Prof.Dr. Osman Bektaş

Prof.Dr. Osman Bektaş

Yaşam Tehditi

Başta Doğu Karadeniz Bölgesi olmak üzere Türkiye’nin diğer bölgelerinde gelecek 30- 40 yıl içerisinde nüfus ve çevre kirliliği artışına ek olarak iklim değişimine bağlı su kaynaklarının azalma öngörüsü ciddi yaşam tehdit’i oluşturmaktadır.

Türkiye su zengini olan bir ülke değildir. Su zengini olarak nitelenen ülkelerde kişi başına düşen su miktarı yıllık 10 000m3’dir.

Ülkemizde önümüzdeki birkaç on yıl içerisinde artan nüfusa bağlı olarak kişi başına düşen su miktarı 2600m3 den kritik seviye olan 2000m3’lere düşeceğinden Türkiye’nin su stresine girmesi kaçınılmazdır.

Öte yandan, 2010- 2011 Mart ayları arasında okyanusların su seviyelerinin geçici olarak düşüşüne neden olan olay okyanus yağışlarının karalara doğru göç ederek karalarda aşırı yağışlara neden olmasıdır. Ancak başta Doğu Karadeniz Bölgesi olmak üzere Türkiye’nin diğer bölgelerinin bu zaman aralığında paylarına düşen yağışı alamamış olması gelecekteki su kıtlığı görüşünü destekler niteliktedir.

TÜRKİYE SU ZENGİNİ BİR ÜLKE DEĞİL

Türkiye’nin su kaynaklarını kabul edilmiş ve uygulanan parametrelere göre değerlendirdiğimizde Türkiye’nin su zengini olan bir ülke olduğunu söylemek doğru değildir. Su zengini olarak nitelenen ülkelerde kişi başına düşen su miktarı yıllık 10 000m3 dir. Su stresine girmiş ülkelerde ise bu değer 1000-2000 m3/yıl arasında değişir.

Türkiye su zengini olan bir ülke değil. Dünya Haritasında: Mavi alanlar su kıtlığı çekmeyen ülkeler; Kırmızı alanlar su kıtlığı çeken ülkeler; Turuncu alanlar su stresinde olan ülkeleri göstermektedir.

NÜFUS ARTIŞI SU STRESİ YARATACAK DÜZEYDE

2002 yılında yapılan nüfus sayımına göre Türkiye’nin nüfusu 65 milyon dır. Kişi başına düşen yıllık su miktarı ise 3150 m3 dir.  2011 yılında Türkiye nüfusunun 75 milyon olduğu var sayıldığın da kişi başına düşen yıllık su miktarı 2600 m3 ‘e kadar düşer. Nüfus artışına bağlı olarak bu değer daha da azalacağından önümüzdeki birkaç 10 yıl içinde Türkiye’nin su stresine gireceği açıktır

İKLİM DEĞİŞİMİ SU STRESİNİ ARTIRACAK EĞİLİMDE

Türkiye’nin havza bazında yıllık su potansiyelinin en önemli kısmını %17 sini Fırat , %11.5 Dicle, %8’i Doğu Karadeniz ve %6’sını Doğu Akdeniz Havzaları oluşturmaktadır.

Ancak bu havzaların su potansiyelleri de sabit değildir. Küresel ısınmaya bağlı olarak gelişen iklim değişiminin sonucunda su potansiyelimiz   zamanla azalacaktır.

KANIT 1:

 2010 yılında küresel ölçekte yağışların az bir kısmı okyanuslarda, büyük çoğunluğu karalarda olmasına rağmen payımıza düşen yağışı alamadık

Şekilde görüldüğü gibi Küresel Isınma nedeniyle 1992-2011 yılları arasında buzulların erimesiyle deniz seviyesinde ortalama 3.2mm lik inişli çıkışlı bir artış izlenmektedir (şekilde mavi doğru).

İniş ve çıkışlar ne anlama geliyor?

Deniz seviyesini sadece buzul erimeleri kontrol etmiyor. Okyanuslara düşen yağış miktarı da bu konuda az da olsa bir rol oynuyor.

 Sonuç olarak okyanuslardaki su seviyesi buzul erimesi ve yağışa bağlı uzun zaman aralığında şekilde görüldüğü gibi doğrusal olarak 3.2mm yükselmektedir.

Ancak 2010-2011 yılları arasında ekvatordaki okyanus suyu ısısının iklim üzerindeki etkisi nedeniyle yağışların büyük çoğunluğu okyanuslarda değil karalar üzerinde gerçekleşmiştir. Bu nedenle de buzulların sürekli erimesine rağmen okyanusların su seviyesi geçici olarak 6mm kadar düşmüştür( şekilde kırmızı daire)

Özetle 2010-2011 yılları arasında küresel ölçekte yağışların karalar üzerinde yoğunlaşmasına rağmen Doğu Karadeniz Bölgesi bu etkin yağıştan payını alamamıştır.  2010 yılında küresel ölçekte okyanuslar karalar kadar yağış alamamış ve deniz seviyesi 6mm kadar düşmüştür. Ancak Türkiye bu aşırı yağıştan nasibini alamamıştır.

KANIT 2:

Son bir yıl içinde bölgemizdeki karalarda su kütlesinde 0.05m’ye varan azalma

Haritada görüleceği gibi 2010 Mart ayından 2011 Mart ayına kadar Doğu Karadeniz Bölgesi ve yakın çevresindeki karalarda toplam su kalınlığında 0.05m’ye varan bir azalma olmuştur (kırmızı alanlar). Oysa aynı tarihler arasında Avusturalya ve Güney Amerikanın kuzeyinde aşırı yağışlar sellere neden olmuştur (mavi alanlar Extra Water ).

2010-2011 yılları arasında karalardaki aşırı yağıştan Türkiye payını alamamıştır. Bu nedenle su kütlesinde önemli azalmalar oldu. Mavi renk: su kütlesinde artma, kırmız-sarı renk su kütlesinde azalma alan bölgeleri gösterir.

KANIT 3:

İklim değişimi haritalarına göre yakın gelecekte bölgemizde yağışlar %5-10 azalacak

 Dünya Bankasının 2009 yılında yayınladığı İklim Değişimi Raporuna göre 2030-2050 yılları arasında Doğu Karadeniz Bölgesinde yıllık yağış ortalaması %5-10 azalabilecek.

2030-2050 yılları arasında yıllık yağış miktarını gösteren harita. Mavi alanlar yağış artışı olacak bölgeleri göstermektedir. Bu haritaya göre ülkemizin yağışı %5-10 azalacaktır.

KANIT 4

Bölgede akarsularının su miktarı %40 azalabilecek

İklim değişimi haritalarına göre 2040-2060 yılları arasında Doğu Karadeniz Bölgesindeki akarsuların su miktarı %40 varan bir azalma gösterebilecek (kırmızı alanlar)

2040-2060 yılları arsında akarsularımızın suyu önemli şekilde azalacak. Mavi renk su artışı; kırmızı-portakal renk su azalmasını gösterir.

SONUÇ

Bu günkü haliyle Türkiye ve özellikle Doğu Karadeniz Bölgesinde sağlıklı ve sürdürülebilir bir SU YÖNETİMİ anlayışı yoktur.

Öte yandan İklim Değişimi ve gelecekteki iklime uyum bilinci toplumda henüz gelişmemiştir.

Oysa Dünya Bankasının 2009 yılında yayınladığı rapor doğrultusunda gelişmiş ülkeler iklim değişimine uyum çalışmalarını bu günden başlatarak gerekli önlemleri almakta ve uygulamaya koymaktadırlar.

 Prof. Dr. Osman BEKTAŞ

obektas@ktu.edu.tr

6 Kasım 2011

 

YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.