşkale Çimento almıştı
Cem Uzan dönemindeki Çimento Fabrikası ile Lütfü Yücelik’in sahibi olduğu şu anki Çimento fabrikası arasında nasıl bir fark olduğunu buradan anlatmak zor..
Gidip yerinde incelemek gerek
Fabrikada çalışan insanların ekmeğini,o bölgedeki esnafın kazancını ve şehre ekonomik anlamdaki katkısını hesaba katan yok
Aşkale Çimento bugüne kadar fabrikayı en iyi yöneten kuruluş.
Üzerine düşen her sorumluluğu bir şekilde yerine getiriyor
Fakat ne yapsa boş..
40-50 yılın bütün faturası adeta onlara kesilmek isteniyor.Fabrikayı sanki mevcut yerine Aşkale yaptı,sanki Aşkale Trabzon düşmanı gibi bir art niyet içinde olanlar var
Daha da ötesi bela okuyanlar..
Bu şehrin tek tüten bacası olan Çimento Fabrikası gündeme hep olumsuz yansıdı,sürekli eleştiri yağmuruna tutuldu ve sürekli üzerinde hesaplar yapıldı
Elbette çevre ve doğa noktasında hassasiyeti olanların haklılık payı var
Elbette şehrin modern görünümü noktasında Değirmendere havzasının Çömlekçi ve liman ile birlikte kentsel dönüşüme ihtiyacı var
Buraya kadar tamam!
Ama koca fabrikayı sanki elma-armut toplar gibi poşete koyup öyle şuradan-buraya götürmek kolay değil.
Her şeyden önce fabrikayı en yüksek bedelle alan ve burada çalışan işçilerin sokakta kalmasının önüne geçen 600’e yakın kişinin direkt ekmek yediği fabrikanın sahibini daha fazla küstürmemek gerek
Orta yol bulunup kolaylık sağlandığında eminim ki Erzurumlu hemşerimiz Lütfü Yücelik Trabzon’a yeni yatırımlar kazandıracaktır
Aşkale bu kadar baskı ve haksızlığa maruz kalmamalı..
Onlar için kilidi kapamak ve var olan başka fabrikalarla yola devam etmek zor olmaz..
Ama asıl kaybeden buradan ekmek yiyen insanlar olur..
Ekmeğin aslanın midesinde olduğu şu zamanda o fabrika kapansın-burası kalksın,şurası olmasın diyerek yeni işsizler yaratmayalım.
Trabzon fabrika kapatan değil yeni fabrika açan şehir olmalı..
Tüketen değil üreten bir şehir olduğumuzda işte o zaman marka şehir oluruz..