Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ulaştırma ve Lojistik Sektör Meclis Başkanı Çetin Nuhoğlu, Trabzon'un biran önce demiryolu ağı ile Erzurum ve Kars'a bağlanması gerektiğini, bu demiryolu ağı yapılmazsa kaybedenin Türkiye olacağını söyledi.

Konuyla ilgili olarak bir açıklama yapan Nuhoğlu, ulaştırma politikalarının uzun vadeli bir anlayışla planlanması gerektiğine dikkat çekerek, "Bunu yapamayan hiçbir ülke başarılı olamamıştır. 1950 yılına kadar sadece demiryoluna ondan sonra da sadece karayoluna yönelik planlamalar iki taşıma modunun birbiriyle rakip hale getirilmesine neden oldu ve birinin isteğine öbürünün karşı çıkması sonucunu doğurdu. Bunlar entegre taşımacılıktır, beraber planlanmasına ihtiyaç vardır.

Demiryolunun maliyetlerin düşürülmesine önemli katkısı vardır. Karayolu da bunu destekleyecek verimlilikte katkı yapar. İkisinin beraber planlanabilmesi şarttır. Birini öne veya öbürünü arka plana atmak bundan önce yapıldığı gibi büyük hatadır. Trabzon' un demiryoluyla Erzurum veya Kars'a bağlanmasının Çin'e kadar uzanılmasında önemli rol oynayacağını düşünüyorum" dedi.

Trabzon-Erzurum demiryolunun şart olduğunu ve Trabzon-Batum demiryolunun tek başına çözüm olmayacağını belirten Çetin Nuhoğlu, "Eskiden Trabzon'a gelen mallar demiryolu olmayınca buradan kervanlarla gönderiliyordu. Bu açığı gören Rusya, bin 100 kilometrelik Poti-Tebriz demiryolunu yaptırdı. Trabzon-Tebriz arası 800 kilometre. Bu durumda Trabzon daha cazip ve Erzurum-Kars bağlantılı demiryolunun yapılması şart oldu. Böylelikle, Trabzon Orta Asya'ya, Çin'e kadar açılabilir. Aksi durumda Karadeniz havzasından toplanacak malların Trabzon üzerinden gönderilmesi çok zor olacak. Kaybeden de Türkiye olacak" diye konuştu.

Nuhoğlu, Trabzon'un tarihten gelen stratejik bir avantajı olduğunu ve Trabzon'u nakliyenin ana üssü olarak gördüklerini ve görmeye de devam edeceklerini ifade ederek, "1860'larda Trabzon'a Marsilya ve Köstence'den direk seferlerle mal taşınıyordu. 4 büyük şirketin haftada bir vapur seferi vardı ve özellikle Tebriz'e yılda 50 bin tondan fazla mal gidiyordu.

Aynı tarihte bu kentte Amerika, İngiltere gibi ülkelerin de içinde olduğu 11 ülkenin konsolosluğu vardı. Bin 200'den fazla kayık, açıkta duran gemilerden malları karaya taşıyordu. Bunu gören Ruslar, 1860'dan milyonlarca ruble akıtarak bataklık bir alana Poti Limanı'nı kurdu ve o limanı Tebriz'e demiryolu hattıyla bağladı. Ruslar'ın yaptığı bu atağa rağmen biz en yakın güzergahta olmamıza rağmen kendi kendimizi cezalandırarak, kara taşımacılığının önüne engeller koyarak, dünyanın en pahalı maliyetleriyle çalışmaya mahkum ederek avantajımızı kaybettik.

Trabzon'a gelen gemilerdeki mallar kervanlarla Tebriz'e ulaştırılırken, o gün biz tren hattını planlayamadık. Rusya ise akıllı ve rekabetçi bir stratejiyle Poti-Tebriz demiryolu hattını kurdu ve Trabzon'un önceliğini ortadan kaldırdı. Bizim önceliğimiz trenle Erzurum'a veya Kars'a bağlanmaktı. Böylece Tiflis üzerinden Orta Asya'ya açılabilecektik" şeklinde konuştu.

Birleşmiş Milletler'in dünyada yeni bir ulaşım koridoru oluşturma çabası içinde olduğunu, 141 bin kilometrelik bu ulaşım koridorunun belirlenmesi için 2008 yılında İstanbul'un Ulaştırma Dünya Kongresi'ne ev sahipliği yapacağını kaydeden Nuhoğlu, "Şu ana kadar 3 ana güzergah belirlendi.

Bu güzergahlardan 2'si Uzakdoğu Asya'dan başlayıp Türkiye'nin kuzeyinden ve güneyinden Avrupa'ya, diğeri ise yine Uzakdoğu Asya'dan başlayıp Çin, Kazakistan ve Rusya üzerinden Avrupa'ya ulaşıyor. Türkiye 2 ulaşım koridorunda da önemli bir görev üstlenecek. Türkiye'nin kuzeyinden geçecek olan yol, Japonya'dan başlayıp Güney Kore, Malezya, Çin, Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Trabzon üzerinden Avrupa'ya ulaşacak. Yani bir anlamda Tarihi İpek Yolu yeniden canlanmış olacak. Ancak Trabzon'un bu pastadan pay alabilmesi için demiryolu ağına Trabzon'un mutlaka alınması gerekir" açıklamasını yaptı.