Türkiye’den özür dilersek istifa ederim

İsrail hükümetinin küçük ortağı olan ve Türkiye düşmanlığıyla bilinen ırkçı Dışişleri Bakanı, Avigdor Lieberman, 2010 yılında gerçekleşen Mavi Marmara saldırısının ardından ilk kez bir grup Türk gazeteciyi ağırladı. Lieberman, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın davetiyle bu ülkeye giden gazetecilere “Özür dilememiz için bir neden yok. Özür ilişkilerde hiçbir şeyi değiştirmeyecek” dedi. İsrailli bakan, Suriye’deki olayların ortak çıkarları daha görünür hale getirdiğini vurguladı ve “Sorunlarımızı farklı yollarla çözebiliriz” diye konuştu. Lieberman şu mesajları verdi:

‘İslam liderliği için yapıyor’

- Türkiye ile ilişkilerimiz çok ilginç bir noktada. Sorunun çözümü Türk tarafına bağlı. Türkiye ile anlaşmazlıklar bu hükümet döneminde başlamadı. Bizim hükümeti kurmamızdan önce Başbakan Erdoğan, Davos’taki toplantıda Şimon Peres’e çıkıştı.

- İlişkilerdeki bu durum, Erdoğan ve Davutoğlu’nun, Türkiye’nin İslam dünyasının lideri olması için aldığı stratejik bir karar. Bunu başarabilmenin en iyi yolu, İsrail ile karşı karşıya gelmek...

‘Bize hakaret ediyorlar’

- Erdoğan sadece provokasyon yapmıyor, İsrail’e hakaret ediyor... Bütün bu ifadelere karşın, gereksiz yere tansiyonu yükseltmemek için sessizliğimizi koruyoruz. Bu tür demeçleri ve yaklaşımları anlamak güç. Soru şu; eğer özür dilersek bu bir şeyleri tamir eder ya da düzeltir mi? Özür hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

‘Kimse tamamen haklı değil’

- Samimi konuşmam gerekirse özür dilememizi gerektirecek bir neden göremiyorum. Bu sorunu, bir gün sonuçlandırabileceğimizden umutluyum. Önyargılı bakışlar, tek taraflı yaklaşımlar sorunun İsrail’den kaynaklandığını öne sürüyor. “Türkiye tamamen haklı, İsrail tamamen haksız” demek gerçekçi bir tutum değil. İsrail ne tam olarak haklı, ne de tam olarak haksız.

‘ABD’liler özür diledi ama...’

- Ben Amerikalılara, ‘Bize özür dileyin tavsiyesinde bulunuyorsunuz. Ama siz, Pakistan’da gerçek bir trajedi örneği ile yanlışlıkla masum insanları öldürdünüz. Önce siz özür dileyin, sonra biz düşünürüz’ demiştim. Ama bizim Türkiye ile sorunumuz çok açık. Başbakan Erdoğan, eğer Türkiye’den özür dilersek ve ilişkilerimizi yeniden kurarsak, ne olacağını açıkça söyledi.

‘Özür dilenirse istifa ederim’

- Ben, özür dilenmesi durumunda istifa etmeye hazır olduğumu söyledim ve özür dilemenin kesinlikle kabul edilemez olduğu yönündeki duruşumu ortaya koydum. Bence, iki ülke arasında özürden önce çözülmesi gereken çok sayıda sorun var. İran sorunu, Gazze Şeridi, Hamas’a verilen destek gibi birçok sorun var. Ve bu bölgesel sorunlar, özellikle bugün, Türkiye ile çatışmak değil, ilişkileri normalleştirmek için daha fazla nedenimiz olduğunu açıkça gösteriyor. Bence özür, sadece bir mazeret.

Elinde Türk kahvesi

Filistinliler konusunda ırkçı açıklamalarıyla da tepki çeken Lieberman, Türk gazetecilerle yaptığı toplantıya elinde Türk kahvesiyle geldi. Toplantı sırasında sadece Türk kahvesi içtiğini dile getiren Lieberman, yanında getirdiği Türk kahvesi poşetini de gösterdi.

‘Barışmak çıkarımıza’

- Çok sayıda Rus arkadaşım var, onların Türkiye’deki siyasi yapı ile yakın bağlantıları var, çok samimi toplantılar gerçekleştiriyorlar. Bir gün Davutoğlu’nun, Yahudiler ve İsrail hakkındaki görüşlerini aktardılar. Bunlar kabul edilemez şeylerdi. Onunla herhangi bir siyasi sorunu çözmenin imkansız olduğu açık.

- Siyasi düzeyin dışında, Türkiye ile ikili ticari ve ekonomik ilişkilerimizi koruyacağız. Ben, bu kötü ikili ilişkilerin Türkiye’nin avantajına olduğunu sanmıyorum. İki ülke ilişkilerinde, karşıtlıklardan çok daha fazla ortak çıkarlarımızın olduğunu düşünüyorum. Belki de bu, bugünkü Suriye meselesinde her zamankinden daha açık görülüyor.

- Mavi Marmara olayından önce, Davutoğlu ile bazı görüşmeler ayarlamaya çalıştım. Ve elbette Davutoğlu, bunları hiçbir özel neden göstermeksizin reddetti. Bence tablo çok kötü. Ve bence, ne toprak ne de tarihsel açıdan, Türkiye ile anlaşmazlık yaşamak için hiçbir nedenimiz yok. 8 yıldır ilişkilerin bu noktaya gelmesi, Türkiye’nin kararıydı, bizim değil. Biz, tüm olayları açık şekilde tartışmaya hazırız.

‘Düşürülen Türk uçağı hakkında bilgimiz yok’

İsrail Dışişleri Bakanı, Türk-İsrail ilişkilerinin yanı sıra bölgesel sorunlara da değindi. Arap Baharı’nın bölgedeki siyasal rejimleri kökünden sarstığını dile getiren Lieberman, “Her durumda, Ortadoğu’daki fotoğraf çok ilginç. Suriye, Lübnan, Mısır gibi komşularımızdaki durumu izliyoruz. SSCB’nin çöküşünün ardından son 20 yılın en büyük siyasi dramatik olayı” diye konuştu. Lieberman, Suriye tarafından düşürülen Türk savaş uçağı hakkındaki bir soruya da, “Esad, zaten kendisi, uçağı düşürdüklerini doğruladı. Uçaksavar mı füze mi tam olarak hangi hava materyalinin kullanıldığını bilmiyorum. Biz Suriyelilere insani yardım teklif ettik ancak reddettiler. Herkes bize, mesafeyi korumamızın daha iyi olacağını söyledi. Oysa biz iyi niyetliydik. Yardım teklif ettik ama elbette Suriye muhalefetine kendimizi empoze edemeyiz” dedi.