Süleyman Soylu: "Türkiye sınıra geldi"
Bakan Süleyman Soylu TİAD üyeleri ile bir araya geldi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'nin mevcut sistemle yapabileceklerinin sınırına geldiğini belirterek, "Bunu çok rahat bir şekilde görüyoruz. Giderseniz, gene bir 15 Temmuz, gene bir 28 Şubat, gene bir Gezi yersiniz. Sistem açık çünkü buna. Hükümet sistemlerini darbelere ve koalisyonlara karşı dayanıklı hale getirecek düzenlemelere imza atılmasının zamanı geldi." dedi.
Soylu, Trabzonlu İşadamları ve Bürokratları Derneği (TİAD) üyeleriyle Trabzon Park'ta düzenlenen kahvaltıda bir araya geldi.
Türkiye'nin 21. yüzyılda en büyük gücünün "geleceği iyi hesap edebilmek" olduğunu dile getiren Soylu, gerek 1961 Anayasası gerekse 1982 Anayasası'nın erkler üzerinde oluşturduğu yetki ve sorumluluk kargaşasının baba ile oğulu birbirine düşüren sonuç ürettiğini ve bunun onlarca örneği olduğunu söyledi.
Soylu, bürokrasiyle hükümet arasında, yargıyla hükümet arasında, yargıyla meclis arasında yaşanan, bütün erklerin birbirleriyle çatıştığı, sonuç üretmek yerine büyük bir boşluk ürettiği bir Türkiye'yi milletin yıllardan bu yana sırtında taşıdığını anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğer sisteminiz iyi işlemiyorsa yapmanız gereken ufak tefek dokunuşlarla sisteminizi doğru yere, doğru istikamete sevk etmektir. Eğer takımınızdaki sol bek açık veriyorsa, yapmanız gereken sol beki değiştirmek, yerine yeni bir sol bek koymaktır. Bunu 80 yaşındaki biri de 6 yaşındaki biri de bilir. Biz buradan açık veriyoruz. 60 darbesini, 71 muhtırasını, 80 darbesini, 28 Şubat'ı, 27 Nisan'ı buradan yedik. Kime yapıldığının önemi olduğu kadar niçin yapıldığının ve bu yapıldıktan sonra sonucunun hangi mahfillere tesir ettiğinin önemi daha büyüktür. Sürekli üzerimizde Demokles'in kılıcı veya arkamızda bir tehdit, 'Acaba yarın bir şey olabilecek mi?' diye. Böyle ne üniversitelerinizi geliştirebilirsiniz ne okullarınızı iyi bir noktaya getirebilirsiniz ne ticarethanelerinizi rekabete hazır hale getirebilirsiniz ne insan kaynağınızı öz güvenli hale getirebilirsiniz ne ticaret adamlarınıza dünyada boy ölçüştürme imkanı sağlayabilirsiniz. Hiçbir şey yapamazsınız. Sürekli bir muhafaza, kontrol, yerinde durmak."
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde sabah akşam siyaset konuşulabilecek bir lüksün söz konusu olmadığına değinen Soylu, "Türkiye'yi öyle bir siyasal atmosfer içine soktular ki işimizi, gücümüzü, eğitimimizi, öğretimimizi, sendikamızı, yolumuzu, iddialarımızı, hedeflerimizi bırakıp sadece günlük ve bize çok faydası olmayan birtakım siyasi tartışmaların içerisine attık. Bir tarafta mevcut sistemi muhafaza etmeye çalışanlar, bir tarafta da 'Arkadaş böyle gitmiyor, bu bürokrasiyle, bu mantıkla, bu akılla yürümez' diyenler. Sen kanun yapıyorsun ama aşağıda bunu uygulayıcıya uygulatmakta göbeğinin bağı çatlıyor. Böyle bir tabloyla Türkiye'nin 21. yüzyılda istediği rekabet anlayışına kavuşması mümkün değil." diye konuştu.
Soylu, Türkiye'nin tam kendisini kurtaracakken yeni bir krizle karşı karşı bırakıldığını belirterek, "İçinde bulunduğumuz coğrafya kaos içerisinde. Biz bu kaosun içine düşmedik. Bizi bu kaosun içine düşürmeye çalıştılar. Bu bizim için büyük bir avantaj. Bizim 300 yıldan beri dünyayla aramızdaki makas büyüktü, 21. yüzyılın başından itibaren bunu küçülttük gelişmişlikte. Şimdi ikinci bir sıçrama gerçekleştirerek bu makası daha da kapatmak ve zamanla sıfırlamak durumundayız. Bu, Türkiye'nin önündeki en büyük fırsattır. Bunu yapabilirse bu dönemde yapar. Şimdi Türkiye için tam da yeni vites büyütme zamanıdır. Biz geçtiğimiz 12-13 yılda altyapımızı iyi yaptık, artık altyapı Türkiye için problem değil." dedi.
Yeni sistemin getirdiği unsurlardan birinin, siyasette marjinalleşmeyi ortadan kaldırmak olduğunu dile getiren Soylu, şöyle konuştu:
"Çünkü 25'i 50'ye getirmek zorundasınız. 50'yi büyütmek ve kendini garanti altına almak, milleti, hükümeti yönetebilmek için gayret göstermek zorundasın. Bunu yapamazsan ne yapacaksın? İktidar değil, muhalefet olacaksın, lidersen gideceksin. Öyle '600 delegeyi ayarlayayım da bu işi 15 defa da kaybetsem devam ederim' diye bir mantık taşımayacağı görülmektedir. Bunu sağlarsanız, sonucu şu olur, siyaset uzlaşmanın adı olur. Bir ittifak edeceksin. Biz MHP ile ittifak ettik. Bu anayasa nasıl geldi? Bir adım ileri biz attık, bir adım ileri o attı. Yüzde 100 bizim dediğimiz olmadı, yüzde 100 MHP'nin dediği olmadı, bir noktada buluştuk ve milletin önüne anlaşılabilir bir anayasa getirdik."
Türkiye'nin mevcut sistemle akıntıya karşı kürek çektiğini ifade eden Soylu, "Türkiye, bu sistemle artık yapabileceklerinin sınırına geldi. Bunu çok rahat bir şekilde görüyoruz. Giderseniz, gene bir 15 Temmuz, gene bir 28 Şubat, gene bir Gezi yersiniz. Sistem açık çünkü buna. Hükümet sistemlerini darbelere ve koalisyonlara karşı dayanıklı hale getirecek düzenlemelere imza atılmasının zamanı geldi." dedi.
"KÖYLERİN, EVLERİN ALTINI MAĞARAYA ÇEVİRMİŞLER"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Lice'deki operasyona değinirken, şunları söyledi:
"Bizim evlatlarımız Lice'de operasyon yaparken, bir HDP'li milletvekili 'Burada operasyon yapamazsınız' diyor. Biz kimin peşindeyiz orada? Şurada stadyumda evlatlarımızı kim şehit ettiyse onların peşindeyiz. Nerede olursa olsun onları bulacağız ve gereken dersi vereceğiz. 19 tane terörist etkisiz hale getirildi, ellerinden çıkanın haddi hesabı yok. 12 tane bombalı araç orada infilak etti. Nerede patlayacak bu bombalar? Tam sizin işinizin göbeğinde patlayacak. Patladığı zaman zaten Almanya'nın, Avrupa'nın medyası bunu düğün bayram gibi veriyor. Bunu engelleyeceğim yer neresi? Onun çıktığı yer neresiyse elbette ki orada tedbir almakla mükellefiz. Aynısını Mardin'de yaptık, kıyameti kopardılar. CHP'li milletvekili arkadaşlarımız da kıyameti kopardılar. Ben ulaşılamaz bir adam değilim. Bir tek CHP milletvekili 'Ben İçişleri Bakanı'nı aradım ve ulaşamadım.' diyemez. Her meseleyi bana soruyorsunuz, her meseleyi söylüyorsunuz. Niye sormuyorsunuz, 'Siz Mardin'de ne yapıyorsunuz?' diye. Köylerin, evlerin altını mağaraya çevirmişler. Bin 500 kişinin kalabileceği ve günlük ihtiyaçlarını karşılayabileceği, aylarca yaşayabileceği mağaralara çevirmişler. Ne yapacaklar orada? 1 günde adamlarını getirip, operasyonu çekip, Midyat'a saldıracaklar, Nusaybin'i ele geçirecekler. Biz nasıl anlatacağız bunu? Oradan adam oturmuş elinde bir ajanda, kiminden para alıyor, kimini dağa sevk ediyor, kimine tehdit gönderiyor. Herkesi oraya çağıracak, orada hükümranlık alanı kuracak. O zaman devlet olmanın vasfı ne işe yarıyor? Biz niye devletiz. Bunu savunan insanlar neyi savunduklarının farkındalar mı?"
Soylu, kahvaltı programının ardından Ümraniye'deki Yomralılar Derneğini ziyaret ederek, vatandaşlarla sohbet etti.