Bir uyarı da TEMA vakfından
TEMA Vakfı Trabzon Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, ''İdarecileri, durumu idare etmeye değil, harekete geçerek gerekli tedbirleri almaya ve acil durumlar için halkın güvenliğini sağlayacak uyarı sistemleri ve acil müdahale birimlerini aktif hale geti
TEMA Vakfı Trabzon Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, ''İdarecileri, durumu idare etmeye değil, harekete geçerek gerekli tedbirleri almaya ve acil durumlar için halkın güvenliğini sağlayacak uyarı sistemleri ve acil müdahale birimlerini aktif hale getirmeye çağırıyoruz'' dedi.
Erüz, Doğu Karadeniz Çevre Platformu (DOKÇEP) bileşenleri arasında yer alan bazı derneklerin yöneticileriyle Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlediği basın toplantısında, Marmara'da yaşanan ve her an Doğu Karadeniz'de de yaşanması muhtemel aşırı yağış ve buna bağlı heyelan ve sel baskınları için valilikler, afet tespit ve önleme birimleri, belediyeler ve muhtarlıkları geç olmadan, koordinasyon halinde harekete geçmeye davet ettiklerini söyledi.
İdarecileri, durumu idare etmeye değil, harekete geçerek gerekli tedbirleri almaya ve acil durumlar için halkın güvenliğini sağlayacak uyarı sistemleriyle acil müdahale birimlerini aktif hale getirmeye çağıran Erüz, ''Aksi durumda bölgemizde sıkça yaşanan ve meydana gelecek sel ile heyelanlarda canını kaybedenler takdiri ilahi değil, sorumluların kurbanı olacaktır'' dedi.
Erüz, Doğu Karadeniz'de ve Marmara'da büyük yıkım ve can kaybına neden olan sel ve su baskınlarının oluşumunun, dere yatağı ıslahı ve taşkın alanlarının doğal yapıya uygun ve bilimsel verilere dayalı hesaplamalarla belirlenmesinin oy kaygısı ve rant için engellenmesi ve sorumluların önceden tedbir almak yerine yara sarmayı adet edinmesinin sonucu olduğunu iddia etti.
Erüz, 20-50 yıllık olası taşkın debisi hesaplarına dayalı planlama ve dere ıslahı yerine 100, 500 ve 1000 yılda bir olması olası taşkınların göz önüne alınması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
''100-500 yılda bir oluşacak aşırı yağışın birkaç yıl arayla tekrarlama olasılığı her zaman mevcuttur. Özellikle son yıllarda küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişimlerine bağlı aşırı ve düzensiz yağışın görülme sıklığı tüm dünyada artış göstermektedir. Eskilerin uzun yıllara dayalı tecrübelerle söylediği 'dere akar yatağını bulur' sözü, taşkın anında ihtiyaç duyduğu boyutta yatak arayan derelerin, doğal olarak eski yataklarını geri almak üzere çevresini tahrip ederek yatağını bulmasıdır. Bu durumda oluşacak felaket doğal değil, dere yatağının bozulmasına ve doldurularak yapılaşmasına izin veren yetkililerin felaketidir.''
Yrd. Doç. Dr. Erüz, bölgede can ve mal kaybı olmaması için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
''Taşkın ve heyelan riski en fazla olan bölgemizde, bulut yoğunluğu ve aşırı yağış tespiti yapılmasını sağlayan radar erken uyarı sistemleri, bölgenin tamamını kapsayacak şekilde yerleştirilmelidir. İl ve ilçelerde erken uyarı sistemiyle koordineli olarak çalışacak kurtarma birimleri oluşturulmalıdır. Halkın sel, taşkın ve heyelan anında yapması gerekenler ve bölgedeki riskli yerler konusunda okullarda, yerel radyo, televizyon ve gazetelerde eğitim etkinlikleri düzenlenmeli ve el broşürleri aracılığıyla halk bilgilendirilmelidir.
Belediyeler ve valilikler dere ve nehir yataklarına yerleşimin önlenmesi konusunda titizlik göstermeli, müsamaha göstermemelidir. Dere yatakları ve denize çıkış noktaları sürekli temizlenerek olası tıkanma ve taşmalar önlenmelidir. Kent merkezlerinden geçen sahil yoluna su baskınlarını önleyecek yeterli sayıda menfez yapılmalıdır. Erken uyarı sistemleri ve gönüllü gözlemci birimleri oluşturularak derelerin üst havzalarında oluşan sellerle ilgili alt havzaların uyarılarak, halkın ve ilgili birimlerin gerekli tedbirleri almasını sağlayacak koordinasyon sistemi kurulmalıdır. Heyelan risk haritaları oluşturularak, yüksek riskli yerleşimler boşaltılmalı ve yağış dönemlerinde gerektiğinde halkın güvenli bölgelere yerleştirilmesi sağlanmalıdır