İşte internetteki büyük tehlike!
Almanya’da 1997 yılında gençleri internette koruma amaçlı kurulan “Jugendschutz.net’’ adlı kurum ve Federal Siyasal Eğitim Merkezi’nin, internette Neonazilerle mücadelenin ele alındığı hazırladığı raporun ayrıntıları, Deutche Welle’de yayınlandı. Raporda
Almanya’da 1997 yılında gençleri internette koruma amaçlı kurulan “Jugendschutz.net’’ adlı kurum ve Federal Siyasal Eğitim Merkezi’nin, internette Neonazilerle mücadelenin ele alındığı hazırladığı raporun ayrıntıları, Deutche Welle’de yayınlandı. Raporda geçen yıl Facebook, Twitter ve benzeri platformlarda yaklaşık 6 bin aşırı sağcı propaganda içeren mesaj, video veya bildiri tespit edilirken bunun son iki yılda üç misli artış anlamına geldiği hatırlatıldı.
‘Web 2'nin tüm cephelerinde mücadele’ adıyla açıklanan raporda, internette giderek artan aşırı sağcı eğilimlerle mücadelede yeni stratejilerin gerekli olduğu vurgulandı. Facebook, Twitter ve Youtube gibi platformların erişim ve paylaşım konusunda popüler hale gelmesinin aşırı sağcı çevrelere de kendi ideolojilerini yaymak için yeni olanaklar sağladığına dikkat çekildi.
Federal Siyasal Eğitim Merkezi Başkanı Thomas Krüger, gençleri etkisi altına alabilecek, yeni ve çok tehlikeli bir alanın oluştuğuna dikkat çekerken şöyle dedi:
”Bu yeni trend, yani aşırı sağcıların nefret propagandası ve ırkçı etkinliklerinin normal internet platformlarından sosyal medyaya geçişi, son dönemde büyük hız kazandı. Yaptığımız incelemelerde, sosyal medyanın kullanılmaya başlanmasından sonra, bu propagandaların 3 katına çıktığını tespit ettik. Bu da, bir an evvel yeni hukuki stratejilerin geliştirilmesi gerektiğine işaret ediyor.”
İnternet dünyasındaki dinamizmin, bu tür etkinlikleri sistemli olarak izleme ve kontrol etmeyi büyük ölçüde zorlaştırdığı, dünyada internete her dakika ortalama 35 saatlik görsel malzeme yüklendiği açıklanırken, Almanya’daki yaklaşık 19 milyon Facebook kullanıcısının büyük bölümünün, sadece internetle büyümüş ve klasik medyanın aşırı eğilimlere karşı caydırıcı yayınlarından uzak bir kuşak olması tehlikenin ciddiyetini gözler önüne serdiği kaydedildi.
Gençleri internetin zararlı yanlarından korumak için kurulan "Jugendschutz.net" adlı kurumdan Stefan Glaser, Almanya’daki aşırı sağcı çevrelerin, hedef aldıkları genç kuşağı duygusal açıdan etkilemeye odaklandığını bildirirken, “Müzik ve videolar aşırı sağcıların propagandalarında en çok kullandıkları şeyler. Bunları paylaştıkları sosyal medyada da her zaman daha fazla bilgiye nereden ulaşacağınıza dair bir mesaj bulmanız mümkün. Yani bu platformlar geniş kitleleri harekete geçirmek için bire bir denilebilir' dedi.
Glaser, Almanya’da internet servis sağlayıcılarıyla işbirliği yapmanın mümkün olduğunu, ancak bunun tek başına yeterli olmadığı gibi, birçok zorlukları da bulunduğunu bildirdi. Servis sağlayıcılarının kendi kullanıcılarının yorumlarından sorumlular ve ırkçı söylemler gibi hukuka aykırı yorumları silebildiği hatırlatıldı. Ancak, silinen ırkçı bir videonun yerine birkaç saniyede yenisinin eklenebildiği servis sağlayıcısının ABD gibi düşünce özgürlüğünün daha geniş tanımlandığı bir ülkede olması halinde, yayınlara müdahale etmek iyice zorlaştığı vurgulandı. Bu nedenle internet servis sağlayıcılarına kesin kurallar getirmesi ve bu kuralları ihlâl edenleri cezalandırması veya filtre uygulamasına geçilmesi önerildi.