İki kardeş hayata birlikte tutunuyor
Gümüşhane’nin Torul ilçesinde yıllardır beraber yaşayan görme engelli iki yaşlı kardeş hayatın tüm zorluklarına birlikte göğüs geriyor.
Gümüşhane’nin Torul ilçesinde yıllardır beraber yaşayan görme engelli iki yaşlı kardeş hayatın tüm zorluklarına birlikte göğüs geriyor.
İlçeye bağlı Harmancık köyü Gelinkaya Mahallesinde ömürlerini sürdüren Kadriye (80) ve Canfer (74) Baydar kardeşler küçük yaşta kaybettikleri görme yeteneklerine rağmen ev işlerini yapıyor, hayvan besliyorlar hatta ormana gidip odun toplayıp geliyorlar.
Yıllara meydan okuyan iki kardeş ilerleyen yaşlarına rağmen pozitif enerjileriyle kimseden yardım istemezken geçtiğimiz yıllarda Gümüşhane Üniversitesi Film Atölyesi (GÜFA) tarafından hayatlarını konu alan belgesel film çok sayıda ödül almış, belgesel kanallarında yayınlanmıştı.
İlerleyen yaşlarına rağmen ibadetlerinden de geri durmayan Baydar kardeşler namazlarını kılıp Ramazan ayındaki oruçlarını da eksiksiz tutuyor.
Dillerinden “Allah bizi ayırmasın” duasını eksik etmeyen Baydar kardeşlerin hikayeleri çocukluk yıllarında başlıyor. Erkek kardeş olan Canfer Baydar, ilkokulda hissetmeye başladığı göz rahatsızlığını “Güneşli havada kitap okuyamazdım” diyerek anlatırken, askere gitmek için müracaat ettiğinde Trabzon’da kendisine çürük raporu veren doktorun “Göz damarların kurumuş” sözleriyle durumun farkına vardıklarını anlattı.
Yaşlarının ilerlemesiyle hastalığın da ilerleyerek görme yetisini tamamen kaybeden her iki kardeş köyde 40 yıl önce yaptıkları evde birlikte yaşamaya başladı.
“Bu hastalık bizimle birlikte gidiyor” diyen 80 yaşındaki abla Kadriye Baydar, yemek yapmak, soba yakmak, çay demlemek gibi ev işlerini kendisinin yaptığını, bunun yanısıra besledikleri ineği sağarak danasını baktığını, sütüyle yoğurduyla uğraştığını söyledi.
Elinden geleni yapabildiği kadar yaptığını kaydeden Baydar, “Birine bağırmıyoruz ki gelin yapın şu işimizi diye. Allah bizi ayırmasın” dedi.
Dört kardeş olduklarını anlatan 74 yaşındaki Canfer Baydar ise Torul’un Köprübaşı mahallesinde yaşadıklarını, ilkokulu bitirdikten sonra köy işlerine başladıklarını, geçinmek için hayvancılık yapmaya başladıklarını söyledi.
Bu süreçte 40 yıl önce bugün yaşadıkları evi yaptıklarını anlatan Baydar, “Ben okula giderken kitaplarımı güneşte okuyamazdım. Öğretmen okuluna gitmek istiyordum ama kazanamadım. Askerlik zamanı gelince Trabzon’da rapor verdiler. Askere almadılar beni. Köy işleriyle uğraştık. Eskiden tarla sürer, ekin ekerdik. Şimdi bir ineğim var. Zorluk çekiyoruz biraz tabi” dedi.
Devletin 3 ayda bir engelli maaşı verdiğini, yeğenlerinin de her türlü işleriyle ilgilendiğini dile getiren Baydar, “Biz 4 kardeşiz. Ablam en büyüğümüz. Onun küçüğü vefat etti. Benden küçük kardeşim de bacağı kesildi. Ablam 15 yaşlarındaydı doktorlara götürdüler ama imkanı bulamadılar. Bu hastalık aynı hastalık. Göz damarları kurumuş. Asker raporu verirken dediler. Doktora başvurduk ama imkan yok dediler diye bıraktık. Yaşımız ilerledikçe görme yetisini kaybettik. Küçükken sorun yoktu. Zamanla kapandı gözlerimiz” diye konuştu.
Ablasının ev işlerini yaptığını, kendisinin de ineği bahçeye götürdüğünü, dönerken de birkaç parça odun topladığını ifade eden Baydar, hiç kavga ediyor musunuz sorusunu da “Ablam kızar bana. Ben hiç kızmam ama o kızar” sözleriyle cevaplandırdı.
Ablasının ona, kendisinin de ablasına destek olarak hayata tutunduklarını belirten Baydar, “Benim yapamadığımı ablam onun yapamadığını ben yapıyorum. Ablam ölünce ben burada yalnız duramam. Ben ölsem o duramaz. Mağdur oluruz” ifadelerini kullandı.
Önceki yıllarda evlerinin önündeki bahçede ufak çaplı sebze de yetiştiren Baydar kardeşler, yaşları ilerleyince bundan vazgeçerken hayırsever vatandaşlar ve Torul Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı zaman zaman kardeşlere giyecek ve yiyecek yardımında bulunuyor.
Çamaşır makinesine bile geçtiğimiz yıllarda kavuşan Baydar kardeşlerin evinin zemini de topraktan. Bu durumun sobadan düşen közü fark edemeyecekleri için yangın çıkma ihtimaline karşı olduğunu anlatan Baydar kardeşler, önceki yıllarda huzur evi yada rehabilitasyon merkezine yerleştirilerek bakımlarının yapılması ve gözleri için doktor talebini reddetmişlerdi.