Giresun’da, Meryem Ana Manastırı restorasyonuna ‘betonlaşma’ eleştirisi
Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Erüz, yapının kimliğinin zedelendiğini belirterek, “Bu tür restorasyonlarda 'iyi koruyacağız 'diye sıva benzeri bir malzemeyi kullanmak yerine, orijinalini bilmiyorsak sıvasız kaba duvarı bırakmak bazen çok daha estetik ve daha doğal görünür” dedi.
Giresun’un Şebinkarahisar ilçesindeki doğal ve arkeolojik sit alanı Meryem Ana Manastırı’ndaki restorasyon ‘betonlaşma’ algısı nedeniyle eleştirilere neden oluyor. Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Erüz, yapının kimliğinin zedelendiğini belirterek, “Bu tür restorasyonlarda 'iyi koruyacağız 'diye sıva benzeri bir malzemeyi kullanmak yerine, orijinalini bilmiyorsak sıvasız kaba duvarı bırakmak bazen çok daha estetik ve daha doğal görünür” dedi.
Şebinkarahisar ilçesi Sarıyer köyü Kayadibi mahallesinde bulunan Bizans Dönemi'ne ait doğal mağara içerisine yerli moloz taşlardan inşa edilen Meryem Ana Manastırı son yıllarda define meraklıları tarafından tahrip edildi. Sarp bir kayalığın ortasında büyükçe bir oyuk içerisine yapılan ve birçok yapı kompleksinin bir arada bulunduğu 32 odalı manastır için 2011 yılında harekete geçildi. Doğal ve arkeolojik sit alanı olan manastır, 2014 yılında restorasyon sonrası ziyarete açıldı. Ancak manastırdaki restorasyon ‘betonlaşma’ nedeniyle her yıl eleştirilere konu oluyor. Sosyal medya kullanıcıları restorasyonu tamamlanmasının ardından çizgi film karakteri 'Sünger Bob'a benzetilen İstanbul Şile'deki 'Ocaklı Ada Kalesi’ gibi manastırın da aynı karaktere benzerliği ile dikkat çektiği yorumlarında bulunuyor.
‘GÖRSEL ALGIDA PROBLEM VAR’
Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Erüz, manastırın mübadeleden sonra sahipsiz kaldığını belirterek, “Defineciler tarafından talan edilen manastırın evlere malzeme yapabilmek için taşları söküldü. Restorasyon kararı alındı ve çalışma 2014 yılında tamamlandı. Restorasyon ile yapı korunmaya çalışılmış. Duvarlarda çok estetik ve sanatsal bir görüntü olmadığı için tepki aldı. Tarihte harabe idi şimdi ise sıradan bir duvar gibi görülüyor. Gerçekten görsel algıda bir problem var” diye konuştu.
‘TARİHİ KİMLİĞİ ANLATMAYAN GÖRSELLER ORTAYA ÇIKIYOR’
Restorasyonun bilimsel olarak doğru olduğunu kaydeden Erüz, “Yanlış mı restore edildi, hayır. Yapı ile ilgili elimizde tam olarak detaylı bir bilgi olmadığı için restorasyonlar bu tür problemler çıkabiliyor. Bölgede bir çok tarihi yerde yapılan restorasyon çalışmalarında da olduğu gibi içerisinde ki tarihi doku ve fresklerle alakalı bilgi sahibi değiliz. Bu yüzden orijinal sıvası yerine klasik taşlarla modern sıva yapılıyor. Eski hali bilinmeden yapılan restorasyonlar daha sade ve standart bir şey yapmaya çalışınca maalesef çok basit ve tarihi kimliğini anlatmayan görseller ortaya çıkıyor” dedi.
‘BETONLAMAK TERCİH EDİLMEMELİ’
Manastırı restorasyon öncesi ve sonrası ziyaret edenlerin farklı fikirlere kapıldığını anlatan Erüz, “Ziyaretçiler eski harabeye baktığı zaman burada inanılmaz bir yaşam, inanılmaz bir tarih yatıyor derken restorasyon sonrasında gittiğinde her taraf sıvanmış, her taraf beton dediği zaman işin büyüsü kaçıyor. Bu tür restorasyonlar iyi koruyacağız diye sıva benzeri bir malzemeyi kullanmak yerine, orijinalini bilmiyorsak sıvasız kaba duvarı bırakmak bazen çok daha estetik ve daha doğal görünür” dedi.
Sosyal medya üzerinden yapılan eleştirilere de değinen Erüz, “İstanbul Şile'de 'Ocaklı Ada Kalesi' de restorasyon sonrası 'Sünger Bob'a benzetilmişti. ‘Sünger Bop’ benzeri bir espri vardı. Meryem Ana Kilisesi’ne de aynı şekilde eleştiriler geldi. Bunlar doğru değil. Yeni restore edildiğinde yapılan yapıların taze görüntüsü tarihi bir görüntü vermez. Yıllar geçince ancak kararma ve eskime görüntüsü ile birlikte yapı orijinaline doğru döner. Yapılan restorasyon çalışması bilimsel olarak doğru ama algı da önemli. Bu dikkate alınmalı ve ona göre çalışmalar yapılmalı” ifadelerini kullandı.
MERYEM ANA MANASTIRI
Şebinkarahisar ilçesi Sarıyer köyü Kayadibi mahallesinde bulunan Meryem Ana Manastırı milattan sonra 2’incü yüzyıldan itibaren ayakta kalan bir yapıdır. Bizans Dönemi'ne ait olan manastır, Hıristiyanlık dinine getirilen yasak ve baskılardan korkan halk tarafından büyükçe bir oyuk içerisine yapılmıştır. Meryem Ana Manastırı'nın, Trabzon Sümela Manastırı'ndan etkilenilerek inşa edildiği tahmin edilmektedir. Dört katlı olan yapıda dördüncü kat kilise olarak kullanılıyor. İlk üç katta çeşitli hizmetlere elverişli (salon, mutfak, tuvalet vs.) 32 odası bulunuyor. Sümela Manastırı’ndan sonra Türkiye’de bulunan en büyük doğal ve oyma manastırdır. Yaz sezonuyla birlikte kültür, doğa ve inanç turizmi açısından turistlerin ziyaret ettikleri yerlerin başında geliyor. Meryem Ana Manastırı’na yürüyerek yaklaşık 20 dakikada ulaşılıyor ve ücretsiz ziyaret edilebiliyor.