Balıkçıların sıkıntısı çok büyük
7 bin 816 kilometrelik kıyı şeridi olan Türkiye'de, Fransa, Danimarka, İspanya ve Portekiz'de olduğu gibi Balıkçılık Bakanlığı kurulmasını isteyen Türk balıkçısına bir dokunan bin ah işitiyor. Konuyla ilgili akademisyenlerin görüşü de balıkçılarla aynı pa
7 bin 816 kilometrelik kıyı şeridi olan Türkiye'de, Fransa, Danimarka, İspanya ve Portekiz'de olduğu gibi Balıkçılık Bakanlığı kurulmasını isteyen Türk balıkçısına bir dokunan bin ah işitiyor.
Konuyla ilgili akademisyenlerin görüşü de balıkçılarla aynı paralelde. Sinop Üniversitesi (SÜ) Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Recep Bircan, balıkçılıkla ilgili herhangi bir bakanlık olmamasının her geçen gün Türk balıkçılık sektörünü negatif yönde etkilediğini söyledi.
Türk balıkçılık potansiyelinin yüzde 7.5'ini, Karadeniz balıkçılığının ise yüzde 35'ini temsil eden Sinop'ta balıkçılar, bakanlık kurulması yönünde meclise çağrıda bulundu. Trabzon, Zonguldak, Samsun, Giresun ve Ordu illerinden balık sezonu kapsamında Sinop'a gelen balıkçılar ağır yaşam koşullarının da iyileştirilmesi istedi.
52 yaşındaki Giresunlu balıkçı Ali Varol, balıkçıların hiçbir güvencesi olmadığını söyledi. Ali Varol, 35 yıldır balıkçılık yaptığını belirterek şöyle konuştu: "Benim balıkçılık süremde bir devlet memuru benim üzerime iki kez emekli olur. Balıkçı mağduriyet içinde yaşıyor.
Devlet bize yani balıkçısına sahip çıkmıyor. Bir defa balıkçının bakanı yok. Denizde boğuldun, öldün, gittin. Ne oldu peki, 'iş kazası.' Sahibimiz yok. Bu gün üniversite mezunu bile balıkçılık yapıyor. Ama gençlere kesinlikle balıkçılığı tavsiye etmiyorum. Denizde tutacak dalımız ve güvencemiz yok."
Üç arkadaşını denizde kaybettiğini belirten Samsunlu balıkçı Erkan Öner (32) de şöyle konuştu:
"Benim kendi köylüm olan üç arkadaşımız boğularak hayatını kaybetti. Cenazeleri bile bulunamadı. Ölüsünü bile bulup defnedemedik. Denizcilik böyle bir şey. Bu kadar meşakkate rağmen hiçbir güvencemiz yok. Hiçbir sosyal güvencemiz yok. Bakın şu an gurbette yaşıyoruz. Herkes ihtiyacı için buraya geldi. Kimi evini yaptırıyor kmi arkadaşımız yeni evlendi düğün borçlarını ödüyor. Yani mecburiyetten bu işi yapıyoruz."
Balıkçı Aydın Şener ise emeklerinin karşılığını alamadıklarını belirterek, "Balıkçılık yapıyoruz ve yarı aç, yarı tok geçinmeye çalışıyoruz" dedi. Gece gündüz çalıştıklarını anlatan Şener, şöyle konuştu: "Denizin, balıkçılığın Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile ne alakası var. Bize hitap eden ve muhatap olabileceğimiz bir bakanlık istiyoruz. Devletle hiçbir bağlantımız yok. Bizimle ilgilenen yok."
BALAYI YERİNE DENİZE
Bu arada, 15 gün önce evlenen 9 yıllık balıkçı Muhammet Terzi (25), balayı yerine denize gitmenin çok zor olduğunu söyledi. Muhammet Terzi, 15 gün önce evlendiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Balayı yerine borcumu ödemek için denize çıktım. Evlenip de denize gelmek çok kötü.
Ama maddi sıkıntıdan dolayı mecburen denize çıkmak zorunda kaldım. 13 bin YTL borcum var. Bu yıl ödeyemezsem, seneye yine devam. Buradan çok sevdiğim eşime sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. Beni merak etmesin. Devletin de bu zorluklara ve koşullara rağmen balıkçılık yapan vatandaşına sahip çıkmasını istiyorum."
Sinop Üniversitesi (SÜ) Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Recep Bircan, Türk balıkçılığı için bir an önce başlı başına bir bakanlığın kurulması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin 26 milyon hektarlık su ürünleri alanıyla tarımdan sonra ikinci sırada olduğunu belirten Prof.Dr. Recep Bircan, buna rağmen su ürünleri konusunda sadece Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na bağlı daire başkanlığı nezdinde merci bulunduğunu bildirdi.
Genel olarak ülkemizde su ürünleri ile ilgili başlı başına yetkili bir merci bulmanın çok zor olduğunu anlatan Prof.Dr. Bircan, şunları söyledi: "Bu da su ürünleri noktasında gereken gelişmeyi engellemektedir. Türkiye'de su ürünleri potansiyeli önemli bir yere sahip olmasına rağmen konuyla ilgili bir bakanlık kurulamamış.
Bilindiği gibi Türkiye en fazla tarımsal alana sahip. Hemen bunun peşine su ürünleri alanı var ki, bu da yaklaşık 26 milyon hektar civarında. Orman alanlarımız bile yaklaşık 25 milyon hektarla su ürünlerinin peşinden gelmekte. Yani su ürünleri açısından su potansiyelimiz, tarımdan sonra ikinci sırada.
Ancak bu gün maalesef, su ürünleriyle ilgili bir balıkçılık bakanlığı şöyle dursun bir bakanlık içerisinde genel müdürlük düzeyinde bile
bir statü oluşturulmamış. Balıkçımız kendilerine bir yetkili aradıkları zaman sıkıntı çekmekte. Bu da balıkçılığımızın gelişimi noktasında olumsuz rol oynuyor."