Trabzon'da süte talep artıyor

TTSO Yönetim Kurulu Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu, Avrupa'da 1860'lı yıllarda başlayan kümelenme ülkemizde yeni bir kavram olarak hızla gelişme göstermekte olduğunu söyledi. Basit anlamda kümelenmenin, firmaların bir araya gelerek girdi maliyetlerini asga

Trabzon'da süte talep artıyor

TTSO Yönetim Kurulu Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu, Avrupa'da 1860'lı yıllarda başlayan kümelenme ülkemizde yeni bir kavram olarak hızla gelişme göstermekte olduğunu söyledi.

 Basit anlamda kümelenmenin, firmaların bir araya gelerek girdi maliyetlerini asgariye düşürmesi, sektörü bir marka haline getirme ve rekabet şansını artırmak olarak tanımlanabileceğini ifade eden Hacısalihoğlu “Rekabet şansının artırılmaması durumunda sektörde bulunan firmalar silinip gidecektir” dedi.


Gelişmiş batılı ülkelerin kümelenmeyi başarılı bir şekilde yürüttüklerini belirten Başkan Hacısalihoğlu, ülkemizin dört bir tarafında çeşitli sektörlerde kümelenme faaliyetlerinin yürütülmekte olduğunu hatırlattı.

Bölgemizde, süt ve süt ürünleri sektöründe kümelenme hareketinin başlatıldığını kaydeden Hacısalihoğlu bu çalıştayda, sektörde bulunan firmaların kalıcı ve ileriye dönük sürdürülebilir kararlar alınmasını beklediklerini söyledi.


Kümelenmeye devlet desteklerinin artırılması gerektiğini ifade eden TTSO Yönetim Kurulu Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu, sektör firmalarının da taşın altına parmağını değil elini koyması gerektiğini vurguladı.

“SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜNDE VERİM DÜŞÜK”
Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık ise Türkiye'de süt ve süt ürünleri sektörünün gelişmiş ülkelere göre kıyaslandığında ülkemizin üçte bir oranında verimlilik gösterdiğini belirtti.

Yılda süt üretiminin 5 bin ton olan gelişmiş ülkelere nazaran ülkemizde 1600-2000 ton seviyesinde kalındığını kaydeden Kızılcık “Son kurban bayramı da göstermiştir ki, hayvancılık sektöründe çok ciddi kaynak sorunu ile karşı karşıyayız. Çözüm olarak Et ve Balık kurumunun yeniden aktifleştirilmesi, sözleşmeli hayvancılığın geliştirilmesi gibi adımlar atılmalıdır. Bu tür çalışmalar ile sektör gelişirken hem süt ihtiyacımız hem de et ihtiyacı karşılanmış olur. Bir küçük baş hayvan 800 TL'ye yükselmesi bu alandaki ihtiyacımızın boyutunu ortaya koymaktadır. Bu durumun sürdürülebilir olmadığını devlet ve vatandaş olarak görmeliyiz” diye konuştu.


Bölge olarak geçmişte, gerek hayvancılık gerekse süt ve süt ürünleri üretiminde geleneksel üretim yoluyla ciddi bir güç oluşturulduğunu belirten Vali Dr. Recep Kızılcık,” Özellikle söylüyorum bir Vakfıkebir, Tonya, Akçaabat peynir veya tereyağı kalitesinin ne anlama geldiğini biliyoruz. Hızlı sanayileşme ve globalleşmenin yaşandığı günümüzde rekabet edebilmek ve kapasite büyütmek için geleneksel yöntemin yetersiz kaldığı ve yeni yöntemlere ihtiyaç vardır.

 Yerel ve ulusal düzeyde alınması gereken önlemlerin yanında teşvik edilmesi gereken alanlar olduğunu biliyoruz. Bu alanları sizler burada çalıştay da tespit edeceksiniz, bizde takip edeceğiz. Böylece gerek et gerekse süt ve süt ürünlerinde gelecekte muhtemelen karşı karşıya kalacağımız olumsuz durumlar ile karşılaşmamız oluruz” şeklinde konuştu.

“BÖLGEDEKİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNE TALEP ARTIŞI VAR”
ABİGEM Uzmanı Ann Willams ise bir şeylerin sürekli değiştiğini ve taleplerin arttığını belirterek Trabzon'da süt ürününe talebin çok kısa zamanda yılda 10 milyon tondan 12 milyon tona çıktığına dikkat çekti.

Piyasanın talibinin ortada durduğunu, karşılanması için bir şeyler yapılması gerektiğini ifade eden Willams Sektörde rekabetin arttığını, market ve süper market gibi yabancı oyuncularında çeşitli paketleme yenilikleri ile tüketiciye ulaştığını söyledi.


Türkiye'nin birçok yöresine özgü ürünlerin kent insanları tarafından ilgi gördüğünü ve kaynağından tedarik etme yoluna gittiğini belirten Ann Willams “ Özellikle Trabzon tereyağı veya Kayseri Sucuğu gibi ürünleri her şeye katlanarak tedarik etmeye çalışan bir tüketici profili var. Sütlacı Migros Mağazası'nda bulabilirsiniz ama burada üretilen Hamsiköy sütlacının lezzetini onda bulamazsınız. Hamsiköy sütlacı gibi bir katma değer oluşturdunuz, bu neden pazarlanmıyor?” diye konuştu.

Avrupa Birliği mevzuatları kapsamında kendimizi değiştirmemiz gerektiğini vurgulayan ABİGEM Uzmanı Ann Willams, AB mevzuatlarına uyum sağlayan şirketlerin ayakta kalacağını, faaliyetlerine devam edebileceklerini ancak adapte olamayanların ise 3-5 yıl içinde zorlanacağını ve kapanma noktasına geleceği uyarısında bulundu.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler