Karadeniz'de Cinayete Hayır
Karadeniz Bölgesi'nde "Töre ve Namus Adına Cinayet İşleyen Suçlu ve Zanlıların Sahip Oldukları Toplumsal Değer Yargıları ve Bunların Sosyoekonomik Analizi Projesi" kapsamında yapılan araştırmada, mahkumların namus adına işlenen cinayeti onaylarken töre iç
Karadeniz Bölgesi'nde "Töre ve Namus Adına Cinayet İşleyen Suçlu ve Zanlıların Sahip Oldukları Toplumsal Değer Yargıları ve Bunların Sosyoekonomik Analizi Projesi" kapsamında yapılan araştırmada, mahkumların namus adına işlenen cinayeti onaylarken töre için işlenen cinayetleri onaylamadığı ortaya çıktı.
TUBİTAK ve Dicle Üniversitesi'nin desteğiyle Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mazhar Bağlı'nın başkanlığında başlatılan "Töre ve Namus Adına Cinayet İşleyen Suçlu ve Zanlıların Sahip Oldukları Toplumsal Değer Yargıları ve Bunların Sosyoekonomik Analizi Projesi" sürüyor. Bağlı'nın başkanlığında 8 kişilik ekiple gerçekleştirilen proje, yaklaşık 2.5 ay sonra tamamlanacak. Güneydoğu, Doğu Anadolu, İç Anadolu, Marmara ve Ege ile son olarak Karadeniz Bölgesi'ndeki toplam 42
cezaevinde 160 mahkum ile görüşme yapıldı. Akdeniz Bölgesi'nde 10 cezaevinde görüşme yapıldıktan sonra tamamlanacak projede hazırlanan rapor, TUBİTAK, Adalet Bakanlığı ile Dicle Üniversitesi'ne sunulacak.
Araştırmada 300 soru yöneltilen mahkumların tümü "Pişman değiliz" yanıtını verirken, Güneydoğu'da olduğu gibi batı illerindeki cezaevlerinde de mahkumların itibar gördüğü ortaya çıktı. Namus ve töre adına cinayet işleyen mahkumların el üstünde tutulduğunu belirten Doç. Dr. Mazhar Bağlı, "Hatta bununla ilgili hikayeler anlatılıyor. Yani bir süre sonra bu cinayeti işleyenler efsaneleştiriliyor. Yaptığı sanki iyi bir işmiş gibi efsane oluyor. Bu cinayetler Güneydoğu'da olduğu gibi, batıda da toplumsal
değerler olarak görülüyor" dedi.
Karadenizliler'in bu tür cinayetlere daha farklı baktığını kaydeden Bağlı, "Karadeniz Bölgesi'nde Kastamonu, Samsun, Bartın, Trabzon, Ünye, Zonguldak ve Çarşamba'daki cezaevlerinde cinayet işleyenlerle görüştük. Görüştüğümüz 2'si kadın 20 mahkumun 21'i yaptığından pişman değil. Sadece biri cezaevi ortamının iyi olmaması nedeniyle 'keşke cinayet işlemeseydim' diye düşünüyor. Öte yandan, cezanın müebbet hapis cezasına yükseltilmesine rağmen mahkumların tamamı 'Namus adına cinayet işleriz, aynı şeyi binlerce kez yine yaparız' derken, töre cinayetlerine karşı olduklarını söylüyorlar.
Mahkumlar 'Namus adına cinayet işleriz, ama töre adına cinayet işlemeyiz' diyorlar. Töreye nasıl bakıyorsunuz diye sorduğumuz mahkumlar, 'Güneydoğu'daki töre cinayetleri yanlış, bunları tasvip etmiyoruz. Töre Güneydoğu'ya hastır' yanıtını veriyorlar. Mahkumlar, töreye geri kalmışlık olarak bakıyorlar. Cezaların caydırıcı olmadığı ve olamayacağını düşünüyorlar" diye konuştu.
Bu tür cinayetlerin eğitim ya da ekonomiyle ilgili olmadığına da değinen Bağlı, "Karadeniz'de görüştüğümüz mahkumlardan 4'ü üniversite mezunu. Bunlarda biri de aylık geliri 12 bin YTL olan bir iş adamı" dedi.
"İNSAN NAMUS İÇİN YAŞAR, TÖRE İÇİN DEĞİL"
Karadeniz'de eşini öldüren bir mahkum ile yaptıkları görüşmede ilginç sonuçların ortaya çıktığını kaydeden Bağlı, "Eşini öldüren bir kadınla görüştük. Kendisini sürekli aldatan eşini silahla öldüren genç kadına, 'Namus nedir?' diye sorduk. 'İnsan namusu için yaşar, namusum için eşimi öldürdüm. Yine öldürürüm' dedi. Töre nedir diye sorduğumuzda ise 'Bizde töre yoktur, töre Güneydoğu'da var' diye yanıt verdi" şeklinde konuştu.
Bağlı, Karadeniz'de görüştüğü kadın mahkumlardan birinin eşiyle yaşadığı problemler nedeniyle özürlü olan ağabeyinin evinde kaldığı sırada eve gelen 3 kişinin saldırısına uğradığını ve bu sırada bıçakla bir kişiyi öldürmesi nedeniyle cezaevine girdiğini söyledi. Genç kadının namus cinayetlerini onayladığını ifade eden Bağlı, töre cinayetlerini ise onaylamadığını belirtti.
Bağlı, boşandığı eşini öldüren bir mahkumun cinayeti neden işlediği sorusuna, "Boşanmadan sonrada sorumluklar devam eder. Eski karım hakkında insanlar ileri geri konuşunca namusum için öldürdüm" şeklinde cevap vermesinin çarpıcı olduğunu dile getirdi.
Töre ve namus cinayetlerinin birbirinden farklı olmadığını belirten Doç. Dr. Mazhar Bağlı, "Hiçbir şekilde töre ve namus adına insanlar öldürülemez. Güneydoğu'da olduğu gibi batıda da, özellikle Karadeniz Bölgesi'nde bu tür cinayetleri işleyenler çevreden ve aileden tepki almıyorlar. Hatta 'aferin' şeklinde olumlu tepkiler alıyorlar. Sorun ekonomik, eğitim seviyesi veya cezai yaptırımlarla ilgili değil.
Tabii ki ceza olmalı, kamu vicdanı açısından rahatlatıcıdır. Ama müebbet hapis cezasına çarptırılsa,idam cezasına çarptırılsa da bu cinayetler olacak. Çünkü kültürel baskı ve toplumsal istemden kaynaklanıyor. Cinayetleri işleyenlerin toplumda efsaneleştiğini biliyoruz, herkes mutlaka böyle bir hikaye dinlemiştir. Toplum bunların da etkisinde kalıyor" dedi.
Doç. Dr. Bağlı, Diyarbakır'da veya bölgede kadınları koruma adına çıkan tüm kadın derneklerinin başındakilerin para kazanmak için sömürü yaptığını, çözüm için hiçbir projeksiyonlarının olmadığını iddia etti. Kadın derneklerinin yıllık raporlarına yansıyan tek çalışmalarının emniyet müdürlüklerinden alınan raporları kendi adlarına çevirmeleri olduğunu öne süren Bağlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bilinçli toplum oluşturmadan sorun çözülmez. Maalesef bilinçli diye ortaya çıkan kadınlar bir dernek kurarak, kadın sömürüsüyle AB'den proje alma peşindeler. Diyarbakır'daki kadın dernekleri şu ana kadar ciddi bir proje hazırlamadılar.
Emniyet müdürlüğünden aldıkları raporları yıllık faaliyetlerine koyarak iar, 'Güneydoğu'daki töre cinayetleri yanlış, bunlarşin medyatik tarafıyla ilgilenen kadın dernekleri, sömürü ile kazanmadan bir an önce vazgeçmelidirler. Kadın kuruluşundaki kadınların eğitimden geçirilmesi süreciyle başlayan çözüm için projeler üretilerek, bilinçli toplum oluşturulabilir. Çünkü Avrupa'da bu tür sorunlar yok."