Omikron’dan bir iyi bir de kötü haber! KTÜ Profesörden açıklama
KTÜ Farabi Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kurtuluş Buruk, “Omikron varyantının pandemi sürecinin başındaki ağır tablolara nazaran daha hafif seyredeceği ancak bulaşma hızının daha yüksek olması beklenmektedir” dedi.
Omikron varyantının pandemi sürecinin başındaki ağır tablolara nazaran daha hafif seyredeceği ancak bulaşma hızının daha yüksek olmasının beklendiği belirtildi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kurtuluş Buruk, Omikron varyantı hakkında bir iyi bir de kötü haber verdi.
Buruk, “Omikron varyantı hakkında elde edilen ilk verilere göre, pandemi sürecinin başındaki ağır tablolara nazaran daha hafif seyredeceği ancak bulaşma hızının daha yüksek olması beklenmektedir. Virüsler ile ilgili genel bilgilerden biri, bunların insan vücudunda çoğaldığı sırada hata sonucu yapısındaki bazı moleküllerin değişime uğramasıdır. Değişimler hiçbir sonuç doğurmayacağı gibi çoğu değişim virüsü olumsuz yönde etkiler ve çoğalamaz veya değişime uğramış virüs, diğer insanlara daha kolaylıkla bulaşabilir ve daha çok hastalık oluşturabilir. Bu virüs artık varyant olarak adlandırılır. SARS-CoV-2 özelinde konuşursak virüsün yapısında olan değişimler varyantın, hastanın boğazında daha çok çoğalmasına veya hastanın vücudunda daha uzun süre kalmasına neden oluyorsa bu varyant toplumda dolaşan diğer varyanta göre daha çok insanı enfekte edeceğinden baskın hale gelir. Bireylerin daha önce hastalık geçirerek veya aşılanarak elde ettikleri bağışıklığın, varyant virüste daha az etkili olma ihtimali kaygı uyandırabilir” dedi.
Omikron varyantının adını Yunan alfabesinin 15. harfinin (O) Yunanca okunuşundan aldığını hatırlatan Buruk “Dünya Sağlık Örgütü tarafından söylenmesi, hatırlanması ve hecelenmesi kolay olduğu için tercih edildiği ifade edilmiştir. Omikron varyantı ilk kez 24 Kasım 2021 tarihinde DSÖ’ye rapor edildi. Bugün itibariyle Türkiye dahil 90 civarında ülkede varlığı gösterildi. Bu varyantın en önemli farkı, diğer varyantlara göre çok sayıda yapısal değişim içermesidir. Bu değişimlerin 37’si, Spike proteinindedir ve bu değişimlerin 25’i diğer varyantlarda bulunmamaktadır. Spike proteininin virüsün hücre yüzeyindeki ACE2 reseptörüne bağlanmada kullandığı RBD bölgesinde 15 değişim söz konusudur. Bu değişimlerin bir kısmının, virüsün hücreye daha kolay bağlanmasına, daha fazla kişiye bulaşmasına, bağışıklık sistemimizin koruyucu etkilerinden daha az etkilenmesine ve bunların sonucunda da yeniden enfekte olma (hastalığın tekrarlaması) riskinin artmasına neden olabileceği bildirilmiştir. Omikron varyantının, PCR testi pozitif bireylerdeki görülme sıklığının 1.5-3 günde ikiye katlandığı hesaplanmaktadır. Yani bugün testi pozitif çıkanların yüzde 2’si Omikron varyantı ise 3 gün sonra bu oran yüzde 4’e çıkmaktadır. Bu eğilim ile bir aylık bir süre zarfında toplumda hastalığa neden olan baskın varyantın Omikron olacağı öngörülmektedir” diye konuştu.
Omikron’un bulaşıcılığı ile ilgili net bir veri olmasa da görülme sıklığındaki artış eğiliminin daha kolay bulaştığını gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Kurtuluş Buruk, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Hastalık ve ciddi hastalık geçirme riski ile ilgili açık bir bilgi yoktur. Yapılan çalışmalar genç erişkinlerin, hastalığı daha hafif atlattığı şeklindedir. Ancak aşısızlar veya diğer yaş gruplarındaki davranışı ile ilgili veri bulunmamaktadır. Her ne kadar Güney Afrika’da hastaneye yatış oranında bir artış kaydedilse de bunun çok fazla artan vaka sayısıyla da ilişkili olabileceği şeklinde yorumlanmaktadır. Beklentiler, yeni varyant ile pozitif vaka sayısındaki artışa karşın hastalık şiddetinin azalacağına yöneliktir. İlk veriler, virüsün aşı veya daha önce geçirilen hastalıktan kaynaklanan bağışıklıktan az etkilendiğini göstermektedir. Bununla birlikte virüs ne kadar değişirse değişsin üzerindeki bağlanma molekülünün (spike proteininin RBD bölgesinin) insan hücreleri üzerindeki ACE2 reseptörüne bağlanmasını engelleyecek değişimler söz konusu olamayacaktır. Dolayısıyla bu bölgeye karşı vücudumuzda gelişen bağışıklık bir miktar azalsa da ciddi hastalık geçirme riskini azaltmaya devam edecektir. Halen Türkiye’de kullanılan tanı testleri, tüm varyantları saptayacak şekilde tasarlandığından, testlerin virüs varlığını saptama yeteneğinde azalma olmayacaktır. Bununla birlikte virüsün hangi varyant olduğu ilave testler ile belirlenebilir. Sonuç olarak Omikron varyantı için öngörüler, hastalığı yeniden geçirme olasılığımızda ve hastalığın yayılma hızında artışa neden olabileceği yönündedir. Bununla birlikte başta geçerli ve güncel bir aşıya sahip olmamız olmak üzere uygun maske kullanımımız, sosyal davranışlarımızda ve temizlik yaklaşımımızdaki pandemi ilkelerine uyumumuz sağlıklı yarınlar için temel kurallarımız olmaya devam edecektir."