Kâbil'in 'haşhaş sarayları'
Afganistan’da başkent Kâbil’in banliyö semti Sherpur, yeni seçkin sınıfların ‘şatolarıyla’ ülkede uyuşturucu kaçakçılığı ile elde edilen gelirin bir nevi simgesi. Haşhaş üretiminde dünya üçüncüsü olan Afganistan’da, Sherpur’daki milyon dolarlık malikânel
Yayınlanma:
Afganistan’da başkent Kâbil’in banliyö semti Sherpur, yeni seçkin sınıfların ‘şatolarıyla’ ülkede uyuşturucu kaçakçılığı ile elde edilen gelirin bir nevi simgesi. Haşhaş üretiminde dünya üçüncüsü olan Afganistan’da, Sherpur’daki milyon dolarlık malikânelerin, Meksika’daki kartellerin ‘ikametgâhlarına’ atfen ‘narko-villa’ ve ‘haşhaş sarayları’ olarak da adlandırılması işte bu yüzden. Gündelik hayattan daha ziyade mafya filmlerinden aşina olunan bu şaşaalı ‘narkomimari’ ile tanışmadan önce Sherpur, yerel mimarinin örneği olan gösterişsiz, sade evlerin yer aldığı ve düşük gelirli vatandaşların ikamet ettiği askeri bir bölgeydi. 2003’te ise hükümetin yerel halkı tahliye etmesiyle bölge, bakanlar, valiler, komutanlar ve savaş ağalarına kaldı. BM idaresindeki bölge, ayrıca haber ajansları muhabirleri ve yabancı diplomatların da kiralık ofis ve rezidans için ilk tercih ettiği yer.
Gecekondu manzaralı 50-60 odalı ‘narkovillalar
’
Mal sahipleri için de bu durum elbette mükemmel bir fırsat olmuş. Sherpur’da yaklaşık 75 narkovilla var. Kâbil’in bu ‘haşhaş sarayları’ genelde 50-60 odalı. Her oda ise yaklaşık 50 otomobil alabilecek büyüklükte. Aylık kiralar ise 25 ile 100 bin dolar arasında değişiyor. Diğer yanda ise halk su bulunmayan ve ısınma problemi olan gecekondularda yaşamaya çalışıyor. Her sokakta narkovillaların hemen yanı başında harabe haldeki eski yapılar var. Tabii bu da ‘kolay para kazanma yolunu keşfedenlerin’, bu ‘potansiyel’ araziler üzerinde yeni narkovillalar inşa edileceğinin habercisi.
Haşhaş saraylarından daha detaylı söz etmek gerekirse, bu villalar güvenlik kameraları ile çevrili olup siyah takım elbiseli görevliler tarafından korunuyor. Öne çıkan yanları ise ‘narkomimari’ ürünü olmaları yani karmaşık bir mimari ile zevksiz denilebilecek bir görsellik sunmaları. Çok katlı, gösterişli ve abartılı bu yapılar aynı zamanda hem Antik Yunan’dan klasik tasarımlara hem de Meksika ve Pakistan mimarisine ait öğelere sahip olmalarıyla göze çarpıyor. Bu şatafatlı yapılarda Grek tarzı kolonlar ve yansımalı şömineler yer alırken, Alp Dağları manzaralı tablolar da duvarlarda asılı. Görkemli giriş kapıları ve devasa genişlikteki koridorlarının ötesinde mermerden yapılma ürünler, altın kaplamalar, gösterişli avizeler ve kraliyet saraylarını andıran devasa mobilyalar öne çıkıyor. Üst katlarda genelde yatak odaları, bodrum katlarda da yüzme havuzları yer alıyor. Malikânelerin olmazsa olmazı ise geniş barlar ve spor salonları.
Bu şaşaalı mülkler son dönemde sokaklarda ‘pıtrak gibi biterken’, yabancı askeri birliklerin 2014’te Afganistan’dan geri çekilecek olması da olayın bir başka boyutu. Çekilmenin Kâbil’deki emlak pazarını çok sert şekilde etkileyeceği düşünülüyor. Zira konaklayacak yer sıkıntısının olduğu ülkede, yabancı diplomatik ve askeri temsilciler için bir tür geçici otel hizmeti sunan ‘saraylarda’ NATO ’nun çekilmesinin ardından kimlerin ikamet edeceği merak ediliyor. Bölgede hâlâ haşhaş sarayları ‘hâkimiyeti’ sürse de daha şimdiden çoğunun üzerine kiralık ilanları asılmış. Narkovillaların yüzde 30’u boş. Satış fiyatları da yüzde 25-50 oranında düşmüş vaziyette. Ancak fiyatlardaki bu düşüşe karşın kiraları asla değişmeyen evler de var. Bu durum ise güvenlikle ilişkili. Örneğin Afgan İstihbarat Bürosu’nun kapı komşusu olarak ‘eksiksiz bir güvenlik’ sunduğu kabul gören villaların kiraları neredeyse satış fiyatına yakın.
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.