Samsun metropol şehirleri solladı

Samsun 'çocukta sağlık tedbiri' sayısında metropol şehirleri solladı.

Samsun metropol şehirleri solladı

"Çocuk Alanında Önleyici Hizmetlerin Geliştirilmesi Projesi Samsun İl Eylem Planı Çalıştayı"nda yapılan sunumda Samsun'un, 'çocukta sağlık tedbiri' sayısında İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropol şehirleri solladığı açıklandı.

Samsun'da "Çocuk Alanında Önleyici Hizmetlerin Geliştirilmesi Projesi Samsun İl Eylem Planı Çalıştayı" düzenledi. Samsun Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından, bazı kurum ve kuruluşların desteğiyle düzenlenen "Samsun İl Eylem Planı Çalıştayı", Şehit Ömer Halisdemir Kongre Salonu'nda başladı.

İki gün sürecek çalıştayın açılışında Samsun Vali Yardımcısı Vekili Canik Kaymakamı Şeref Aydın, Çocuk Hizmetleri Kalite ve Hizmet Planlama Daire Başkanı Bayram İnce, Samsun Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Kemal Gümrükçü birer konuşma yaptı. Açılış konuşmalarının ardından sunumlara geçildi.

DEVLET TARAFINDAN ÖDENİR

İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Ruh Sağlığı Birim Sorumlusu Uzm. Dr. İlkem Duman Kıymık, çalıştayda yaptığı sunumda, "Çocuk Koruma Kanunu'na göre hakkında karar verilen koruyucu ve destek kararlarının giderleri devlet tarafından ödenir.

Biz de sağlık tedbiri kararı verilen çocukların kamu hastanelerinde Sağlık Bakanlığı tarafından giderleri ödenmektedir. Kamu hastaneleri Sağlık Bakanlığımıza bağlı olduğundan uyruk fark etmeden giderleri ödense de bazı üniversite hastanelerinde farklı uyruklardaki çocukların giderleri karşılanamamaktadır. Bu da büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Güncel durumu itibarıyla Temmuz ayında bin 299 sağlık tedbiri kararı bulunmaktadır. Sağlık tedbiri bulunanların yüzde 56,8'i kız, 43,2'si erkektir. Karar alınması sırasındaki yaşlarına bakıldığında ise kız çocuklarında 12 yaş ortalaması, erkek çocuklarında 10 yaş ortalaması vardır. Samsun'un dışında yaşayan çocuklara bakıldığında en fazla çocuklar İstanbul'da ikamet etmekteydi.

Samsun'da yaşayanlar ise en fazla İlkadım ve Çarşamba ilçesinde ikamet ediyor. Sağlık tedbiri alınan çocukları yüzde 50,9'unun haklarında diğer tedbir kararları da var. En sık danışmanlık tedbiri eşlik etmektedir.

Sağlık tedbiri kararı bulunan çocukların karar alınma nedenleri incelediğinde en fazla (yüzde 23,3) oranda cinsel istismar konusunda sağlık tedbiri verildiği görüldü. Buna da en sık davranışsal bozukluklar eşlik etmekte. Cinsel istismar nedenli sağlık tedbiri kararı alınan çocukların karar alınma sırasındaki yaş ortalamasına bakıldığında kızlarınki erkeklere göre daha fazla.

Genel ortalama ise 13,5 yaştır. Biz burada en fazla sağlık tedbirlerini işbirliği yapmayan ailelerle yaşıyoruz. Çünkü çocuk bir tedavi gördüğünde çocuklarının tedavilerinin devamlılığı sağlanması gerekmektedir. İş birliği yapmayan aileler en fazla İlkadım ilçesindedir.

Nedenlerine bakıldığında davranışsal bozukluklar nedeniyle tedbir kararı verilmiş çocukların ailelerinde daha fazla işbirliği yapmama eğilimi olduğu görüldü" dedi.

SAĞLIK BİRİMLERİNDEN BİLGİLER ALDIK

Dr. İlkem Duman Kıymık, Samsun'un metropol şehirleri solladığına dikkat çekerek, "Bizler, diğer il sağlık müdürlükleri ve ruh sağlığı birimlerinden bilgiler aldık. Sağlık tedbiri kararlarımızı diğer illere göre karşılaştırdık. Ne yazık ki Samsun ilimiz bu konuda sağlık tedbiri kararı alınmış İstanbul, İzmir, Ankara gibi şehirleri sollamış durumdadır.

Biz neden sağlık tedbiri konusunda ilimizde yüksek diye düşündüğümüzde tek başına sağlık tedbirini konuşmamak lazım. Diğer tedbir kararlarının sayılarını değerlendirirsek, onların da oransal olarak diğer illere göre fazlalık durumu varsa nedenlerini kurumlar olarak eylem planımıza dahil ederek inceleyebiliriz” diye konuştu.

sam1.webp

ÖN PLANDA OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ

Samsun Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nde görevli Sosyal Çalışmacı Hazal Canik Delen, müdürlüğün Samsun genelinde tedbir konusunda yapılan çalışmalar ile veriler hakkında bilgi verdi. Delen yaptığı sunumda, "Devam eden tedbir kararlarımıza baktığımız zaman danışmanlık tedbiri kapsamında 921 çocuğumuzu takip ediyoruz.

Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yürütülen tedbir kararımız 586, eğitim tedbirimiz 698, sağlık tedbirimiz ise bin 338'dir. Toplamda 3 bin 574 tane tedbir kararının takibini sağlıyoruz. 3 bin 417 tane ailemizi sosyal ekonomik olarak destekliyoruz.

125 çocuğumuzu izleme faaliyetleri çerçevesinde takibini gerçekleştiriyoruz. Çocuklarımızla ilgili başvuru sayısında bir artış durumu söz konusudur. Bizler bu önleyici hizmetler projesi çerçevesinde 5 bin 933 tane çocuğun tedbir kararının takibini sağlamaktayız. Bunlardan birden fazla hizmet modelinde yararlanan kişileri çıkardığımız toplam 5 bin 298 çocuğa hizmet götürmekteyiz. Kız çocuklarının oranı daha yüksektir.

Vaka yansıma gerekçelerimizde çocuk, aile ve aile dışı nedenler olmak üzere sınıflandırdık. Çocuk bağlantılı nedenlerde intihar girişimi düşüncesi (58), davranış problemi (52) ve suça sürüklenen çocuk durumu (47) ön planda olduğunu görüyoruz.

Aile bağlantılı nedenlerde parçalanmış aile, ihmal, ebeveynin cezaevinde olması gibi durumların devam ettiğini görüyoruz. Aile dışı nedenlerde de cinsel istismar (302), sosyal ekonomik düzey (245), uluslararası koruma başvurusu reddi gibi durumların ön planda olduğunu görüyoruz" şeklinde konuştu.

sam2.webp

OMÜ'DE 103 VAKA DEĞERLENDİRİLDİ

Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Ergen Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Gökçe Nur Say ise "OMÜ Tıp Fakültesi bünyesinde çocuk istismarını ve ihmalini önleme, izleme komisyonunu 2006 yılında faaliyete geçirdik. Ben 2017 yılından beridir buna başkanlık yapıyorum. Toplamda 103 vakada komisyonda değerlendirilerek bildiride bulunuldu. Vakaların yüzde 55'ini kız çocuklarını oluşturmaktaydı.

Yaş ortalaması yaklaşık 30 ay civarındadır. Özellikle bebek yaş grubu ağırlıktaydı. Annelerinde yüzde 1,7'sinde, babalarında yüzde 14'ünde sabıka kaydı mevcuttu. Annelerin yüzde 20'sinde, babaların yüzde 12,5'inde psikiyatrik hastalık söz konusuydu. Vakaların yüzde 40'ında öyküde tutarsızlık vardı. Aile bireyleri farklı öyküler vermekte ya da anlatılan öykülerle klinik bulgular arasındaki farklılık çok dikkat çekmekteydi.

Örneğin yürüme, dönme veya hareket etme becerisi olmayan 2 aylık bebeğin yataktan düştüğünü söyleyerek, hastaneye kafa travması ile gelen bebekte, bu yaralanmanın yataktan düşme sonucu yaralandığını belirten aileler bir örnek olarak verilebilir. Verilen öykü ile klinik bulgular arasındaki uyumsuzluk bu vakalarda bizi istismarı düşündürmüştü.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler