Kamu-Sen'de "açılım" kaygısı!

Trabzon Kamu-Sen Başkanı Coşkun Dilber bugün bir basın açıklaması yayımlandı. Kamu-Sen Başkanı Dilber, genişletilmiş şube başkanları toplantısının ardından yaptığı açıklamada şu konuları ele aldı. Başkan Dilber, "Türkiye Kamu-Sen Genişletilmiş Şube Başkan

Kamu-Sen'de "açılım" kaygısı!
Trabzon Kamu-Sen Başkanı Coşkun Dilber bugün bir basın açıklaması yayımlandı. Kamu-Sen Başkanı Dilber, genişletilmiş şube başkanları toplantısının ardından yaptığı açıklamada şu konuları ele aldı.
Başkan Dilber, "Türkiye Kamu-Sen Genişletilmiş Şube Başkanları Toplantısı 2-3 Ekim 2009 Tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Türkiye Kamu-Sen'in ülkemizi yakından ilgilendiren konular ve kamu görevlilerinin sendikal ve demokratik hakları ile ilgili görüşleri çerçevesinde hazırlanan sonuç bildirgesi kamuoyuna duyurulur.

Ülkemizdeki yaklaşık 2,4 milyon kamu görevlisini temsil eden Türkiye Kamu-Sen, ülkemizin içinde bulunduğu, ülkemiz insanının ve vatanımızın geleceğini yakından ilgilendiren gelişmelere karşı duyarsız kalmamıştır, bundan sonra da kalmayacaktır. Bu bağlamda son günlerde ülkemiz gündeminde önemli yer teşkil eden “açılım” tartışmalarını kaygı ve ibretle takip etmekteyiz. Açılım konularında dikkatli olunmaması, haddi aşan kararlara imza atılması durumunda, milletimizin derin bir ayrışma sürecine gireceği endişesini taşımaktayız. Ülkemizi farklılıklar üzerinden politika yaparak ayrışmaya götürecek her türlü açılımı reddediyor; ortak noktalarımızı ön plana çıkaracak, milli birlik ve beraberliğimizi koruyacak, dostluk, kardeşlik ve sevgi bağlarımızı güçlendirecek, daha sağlam bir demokrasi anlayışı içinde, aynı kaygı ve mutlulukları paylaşmamızı sağlayacak çabaları destekleyeceğimizi ilan ediyoruz. Bu itibarla biz, Türkiye Kamu-Sen olarak, insan haklarına dayalı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin, tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak ve tek dil temelinde, bugün 72 milyon olan nüfusu ile bir bütün olarak ilelebet payidar kalacağına olan sarsılmaz inancımızı bir kez daha tekrarlıyoruz.

Ülkemiz tarafından onaylanan BM Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Sözleşme, ILO sözleşmeleri, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmelerin Anayasamızın 90. maddesi hükmüne göre değerlendirilmesi sonucunda, ülkemizde kamu çalışanlarının grev ve toplu sözleşme hakkı olduğu görülmektedir. Gerek imza altına alınan uluslar arası sözleşmeler gerekse eşitlik ve hakkaniyet ilkesi göz önüne alındığında Kamu görevlilerinin grev ve toplu sözleşme hakkının önündeki engellerin kaldırılması yasal bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu noktada siyasi iradenin bir an önce gerekli yasal düzenlemeleri yaparak, kamu görevlilerinin sendikal ve demokratik haklarını iade etmesi gerekmektedir.

Bugüne kadar yapılan 8 toplu görüşmenin 5'inde uzlaşma sağlanamamış ve taraflar Uzlaştırma Kurulu'nun görüşüne başvurmuşlardır. Ancak kamu işveren tarafı ve hükümet, kurulun hiçbir kararını kabul etmemiştir. Toplu görüşmelerin uzlaşmazlıkla bitmesi durumunda, tarafları uzlaşmaya zorlayacak tahkim

mekanizmasının olmaması, Kamu İşveren tarafını, memurların sorunlarını ciddiye alma konusunda isteksizliğe sürüklemektedir. Türkiye-AB Karma İstişare Komitesinin 25 ve 26. Toplantılarında alınan kararlar ile Türkiye'nin taraf olduğu 151 sayılı ILO sözleşmesi de dikkate alınarak, bir an önce kurul kararlarının bağlayıcı hale getirilmesi zorunluluktur. Bu konuda gerekli yasal düzenlemeler derhal yapılmalıdır. Uzlaştırma Kurulu'nun geçtiğimiz yıllarda aldığı ve bugüne kadar uygulanmayan kararları bizim kazanılmış hakkımızdır. Hak ettiğimiz, ancak bu güne değin verilmeyen haklarımız da en kısa zamanda verilmelidir. Ancak burada şunu da ifade etmeden geçemeyeceğiz; Özellikle Hükümetin koltuğunun altına sinerek kendisine siyasi koruma sağlamış bir konfederasyonun Toplu görüşme heyetine başkanlık ettiği 2009 yılı Toplu görüşmelerinin, kamu görevlileri açısından en az kazanım elde edilen dönem olması da tarafımızca anlamlı bulunmaktadır.

Bugüne kadar gösterdiğimiz hoşgörü ve uzlaşma arzusu ne yazık ki sonuçsuz kalmıştır. Artık sözün bittiği yere gelinmiş, eylemlilik süreci başlamıştır. Bu anlayışla mücadele etmek, kamu görevlilerinin, emeklilerin, dul ve yetimlerin kısaca dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın kazanımlarını korumak, etkili bir eylemlilik süreci gerektirmektedir. Bizler Türkiye Kamu-Sen olarak, taleplerimizin karşılanması çerçevesinde, sesimizin duyulduğu her noktada yanlış uygulamalara son vermek, kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev hakkı konusunda toplumsal duyarlılık oluşturmak üzere, eylemlilik sürecini başlatmış bulunuyoruz.

Bu bağlamda, Konfederasyonumuz bünyesinde oluşturulan bir komisyon aracılığıyla takvim belirlenerek bir dizi eylem kararı alınmıştır. Eylemler 10 Ekim - 31 Aralık 2009 ve 1 Ocak -1 Ağustos 2010 tarihlerini içermek kaydıyla ve dozu giderek artan bir şekilde iki aşamalı olarak gerçekleştirilecektir.

Buna göre 10 Ekim-31 Aralık 2009 tarihlerini kapsayan 1. Dönemde;
Gerekli alt yapı çalışmaları oluşturularak kamu çalışanlarının tamamının katılımı ile, kitlesel asın açıklamaları, bölgesel mitingler, vizite eylemleri ve akabinde üretimden gelen gücün kullanılması eylemleri gerçekleştirilecektir. Yine bu manada uluslar arası hukukta işletilecek ve ülkenin itibarını Beyaz Saray ve Brüksel'den talimat almakla ölçenlere itibarın ne olduğu da öğretilecektir. Haklı mücadelemizin sonuç alması için yapılacak bu eylemlerde, tüm kesimlerle işbirliği yapılacaktır. Bu konuda özellikle memur sendikaları konfederasyonlarına Kamu-Sen Genel Merkezince teklif götürülmüştür. Ortak eylem arzu etmekle birlikte, bu noktada çıkabilecek sıkıntıları aşma adına “eylemde ortaklık” da alternatiflerimiz arasındadır. Artık bıçak kemiğe dayanmış ve sözün bittiği yere gelinmiştir.
Kamu kurum ve kuruluşlarının önleri artık eylem alanımızdır. Öncelik elbette ki başbakanlık merkez binası önünündür. Buradan tüm kamu çalışanlarına, esnafa,

emekliye, işçiye, çiftçiye ve işsize seslenerek, tek taraflı demokrasiye, tek taraflı gelir dağılımına, tek taraflı yönetime ve sadaka toplum oluşturma çabasına dur diyelim. Ürettiğimizden hak ettiğimiz alalım. Hak ettiğimizi alınca tüketim yapabilecek ve işsizimize iş bulabileceğiz. Üreteceğiz, üretileni satın alabileceğiz ve yeni istihdam sahalarının açılmasın imkân sağlayacağız ve böylece işsizlik önlenecektir.
Kararlı mücadelemiz kamu çalışanları ile birlikte devam edecektir.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler