''Hrant'ın Arkadaşları''ndan sorular

Kendilerine 'Hrant'ın Arkadaşları' adını veren bir grup sanatçı, gazeteci ve akademisyen bugün bir basın toplantısı düzenledi.Kendilerine 'Hrant'ın Arkadaşları' adını veren bir grup sanatçı, gazeteci ve akademisyen bugün bir basın toplantısı düzenledi. Da
''Hrant'ın Arkadaşları''ndan sorular

Kendilerine 'Hrant'ın Arkadaşları' adını veren bir grup sanatçı, gazeteci ve akademisyen bugün bir basın toplantısı düzenledi.

Kendilerine 'Hrant'ın Arkadaşları' adını veren bir grup sanatçı, gazeteci ve akademisyen bugün bir basın toplantısı düzenledi. Dava sürecinde adliye önlerinde sık sık bir araya gelip, tepkilerini dile getirebildiklerini söyleyen grup, özellikle mahkemenin örgüt yok kararının ardından bu kez de belli aralıklarla basın toplantıları düzenleyerek karara itirazlarını sürdüreceklerini duyurdular.

Grup adına açıklamayı gazeteci Ümit Kıvanç yaptı. Basın toplantısına ayrıca gazeteciler Oral Çalışlar ve Ertuğrul Mavioğlu da destek verdi.

HÜKÜMET MEMURLARINI KORUDU

Hrant Dink'in öldürülmesinin, öncesiyle, sonrasıyla, mahkeme süreciyle, devletin bütün kademelerinin bulaştığı bir organize suç olduğunun öne sürüldüğü açıklamada, mahkeme kararırın ardından hükümetin yaptığı 'Biz yargının bizden istediği her şeyi yaptık' açıklamasına da tepki gösterildi. Yargı sisteminin yetersiz olduğunun belirtildiği açıklamada, mahkemenin başından beri skandal olduğu asıl açılması gereken davaların açılmadığı da öne sürüldü. Ayrıca yargılama boyunca kusurlu olan devlet memurlarının korunduğu bazılarının da hükümet tarafından ödüllendirildiği belirtildi.

MİT'E TEPKİ

Grup, Dink cinayeti ve yargı süreciyle ilgili itirazlarını başlıklar halinde sıraladı. MİT'in cinayetle ilgili bilgisinin olmadığı açıklamasının skandal olarak nitelendiği açıklamada, "MİT'te bilgi olmaması mümkün mü? 'Gerekeni yaptık' iddiasındaki başbakanın, bu soruya bir cevabı var mı?" diye soruldu.

TRABZON'DA SUÇLULARLA İLGİLİ KAYITLAR SİLİNDİ İDDİASI

Trabzon Emniyeti tarafından cinayetle bağlantılı olduğundan şüphelenilen bazı isimlerin telefonlarının dinlendiği ve bu dinleme kayıtlarının mahkemeye iletilmediğini savunan grup, açıklamada bu olaya tepkilerini şu şekilde dile getirdiler :

"Mahkeme bu kayıtları istediğinde önce 'Biz dinlemedik' dediler. Emniyet'in tepesine soruldu, onlar da, 'Hayır, Trabzon dinledi' dedi. Yalan ortaya çıkınca, bu defa 'Kayıtları sildik' dediler. Ulaşılabilen kayıtlarda da tahrifat yaptılar. Mesela, bizzat sanıkların mahkemede itiraf ettiği, "7.65 mermi lazım" mesajını sakladılar. Mesela, 3 dakikalık telefon görüşmesinin yalnız 1,5 dakikalık kısmını gönderdiler. Niye yalan söylediler? Kayıtları niye sildiler? Mermili mesajı niye gizlemeye çalıştılar? Göndermedikleri telefon görüşmesinde ne vardı? Bunların hepsi çok şüphe çekici ayrıntılar. Hükümetten kimse merak etmedi mi Trabzon polisinin neyi gizlemeye çalıştığını? Belli ki etmemiş"

İSTANBUL'DA KAMERA KAYITLARININ YOK EDİLDİ

İstanbul Emniyeti'nin Hrant Dink suikastıyla ilgili faaliyetlerinin tam bir skandal olarak nitelendiği açıklamada, cinayet ihbarının hasır altı edildiği ve cinayetten sonra evrakta sahtecilik yapıldığı iddiası yenilendi. Açıklamada tüm bunları yapanların cezalandırılmadığı ve cinayet sırasında olay yerini en iyi gösteren kamera kayıtlarını daha ilk gün alıp yok edildiği iddiası yeniden dile getirildi.

TİB AYAK DİREDİ

Cinayet günü bölgedeki telefon görüşmelerinin dökümünü isteyen mahkemeyi Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın devamlı oyaladığının belirtiltildiği açıklamada hükümüte yönelik, " Hükümet onlardan bu üç yıllık direnişlerin hiçbirinin hesabını sormadı. İlgilenselerdi, 'verin' deselerdi, TİB vermeyecek miydi istenenleri? Bu nasıl 'gerekeni yapmaktır?'" eleştirisi dile getirildi.

"VALİ MUAMMER GÜLER ÖDÜLLENDİRİLDİ"

Hrant Dink'in, İstanbul vali yardımcısının odasında tehdit edildiğinin hatırlatıldığı açıklamlamada dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler'in sorumluluğunundan söz edildi ve şöyle denildi:

"Vali tehdit toplantısının ev sahibi sayılır. Ayrıca Hrant'ın öldürüleceği ihbarını gizleyen İstanbul Emniyeti kendisinin sorumluluğundadır. Cinayetten sonraki evrak tahrifatı skandallarında işe elkoyması gereken insan da odur. Kamera kayıtlarının yok edilmesinden haberdar, belki sorumludur. Üzerindeki şaibeleri yok edecek en ufak adımı atmadığı gibi, mahkeme sürecinde bu şaibeyi epeyce artırdı. Avukatların ısrarlı talepleriyle mahkeme valilikten o iki MİT görevlisinin adını sorduğunda, Muammer Güler, 'Söylemem' diye cevap verdi. ve inanması zor ama, mahkeme bunu 'Soruya cevap verilmiştir, tekrar sorulmasına gerek yok' diye karşıladı. İşte, hükümetin "Bizden istediklerini yaptık' dediği yargı böyle bir yargıydı. Hükümet, valisine, "Mahkemenin istediği cevabı ver' diyebilirdi. Demedi. Muammer Güler'le ilgili olarak hükümet sahiden de bir şey yaptı. Onu alıp milletvekili yaptı. Cinayetin ertesi günü görevden alınması ve yargı önüne çıkarılması gereken bir devlet görevlisi şu anda Meclis'te, bizi temsil edenlerden biri olarak oturuyor."

"CELALETTİN CERRAH DA ÖDÜLLENDİRİLDİ"

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın, Hrant'ın öldürüleceğine dair ihbarın gizlenmesi ve cinayet ertesindeki delil karartma ve evrak sahteciliği rezaletlerinden sorumlu olduğunun belirtildiği açıklamada "Cinayetten iki gün sonra çıkıp, "Bu örgüt işi değil' açıklaması yapmıştı. Yani hem kamuoyunu hem soruşturmayı yönlendirmeye çalıştı. Görevinden alınmadı. Hiçbir soruşturmaya uğramadı. Hükümet tarafından vali yapıldı" denildi.

AKYÜREK İDDİASI

Dink cinayetinin öncesinde ve sonrasında Trabzon emniyetinde ve Trabzon Jandarması'nda kusurlu oldukları öne sürülen bazı isimlerin tek tek sıralandığı açıklamada, hiç biri hakkında soruşturma açılmadığı, devlet memuru olan bu kişilerin hükümet tarafından kollandığı öne sürüldü. Ramazan Akyürek'in, Erhan Tuncel bir bombalama eylemi suçlusuyken kurtarılıp polis muhbiri yapıldığında Trabzon Emniyet Müdürü olduğunun hatırlatıldığı açıklamada şu görüşlere yer verildi:

"Hrant'ın öldürüleceği bilgisi geldiğinde de oradaydı. Hrant öldürülürken ve sonrasında da Emniyet'in ta tepesinde, İstihbarat Daire Başkanı'ydı. Trabzon ile İstanbul arasındaki istihbarat alışverişi ve bunu izlemesi gereken işbirliğinin yapılmamış oluşundan sorumludur. Emniyet İstihbarat'ın mahkemeye vermediği her bilgiden, Erhan Tuncel'i kollamaya yönelik bütün işlemlerden sorumludur. Mahkemeye iletilen birtakım bilgilerin gizli kalmasından, avukatların ve kamuoyunun bunları öğrenip üstüne gidemeyişinden sorumludur. Sorgulanmadı, yargılanmadı. İki-üç yıl boyunca adı en çok anılan adamdı. Başbakan acaba bir gün çağırıp, 'Gel bakalım Ramazan Bey, neler diyor bunlar, sen bana aslını anlat' dedi mi? Dese, Ramazan Bey ne anlatacaktı acaba?"

83. MADDEDEN YARGILANMALIYDILAR

Tüm soruşturma ve dava süreci boyunca devlet görevlilerinin korunduğu ve kollandığı adı geçen kişilerin bazılarının görevi ihmal suçundan yargılandığı ve ceza almadığının belirtildiği açıklamada, "Olaya karışan polislerin, jandarmaların, komutanların, polis müdürlerinin, emniyet müdürlerinin, valilerin olsa olsa görevi ihmalden yargılanmaları konuşuluyor. Bu, sanıkların en fazla iki yıl ceza aldığı, üstelik fiilen cezanın ertelenmesine imkan veren bir madde. Hiçbir caydırıcılığı yok. Bu sanıklar beş yıl içinde başka bir halt yemezse ceza da kalkıyor. Bundan yargılanmak, sanıkları bildiklerini anlatmaya zorlayacak bir durum değil. Oysa Hrant Dink suikastında sözkonusu olan, tam da Ceza Yasası'nın 83. Maddesi'nde belirtilen suçtur. Yani, 'kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi' denen şey. Bu nokta çok önemlidir, bu yüzden lütfen yasa maddesi falan deyip geçmeyin, üzerinde durun. Bu maddede tarif edilen eylemler tam da cinayet ihbarını gizleme, potansiyel kurbanı bilerek korumama ve bu olayda gördüğümüz başka her şeye tıpatıp uygundur. ve buradan alınacak ceza 10 yıldan az değildir, 25 yıla kadar uzanabilir.

 

Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir