5 Bin Türk'e Türkçe konuşma yasağı
Almanya'da ailelerinden koparılıp Türk çocuklarıyla ilgili her geçen gün farklı acı gerçekler ortaya çıkıyor. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Üstün, gençlik dairelerinde yabancı çocuklara anadil yasağı uygulandığını söyledi TBMM İnsan Hakla
Yayınlanma:
Almanya'da ailelerinden koparılıp Türk çocuklarıyla ilgili her geçen gün farklı acı gerçekler ortaya çıkıyor. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Üstün, gençlik dairelerinde yabancı çocuklara anadil yasağı uygulandığını söyledi
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Üstün, Almanya gençlik dairelerinde yabancı çocuklara anadil yasağı uygulandığını belirtti. Almanca'nın yanında yabancıların kendi anadillerini de öğrenmelerini istemesine rağmen denetimsizlik nedeniyle gençlik dairelerinin keyfi uygulamalar yaptıklarını kaydeden Üstün, çocukların aileleriyle görüşürken bile ana dillerini kullanmalarına izin verilmediğinin altını çizdi.
SAYILARI MEÇHUL
Gençlik dairelerinin çok geniş yetkilerle donatıldığına dikkat çeken Üstün, bunları etkin denetleyen kurumlar olmadığı için çoğu zaman başına buyruk hareket ettiklerini kaydetti. Almanya'dan gençlik daireleri üzerindeki denetimleri artırmasını talep ettiklerini ifade eden Üstün, "Viyana Sözleşmesi'ne göre bir Türk çocuk alınıyorsa hemen konsolosluğa bilgi verilmesi lazım. Almanya'daki politikacılar, bakanlar bunun yapılması gerektiğini kabul etti. Bu konuda da genelgeleri olduğunu söylediler" diye konuştu.
Üstün, ailesinden koparılan çocuklarla ilgili şu ifadeleri kullandı: "Yaklaşık 5 bin civarında Türkiye kökenli çocuk gençlik daireleri tarafından alınmış. Ama Alman vatandaşı olan ve soyu itibariyle Türk olanlar da var. O konuda net bir bilgimiz yok. Bu rakamın çok daha üst düzeylerde olduğunu fark ettik.
5 bin de olsa bu ciddi bir rakam. Çocuklar meselesinde de Almanya'yı belli bir noktaya getirmeye çalışıyoruz."
Almanya gençlik dairelerinde yabancı çocuklara anadil yasağı uygulandığını belirten Üstün, Alman hükümetinin, Almanca'nın yanında yabancıların kendi anadillerini öğrenmelerini de istediğine dikkat çekti. Gençlik dairelerinin keyfi uygulamalarda bulunarak çocukların aileleri ile görüşürken bile ana dillerini kullanmalarına izin verilmediğinin altını çizen Üstün, olaylarla ilgili yargıya tüm raporları gençlik dairelerinin sunduğunu hatırlattı.
AİLELER KENDİNİ SAVUNAMIYOR
Üstün, "Kendilerinin bakış açısı neyse dosyayı ona göre hazırlıyorlar; mahkemeler de onların taleplerine göre karar veriyor. Çünkü aile mağdur, zayıf, fakir, gariban, parçalanmış, bu nedenle de kendini savunamıyor. Mücadele edecek kimseleri de yok. Bir rapor hazırlıyor gençlik dairesi, mahkemeler de tak diye onu onaylıyor" diye konuştu.
HİTLER BİLE KULLANMIŞ
Ayhan Sefer Üstün, gençlik dairelerinin yanlış uygulamalarına ilk kez Türkiye'nin itiraz ettiğinin altını çizdi. Gençlik dairelerinin 1900'lü yıllardan beri faaliyet gösterdiğini ifade eden Üstün, şunları söyledi: "Gençlik dairelerini Hitler bile kullanmış; daha sonra biraz format değiştirmiş.
Bu kuruluşlar iyi kurgulandığında, denetimleri yapıldığında iyi hizmetler edebilir. Çünkü bazen aile çok zor durama düşüyor. O zaman çocuğa, aileye sahip çıkmak lazım.
Ama bunları etkin denetleyen kurumlar olmadığı için çoğu zaman başıboş kalmışlar. Almanya'da kaç tane gençlik dairesi varsa o kadar farklı uygulama ortaya çıkmış. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Bu zamana kadar bunlara hiç kimse 'yanlış yapıyorsun' denemiş."
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.