Trabzon’a Bölge Adliye Mahkemesi ile ilgili yeni gelişme
Trabzon’da yapılan Bölge Adliye Mahkemesinin 2019 yılında açılacağı öğrenildi.
Haber61 – Haber Servisi – Trabzon Adliyesi’nin Yomra İlçesi Kaşüstü mahallesindeki yeni binasına taşınması sonrasında eski Adliye binası tadilat yapılarak Bölge Adliye Mahkemesine dönüştürüldü. Ancak Trabzon’un Samsun Bölge Adliye Mahkemesine bağlanması sonrasında bina boş kalmış ve bu durum tepki çekmişti.
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesinin açılıp açılmayacağı tartışmaları sürerken konu ile ilgili olarak yeni bir gelişme yaşandı. AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora, TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı konuşmada, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün sunumuna değinerek, “özellikle Trabzon'da 2019 yılında bölge adliye mahkemesinin, istinaf mahkemesinin açılacak olmasını büyük bir memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayız. Kendisine teşekkür ediyoruz” açıklamasında bulundu.
Salih Cora’nın plan bütçe komisyonunda yaptığı konuşma şu şekilde;
Sayın Bakanım, Değerli Bakan Yardımcımız, bürokratlarımız, değerli milletvekilleri, çok Kıymetli Komisyon üyelerimiz; ben de Adalet Bakanlığı bütçesinin öncelikle hayırlı olmasını diliyorum.
Bütçe görüşmeleri esnasında bir usul tartışması yaşandı. Bir hukukçu olarak ben de bununla ilgili olarak görüşümü ifade etmek istiyorum. Yüksek yargı organlarının bütçe görüşmelerinin usul ve esaslarıyla ilgili olarak Anayasa'mızda, İç Tüzük'te ve mevzuatımızda herhangi bir açık hüküm bulunmamaktadır. Tabii, biz, bütçe görüşmelerinin esası olarak yargı organlarının bütçelerini görüşürken bunları bir hesap vermek veya işte bununla alakalı olarak bir performans değerlendirmesinden ziyade bir ödenek tahsisini ön plana alan bir yaklaşım içerisinde hareket ediyoruz. Dolayısıyla kuvvetler ayrılığının en önemli nişanelerinden birisi olan yargının, yürütmenin ve yasamanın bağımsız olması noktasından hareketle zaten bütçe görüşmelerinde de yargının, Yargıtay Kanunu'nun 54'üncü maddesinde, Anayasa Mahkemesi Teşkilat Kanunu'nun 4'üncü maddesinde bütçe görüşmelerine kimlerin katılacağı çok açık bir şekilde ifade edilmiş ve genelde kendilerini genel sekreter düzeyinde temsil ettirmektedirler. Bu da yargı başkanlarının tarafsızlığına gölge düşürmeyecek bir uygulama olarak, teamül olarak bugüne kadar gelmektedir. Dolayısıyla şunu ifade etmek istiyorum ki burada kuvvet ayrılığının temel göstergesi yasama, yürütme, yargı bağımsızlığında bir üstünlük yarışı söz konusu değildir. Kanun yoluyla milletin kendilerine verdiği yetkiyi ve görevi kullanmasına ilişkindir. Bütçe görüşmelerinin bu şekilde yapılması da yasa ve mevzuata uygundur.
Değerli arkadaşlar, tabii, milletvekili arkadaşlar konuşma yaparken gerçekten o bakanlığın bütçesinin görüşülmesinden ziyade tamamen çok farklı, münferit bir konudan yola çıkarak suçlayıcı, tehdit dili kullanılarak Bütçe Komisyonunun özüne, ruhuna aykırı konuşmalar ortaya çıkmaktadır. Bugün de bir milletvekili Komisyonumuza gelerek konuşmasını yapıp zaten hemen Komisyon salonundan ayrıldı ancak bıraktığı sözlerle, kullandığı ifadelerle Komisyonun da insicamını bozmuştur.
Bir defa şunu altını çizerek etmeliyim ki: Afrin Operasyonu'nun, daha doğrusu Zeytin Dalı Harekâtı'nın ve Fırat Kalkına Operasyonu'nun bir işgal olarak değerlendirilmesi bu ülkeyi seven, bu milleti kendinin bir parçası olarak gören hiç kimsenin kullanabileceği bir cümle değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk Silahlı Kuvvetlerine yetki vererek ülkemizdeki sınır güvenliğini korumak ve sınırımızı tehdit edenlere, ülkemizin çevresinde terör koridoru oluşturmaya çalışanlara karşı milletten aldığı yetkiyle uluslararası hukuk kurallarına uygun bir şekilde ve âdeta dünyaya bir ders verir nitelikte başarılı bir operasyon gerçekleştirmiştir. Mehmetçiğimiz yeri geldiğinde kendisini feda etmek pahasına sivillere zarar vermeden ölçülü bir operasyon gerçekleştirmiş ve oradaki hem sınır güvenliğimizi ve orada tehdit altındaki vatandaşların huzurunu, can ve mal güvenliğini sağlama noktasında önemli bir adım atmış. Bundan kim rahatsız olmuştur? YPG rahatsız olmuştur, PKK rahatsız olmuştur, PYD rahatsız olmuştur. Bundan kim rahatsız olmuştur? Onlarla ortak hareket edenler rahatsız olmuştur.
Bütçe Komisyonundaki toplantılarda Adalet Bakanımıza ve İçişleri Bakanımıza karşı had bildirme, tehdit dili kullanılma ısrarla devam ettirilmeye çalışılmaktadır, tahkir ve tezyif edici bir dil kullanılmaktadır. Bunun sebebi şudur: Yani biz bunları aslında çok yadırgamıyoruz. Amerika Birleşik Devletleri'nin kendileri hakkında ambargo kararı aldığı 2 Bakanın Türkiye'de de belirli kişiler tarafından saldırıya maruz kalmasını biz çok manidar buluyoruz. Bu manada, aynı zamanda, her 2 Bakanımızın da terörle mücadele noktasında ne kadar hassas, ne kadar doğru bir istikamette olduklarının açık bir göstergesidir.
Bizim temel bir hedefimiz vardı: Türkiye elbette demokratik bir hukuk devletidir, hukukun üstünlüğünü her zaman öncelemiştir, insan haklarına saygılı olmaktan ziyade dayalı olmayı esas alan, temel hak ve hürriyetlerin korunmasını önceleyen bir devlettir ama bizim temel hak ve hürriyetlerimizi sürekli tehdit altına alan ve Türkiye'yi, ne zaman önemli bir gelişme, ne zaman önemli adımlar atma arifesinde olduğu bir dönemde aşağı indirmeye, meşgul etmeye çalışan unsurlara karşı da amansız mücadelemizi ortaya koymak zorundayız. Türkiye'nin gelişmesinin, kalkınmasının, büyümesinin önündeki en önemli sorunlardan biri, temel hak ve hürriyetlerimizin önündeki en önemli tehditlerden biri PKK terör örgütü, DAEŞ, DHKP-C, FETÖ terör örgütleridir ve bunun uzantıları marjinal örgütlerdir. Dolayısıyla bizim bunlara karşı mücadeleyi ortaya koyarken buna herkesin destek olması gerekmektedir. Hem bir taraftan terör örgütlerinin alan kazanacağı adımlar atılmasına imkân sağlanacak hem bir taraftan terör örgütünün dili kullanılacak hem bir taraftan da temel hak ve hürriyetlerden bahsedilecek. İşte güvenlik-özgürlük dengesi orada bozulmaktadır. Güvenlik sağlanmadığı müddetçe bir devlette ne özgürlük olur ne toplumsal huzur ve refah olur ne de devletin kendisi olur ne de adalet olur.
Dolayısıyla her bütçe tartışmasında zaten Adalet Bakanlığının bütçe görüşmelerinde hukuk devleti ilkesinden, adalete güven duygusundan, insan hakları ihlalleri vurgusundan, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığından, yargıda iş yüküne ilişkin şikâyetlerden olabildiğince bahsedilmektedir. Bu olabilir, sürekli olarak bunu tartışarak, güncelleyerek, revize ederek hukuk devleti duruşumuzu, konumumuzu daha da güçlendirebilecek adımlar atmamız gerekiyor. Bunların tartışılması her geçen gün yargıda reformların önünün açılmasına da imkân sağlamaktadır.
Değerli milletvekilleri, devlete güven duygusunun hâkim kılınması, toplumun refahı ve huzuru için yargı sisteminin varlığı ve iyi bir şekilde işlemesi hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Vatandaşımızın devlete ve adalete güvenini kalıcı hâle getirmek için güçlü, etkin, hızlı ve adil karar alabilme mekanizmasının işletilmesi bir yargı sisteminin olmazsa olmazlarındandır ve aynı zamanda da hepimizin sorumluluğu içerisindedir. Yargı bağımsızlığı demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazıdır ancak yargı bağımsızlığı kavramını da güncel konulara göre, münferit davalara göre değerlendirmemek gerekiyor. Yargı bağımsızlığı, hâkimlere tanınan ayrıcalık veya keyfî bir şekilde karar vermeyi de gerektirmez. Kanuna, hukuka ve vicdana uygun karar verip bunun dışında hiçbir gücü tanımamaktır. Türkiye'de bu manada, hukuk nezdinde gerçekten önemli kararlar alınmıştır. Özellikle, bizim iktidarımız döneminde askerî mahkemelerin kaldırılması, yargıda ikili bir yapının ortadan kaldırılması anlamında önemli bir gelişmedir. Hâkimler ve Savcılar Kurulunun oluşan yeni yapısıyla millî irade, millet adına karar veren yargının üst yönetimine yansımıştır. Türk yargısı 15 Temmuzda milletinin ve demokrasisinin yanında saf tutmuş, FETÖ terör örgütüne karşı hukuk yoluyla etkin bir mücadele ortaya koymuştur.
Değerli Arkadaşlar, tabii, bununla beraber, yargı alanında AK PARTİ döneminde de az önce bir milletvekilimiz adli binaların merdiven altı yargı modelinden daha modern binalara, daha çağdaş usul ve esaslara gelişmesinden dolayı memnuniyetini ifade etti. Biz birçok kanun çıkardık, Ceza Kanunu, Ceza İnfaz Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, hemen biz iktidara gelmeden önce Türk Medeni Kanunu çıkarılmıştı, önemli değişiklikler içermişti. İcra ve İflas Kanunu'nda birçok değişiklikler yapılarak günümüzün ekonomik, sosyal şartlarına göre önemli değişiklikleri gerçekleştirdik.
SÜREKLİ BİR GAYRET ORTAYA KOYUYORUZ
Bunun dışında, birçok kurum da ihdas ettik. Uzlaşma müessesesinin, ara buluculuk kurumunun, Kişisel Verileri Koruma Kurumunun ihdası Türkiye'de hukukun üstünlüğünü önceleyen ve milletimize hukuki güvence getiren önemli uygulamalardı. Aynı şekilde, Ulusal Yargı Ağı Projesi, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemiyle (SEGBİS) beraber yargının iş yükünü hafifleten birçok uygulama getirdik. Bu, hukukun dinamik yapısı gereği, çağın şartlarına göre ekonomik, sosyal, kültürel ihtiyaçlara göre bu tür değişiklikler yapılmaya devam edecektir.
Benim sürem sınırlı olduğu için, esasında Kişisel Verileri Koruma Kurumu ve ara buluculuk müessesesi hakkında daha ayrıntılı sunumlar yapmak istiyordum ama her 2 müessesenin de kurulmasında karşı çıkanlar olmuşsa da şimdi hem ara buluculuk hem uzlaşma müessesesi noktasında çok önemli adımlar atıldı, dava oranları, yargıdaki iş yükü ciddi manada azalmış durumdadır. Kişisel Verileri Koruma Kurumu da yeni bir kurum, kuruluştur, yenilikçi uygulamaların yeni, bir başka perspektifidir. Bu manada inşallah bu kurum da son zamanlarda yaptığı tanıtım faaliyetleriyle, farkındalık faaliyetleriyle, her bir vatandaşımızın kişisel verisine karşı oluşan riskleri zapturapt altına alacak, şeffaf ve hesap verilebilir bir yöntem içerisinde denetleyen, düzenleyen bir kuruluş olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.
Ben bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi çok fazla uzatmak istemiyorum, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. Bakan Bey'in sunumundan, özellikle Trabzon'da 2019 yılında bölge adliye mahkemesinin, istinaf mahkemesinin açılacak olmasını büyük bir memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayız. Kendisine teşekkür ediyoruz.
Bütçenin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.