İnsanları tehdit ediyor!
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şağdan Başkaya, ayıların kış uykusuna uyanmaya başladığı bu dönemlerde insanlara saldırdığına dikkat çekerek her yıl 1-2 vatandaşın hayatını kaybettiğini söyle
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şağdan Başkaya, ayıların kış uykusuna uyanmaya başladığı bu dönemlerde insanlara saldırdığına dikkat çekerek her yıl 1-2 vatandaşın hayatını kaybettiğini söyledi.
Bu yılın Nisan ayında Giresun’da bir kişinin ayı saldırısı yüzünden hayatını kaybettiğini belirten Başkaya, “Ayı saldırıları yüzünden her yıl bir veya iki insanımız ölmekte. Geçen yıl Sapanca ve Şavşat’ta iki insanımız ölürken, bu yıl ise 30 Nisan tarihinde Giresun, Alucra’da bir kişi ayı saldırısı yüzünden hayatını kaybetti” dedi.
KIŞ UYKUSUNDAN UYANIR UYANMAZ SALDIRMAYA BAŞLIYOR
Ayıların kış uykusundan uyanır uyanmaz saldırdığı uyarısında bulunan Başkaya, “Ayılar kış uykusundan uyanır uyanmaz, ayı saldırılarında önemli bir artış yaşanmaktadır. Bunun neticesinde her yıl ölümler olmakta, birçok insanımız yaralanmakta, birçoğu ise yaşadığı saldırıdan veya karşılaşmadan dolayı ruhsal sorunlar yaşamaktadır. Hatta pek çok kişi sadece civarda bulunduğunu bildiği ayılardan korktuğu için ruhsal sorunlar yaşamaktadır. Ayrıca kırsal bölgelerde yaşayan insanlarımızın bir kısmı ayılar yüzünden ciddi maddi zararlara uğramaktadırlar” ifadelerini kullandı.
NEDEN SALDIRIYORLAR ?
yıların, insanlar ile karşılaşma ihtimalleri ne kadar çok ise, ayıların insanlara saldırma ihtimalleri de o kadar arttığını kaybeden Başkaya, “Yaşam alanları bozulan, buralardaki besin kaynakları kendilerine yetmeyen ayılar artık her gün insanlarla karşılaşmaktadır. İnsan-ayı çatışmasının en yoğun yaşandığı yerlerin başında, ayıların yaşam alanları ile insanların yaşadıkları alanların en çok örtüştüğü yerler gelmektedir. Son yıllarda ayıların yaşam alanları bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de iyice azalmaktadır. Bütün bunlara bazı alanlardaki ayıların artan popülasyon yoğunlukları da eklendiğinde, insan-ayı çatışmasının yoğunluğu da artmaktadır” dedi.
Ayının insanlara farklı durumlarda saldırdığını ifade eden Prof. Dr. Şağdan Başkaya, “Ayının inine yaklaşıldığında veya girildiğinde, ayının üzerine gidildiğinde, herhangi bir şekilde ayıya saldırıldığında veya ateş edildiğinde, kızışma (çiftleşme) döneminde, yanında yavruları olan bir dişi ayıya yaklaşıldığında veya karşılaşıldığında, dişi ayıların etrafta bulunduğunu bilen bir erkek ayı ile karşılaşıldığında, daha önceden kendisi veya ailesinden birisi olan dişisi, erkeği veya yavruları herhangi bir şekilde zarara uğratılmış bir ayı gördüğü kötü muamelenin intikamını almaya çalıştığında, ayı yaşlanmış, dişleri iyice aşınmış ve ete alışmış ise insanların beslediği hayvanlara dadanabilir ve böylece insanlarla rastlaşma olasılığı artarak insanlara da bir şekilde saldırabilir, artık avlanamayan veya avlamakta zorluk çeken bireyler saldırganlaşabilir, hastalıklı bireyler de insanlara saldırabilir”diye konuştu.
AYI İLE KARŞILAŞILDIĞINDA NELER YAPILMALI?
Ayı ile karşılaşıldığında yapılması gerekenleri sıralayan Başkaya, “Yerine göre, çok özel çözüm yollarının geliştirilebileceği unutulmadan, öncelikle insan-ayı çatışmasının yoğun olarak yaşandığı bölgelerde, eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmeli, uyulması gereken kurallar belirlenmeli ve insanların bunlara uymasına çalışılmalı. Ayılara karşı fiziksel ve diğer engeller kullanılmalı.
Ayıların yaşam alanlarındaki azalan ve hatta çoğu yerde yok olmuş olan, ayıların en sevdiği doğal bitkilerin ekim ve dikimi yapılmalı. İnsan-Ayı çatışmasında alınması gereken bütün tedbirleri alırken, yasal çerçevesi düzenlenmiş olan tazminat uygulamalarına da yer verilmeli, ayı zararına karşı önlem alan ve çatışmayı azaltıcı çalışmalara destek olan insanlar ödüllendirilmeli. Ayı popülasyonlarında, taşıma kapasitesinin üzerindeki ayılar, planlı ve kontrollü yani yasal bir biçimde avlattırılmalıdır.
Bunun uygulanabilmesi için ayıların popülasyon durumlarının bilimsel yöntemlerle, sayım (envanter) çalışmaları ile tespit edilmesi gereklidir. Taşıma kapasitesinin üzerindeki hayvanların avlattırılmasının yanı sıra, sürekli sorun çıkardığı tespit edilen, sorunlu bireylerin yakalanarak uzak bir alana yerleştirilmesi, bakım merkezleri veya hayvanat bahçelerinde esaret altına alınması yoluna gidilebilir. Sürekli bir izleme programı yürütülmelidir. Ayıların biyoloji ve ekolojileri ile zarara uğrayan insanların yaşam ve davranış biçimlerine yönelik bilimsel araştırmalara destek olunmalı ve bu konularda araştırma yapılması için çaba sarf edilmelidir” şeklinde konuştu.
SAYIMLARI SÜREKLİ YAPILMALI
Ayı sayımlarının sürekli yapılması gerektiğine dikkat çeken Başkaya, “Bu konuda Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün yaptığı çok güzel işlerden birisi olan ayı sayımları ve fotokapanla izleme çalışmalarının kesintisiz yapılmasına özen gösterilmelidir. Son yıllarda ciddiyet kazanan bu çalışmalarda Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Rize Bölge Müdürlüğü ile KTÜ Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü işbirliği yaparak birlikte çalışmakta ve sürekli Ayı Sayımları gerçekleştirmektedirler. Bu sayımların da ötesinde artık her yöre için ayrı ayrı Ayı Yönetim Planları yapılmalıdır” önerisinde bulundu.